DTP Kongresi'nde olay

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 04 Ekim 2009 12:55, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

DTP kongresinde Apo posteriPaylaş

Demokratik Toplum Partisi'nin (DTP) 3'üncü Olağanüstü Büyük Kongresi'nde bazı partililer Abdullah Öcalan'ın posterini açtı. Kongreye girişler sürerken, üst araması sırasında kısa süreli bir gerginlik yaşandı. Yüzleri maskeli bazı kişiler ise, DTP Genel Başkanı Ahmet Türk salona girdikten sonra sahneye çıkarak yasa dışı poster ve bayraklar açtı. Salon görevlileri tarafından müdahale edilen bu kişilerin, daha sonra salondan çıkarıldığı öğrenildi.

Partinin Eşgenel Başkanı Ahmet Türk'ün konuşmasıyla başlayan kongre, Ankara'daki Selim Sırrı Tarcan Spor Salonu'nda yapılıyor.

"Eşitlik ve Özgürlük için Demokratik Çözüm" sloganıyla yapılan kongrenin gerçekleştirildiği salonda kürsünün arkasına, parti flaması ve Türk bayrağı asıldı. Salonda, "Demokratik Türkiye için Demokratik Özerklik", "Yol Haritası İstiyoruz", "İçi Boş Açılımlara Son", "Çözüm Operasyonlarda Değil, Diyalog ve Barışta" yazılı pankartlar asıldı. Salonda, Kürtçe türkülerin çalındı, Türkçe ve Kürtçe sloganlar atıldı.

Ahmet Türk'ün konuşmasının ardından sahneye fırlayan bazı partililer kürsüyü işgal edip Abdullah Öcalan'ın posterini açti. Yaşanan kısa süreli gerginliğin ardından görevlilerin müdahale ettiği ve posterleri indirttiği görüldü.


DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, "Kürtler, Cumhuriyet'in eşit özgür yurttaşları olarak kardeşçe bir arada yaşama arzusu, inancı ve kararlılığı içerisindedir. Bunun iyi görülmesi gerekir" dedi.

Türk, partisinin Selim Sırrı Tarcan Spor Salonu'nda yapılan 3. Olağanüstü Büyük Kongresi'nde yaptığı konuşmada, DTP'nin kurulduğu günden bu yana demokrasi, barış ve özgürlük için mücadele ettiğini ve bunun için çok bedeller ödediğini söyledi.

Herkesin DTP'nin siyasette varlığının önemli olduğunu söylediğini, ancak öbür yandan da baskılarla önünü kesmeye çalıştığını ileri süren Türk, bunun kabul edilemez bir tablo olduğunu ifade etti.

Son dönemde DTP'ye yönelik tavrı da eleştiren Türk, 14 Nisandan bu yana çok sayıda parti yöneticisinin tutuklandığını ifade etti. Türk, şunları kaydetti: "Halkımızın ve demokratik kamuoyunun Kürt sorununun barışçıl çözümü ve akan kanın durması noktasında partimizden beklentisi büyüktür. Bu durum son kamuoyu yoklamalarında da bariz bir şekilde ortaya çıkmıştır. Türkiye kamuoyunun partimize yönelik giderek yükselen güveni ve inancı, DTP'nin sorumluluğunu daha da arttırmaktadır. Bunun bilincinde ve farkındayız. O yüzden bu kongremizle birlikte barış ve demokrasi çalışmalarımızı dün olduğu gibi bundan sonra da daha güçlü bir şekilde sürdüreceğiz. Herkes şundan emin olmalı ki DTP çözüm ısrarından, barışa olan inancı ve kararlılığından asla vazgeçmeyecektir. Sürecin barışçıl bir noktaya evrilebilmesi için yoğun bir mücadele içerisinde olacağız.

Bu mücadelede rotamız barış, kılavuzumuz demokratik siyaset olacaktır." Kürtlerin, Türkiye'nin önemli bir demokrasi gücü ve dinamiği olduğunu belirten Türk, "Şu iyi görülmelidir ki; Kürtlerin yürüttüğü toplumsal demokratik muhalefet, ülkemizi kaçınılmaz olan bir değişim ve dönüşüm sürecine taşımıştır.

Eğer Kürt sorunu çözülürse, bu, Türkiye'nin demokratikleşme, adalet-eşitlik, sosyal refah ve kalkınma alanlarında karşılaştığı sorunların da çözümünü hızlandıracaktır" diye konuştu.

Taleplerinin, bir halkın demokratik uygarlık çağında karşılanması gereken en insani istemler olduğunu savunan Türk, "Bu taleplerin karşılanması Türkiye'nin demokratik üniter yapısını ve çoğulcu dokusunu güçlendirecektir.

Evet, Kürtler demokratik haklarına kavuştukça Türkiye dönüşecek, Türkiye dönüştükçe de demokratik ilerleme derinleşecek ve hız kazanacaktır. Bu nedenle diyoruz ki demokratik siyaset kanallarını Kürtlere kapatmayın. DTP üzerindeki baskılara son verin, tutuklu arkadaşlarımızı biran önce serbest bırakın" dedi.

-"EŞİTLİKÇİ ÇÖZÜM"-

Ahmet Türk, "Kürt sorunun, demokratik ve sağlam temellere oturan adil ve eşitlikçi bir çözüme kavuşturulmasının, Türkiye'nin demokratik değişim ve dönüşümünün önünün açılması için acil ihtiyaç olduğunu" ileri sürdü.

Türkiye'nin demokratikleşmede ilerleyememesinin temel nedeninin "Kürt sorunu" olduğunu iddia eden Türk, "İşsizlikten yoksulluğa, yolsuzluktan ekonomik krize, sosyal patlamalardan toplumsal cinnetlere varıncaya kadar yaşanan iç-siyasi-toplumsal gerilimlerin kaynağında Kürt sorununun yansımaları olan politikalar yatmaktadır. Eğer bugün çeteler Türkiye'yi esir almış, Ergenekonlar devleti ele geçirmeyi hedefleyen bir güce erişmişse, bunun altında yatan Kürt sorununun çözümsüzlüğüdür" diye konuştu.

"Türkiye'nin, küresel dünyanın bir parçası olmak istiyorsa kendisini çağdaş demokratik değerlere göre yeniden dizayn etmek zorunda olduğunu" ifade eden Türk, şöyle devam etti: "Günümüz dünyasında ihtilafların yegane çözümü barış ve diyalogdur.

Savaş ve çatışmalar dönemi kapanmak zorundadır. Küresel oyun planlarının içinde bir aktör olarak yer almak amacıyla Orta Doğu'da barışçıl bir rol oynamaya çalışan Türkiye'nin, kendi iç sorunlarını geleneksel çatışmacı çizgiyle aşabilmesi olanaklı değildir. Elbette, barışçıl bir dış politika ve hakkaniyete dayalı bir komşuluk ilişkisi, tüm Orta Doğu halklarının en büyük özlemidir. Bu doğrultuda gelişecek bir barışçıl politikayı desteklediğimizi her zaman ortaya koyduk.

Türkiye'nin, bir yandan Ermenistan başta olmak üzere, komşularıyla başlattığı diyalog ve uzlaşı süreçleri devam ederken, Kıbrıs konusunda uzlaşma zorunlu hale gelirken, diğer taraftan kendi iç sorunlarını tam bir demokrasi hamlesiyle çözmemesi düşünülemez. Aksi takdirde, bu barışçıl ve aktif dış politika hamlesi de başarısızlıkla sonuçlanır." -"SORUNUN ÖZÜ..."- "Kürtler, Cumhuriyet'in eşit özgür yurttaşları olarak kardeşçe bir arada yaşama arzusu, inancı ve kararlılığı içerisindedir. Bunun iyi görülmesi gerekir" diyen Ahmet Türk, başlayacak bir çözüm sürecini sonuca doğru hızlı adımlarla ilerletecek bir diğer önemli noktanın da iki halkın Kurtuluş Savaşı'na uzanan tarihsel birlikteliği olduğunu anlattı. Türk, şu görüşlere yer verdi: "Şimdi bu birlikteliğin eşit özgür yurttaşlık temelinde yeni bir aşamaya doğru ilerletilmesi gerekmektedir. Cumhuriyet, 86 yıllık bir gecikmeyle de olsa, demokratik bir ülke olma rotasına girmenin sancılarını yaşıyor. 1924 Anayasasıyla başlayan ret ve inkar politikasının sonuna doğru geliniyor.

Bugün Kürt sorununun çözümüne karşı direnenler, 'ülke parçalanıyor' diyenler, aslında ülkenin değil, kendi iktidarlarının parçalanacağından korkan bir azınlıktır. Bunu, tüm yurttaşlarımızın çok iyi görmesi gerekir.

Burada şunu kalın çizgilerle bir kez daha vurgulamak istiyorum; Kürtlerin dilsel, kimliksel, kültürel hak talepleri üniter yapıyı daraltmaz, sınırlandırmaz. Türk yurttaşlarımızın temel hak ve özgürlüklerini kısıtlamaz, eksiltmez. Burada bir halkın haklarından kesilip, bir diğer halka verilmesi söz konusu değil. Kimse böyle bir kaygıya kapılmamalıdır. Sorunun özü, halkların hak ve özgürlükler bağlamında eşit statüye sahip olmamasıdır. Kürtlerin, Cumhuriyet ve bayrakla bir ihtilafı yoktur. Tepkimiz, farklı kimlik ve kültürleri tektip-leştirmeye çalışan sisteme ve anlayışlaradır. Bu nedenle, 'Türkiye tekçiliği esas alan katı ulusal yapıdan çoğulculuğa dayalı demokratik üniter bir devlete-ülkeye dönüşmelidir' diyoruz."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber