Kadroları en çok boş kalan kurum

KPSS puanına dayalı yerleştirme işlemlerinde, kadroları en çok boş kalan kurum Diyanet İşleri Başkanlığıdır. 28 Aralık 2009 tarihli tarimizde, Diyanet İşleri Başkanlığı özelinde ÖSYM'nin kendisini geliştirmemesini eleştirmiştik. Ancak, Diyanet İşleri Başkanlığı Personel Daire Başkanlığının da vahim hataları bulunmaktadır. Memurlar.net Din Hizmetleri Forumu üyeleri tarafından hazırlanan ve içeriği memurlar.net tarafından uygun bulunan yazıyı, Diyanet İşleri Başkanlığı yetkililerinin dikkatine sunuyoruz.

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 07 Ocak 2010 09:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

KONU: Din görevlisi adayı mağduriyeti

Bilindiği üzere özellikle 2003'lü yıllardan önce, aşırı derecede ihmal edilmesinden dolayı yıllarca din görevlisi atamaları yapılmamıştı. Bu ihmalden dolayı da Camiiler ve Kur'an Kurslarında yeterli, yetkin, etkin Din görevlisi kalmamıştı. Bu da zamanla kamuoyunda sıkıntı meydana getirmişti. Gerek Diyanet İşleri Başkanlığı'nın resmi açıklamalarından ve gene Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Sayın, Ahmet Gündoğdu'nun o tarihlerdeki tespit ve değerlendirmelerinden, kamuoyunda istek ve taleplerden de bildiğimiz üzere ülkemizde yaklaşık "36 bin din görevlisi açığı" olduğu kamuoyuyla paylaşılmaktaydı.

Bütün bu sıkıntıların giderilmesi için, Diyanet İşleri Başkanlığı, imam-hatip, müezzin, Kur'an Kursu Öğreticisi kadrolarına yerleştirme yapmak üzere özellikle 2003-2004 tarihlerinden başlamak üzere 2009/6 alımlarına kadar gelen bir alım süreci yaşadık.

2003-2004 tarihlerinden 2009/6 yerleştirmeleri arasında bir çok defa açıktan veya sözleşmeli alıma çıkan Diyanet İşleri Başkanlığı, maalesef tam anlamıyla fiyasko üzerine fiyasko yaşatmıştır. Dikkat ederseniz yaşamıştır diyemiyoruz zira bilindiği üzere böyle durumlarda zararı kurum değil aday görmektedir. Dolayısıyla her seferinde fiyaskoyu biz adaylar yaşamışızdır. Kısaca yapılan yanlışlar maddeler halinde sıralayacak olursak konunun ve mağduriyetimizin anlaşılması açısından daha iyi olacağı kanaatini taşıyoruz.

1. Diyanet İşleri Başkanlığı' nın bir atama takvimi yoktur. Dolayısıyla diğer kurumlarda olduğu gibi Diyanet teşkilatı açısından da bir sorundur. Sınav takviminin olmayışı yeterlilik sınavlarının hangi yıldan hangi yıla yapılacağının bilinmeyişi de adayı zor durumda bırakmaktadır.

2. Bilindiği üzere artık İmam-Hatip Müezzin yada Kur'an Kursu öğreticisi olabilmek için iki aşamalı olan yazılı ve sözlü yeterlilik sınavlarını geçmeleri gerekmektedir. Binlerce aday arkadaşımız bu sınavlardan gerekli başarı ve yeterliliği gösterdikleri halde üstelik içlerinde Hafız, Sözleşmeli veya vekil İmam-Hatip, İlahiyat fakültelerini bitirmiş olanlar olduğu halde elenmişlerdir . Yani bir bakıma Diyanet şuan görevde olan sözleşmeli personeline yeterli değilsin demiş bir taraftan göreve devam demiş oluyor. Ve sayamayacağımız bir çok garabet yanlışlarla doludur. (bu ayrıca işlenecek bir konudur zaten davalıktır)

3. Teşkilatın yaptığı en büyük fiyaskolardan biride ÖSYM açıktan alıma çıktığı tarihte, aynı haftada Diyanet İşleri Başkanlığı da sözleşmeli alıma çıkmıştır. Aday her ikisinede başvurmuş. Bir adaya iki yerleştirme yapılırken diğer aday bu faciadan dolayı yüksek puanı olmasına rağmen herhangi bir yere yerleşememiştir. Böyle bir garabet böyle bir vurdumduymazlığa dünyanın hiçbir yerinden örnek verilemez.

4. Eksik ve yanlış tercihlerden dolayı 2004 tarihinden bu tarafa mağdur olduk. Gerçi ÖSYM artık o hatayı düzeltti ama yıllarca mağdur olanların haklarının iadesine bir faydası olmadı sonuçta. Fakat bunlara rağmen hafızlık belgesi olmadığı halde veya yeterlilik belgesi olmadığı halde sehven tercih yapanların önüne geçilebilmiş değildir. Teşkilat onlarca defa alıma gitmesine rağmen bu yanlış tercihlerin önüne geçmeye çalışmadığı gibi bi çabasıda yoktur. Diyanet İşleri Başkanlığı bu zamana kadar ki alımlarda yanlış ve eksik tercih yapanlara yönelik hiçbir girişimde bulunmamış ve çözüm arayışı içerisine girmemiştir. Bundan dolayı da her seferinde binlerce yüzlerce kadro boş kalmakta binlerce aday perişan olmaktadır. Ve hala olmaya devam ediyor?

5. . Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bir alım politikası olmadığı gibi hesaplanarak gerekli etütler çıkartılarak kadroların en az fireyle doldurulması noktasında bir ön çalışmada yoktur. Onlarca defa alıma çıkan DİB, her defasında önce Sözleşmeli alıma çıkmış, aday orda göreve başlamıştır. Ardından birkaç ay ya da 5/6 ay sonra açıktan alıma gidilmiş sözleşmelideki kadroluya geçmiş, diğer aday puanı yüksek olmasına rağmen bu çarpık yerleştirme politikasından dolayı mağdur perişan olmuştur. Bu sistemin diğer adı doldur boşalt demektir. Yani kamuoyunda çok imam alınıyor eleştirilerinin altındaki yatan facia budur. Ve bunu DİB her sene bıkmadan usanmadan yapmaya devam etmekte, hem kurumun saygınlığını hızla zedelemekte, hemde kadrolarını bu kadar şart ve imkânlara rağmen dolduramayarak büyük bir perişanlığa imza atmaktadır.

6. Açıktan alımlarda, Memurlar Netin de gündeme getirdiği üzere binlerce kadro boş kalmakta ve bunda Diyanet işleri Başkanlığı başı çekmektedir. Bunda yanlışlıkla tercih yapanların katkısı olduğu kadar İlahiyat Fakültesi için ayrılan alanların boş kalmasının da katkısı çoktur. Halbuki sözleşmelide olduğu gibi İlahiyat fakültesi mezunları yerleştirildikten sonra boş kontenjan kalması halinde bunlara ilahiyat ön lisans mezunları ile hafız imam-hatip lisesi mezunları, imam-hatip mezunları arasından diye bir madde eklense yada kod getirilse bu kadar boşluk olmayacağı gibi hem aday mağdur olmayacak hem de kadrolar dolacaktır. Ve kamuoyunda ne kadar çok imam-hatip alınıyor eleştirilerine gerek kalmayacak DİB de yıpranmayacaktır.

7. Yapılan yanlışların ne kadar vahim olduğunu görmek için daha önceki yapılan yerleştirmeler bakılabilir yüzlerce hatta binlerce kadro mahvolmakta boş kalmakta ve Diyanet bunu hala seyretmeye devam etmektedir. 2600 küsurlu alımlarda 1600 kadro gibi korkunç bir kadro yeri boş kalmış, bundan daha korkunç olanı ve vahim olanı da bütün bu yanlışların yıllarca devam ediyor olmasına gözlerinin önünde olmasına ve hatta kurumun her açıdan zararına olmasına rağmen bir türlü gerekli düzeltme girişiminde bulunulmamasıdır. En son 2009/6 alımlarında da maalesef yüzlerce kadro gene yapılan yanlış tercihlerden dolayı boş kalmış. Hem kadro dolmamış hem aday mağdur olmuştur.

8. ÖSYM nin açıktan alıma çıktığı ilanlarda İmam-Hatip adayının yanlış tercih yapmasını önlemek için Yeterliliğe de ek bir madde yada kod koyularak bu yanlışında önüne geçmek gayet basittir.

9. Diğer yapılan bir yanlış ise adaletsiz ve dengesiz dağılımdır. Kamuoyunun çokta bilmediği bu yöntem şu şekildedir. Açıktan yani ÖSYM tarafından alınan İmam-hatip adayları 4 branşta alınmaktadır. İlahiyat Fakültesi ve Önlisans Mezunları, Hafız İmam hatipler ve Düz İmam-Hatipler olmak üzere ayrılmaktadır. İlahiyat Fakültesi Mezunları İmam-Hatip olmayı tercih etmediği halde onlara yüklü miktarda kadro ayrılmakta ve boş kalmaktadır. DİB önceliği haklı olarak üniversite mezunu, yetişmiş birikimli eğitimli elemanlara vermektedir. Buna bir itirazımız yoktur olamazda. Fakat Hafızlarla Düz İmam-Hatip arasındaki dağılım hakkaniyetle ve insafla bağdaşmamaktadır. Hafız kardeşlerimizin bizden önce olmalarına yada çok alınmalarına bir itirazımız yoktur olamazda. Ama aşırı derecede adaletsiz hakkaniyetsiz bir dağılım bizi tam anlamıyla çileden çıkartmaktadır. 2800 lü bir alımda düz İHL liye sadece 100 kadro ayrılmasının izahı varmıdır. Eğer DİB İHL mezunlarını artık İmam-Hatip etmeyecekse bunu kamuoyuyla paylaşmalı değilse hak hukuk kurallarına riayet etmelidir. Herkesin olduğu kadar onlarında bu ülkenin geleceğinde hem katkıları hem de hakları vardır.

10. Fahri imam-hatip alımlarında kpss yeterli puanı ve yeterlilik belgesi olduğu halde alıma başvurmasını engellemek reddetmek hangi akıl mantık hakkaniyetle anlatılabilir. Burada mücadele edip yeterlilik belgesini alıp, çalışıp çabalayıp kpss den yüksek puan alarak görevi hak ettiği halde başvurusunun engellenmesi böyle bir kuruma yakışırmı?

Memurlar.net Forumu
Din Hizmetleri Forumu üyeleri

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber