Diyanet İşleri Teşkilatı Yasa Tasarısı ne zaman Meclise sevk edilecek?

Haber Giriş : 25 Ocak 2010 07:40, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 18:58

Devlet bakanı Faruk Çelik gündemin sıcak gelişmelerini ve hükümetin önümüzdeki dönem icraatlerini BUGÜN'e açıkladı.Devlet Bakanı Faruk Çelik, Türkiye'de hükümetlerin genellikle yok saydığı Alevi sorununun çözümü için elini taşın altına koydu. AK Parti Hükümeti'nin Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi çerçevesinde gündeme getirdiği Alevi açılımının bir bakıma doğrudan muhatabı. Haziran ayından itibaren 6 çalıştay yapıldı, bu hafta çalıştayların sonuncusu yapılacak. Bu çalıştay aslında bir "sonuç" çalıştayı olarak da nitelendirilebilir. Yıllardır tartışılan, ancak bir türlü nasıl çözüleceği konusunda uzlaşma sağlanamayan sorunlara devlet ilk kez doğrudan elini uzattı ve bazı sorunların çözümüne de ilk kez bu kadar yaklaşıldı. Son çalıştay öncesinde gelinen noktayı Devlet Bakanı Faruk Çelik ile konuştuk.

FARUK ÇELİK KİMDİR?

17 Ocak 1956'da Artvin Yusufeli'nde doğdu. Bursa Yüksek İslam Enstitüsü'nü bitirdi. Yıldız Üniversitesi'ne bağlı Kocaeli İşletme Enstitüsü'nde iki yıl işletme eğitimi gördü. Lise öğretmenliği yaptı. Serbest ticaretle uğraştı. Yerel bir gazetenin sahipliğini ve köşe yazarlığını yaptı. Adalet ve Kalkınma Partisi Kurucular Kurulu Üyesi oldu. 21, 22. Dönem Bursa Milletvekili. 60. Hükümet'te Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olarak atandı. Hükümette yapılan değişiklikte, Devlet Bakanlığı görevine getirildi. Arapça bilen Çelik, evli ve 4 çocuk babası.

CEMEVLERİNİN ARTIK BİR STATÜSÜ OLACAK

Çalıştayların amacının Alevi vatandaşları devletle buluşturmak olduğunu söyleyen Bakan Çelik, "Cemevlerinin bir statüsü olmalıdır. Bu statünün ne olacağı konusunda siyasilerin karar verici olmamaları gerekir" dedi

*Alevi açılımına neden gerek duyuldu?

Alevi-Bektaşi vatandaşlarımızın sorunları, taleplere cevap verilmediği için birilerinin istismar ettiği bir alan olarak önümüzde duruyordu. Bu kronik sorunu göz ardı edemezdik ve çalıştaylar yapmaya karar verdik. Bunun amacı Alevi vatandaşlarımızla devleti buluşturmak. Alevileri kendi içlerindeki homojen olmayan yapılarını mümkün mertebe ortak bir noktaya taşımak. Böylece devlet tarafından ilk kez Alevi vatandaşlarımızın sorunlarının ve taleplerinin tespiti gerçekleştirildi.

Yol haritası çıkacak

*28 Ocak'ta son çalıştayı yapacaksınız, gündeminiz nedir?

Biz 6 çalıştay süresince fotoğraf çekmeye çalıştık. 28 Ocak tarihinde Alevi vatandaşlarımızın talepleri doğrultusunda belirlediğimiz 6 gündem maddesi çerçevesinde yaklaşık 45 kişiden oluşan bir katılımcı grubu ile son çalıştayımızı yapacağız. Bu son çalıştaydan umuyorum ki bir yol haritası çıkacak. Çözüm önerileri mutlaka bu yol haritasının içinde olacaktır.

*Aleviler hangi sorunlarının öncelikle çözülmesini istiyor?

Temel bazı sorunlar var. Bunlardan bir tanesi cemevlerinin statüsü. Bu konuda farklı görüşler var. Bazıları, "Bu konu tarihsel derinliği olan bir konudur. 100 yıl geriye gittiğimiz zaman bugünkü anlamda cemevlerinden bahsetmek mümkün değil, hatta bugünkü anlamda Alevilikten bahsetmek mümkün değil. 100 yıl önce daha farklı bir terminoloji, daha farklı bir yaklaşım veya daha farklı bir sosyolojik yapı vardı. Mesela, Anadolu'da o zaman Alevilik değil, Kızılbaşlık diye bir kavram daha yaygın bir şekilde kullanılıyordu" görüşünü dile getiriyorlar.

*Bugün farklı bir durum söz konusu.

Alevi- Bektaşi nüfus, kent hayatında kendi ritüellerini, kendi kültürel değerlerini yaşama konusunda bazı mekanlara ihtiyaç duymaya başladı, cemevleri tartışması da buradan çıkıyor.

*Cemevlerinin bir statüsü olacak mı?

Cemevlerinin bir statüsü olmalıdır, ama bu statünün ne olacağı konusunda siyasilerin karar verici noktada olmamaları gerektiği düşüncesindeyim. Cemevlerinin statüsü konusunda, Diyanet bünyesinde mi, Kültür Bakanlığı bünyesinde mi, cem ve kültür merkezi mi olmalı, bir inanç merkezi mi olmalı, müstakil mi olmalı, ne olmalı sorularının cevabını çalıştay vermeli. Bir statü tanınması gerektiği konusunda uzlaşma var, ama ne, nasıl sorusunun cevabı açıkta.

Aleviliğin tanımı yapılacak

*Devlet Aleviliği nasıl tanımlıyor?

Biz çalıştaylarda kimseye "Aleviliği tanımlayın" demedik, ama, 7. çalıştayda katılımcıların Aleviliğe bir tanımlama getirmesini isteyeceğiz. Eğer bir yol haritası isteniyorsa, bu tanıma göre bir yol haritası hazırlanması gerekiyor.

*Çalıştaylarda bu konuda görüşler ortaya konuldu mu?

Bununla ilgili de farklı görüşler var. Bir görüşe göre, "Alevilik bize göre İslam içindeki bir yorumdur" deniyor, bunu da "tasavvufi bir yorum" olarak değerlendirenler var. Ama, başka bir görüşe göre de "Bırakın, size ne? Alevilik neyse o" deniyor. Bu görüşlerin tümüne saygı duyuyoruz. Ama, saygı duymamız konuyu çözümsüz bırakacağımız anlamına da gelmiyor.

*Dedelere maaş bağlanması konusunda ne düşünüyorsunuz?

Dedelerin durumunu da son çalıştayda ele alacağız. Kimisi "bağlansın" kimisi "bağlanmasın" diyorlar. Belli bir noktaya geleceğiz.

* Aleviler'in Diyanet'te temsil edilmeleri gibi bir düzenleme yapılması düşünülüyor mu?

Bazı Alevi kesimler, Diyanet bünyesinde yapılanmalarının doğru olacağını ifade ediyorlar, ama başka bir kesim "Hayır, bu bir Sünnileştirme politikasının uzantısı" şeklinde görüş beyan ediyor. Aleviliğin tanımlanması, cemevleri, Aleviliğin idari yapı açısından nerede yer alması gerektiği gibi konularda farklı görüşler var.

*Her konuda bu kadar farklı görüşler varken nasıl bir yol haritası çıkarabileceksiniz?

Konu son 100 yılın konusu değil, bu konu birçok savaşlara, birçok çatışmalara, birçok acı olaylara konu olmuş. Ülkeye karşı olanların ilgi alanı olmuş ve ülkede iç karışıklıkların olmasına neden olmuş bir konu. Bundan dolayı çok dikkatli, çok hassas bir şekilde süreci yürütmeye çalışıyoruz.

*Madımak Oteli ile ilgili son durum nedir?

Buranın otel olmaktan çıkması gerektiği yönünde bir ortak irade var. Ama, ne olması gerektiği konusunda da farklı görüşler var. Müze olması gerektiğini söyleyenler var, bu görüşe şiddetle karşı çıkanlar da var. Madımak ve benzeri yerler yeni bir sembol, yeni bir çatışma alanı olmamalı. Alevi vatandaşlarımız için Madımak Oteli'nin sembolik olarak çözümü çok önem arzediyor, bunun farkındayız.

SİVİL DİKTA SÖYLEMİ İSTİKRARI HAZMEDEMEYENLERİN FEVERANI

*Bir sivil dikta tartışması var.

Bu iddiaları, siyasi iktidarın uzun süreli istikrarı sağlayıcı yürüyüşünü hazmedemeyenlerin ve yıllar içinde onun zaafa uğramadığını görenlerin bir feveranı olarak görüyorum.

*Siz bir vurulma olayı yaşadınız. O an ne hissettiniz?

Çok kötü bir şey. Ben düşmanıma bile dilemem. Ama, bu tür olayların en kötü tarafı bu olayın niye işlendiğinin bilinmemesidir.

*Hâlâ bilmiyor musunuz?

Hayır, bilmiyorum. En çok yaralayan tarafı bu. Hiç tanımadığım, hiçbir yere de dayandıramadığım böyle bir saldırı niye yapılır, niye yaptırılır ben bilmiyorum. Vatandaşın çelişkili ifadeleri var. "Batan bir bankadan alacağım vardı da onun için yaptım" diyor. Batan bankadan alacağının benimle ne ilgisi var?

*Ergenekon Soruşturması çerçevesinde de ifadesi alındı sanıyorum.

O şekilde bir dilekçemiz oldu. Yaşanan bazı hadiseler var, olaylar bu kadar iç içe, karmaşık bir noktadayken bunun da araştırılmasını istiyorum. En azından ben de, benim başıma gelen bu olayın vicdanımda oluşturduğu rahatsızlığın hukuk devleti tarafından ortadan kaldırılmasını istiyorum. Neden? Kim? Hiç ilişkiniz olmayan, hayatta görmediğiniz, tanımadığınız bir kişi var. Kendinizi sorguladığınız zaman en ufak bir gerekçesini bulamadığınız bir olay niye başınıza gelir? Niye günlerce takip edilirsiniz? 2 ay boyunca adam bizi niye takip eder?

*Sizi 2 ay takip mi etmiş?

2 ay, 3 ay boyunca bizi takip etmiş. "Filan yerde yapacaktım olmadı" diyor. Bir insanı bu anlayışa getiren unsur nedir?

DİYANET'İN YASASI OLACAK

*Diyanet İşleri Teşkilatı Yasa Tasarısı gündemde. Diyanet yeniden mi yapılandırılacak?

Diyanet Yasası 30 yılı aşkın süredir beklemede. Diyanet'in yasası yok. Bununla ilgili çalışmamızı tamamladık, Bakanlar Kurulu'nda imzalar da tamamlandı. Kısa süre içinde TBMM'ye göndereceğiz. Şu andaki yapılanmadan farklı, daha modern, daha işlerliği olan bir idari yapılanmayı getiriyoruz. Başkan, başkanvekilleri, genel müdürler, daire başkanları ve uzmanlardan oluşan bir yapıya taşıyacağız.

*Bazı merkezlerden banttan ezan okunuyor, Türkiye'de insanlar artık canlı ezan okunduğunu duyamayacak mı?

Şu anda ezanlar belli merkezlerden, merkezi sistemden okunuyor. Bununla ilgili şikayetler var. Ses çok önemli. Siz camiye, namaza, ibadete insanları çağırıyorsunuz. Okuyanın sesi çok önemli, çünkü ezan davettir. Sesi ezan okumaya elverişli görevlilerin sayısının artması çok önemli. Bunun zaman içinde sağlanacağı düşüncesindeyim. Bu alt yapı sağlanmadığı taktirde mevcut uygulama bir süre daha devam eder.

İSLAM DELİLERİN DİNİ DEĞİL

*Hurafelerle ilgili ne düşünüyorsunuz?

Bizim dinimiz akla hitap eden bir din, delilerin dini değil. Aklı olmayan insanlara hitap etmiyor. Akla hitap eden dinin hurafelerle işi olmaz. Bunu din diye, dine yamamaya çalışanlara prim verilmemesi gerekiyor. Çöpü, çaputu, merdiveni, bunların hepsi hurafedir. İslam akla hitap eder ve bilimsel özellikleri ağır basan bir din.

*Büyüye inanıyor musunuz?

İnanmıyorum.

*Nazar...

Nazar olabilir. Onun bilimsel bir izahı var.

DÜŞÜNCESİ BİLE KORKUNÇ

*Balyoz Planı ortaya çıktı. Fatih ve Beyazıd Camilerine bomba atılması gibi eylemlerin yer aldığı iddia ediliyor, nasıl değerlendiriyorsunuz?

Böyle bir planın söylenmesi dahi tek kelimeyle vahim bir durum. Düşüncesi bile insana korkunç geliyor. Ordu bu milletin ordusu. Ordunun kurum olarak milletine karşı böyle bir düşünce içinde olduğunu düşünmüyorum. Geçmişte de benzer durumlar gündeme geldi. Herkesin hukuk karşısında sorumluluğu bulunuyor. Bu son olayla ilgili olarak da kim yanlış ve korkunç düşünceler peşinde bir takım hazırlıklar yapmışsa, hukuk karşısında hesabını vermelidir.

KADINLARA CAMİ TAHSİS EDİLEBİLİR

*Sizce kadınlar neden camiye gitmiyor?

Gidiyorlar. Gençlik ve kadın bizde dezavantajlı gruplar arasında yer alan bir kesim. İnanç sahasında da, çalışma sahasında da, her alanda kadınların haklarının korunması veya eşitsizliğin kaldırılması ile ilgili düzenlemeler yaptık. Camiler ibadet etmek isteyen herkese açık. Herkes gidebilir. Camilerde bununla ilgili düzenlemeler de yapılmıştır. Rağbete göre camilerdeki şekil değişebilir. Kadınlar çoğunluk olursa cami onlara tahsis de edilebilir.

*Kızlarınız var, birisinin başının açık olduğu, birisinin kapalı olduğu söyleniyor.

Benim iki kızım var, ikisi de üniversitede okuyor. Açık veya kapalı çok önemli olmadığı düşüncesindeyim. Kendi tercihleridir. Bizim evde bu konu hiç tartışılmaz. Herkes dilediği gibi bir yaşam biçimini benimser. Bir kızım tıp fakültesinde okuyor, bir kızım da işletme son sınıf öğrencisi. Çocuklarda böyle bir stres, böyle bir cepheleşme olmadı. Çok huzurlu bir şekilde yaşamlarını, inançlarını sürdürüyorlar.

RÖPORTAJ : Seda ŞİMŞEK

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber