Yargıtay: Kuşatma altına almak istiyorlar

Kaynak : İhlas Haber Ajansı
Haber Giriş : 05 Mart 2010 14:20, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, yargı reformuna ilişkin olarak, "Yapılan düzenlemelerle yürütme yargıyı daha çok kuşatma altına almak istemektedir. Yapılan düzenlemeler yargı bağımsızlığını daha da geriye götürecek" değerlendirmesinde bulundu.

Gerçeker, Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) tarafından Türkiye Noterler Birliği'nde düzenlenen 'Bağımsız Yargı ve Anayasal Düzenlemeler' panelinin açılışında konuştu. Kurum olarak yargı reformuna ilişkin bir rapor hazırladıklarını ve bunu ilgili kurumlarla paylaştıklarını hatırlatan Gerçeker, "Bunlar bizim kurumsal görüşlerimizdir ve yargı bagımsızlığını daha ileri götürülmesi için gerekli olduğuna inandığımız görüşlerimizi bu düşüncelerimizden geri adım atmamız sözkonusu değildir. Bunu da herkesin bilmesini istiyorum" dedi. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuvvetler ayrılığı ilkesini benimsediğini, yasama-yürütme ve yargıdan oluşan bu üç kuvvetin devlet organları arasında üstünlük sıralamasına tabi olmadığını vurgulayan Gerçeker, "Yasama, yürütme ve yargının birbirinden bağımsız üç erk olarak yetki, görev ve sorumlulukları anayasada ayrı ayrı düzenlenmiş bulunmaktadır. Her kuvvetin diğer güçlere anayasa ile verilmiş hak, yetki ve sorumluluklara saygı göstermek zorunluluğu vardır" diye konuştu. Bu ilkelerin en başta ta yargı bağımsızlığının, Cumhuriyet'in ayrılmaz unsurlarından olan demokratik, laik, sosyal hukuk devleti olmanın en temel güvencesi olduğuna işaret eden Gerçeker, şunları kaydetti: "Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu temel üzerine kurulmuştur. Bizler yargı bağımsızlığının daha da güçlenmesi için kuvvetler ayrılığı, hukuk devleti, hukukun üstünlüğü ilkelerine uygun olarak yargı üzerindeki vesayetin kaldırılmasını, AB İlerleme Raporlarında öngörüldüğü gibi, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nda yürütmenin kendisi olan Adalet Bakanı ve müşteşarının bulunmamasını, Teftiş Kurulu'nun HSYK'ya bağlanmasını, hakimlik sınavlarının HSYK tarafından yapılmasını, Kurul'un ayrı sekretaryası ,ayrı binası ve ayrı bütçesi olmasını, Adalet Akademisi'nin ve Adli Tıp Kurumu'nun özerkleştirilmesini savunurken; şimdi görüyoruzki yapılmak istenen düzenlemelerle, yürütme yargıyı daha da çok kuşatma altına almak istemektedir. Anayasa Mahkemesi'nin yapısını genişletmek amacıyla bireysel başvuru hakkı tanınmasının yaratacağı sorunlar da çok iyi düşünülmelidir. Bu yolla AİHM'e başvurular sanıldığı gibi azalmayacak, artacaktır."

Gerçeker, bugüne kadar defalarca söylemelerine karşın, yargının içinde bulunduğu, gitgide artarak büyümekte olan sorunların çözümü yönünde hiçbir adım atılmadığını savunarak, yargının özellikle Yargıtay'ın, Danıştay'ın iş yükü, hakim, savcı ve personel yetersizliği, fiziki koşulların yetersizliği gibi had safhaya gelmiş altyapı sorunlarının öncelikle halledilmesi gerektiğini ifade etti.

Yapılmak istenen düzenlemeler yargı bağımsızlığını daha da geriye götürecek, özellikle HSYK'nın çalışamaz duruma gelmesine neden olacaktır" diyen Gerçeker, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bunun örnekleri, RTÜK gibi Rekabet Kurulu gibi üst kurullarda çok açık bir biçimde görülmektedir. Sayıştay'da yıllarca parlamentodan üye seçimi yapılamamıştır. HSYK'ya parlamento tarafından üye seçilmesi mutlaka bu kurumun siyasallaşmasına neden olacaktır. Kurul'da Bakan ve müsteşarın olmasının yarattığı sorunlar, istikrarsızlıklar ortada iken bu durum istikrarsızlığı daha da artıracaktır.

Bir de şu konuya değinmek istiyorum. Yüksek mahkemelerle, ilk derece mahkemelerinin birbirini tamamlayan bir bütünün ana unsurunu oluşturan kurumlar olduğu, bizlerinde o hakim ve savcıların içinden seçilerek geldiğimiz, onları da temsil ettiğimiz gerçeği de gözardı edilerek, juristik, oligarşik sistemden kast sisteminden bahsedilmesini yargının onur ve saygınlığı ile bağdaşmayan 'Al gülüm ver gülüm ' gibi tabirlerin kullanılması çok üzüntü vericidir."

Adaletin en temel unsurun tarafsızlık olduğunun unutulmaması gerektiğini vurgulayan Gerçeker, tarafsızlığın da en baş koşulunun bağımsızlık olduğunu ifade ederek, " Bağımsız olmayan bir yargının tarafsız olması düşünülemez" diye konuştu. Temel hak ve özgürlüklerin, özgürlükçü demokrasinin en büyük güvencesinin bağımsız ve tarafsız yargı olduğuna işaret eden Yargıtay Başkanı Gerçeker şöyle konuştu: "Demokratik sisteme yapılacak en büyük kötülük yargı bağımsızlığının geri götürülmesidir. Gerekçe olarak

ileri sürülen demokratik meşruiyet gerekçesi geçerli değildir. Yargını demokratik meşruiyeti halkoyu ile kabul edilen anayasa ile zaten sağlanmış bulunmaktadır. Yargı yetkisini, Türk Milleti adına kullanmaktadır. Demokratik meşruiyet diye bir sorun sözkonusu değildir. Şunu da özellikle belirtmek isterim ki AB'nin böyle bir dayatmaması da bulunmamaktadır. Her ülke kendi koşullarına göre değişik yargı sistemleri oluşturmuştur. Esasen bu ülkelerde yargı bağımsızlığı diye bir tartışmada sözkonusu değildir."

"Biz doğru bildiğimizi söylüyoruz, söylemeye de devam edeceğiz" diyen Gerçeker, yargı bağımsızlığını daha da geriye götürecek düzenlemelerin ileride yaratacağı kargaya ve sorunların getireceği sorumluluğun çok iyi düşünülmesi gerektiğini vurguladı. Gerçeker, "Bilinmelidir ki bir defa daha tekrar etmek istiyoruz. Yukarıda belirttiğimiz altyapı sorunları çözülmeden yargı reformu yapmanın bir anlamı yoktur" dedi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber