İdari Yargılama Usul Kanununda Değişiklik Yapılmalı

Dava açanlar bilir... Davanın esastan sonuçlanması 1,5 yıl ile 3 yıl arasında sonuçlanabilmektedir. Bu nedenle dava açılırken yürütmeyi durdurma istemli dava açılmaktadır. Ancak mahkemelerce bir işlem hakkında yürütmeyi durdurma kararı verilebilmesi için hem dava konusu idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması, hem de uygulanması halinde telafisi güç hatta imkansız zararların doğacak olması şartları bir arada bulunmalıdır. Buna göre, hukuka aykırı olduğu mahkeme tarafından belirlenen bir idari işlem hakkında, sırf telafisi güç hatta imkansız zararlar doğurmayacak diye yürütmeyi durdurma kararı verilememekte ve adalet gecikmektedir. Devamı için başlığa tıklayın.

Haber Giriş : 15 Şubat 2005 21:11, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Türkiye Cumhuriyeti devleti, bir hukuk devletidir. Nitekim Anayasanın Cumhuriyetin nitelikleri başlıklı 2. Maddesinde; "Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir." hükmüne yer verilmiştir.

Hukuk devleti olmanın doğal sonucu olarak devletin her konuda hukuk kuralları koyması ve koyduğu bu kurallara önce uyması, herkesin uyması için de gerekli önlemleri alması gerekmektedir. Devletin kendi koyduğu kuralları doğru yorumlayıp uygulayabildiğinin kabul edilebilmesi için, devletin bağımsız yargı tarafından denetlenmesi gerekmektedir. Bir diğer anlatımla, devletin her türlü işlem ve eylemlerinin bağımsız yargının denetimine tabii olması gerekmektedir. Türkiye'de, yürütme erkini elinde bulunduran Başbakanlık, Bakanlıklar ve diğer tüm kamu kurum ve kuruluşlarının her türlü işlem ve eylemleri kural olarak yargı denetimine tabidir. Kısaca İdare diye tabir edilen, tüm kamu kurum ve kuruluşlarının hangi işlem ve eylemlerine karşı ne tür davalar açılabileceği, bu davaların açılmasında hangi usul ve esaslara uyulacağı 2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanunu ile düzenlemiştir. İdarenin yapmış olduğu bazı işlem ve eylemler, uygulanmasından sonra geri dönüşü olmayan işlem ve eylemlerdir. (Örneğin, belediye tarafından alınan yıkım kararı vs.) İdarenin yapacağı işlem ve eylemlerin geri dönüşünün olmayacağı, yani telafisi güç hatta imkansız zararların doğacağı ve işlemin açıkça hukuka aykırı olması durumlarında, her iki unsurun birlikte gerçekleşmesi şartıyla, İdare Mahkemeleri YÜRÜTMEYİ DURDURMA KARARI verebilmektedir.

İdari Yargılama Usul Kanunu nun 4001 sayılı Kanunla değişik 27 / 2. Maddesinde;"Danıştay veya idari mahkemeler, idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebilirler." hükmüne yer verilmiştir.

Yukarıdaki hükümlerden de anlaşılacağı üzere, Yürütmenin Durdurulması Kararı verilebilmesi için iki şartın birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu şartlardan bir tanesi, DAVA KONUSU İDARİ İŞLEMİN AÇIKÇA HUKUKA AYKIRI OLMASI, diğeri ise UYGULANMASI HALİNDE TELAFİSİ GÜÇ HATTA İMKANSIZ ZARARLARIN DOĞACAK OLMASI şartlarıdır. Bu şartlardan bir tanesinin gerçekleşip diğerinin gerçekleşmemesi durumunda, yasa gereği yürütmeyi durdurma kararı verilememektedir.

Uygulamada, AÇIKÇA HUKUKA AYKIRI olduğu Mahkeme tarafından tespit edilen bir idari işlemin uygulanması durumunda telafisi güç hatta imkansız zararların doğmayacağı anlaşılıyorsa, yürütmeyi durdurma kararı verilmemekte, bu yöndeki talep reddedilmekte, ancak dava sonunda hukuka aykırı olduğundan dava konusu idari işlem iptal edilmektedir. Bu durum, HUKUKA AYKIRI OLDUĞU MAHKEME TARAFINDAN BELİRLENEN BİR İDARİ İŞLEMİN, SIRF TELAFİSİ GÜÇ HATTA İMKANSIZ ZARARLAR DOĞURMAYACAK DİYE, dava sonuna kadar uygulanması anlamına gelmektedir. Bu süreç ortalama altı ay ile bir buçuk yıl arasında değişmektedir. Yani altı ay ile bir buçuk yıl boyunca, idare tarafından tesis edilen hukuka açıkça aykırı işlem uygulanmakta, Mahkeme ancak bu süreçler geçtikten sonra hukuka açıkça aykırı işlemi iptal edebilmektedir.
İdari Yargılama Usul Kanununun 27 / 2 . maddesinden kaynaklanan bu durum, Anayasanın 2. Maddesinde tanımı yapılan HUKUK DEVLETİ ile çelişmektedir. Bir hiyerarşik normlar sistemi olan hukuk düzeninde alt düzeydeki normların, yürürlüklerini üst düzeydeki normlardan aldığı kuşkusuzdur. Normlar hiyerarşisinin en üstünde evrensel hukuk ilkeleri ve anayasa bulunmakta ve daha sonra gelen kanunlar yürürlüğünü anayasadan, tüzükler yürürlüğünü kanundan, yönetmelikler ise yürürlüğünü kanun ve tüzükten almaktadırlar. Türkiye Cumhuriyeti'nin tam hukuk devleti olabilmesi, Hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayan bu tür yasal düzenlemelerin, Hukuk Devletine uyarlanması ile mümkün olacaktır.

Yorum Yazan: Ahmet Kandemir

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber