Hanefi Avcı görevden alındı

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 26 Ağustos 2010 14:30, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

- Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın merkeze alınmasına ilişkin tek kişilik kararnamenin, Başbakanlığa gönderildiği bildirildi.

Kararnamede, Avcı'nın yerine herhangi bir atamanın yapılmadığı, Eskişehir'den bir emniyet müdür yardımcısının vekalet edeceği öğrenildi.

Hanefi Avcı, dün yaptığı başvuruda merkeze alınmasını talep etmişti.


İSTİFA ETTİĞİNİ AÇIKLAMIŞTI

Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, bakanlığa verdiği dilekçeyle istifa ettiğini açıkladı.

NTV'de bir programda açıklamalarda bulunan ve son günlerde yazdığı bir kitapla gündeme gelen Avcı, "Eskişehir Emniyet Müdürlüğünden merkeze atanmam için dilekçe verdim" dedi.

Hanefi Avcı'nın söylediklerinden satır başları şöyle:

"Tahmin ettiğim kadarıyla başlangıçta bu kadar rağbet düşünülmediği için şu an kitap bulunamıyor. Önümüzdeki günlerde kitap her yerde bulunabilecek.

Şu andaki görevimden merkeze atanmak için İçişleri Bakanlığı'na başvurdum. Dilekçeyi tamamen kendi isteğimle verdim, kendi tarafsız irademle bu başvuruyu yaptım.

Susurluk sürecinde epey sıkıntı çektim ama bugün geldiğim noktada çok da şikayetçi değilim.

Yazdığım kitap nedeniyle "Dünyadaki cehennemi yaşatırlar" sözü şu an gerçekleşmedi henüz ama yıllar sonra bile beni izleyebilirler, aleyhimde hava oluşturabilirler. Bunu tahmin edebiliyorum.

Susurluk'ta devlet sistemi mekanizmaya müdahale etmemişti, o yüzden yöntem değişikliği yapmıştım. Bugünkü durumda ise ben bütün müracaatlarımı yaptım ancak sistem çalışmadı. O yüzden yazılı hale getirdim, çünkü Türkiye'de devlet bu şekilde işler. Devlette en geç 60 gün içinde dilekçelerin işleme konulması gerekir. Benim tüm başvurularım hiçbir şekilde işleme geçmedi, o yüzden de kitap yazdım.

Ben cemaatin kendi okullarına, kendi yaptıklarına karşı değilim, bunlar topluma hizmettir. Ben onların polis ve adliye içerisine girerek suç soruşturmalarına karşıyım. Her zaman her şeyi açık yaparım, dilekçeme imzamı atarım. Kitabı yazmadan önce cemaatin ileri gelenlerinden bazılarıyla görüştüm. Onlara dedim ki, 'Bakın bugün polis içerisinde cemaatin yaptığı olaylar var, bir takım insanlara iftira atılmaktadır. Bunlar yanlıştır. Ben size karşı tavır alacağım, beni dost olarak biliyorsunuz.'

Mesajımın Fethullah Gülen'e gittiğini düşünüyorum, gitmemesi düşünülemez. Cemaatin ileri gelenleri bana bunu ilgili yerlere taşıyacaklarını, konuyla ilgileneceklerini söylediler. Aradan iki ay geçmesine rağmen bana bir cevap gelmedi.

Ben Ali Bayramoğlu'nu çok severim, bu ülkenin güzel insanlardan biridir. Demokrasiye inanmıştır. Yazısında anlattığı Hrant Dink olayı doğrudur. Ben 'Yeşil'in yaşamadığını düşünüyorum.

Kitapta azımsanmayacak kadar delil var. Elimde yeterinden fazla delil var, kitaba eklesem cilt cilt kitap çıkardı. Ayrıca şu an kimsenin Türkiye'de delil toplama yetkisi yoktur. Bunu ancak mahkemeden izin alarak yapabilirsiniz. Kitabımda yeterince delil vardır, en basiti diyorum ki mesela İstanbul Özel Cumhuriyet Savcılığı'nın dinleme kararı aldırdığı iki telefonu ben kullanıyorum.

Adalet Bakanı'nın görüşmede iyi niyetli olduğunu düşünüyorum ancak 8 ay önce ben dilekçe verdim, hala yanıt gelmedi. Bu tür dilekçeleri savcıya göndermekle iş bitmez. Sonuçta bu bir kamu görevidir, bu tahkikatın hem idari müfettiş hem de savcının birlikte çalışarak yapılması gerekir. Yasal merciler isterse elimdeki belge ve delilleri vereceğim. Hem idari hem de adli makamlara gerekli desteği veririm.

Açıkçası şunu söylemek lazım, her şeyi konuşmak çok kolay değildir. Cemaatin asker ve polisin içerisindeki hareketleri bilinir, bilinen insanlar vardır. Ancak görünmeyenler de vardır, hiç tahmin edilmeyen insanlar hareketin içerisindedir. Burada cemaat kendine rol biçmesi gerekir, cemaatin görevi bu değildir. Siz gizli bir faaliyetle, hele de önyargılarla bazı soruşturmalara karışırsanız, soruşturmadaki haksızlıklara da neden olursunuz. Cemaat asker, polis ve adliyeye girerek bir şeyi düzeltemez.

Fethullah Gülen Hoca, emniyet, asker ve adliye içerisindeki örgütlenmeden haberdar. Ancak oradaki insanların örgütsel faaliyetlerini bilmiyordur. Teferruattan haberi yoktur söylediğim gibi, umarım bundan sonra müdahil olur.

Bu kitap olanın oldukça basitleştirerek veya sadeleştirerek yazılmasıdır, bildiklerim bunlardan çok daha fazla. Buradaki olayların hiçbiri komplo teorisi değil, benim gördüğüm ve bildiğim şeyler. İnsan görmediği şeyler hakkında fikir yürütebilir.

Cemaatin içerisindeki birçok insanı tanırım, dostluklarım vardır. Cemaatin devletin sistemini bozmaya hakkı yoktur. Yoksa yurtdışındaki okulların çok faydalı olduğunu düşünüyorum. Ancak buradaki olay farklı bir olaydır, devletin geleceğiyle ilgilidir. Muhalif düşünen herkesin hayatının sıkıntıda olacağını düşünüyorum.

Kitabı geçtiğimiz yıl Mayıs ayında yazmaya başladım, kitap 2010 Mart'ta bitti, yayınevine teslim ettim. Niyetim 10 Nisan Polis Bayramı'na yetişmesini istiyordum ancak redaksiyon işlemleri çok uzun sürdü. Zamanlamayla ilgili bir düşüncem yoktu, referandumla ilgili hiçbir gelişme yoktu kitabı yazmaya başladığımda."

Memurlar.net ve NTV

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber