Radyoloji Teknisyenlerinin Çalışma Saati Arttırılıyor

Radyoloji teknisyenlerinin çalışma saati Radyoloji, Radyum ve Elektrikli Tedavi Müesseleri Hakkındaki Nizamname'sinin 21 ve 22. maddelerinde düzenlenmiştir. Sözkonusu bu nizamname, vatandaşlara uzun süreli randevu verilmesi nedeniyle Sağlık Bakanlığınca değiştirilmektedir. Yapılan değişilik ile radyoloji teknisyenlerinin günlük 5 saat olan çalışma süresi 7,5 saate çıkarılacaktır. Radyoloji teknisyenlerinin yaşam sağlığı açısından oldukça önemli olan bu düzenleme ilişkin hazırlanan bir değerlendirme raporunu yayımlıyoruz.

Haber Giriş : 10 Mart 2005 00:23, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

T.C. Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü 03.02.2005 tarih ve B100THG100002/311 sayı no ile ilgili Bakanlıklara ve Başkanlıklara 3153 sayılı kanuna dayanılarak hazırlanan "Radyoloji, Radyum ve Elektrikli Tedavi Müesseleri Hakkındaki Nizamname"nin 21 ve 22. maddelerinin değiştirilmesine ilişkin görüş bildirmelerini isteyen bir yazı gönderilmiştir.

Söz konusu nizamnamenin 21 ve 22. maddelerinde aşağıda belirtilen ifadeler yer almaktadır.

Madde 21: Röntgen ve radyum ile daimi olarak günde beş saatten fazla çalışılamaz. Röntgen muayenehanelerinde pazardan maada ayrıca bir gün daha öğleden sonra tatil yapılmalıdır.

Madde 22: Hastahanelerde, röntgen ve radyum ile tam müddetle (günde 5 saat) çalışan kimseler hastahanenin başka işlerinde kullanılamaz. Bunlara gece uykularını ihlal edecek iş verilmemelidir.

Söz konusu yazıda değişikliğine gidilmek istenen 21 ve 22. maddelerin değiştirilme gerekçelerine yer verilirken 4857 sayılı iş kanunu uyarınca çıkartılan ve 15.04.2004 tarih ve 24400 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan ?Sağlık Kuralları Bakımından Günde Ancak Yedibuçuk Saat veya Daha Az Çalışılması Gereken İşler Hakkında Yönetmelik'e atıfta bulunulmuş ve radyoloji çalışanlarının günde 7,5 saat olmak üzere haftada 37,5 saat çalışması gerektiği sonucuna varıldığı ifade edilmiştir. Söz konusu yönetmelik günlük en çok iş sürelerini tanımlamakta olup, 4857 sayılı İş Kanununun 63. maddesinde tarif edilen koşullarda bile çalışanların radyoaktif kaynaklardan mümkün olduğunca uzak olması gerektiği, kısa süreli kalmalarının sağlanmasının hükme bağlandığı, ayrıca çalışanların düzenli sağlık kontrollerinin yapılmasını ve bulunacak herhangi bir hastalıkta işten uzaklaştırılması, kontrol ve tedavi altına alınmaları hükmü konulmuştur. Konuya bütün olarak yaklaşıldığında 4857 sayılı İş Kanunu ile 3153 sayılı Nizamname arasında bir tezatlık bulunmamaktadır.

Gerek 1937 tarih ve 3153 sayılı kanunun ve gerekse bu kanuna dayanılarak çıkartılan 1939 tarihli nizamnamenin günün şartlarına uygun olmadığını kabul etmekle birlikte söz konusu maddenin sadece 21 ve 22. maddelerinin günümüze uymadığını iddia etmek gerçekçi bir yaklaşım değildir. Söz konusu iki madde radyasyonla çalışanların çalışma sürelerini düzenlemekte olup bundan daha ivedilikle ele alınması gereken konu çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve çalışma güvenliğinin sağlanması olmalıdır.

Röntgen ve radyum ile çalışan personelin bir çoğunun İdare Mahkemelerine başvurarak günde 5 saat çalıştırılmaları yönünde yargı kararı almaları geçerli olan kanun ve yönetmeliklere aykırı olarak çalıştırılan bireylerin doğal bir hakkıdır ve yargı kararları bu bireylerin haklılığını ortaya koymaktadır.

Röntgen ve radyum ile çalışan personelin pek çok Avrupa ülkesinde günde 7,5 saat çalıştığı bilinmekle birlikte bu ülkelerde radyoloji merkezlerinde radyasyondan korunma ve güvenlik açısından gerekli koşullara titizlikle uyulduğu ve iş yüklerinin ülkemiz ile kıyaslanamayacak kadar düşük olduğu göz önünde bulundurulmalıdır.

Avrupa ülkelerinin hiçbirinde günlük 8 saat ve haftalık 40 saat uygulaması yoktur. Ağır işler tüzüğü onlar içinde geçerli olup, 37,5 mümkün olmaktadır ancak 40 saat uygulaması yoktur.

2002 yılı verilerine göre;

Sağlık Bakanlığı'na Dışındaki Kurumlarda Çalışan Röntgen Teknisyeni Sayısı: 1921

Sağlık Bakanlığı'na Bağlı Hastanelerde Çalışan Röntgen Teknisyeni Sayısı: 4232

2002 rakamlarına göre toplam ve kayıtlı görülen Röntgen teknisyeni sayısı 6153 tür.

Nüfusu 65 milyon (2002 yılı için) olan ülkemizde 10563 kişiye bir Röntgen Teknisyeni düşmektedir. Ancak yığılmaların çoğunun Sağlık Bakanlığı ve SSK hastanelerinde olduğu düşünülürse Röntgen Teknisyenlerinin çalışma koşulları daha net ortaya konmuş olacaktır.

- 57 milyon nüfuslu İngiltere'de röntgen teknisyeni (radiographer) sayısı 18 bin 700 dür. (3048 kişiye bir röntgen teknisyeni)

- 16,5 milyon nüfuslu Hollanda da Röntgen Teknisyeni sayısı 4954 dür. (3330 kişiye bir röntgen teknisyeni)

-Yine 80 milyon nüfuslu Almanya'da 29 bin 500 Radyoloji çalışanı bulunmaktadır. (2711 kişiye bir röntgen teknisyeni)

- 60 milyonluk Fransa da röntgen teknisyeni sayısı 21 bin dir. (2857 kişiye bir röntgen teknisyeni. )

Yapılan tetkiklere bakıldığında ise;

Derneğimizin uluslararası alanda kurduğu ilişkiler doğrultusunda edindiğimiz veriler ülkemizde teknisyen başına düşen hasta yoğunluğunun diğer ülkelerle kıyaslanamayacak kadar yüksek olduğunu göstermektedir. Australian Institute of Radiography farklı yatak kapasiteli 17 farklı hastaneye yönelik olarak bir anket çalışması yapmış ve sonuçları 2001 yılında yayınlamıştır. Bu çalışmaya göre radyoloji teknisyeni (radyographer) başına düşen yıllık inceleme sayısı 1500 ile 4000 arasında değişmektedir. Anket sonuçları üzerine yapılan çalışmada radyoloji teknisyeni (radyographer) başına düşen yıllık inceleme sayısı ortalama 2500 olarak kabul edilmiştir. Bizim ülkemizde örnek olarak incelediğimiz bir hastanede bu rakam 12,500' e ulaşmaktadır. Acil servis ünitesinin hasta potansiyeli bu kapsamın dışında tutulmuştur.

İş yükünün diğer Avrupa ülkeleri ile kıyaslanamayacak kadar yoğun olduğu ülkemizde radyoloji merkezlerinin fiziksel yeterlilikleri ve güvenilirlikleri de ayrıca sorgulanması gereken bir konudur.

Türkiye' nin de katılımının bulunduğu pek çok uluslararası protokolde Uluslararası Atom Enerji Ajansı (International Atomic Energy Agency / IAEA) tarafından mesleki ekspojur alanlarında radyasyondan korunma ve güvenliğin sağlanması amacıyla oluşturulması gereken standartlar tanımlanmıştır.

Mesleki ekspojur olasılığı ve bu olasılığın derecesine uygun olarak korunma ve güvenlik için uygun ve yeterli donanım, ekipman ve hizmetler sağlanmalıdır.

Radyasyondan korunma için gerekli donanım ve aparatlar yönetmeliklerimizde tanımlanmış olmakla birlikte gerek özel ve gerekse resmi pek çok kurumda bunların yetersiz sayıda olduğu veya gerekli korunmayı sağlayamayacak kadar eski ve yıpranmış koruyucu aparatların kullanıldığı bir gerçektir. Pek çok hastanede hiçbir koruyucu özelliği kalmamış, içerisinde parçalanmış halde kurşun bulunan sözde koruyucu önlükler hala kullanımdadır.

Gerekli yeterlilik seviyesini sağlamak için periyodik devamlı eğitim ve eğitimin güncellenmesi, uygun ve yeterli sayıda insan kaynağı ve korunma ve güvenlik açısından uygun eğitim sağlanmalıdır.

Çalıştığımız hastanelerde radyasyon güvenliği alanında devamlı eğitime maalesef gerek görülmediği gibi bu alanda hiçbir sertifikası bulunmayan sağlık memurları, hemşireler, hatta müstahdem ve sekreterler radyoloji birimlerinde çalıştırılmaktadır.

Korunma optimizasyonunun hem normal, hem de potansiyel ekspojur için cihazların kurulumu ve kullanımı ile ilgili her aşamada göz önünde bulundurulması gereklidir. Sonuç olarak; dizayndan atık yönetimine kadar tüm uygulamalar için optimizasyon prosedürleri göz önünde bulundurulmalıdır.Ülkemizde pek çok merkezde sadece cihazların kurulumu aşamasında (o da lisans ve ruhsat alabilmek üzere) denetimler yapılmakta ilerleyen dönemlerde her hangi bir değerlendirmeye gidilmemektedir. Pek çok merkezin alt yapısı uygun olmadığı halde çalışmaya devam ettiği bilinmektedir. Meslektaşlarımız her gün havalandırması olmayan, yeterince izole edilmeyen, korunma tedbirlerinin yeterli olmadığı, cihazların yeterliliğini sağlamak üzere düzenli olarak yapılması gereken kalibrasyonların yapılmadığı yönünde şikayetlerini dile getirmektedir. Bu durum hem radyasyonla çalışan meslektaşlarımızın, hem de halkımızın güvenliğini tehlikeye sokmaktadır. Mühendislik kontrollerinin kullanımı korunma seçeneklerinin tanımlanmasında dikkatli bir şekilde denetlenmelidir. Korunma dizayn için optimum olsa bile bununla birlikte operasyonel işlem boyunca optimizasyon prensiplerin uygulanmasına hala ihtiyaç vardır. Optimizasyon programının içeriği ve derecesi ekspojur durumuna (miktarına, yerine) bağlı olacaktır. Örneğin, x-ray makineleri ele alındığında yerel yönetici/kanunlar ve uygun eğitim almış operatörleri kapsayan optimizasyon programı oldukça doğru olabilir.

Korunma optimizasyonu planlama aşamasında başlayan ve programlama, uygulama ve geri bildirim aşamalarıyla devam eden bir prosesdir. İş yönetimi boyunca optimizasyon prosesi ekspojur seviyesini kabul edilebilir (resmi olarak belirtilen) sınırların altında tutmak ........için uygulanır.

Yönetim uyguladıkları radyasyondan korunma optimizasyonu programı ile elde ettikleri bilgileri kaydetmek zorundadır. Bu bilgiler aşağıdakileri içerir:

a) Önerilen kullanım, bakım ve idari prosedürler ve beraberinde bunların kabul edilmeme nedenleri ve göz önünde tutulan diğer seçenekler,

b) Farklı iş gruplarına yönelik mesleki dozlar için trend analizleri ve periyodik değerler ve diğer performans göstergeleri,

c) İç denetim ve emsal (referans) değerler ve gözlenen sonuçlar,

d) Vaka raporları ve çıkarılan sonuçlar.

Korunma optimizasyonu düzenli uygulanması gereken bir zorunluluktur. Düzenleyici otoriteler (ülkemizde Sağlık Bakanlığı ve TAEK) radyasyondan korunma optimizasyonunda sorumludur ve bu uygulamaları teşvik etmek zorundadır.

d) Mesleki ekspojur içeren herhangi bir işin yeterli bir şekilde gözlenmesi/denetlenmesini ve görev, prosedür ve koruyucu önlemlerin gözlenmesinin sağlanması için tüm adımların atılmasını sağlamak,

e) Çalışanlara sağlanan eğitim kayıtlarını tutmak,

Ülkemizde radyoloji çalışanlarının eğitim durumlarının Türkiye Atom Enerjisi Kurumu'na bildirilmesi zorunluluk olmakla birlikte bir ünitenin sürekli olarak hizmet vermesi için gerekli olan eleman sayısının tespitine yönelik herhangi bir uygulama olmadığından pek çok merkezde bir veya birkaç diplomaya sahip radyoloji teknikeri yanında hiçbir sertifikası olmayan kişiler çalıştırılmaktadır. Hem özel sektörde, hem de resmi kurumlarda yoğun olarak karşılaşılan bu durum yanlış tıbbi ve teknik uygulamalarla halk sağlığını ciddi boyutta tehdit etmektedir.

Alınması gereken radyolojik önlemlerin gerekli olduğu her görev için radyasyon izni normal olarak hazırlanmış olmalıdır.

Bu madde radyasyon izni tanımlanmış olmakla birlikte bazı Avrupa ülkelerinde radyasyonla çalışmayı cazip kılmak ve maddi bir tazminat sağlamak amacıyla radyasyon çalışanlarına düzenli aylık ödemeler yapılmaktadır. Örneğin İtalya' da radyasyon izninin yanı sıra radyoloji uzman ve teknisyenlerine her ay 123,29 Euro ödeme yapılmaktadır.

Çalışanların Tıbbi İncelemeleri

Periyodik değerlendirmeler işçilerin radyasyonla çalışırken sağlıklarını olumsuz etkileyen klinik olmayan şartlar üzerine odaklanmalıdır. Değerlendirme işin tipine bağlı olarak yapılmalıdır. İncelemeler sıklığı işin tipine ve sağlık durumuna bağlıdır, ancak rutin olarak her yıl veya yılda iki kez yapılabilir. İşin özelliği ışınlamadan dolayı cildin lokalize olarak zarar oluşturduğunda özellikle eller ve cilt periyodik olarak incelenmelidir.

Ülkemizde örnek olarak gösterilebilecek birkaç özel merkez dışında işe başlama aşaması istisna olmak üzere çalışanların sağlık kontrolleri yapılmamakta ve bunlar ile ilgili bir dökümantasyona gidilmemektedir. Radyasyona bağlı olarak sağlık durumu bozulmuş, yaşam kalitesi bozulmuş ve bunu belgelemiş pek çok meslektaşımız bulunmaktadır. Teorik olarak radyasyonla çalışanların her yıl veya yılda iki kez sağlık kontrollerinin yapılmasının gerekliliği yönetmeliklerimizde yer almakta, ancak uygulamaya yönelik herhangi bir girişimde bulunulmamaktadır.

Özel sağlık sigorta şirketlerinin radyasyonla çalışan kişileri yüksek risk grubu olarak kabul edip, yüksek primler talep etmesi ülkemizdeki çalışma güvenliğimizin ne durumda olduğunu gözler önüne seren önemli bir ayrıntıdır.

İyonizan Radyasyonun insan sağlığı üzerine etkileri konusunda pek çok çalışma yapılmıştır ve iyonizan radyosyonun insan sağlığı üzerine olumsuz etkileri tartışma götürmez bir biçimde ilgili tüm taraflarca kabul edilmektedir. En son örnek çalışmalardan biri Tanısal ve Girişimsel Radyoloji Dergisi'nin 2004'e 10:97-102 sayısında yayınlanmış olan ?İyonizan Radyosyonun Radyoloji Çalışanlarının Bağışıklık Düzeyleri ve Kan Biyokimyası Üzerine Etkileri? dir. Radyoloji çalışanlarında paraoksinaz aktivitesinin düşük, lipit peroksit düzeylerinin yüksek bulunması , ateroskleroz riskini artırmaktadır...

Radyolojide kullanılan cihazların kalibrasyonu hem personel, hem de hastalar açısından hayati önem taşımaktadır. Düzenli olarak kalibrasyonları yapılmayan cihazlar, kontrolümüz altında olduğunu düşündüğümüz radyasyonu tamamen kontrol dışı bırakmakta ve ciddi boyutta risklere neden olmaktadır.

Bir cihazın optimum çalışmasını sağlamak üzere yapılması gereken test ve kalibrasyonlardan bazılarını örnek olarak aşağıda bulabiliriz.

Türkiye'nin imzalamış olduğu Uluslararası anlaşmalar da kanun hükmünde olup bağlayıcı nitelik taşımaktadır. Çalışma yaşamını düzenleyen Uluslararası Belgelerden biri olan 14 Ekim 1989 Sayı ve 20312,s.1-14 ile Resmi Gazete'de yayınlanan Avrupa Sosyal Şartı (Sosyal Hakları Düzenler, Torino,1961) ve bu anlaşma Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi AİHS ile de tamamlayıcı bir ortam yaratmayı amaçlamaktadır.

Türkiye ve anlaşmayı imzalayan taraf ülkelere belli maddeleri zaman içinde kabul etme esnekliği sağlanmış olsa da bu esneklikle amaçlanan yerel durumun yükseltilmesi olup, mevcut durumun meşrulaştırılması değildir. Taraf ülkeler sözleşmenin denetim sistemine göre onaylamadıkları kurallar bakımından da rapor vermek yükümlülüğü taşımaktadırlar. AB'ye üyelik için hazırlanan ülkemizde sadece açık kapatma ya da zamanı kurtarma yönündeki politikalar yerine geniş vizyonlu ve geleceği gören, sağlıklı kuralların konması gerekmektedir. Sağlık alanının mevcut durumu, çalışanların değil, düzenleyici ve planlayıcı mekanizmaların yanlış uygulamalarından kaynaklanmaktadır.

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın yayınladığı çeşitli rapor ve dökümanlar yukarıda da belirtildiği üzere radyasyon ile çalışma alanları ve çalışma koşulları ile ilgili pek çok düzenlemeye yer vermektedir. Elbetteki radyoloji çalışanlarına sağlanan hiçbir ayrıcalık radyasyondan korunma ve güvenlik tedbirlerinin yerine geçemez ve geçmemelidir de. Ancak mevcut çalışma, korunma ve güvenlik koşulları ile ilgili hiçbir iyileştirmeye gitmeksizin Avrupa Birliği'ne uyum süreci içerisinde sadece çalışma sürelerimizi Avrupa'daki meslektaşlarımıza göre düzenlemek çok sağlıklı bir yaklaşım olmasa gerek. Türkiye Atom Enerji Kurumu tarafından düzenlenen lisans koşullarının sağlık kuruluşlarında günde 7,5 saatlik çalışma esas alınarak hazırlandığı belirtilmekte ise de kurum yetkilileri bile basın açıklamalarında ülkemiz içerisinde lisanssız binlerce radyoloji merkezi ve cihazının var olduğunu dile getirmişlerdir. Kurum yetkilileri de lisanlama sonrasında olması gereken periyodik denetimlerin eleman ve diğer yetersizlikler nedeni ile düzenli olarak yapılamadığını ifade etmektedirler.

Radyoloji personelinin çalışma saatleri, şua izinleri ve erken emeklilik gibi uygulamaların hastane içerisindeki diğer personelde motivasyon kaybına neden olduğunun belirtilmesi son derece yersizdir. Söz konusu düzenlemeler radyoloji çalışanlarını mesleki riskleri nedeni ile koruyucu nitelikte olan düzenlemelerdir. Diğer sağlık çalışanlarını tehdit edici riskler söz konusu ise bu alanda düzeltici çalışmalara gidilmesi gerekliliği göz önünde bulundurulmalıdır. Radyoloji çalışanlarının bu haklarının ellerinden alınması diğer personeli koruyucu veya risklerini giderici bir uygulama değildir.

İdari yargıya başvuran çalışanın 5 saat, diğerlerinin daha uzun süre çalışması ve bu farklılığın neden olduğu şikayet ve sızlanmalar, iş barışının bozulması gibi olumsuz sonuçların bir gerekçe olarak ifade edilmesi son derece düşündürücüdür. 3153 sayılı kanun ve bu kanuna dayalı olarak çıkartılan nizamname hala yürürlüktedir ve hiçbir radyasyon çalışanı şu aşamada bu kapsamın dışına alınamaz.

Gerekçe olarak sunulan kamu hastanelerinde radyoloji ve nükleer tıp birimlerinde uzun süreli randevu verilmesi ve buna bağlı olarak karşılaşılan sorunları sadece mesai saatleri ile açıklamak mümkün değildir. Bu sağlık sektörünün büyük bir sorunudur ve altında yatan pek çok kompleks neden bulunmaktadır.

Sonuç: Sendika olarak Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğünün yaptığı çalışmayı şu andaki şartlar doğrultusunda uygun bulmamaktayız. Yapılan çalışma aceleye getirilmek istenmektedir. Konunun tarafları (Sendikalar, Radyoloji Dernekleri vd.) ile istişare yapılmadan çıkartılmak istenen nizamname değişikliği sendikamız tarafından uygun görülmemektedir. Sizden isteğimiz ilinizdeki radyoloji teknisyenlerinin bu konuda bilgilendirilerek, varsa, radyasyona maruz kalarak heyet raporu alan arkadaşlarımızın raporlarının fotokopilerini sendika genel merkezimize fakslanması, aynı zamanda 4982 sayılı Bilgi Edinme Kanununa istinaden yazılan bir dilekçe ile (Çekmece Nükleer Araştırma Merkezi Müdürlüğüne) memuriyete başladıkları tarihten itibaren dozimetre sonuçlarını istemelerinin sağlanması ve istenen dozimetre sonuçlarında normal düzeyden fazla çıkan sonuçlarında tarafımıza gönderilmesini talep ediyoruz. Yukarıdaki bilgiler Radyoloji Teknisyenleri Derneğinden alınmıştır. Bu konu kesinlikle sendika rekabetine dayandırılmamalıdır. Bizim önceliğimiz insan sağlığıdır. Saygılarımızla.

İlgili Arkadaşımız:

Kurtay ANÇİN 0 505 643 30 07
Sağlık-Sen Ankara 3 Nolu Şube Başkanı

Şenol ŞAHİN 0505 340 20 63
SENDİKA ADRESİ: Strazburg Cad. 44/13 Sıhhıye/ANKARA

TEL: 0312 231 40 13 0312 232 59 28

Çekmece Nükleer Araştırma Merkezi Müdürlüğü
Mektup Adresi P.K 1 Atatürk Hava Limanı 34 149 İSTANBUL
TELEFON: 0 212 548 40 50 FAX: 0212 548 22 30

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber