Bahçeli: Başörtüsünde biz desteğe hazırız

Kaynak : Vatan
Haber Giriş : 08 Ekim 2010 08:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

"AKP ile CHP başörtüsünde uzlaşsın, MHP desteğe hazır'

MHP lideri Bahçeli, VATAN'a yeni bir ?Türban işbirliği' için şartlarını açıkladı: ?Bizim desteğimizle Anayasa değişikliği 411 oyla geçmişti. Ama AKP, YÖK yasasının ilgili maddesini değiştirmedi. CHP iptal ettirdi. Şimdi iki parti ?Başörtüsünü çözeriz' diyor. Anlaşsınlar, MHP onlara katkı sağlar. Ama görünmeyen bir kuyudan MHP su içmek istemiyor.?

Deniz GÜÇER

Bahçeli, Bilal Çetin ve Deniz Güçer'e konuştu...

Türban sorunu, toplumsal sancı haline dönüştü. ?Türkiye'nin bundan sıyrılması lazım' dedik ve katkımız oldu. Ama CHP, AYM'ye başvurdu. Şimdi AKP ve CHP çözeriz görüşünde. Uzlaşırlarsa MHP onlara katkı sağlar ama görünmeyen kuyudan MHP su içmek istemiyor

Medya aracılığıyla birbirlerini suçlayacaklarına oturup, konuşsunlar. AKP, BDP ile TBMM'de görüşüyor da CHP ile niye bir araya gelip görüşmüyor? Meclis faaliyete geçti, nasıl uzlaşacağımız noktasında heyet oluşturalım. Metin önümüze geldiğinde desteğimizi veririz

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, türbanla ilgili MHP'nin ?Dibi görünmeyen kuyudan su içmek istemediğini? belirterek, AKP'lilere, ?BDP ile Meclis'te görüşüyorsunuz da CHP ile niye görüşmüyorsunuz? diye sordu. Bahçeli, Gülen cemaatinin referandum sürecinde partisinin tabanı üzerinde baskı oluşturmaya çalıştığını da belirterek, ?Bunlar bizi güçlendirir? yorumu yaptı. MHP lideri, referandum sürecini ve son siyasi gelişmeleri VATAN'a değerlendirdi:

* Gülen cemaati ile MHP arasında uzun zamandır bir gerginlik olduğu biliniyor. Referandum sürecinde partinize yönelik bir atak hissettiniz mi?

Kesinlikle. Fethullah Gülen grubunun, basın yayın ve medya aracılığıyla MHP üzerinde büyük baskı yaratma gayreti oldu. Ülkücü harekete mensup insanlarda kanaat değişikliği yaratmaya gayret gösterdiler.

* Siyasette cemaatlerin etkisi hep olmamış mıdır?

Manisa gezimde bir gazeteci arkadaşımız, ?Gülen, ölüleri bile getirin? diyor dedi ve ne düşündüğümü sordu. O zaman, bu talepte bulunan kişinin öncelikle gelip kendisinin Türkiye'de oy kullanması gerektiğini söyledim. Bu kadar işaret verdiğine göre ortada durum var. Sonra çok farklı bir şey daha yapılıyor. Geçmişi ülkücülüğe dayanan, eski- yeni tartışmasının da ötesinde ?Bağımsız aydınlar' diye bir şey ortayla çıkarıyorlar. Enteresan buluyorum.

* İşiniz zor görünmüyor mu?

Hayır. Bunlar ayrıca bize güç verir. Gerçekleri bu kadar net algılama olmuyordu. Ama şimdi net. Bir partinin içerisinde siyasal çalışmalarda belli istek, talep veya sorumluluk üstlenme noktasındaki yarışlardan gayri memnun insanlar olabilir. Bunların başka türlü yaklaşımları bugün organize edilir hale geliyor. ?Bağımsız aydınlar' dediklerinin içindeki bazı şahıslar birbirleriyle bile bir araya gelmekte yıllar boyunca güçlük çekmiş insanlar.

* Cemaatin eleştirilerini bekliyordunuz galiba?

Bekliyorduk. 3 Eylül günü çıkıp MHP'nin büyük darbe alacağını söylüyorlar. Aynı söz 12 Eylül akşamı birileri tarafından tekrarlanıyorsa, bunu tekrarlayan kişiler bir tek ortak zeminde buluşmuşlardır. Bu nereden ortaya çıktı? 1 Ağustos 2009'da polis akademisinde katılan gazeteci ve bilim adamlarından çıktı. 12 kötü adam olarak nitelendirdiğimiz insanlardan çıktı.

* Kötü adamların sayısı arttı mı size göre?

12 kötü adam diye nitelendirirken hepsini kast etmedik. İçinde bilim insanları mesela İstanbul'da rektörlük yapmış bir bayan da var. Onları kast etmedik. Ama yıllardan beri aynı şeyleri yapan ve daha önce de ifade ettiğimiz kişilerin orada olmasını vurguladık. Onlar da biliniyor artık.

* Peki cemaatin böyle bir durumdan beklentisi veya menfaati ne olabilir size göre?

Başbakan'ın teşekkür sıralamasında onlara yer vermesi dikkat çekici. Bir projenin ortaklaşa kurgusunda zannediyorum bir birliktelik var. Bu çok önemli ve açıkça da ifade etmek lazım. Çünkü Abant toplantıları, Erbil toplantıları, Kürt sorununa bakış açısıyla, Demokratik Toplum Kongresi'nden çıkan kararlarla bugün AKP'nin yapmaya çalıştıklarıyla paralellikler gördüğünüz vakit burada dikkatli olmayı gerektiyor. Yoksa bizim herhangi bir cemaatle, bir problemimiz yok. Olmasına gerek de yok. Arkadaşlarıma her zaman söylüyorum; bu masa (makam masası) bütün sosyal kurumlara eşit mesafededir. Cemaat ve tarikatlar olarak baktığınızda da bu masa herhangi bir tarikat veya cemaatle örtüşemez.

* Yani ?siyasete girmesinler? mesajı veriyorsunuz?

Elbette Milliyetçi Hareket'e mensubiyet duyan, oy verme eğiliminde bulunan insanlar Türkiye'deki farklı tarikatlere mensup veya farklı cemaatlere aidiyet duygusu içinde de olabilir. Onlara da saygı duyarız, diyoruz. Bugüne kadar böyle yönetiyoruz. Bir bilim adamının doktora teziydi, Türkiye'de ana kaynaklar itibariyle 34 tarikat ve 3 cemaatin bulunduğunu söylüyor. Sayı arttı veya eksildi bilemem. Ama MHP olarak bu sosyal yapı içinde bu kurumları oluşturmuş olanlara karşı biz eşit bir mesafede kalarak hareket ettik. O sebepten dolayı da bu masayı kimse hiçbir cemaat ve tarikatla ilişkilendiremedi. Bugün için bakıyoruz ki burayı tahrip eden kurumlar ortaya çıkıyor.

* ?Bunlardan biri de Gülen grubu? mu?

Evet, bir tanesinin Fethullah Gülen grubu olduğu anlaşıldı. Her konuda MHP'yi eleştiriyorlar. MHP'nin kötü yönetildiğinden bahsediyorlar. Bu sizin için daha iyi. Burası kötü yönetiliyorsa niye üzülüyorsunuz? Bir projeyi uygulamada en fazla direnç unsuru olarak gördüğünüz bir siyasal kurum kötü yönelitiliyorsa buna sevinmeniz lazım, niye üzülüyorsunuz?

* Referandum sürecinde ?Türkiye bölünüyor? dediniz. Ama ?Metinde böyle ifade yok. Anayasa Mahkemesi, HSYK yeniden yapılandırılıyor? denildi. Bu süreçte kaygılarınızı giderici işaret görüyor musunuz?

Hayır. Kendileri açısından cesaretli hareket edebilecek bir desteğe ulaştıklarını zannediyorlar. Yüzde 58'i böyle okuyorlar. Birileri de hükümete yüzde 42'yi dikkate alması telkininde bulunuyor. ?Yüzde 58 ile önemli şeyler yapabilirsiniz. Fakat yüzde 42'nin içerisinde size yardımcı olabilecek unsurlar var. Onları da diyalogla aşabilirseniz, sizin için daha kolay olabilir? deniyor. Arkasından da, ?Mevcut demokratik açılımın başarıya ulaşabilmesi, bununla ilgili köklü anayasa değişikliğinin yapılabilmesi, 2 güçlü partinin yani yüzde 65-70 bir milli irade desteğine sahip olduğu kabul edilen iki partinin çözümde ortak noktaya gelmesi durumunda bu işi halledersiniz? deniyor.

* Yani daha önce söylediğiniz gibi iki partili bir TBMM öngörülüyor...İşte bu sebepten dolayı iki partili bir siyasi yapıdan söz ediliyor. Bunu önleyecek tek unsur, bu direnci ortaya koyacak, çizgisinde kırılma yapmayan tek parti MHP'dir. Şimdi MHP'yi Meclis dışına atabilmenin gayreti içindeler. Çünkü bu noktada kendileri için bir fırsat doğdu zannediyorlar.

* Türban meselesinde iktidara ilk desteği veren partisiniz. O zaman ?YÖK yasası değişsin' ısrarınız olmuştu. Şimdi çözüm fırsatı görüyor musunuz?

En başından beri bu olay toplumsal sancı haline dönüştü, Türkiye'nin bundan sıyrılması lazım, dedik. Bunun istismarının da önlenmesi lazım. Net alanlar çerçevesinde türban meselesinin çözümü için bir görüş ortaya koyduk. O görüşümüz hâlâ devam ediyor. O tarihlerde Başbakan İspanya ziyaretinde çözüm arayışı içinde olduğunu ifade edince ?Yardımcı olabiliriz' dedik. Nitekim Anayasa'nın 10 ve 42'nin değiştirilmesiyle ilgili katkımız oldu. 411 milletvekilinin onayıyla kabul edildi.

* Ama YÖK Yasası değişmedi?

Kendileriyle yapılan görüşmeler sırasında ve uzlaşma metninde YÖK'ün 17. maddesi de vardı. Anayasa değişikliğini yapmak yetmiyordu. Bunu da iktidar yapacak, çünkü milletvekili çoğunluğu onlarda. Ancak yapılmadı. Hatta ve hatta bir takım çevrelerin artık ne şekilde baskısı altında kalmışlarsa, ?MHP size tuzak kurdu' dediler ve ona da inandılar. Bu arada CHP AYM'ye başvurdu. Şimdi iki parti başörtüsünü çözeriz görüşünde. Beraberce çözeceklerse anlaşırlar, hangi noktada buluşuyorlarsa MHP onlara katkı sağlar. Ama görünmeyen bir kuyudan MHP de su içmek istemiyor.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber