Başsavcının 'türban' çıkışına Demokrat Yargı'dan tepki geldi

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 20 Ekim 2010 20:16, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Demokrat Yargı Yönetim Kurulu'ndan yapılan açıklamada, ''Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, hukuken çok ciddi sorunlar barındıran bildirisi ile geçmişteki çelişkili siyasi yorumlarına devam edeceği kaygısı uyandırmaktadır'' denildi.

Yazılı Açıklamada, ''Yargıtay Başsavcılığının 'türban sorunu'na yönelik son açıklamalarının, Türkiye'deki laiklik ilkesine ilişkin sorunların hukuk ve yargı geleneğinin ne kadar derinlerinde kök saldığını gösteren bir nitelik arz ettiği'' savunuldu.

''Türk yargı uygulamalarında, laikliğin bir arada yaşama ve özgürlük taleplerinin korunmasına dayanan bir ilke olmak yerine toplumun belirli kesimlerine karşı kurulmuş bir siyasi mevzi haline getirildiği'' ileri sürülen açıklamada, ''Yargıtay Başsavcılığının bildirisi de Türkiye'deki siyasetin bu eskimiş siyasi mevzilerinin yeniden diriltilmesi çabalarının en yeni örneklerinden birisini oluşturmaktadır'' ifadesi kullanıldı.

Açıklamada, şunlar kaydedildi:

''Yargıtay Başsavcılığı, laiklik ilkesine yönelik olarak, daha önce de siyasi mevzi haline getiren yorumlar yapmış ve hatta bu geleneksel mevziyi hükümet partisine yönelik bir 'yargı muhalefeti' oluşturmak üzere kullanmıştı. Bu çerçevede, kamuoyunun çok iyi bildiği üzere, büyük bir çelişki olmak üzere bir yandan Anayasa değişikliğinin türbanı serbest bıraktığını gerekçe göstererek partinin kapatılmasını istemekteydi. Diğer yandan ise 'Anayasa değişikliği türbanı serbest bırakmadığı halde, sanki böyleymiş gibi üniversitelere çağrıda bulunan AKP'li yetkililerin eylemlerini' kapatmaya gerekçe olarak sunmaktaydı geçtiğimiz yıllarda. Yargıtay Başsavcılığının bu son bildirisi de Türkiye'de laiklik ilke ve uygulamasının hala bir siyasi mevzi olarak hukuk ve yargıda itibar görebildiğini göstermektedir.''

Yargı kararları ile genel yasak getirilemeyeceği belirtilen açıklamada, ''Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, hukuken çok ciddi sorunlar barındıran bildirisi ile geçmişteki çelişkili siyasi yorumlarına devam edeceği kaygısı uyandırmaktadır. Oysa en temel hukuk bilgisinden dahi çıkartılacak sonuç şudur; Türbanı yasaklayan veya serbest bırakan bir yasa/norm olmadığı gibi herhangi bir mahkeme kararından da yasaklayıcı sonuçlar çıkarılması mümkün değildir. (Çünkü yasak üretmek, norm gerektirir, normu ise yasama organı koyar. Türk yasama organının böyle bir norm getirmediği açıklıkla ortadadır)'' görüşüne yer verildi.

Mahkeme kararları ile genel yasaklar getirilemeyeceği gibi karar gerekçelerinden hareketle kültürel bir temsil biçimi olarak türbanın yasaklanamayacağı savunulan açıklamada, bu hususun hukukun en temel bilgisi ile dahi ulaşılabilen bir bilgi olduğu ifade edildi.

Açıklamada, şu görüşler ileri sürüldü:

''Üniversitede türban serbesttir. Türkiye, artık, şu gerçeği açık ve net biçimde kabul etmelidir ki türban bir yasa/anayasa sorunu değil, siyasi/idari bir sorundur. Dolayısıyla, türban, üniversiteler bakımından, yasanın/normun içinde ne bir 'sorun' ne de bir 'çözüm' imkanı barındırmaktadır. Bu nedenle yasa-anayasaya dayanan saçma, skolastik tartışmalardan uzaklaşmak, bizzat rektörlerin siyasi/demokratik olgunluklarının sorgulandığı bir mecraya doğru tartışmayı taşımak artık bir zarurettir. Bu itibarla siyasi/demokratik olgunluğa sahip her rektörün yapacağı tek şey kapılarını türbana açmak ve üniversitelerdeki eğitim özgürlüğünü engelleyen bu adaletsiz geleneği tersine dönüştürme cesareti göstermektir. Rektörleri böyle bir serbestlik uyguladıklarında yasal olarak sorumlu kılan hiçbir norm, hiçbir mahkeme kararı yoktur. Onların sorumluluğu, asıl olarak, demokratik olgunluk ve öğretici bir eğitim geleneğinin tesis edilmesinden ibarettir. Bu da türbanın ve tüm toplumsal ve kültürel farklılıkların üniversite hayatımızın farklılıkları içine yerleştirilmesi ile mümkün olacaktır.''

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber