Yurtlarda 15 yaşında koruması kaldırılan çocuklara ne oluyor?
Ailesi tarafından 2 yaşındayken Çocuk Esirgeme Kurumu'na bırakılan ve 15 yaşına geldiğinde "koruma kararı" kaldırılan C.A. (30), kaybettiği hakları yeniden kazanmak için mücadele veriyor.
Annesi evden kaçan ve yeniden evlenen babalarının ikinci eşi tarafından kabul edilmeyen C.A, 8 aylık erkek kardeşi ile birlikte babaları tarafından bırakıldıkları Çocuk Esirgeme Kurumu'nda, 12 yaşına geldiğinde kardeşi Ş.A'dan ayrılarak yetiştirme yurduna geçmek zorunda kaldı.
Daha sonra C.A, sosyal hizmet uzmanlarının hazırladığı "ailesinin yanına dönmesi uygundur" ibaresinin yer aldığı bir rapor doğrultusunda mahkeme kararı ile yetiştirme yurdundan da ayrıldı. Kurumla ilişiği kesildikten sonra eline valizi verilerek dışarı çıkarılan C.A, o anda duyduğu hisleri, "boşluk, kimsesizlik ve çaresizlik" kelimeleri ile özetliyor.
Küçük bedeni ve omuzladığı valizi ile gittiği baba evine de kabul edilmeyen C.A, tek başına 15 yıldır hayata tutunma ve yaralarını sarma mücadelesi veriyor.
"Türkiye'de aynı kaderi paylaşan yüzlerce C.A'dan birisiyim" diyerek söze başlayan C.A (30), AA muhabirine yaptığı açıklamada, ailesinin kendisini kabul etmemesine rağmen kurumun koruma kararını kaldırdığını söyledi.
O yıllarda kendisi gibi Türkiye'de çok sayıda çocuğun sosyal hizmet uzmanlarının hazırladığı raporlarla kurumla ilişiğinin kesildiğini öne süren C.A, 15 yaşında reşit olmamasına rağmen mahkeme kararının kendisine imzalatılarak, kurumla ilişiğinin kesildiğini belirtti.
C.A. sığındığı tek adres olan kurumdan ayrıldığı gün tarif edilemez bir kimsesizlik ve boşluk yaşadığını, küçük bedeninde unutulmaz acılar hissettiğini anlattı.
Daha sonra İstanbul'da yaşayan akrabalarının yanına sığındığını ve askere gittiğini kaydeden C.A, döndüğünde ise Diyarbakır'daki bir çay ocağında çalışmaya başladığını belirterek, şöyle dedi: "Hala bir evim yok. Burada yatıp kalkıyorum. Sosyal güvencem yok. 18 yaşını kurumda tamamlayan akranlarım kadar şanslı olamadım. Kimsesizliğin verdiği acı ile yaşadıklarım beni çok yordu. O dönemde benim gibi yüzlerce çocuğun bu şekilde mağdur edildiğini yeni öğreniyorum. Koruma kararı kaldırıldığı için ben ve benim gibi çocuklar 3413 sayılı işe yerleştirme yasasından da faydalanamadı.
Çocuk yaşta kurumdan atılan ailesinin sahip çıkmadığı çok sayıda arkadaşımızın akıbeti içler acısı. Tutunacak bir dalımız yok. Benim akranlarımdan aynı kaderi paylaştığım 3 kişi intihar etti. Bir kişi sokaklarda yaşadığı için rahatsızlanarak öldü. Keşke ailelerin sahip çıkmadığı bizim gibi çocuklar mağdur edilmese, bizler de yasanın gerektirdiği kadar sığındığımız kurumda kalabilseydik."
-"HİÇ EVİM OLMADI, YUVA SICAKLIĞI NEDİR TATMADIM"
C.A kurumdan atılan çocukların faydalanamadığı işe yerleştirme hakkını içeren 3413 sayılı yasanın yeniden düzenlenmesini, bu sayede kaybettiği hakkı yeniden kazanmak istediğini söyledi.
Hayatına yeni bir yön vermek için sosyal güvenceye ihtiyaç duyduğunu ifade eden C.A, sözlerine şöyle devam etti: "Tutunacak bir dalımız yok. Kendi başına ayakta kalabilecek gücümüz yok.
Bizim gibi çocukları ne olur yarı yolda bırakmayın. Aile sevgisi nedir tatmadık.
Bu sevgiyi bize siz gösterin. Belki yasa yeniden düzenlenirse kaybettiğimiz bu hakkı kazanabilir, hayatımıza bir yön verebiliriz. Bugün karnımızı doyuruyoruz.
Ama aile kuracak, yuva kuracak imkanımız yok. Hiç evim olmadı, yuva sıcaklığı nedir tatmadım. Aile sevgisi görmedim. En büyük arzum bir hayatım boyunca hiç olmayan bir yuva sıcaklığı kurmak. Çocuklarım olduğunda onlara hiç tatmadığım babalığı göstermek istiyorum. Bize bir fırsat tanıyın."
-"MAĞDURİYETİ GİDERİLMEYEN YÜZLERCE ÇOCUK VAR"-
Diyarbakır Yetiştirme Yurtlarından Ayrılanlar Yardımlaşma Dayanışma ve Koruma Derneği (DİYAYDER) Kurucu Başkanı Şahin Avcil ise sosyal hizmet kuruluşlarında kalan çocuk ve gençlerin imkanlarının artırılması ile sosyal haklarını muhafaza etmeleri amacıyla yaklaşık bir yıl önce dernek çatısı altında toplandıklarını belirterek, bu kapsamda geriye dönük hak kaybına uğrayanların yaşadığı mağduriyeti gidermeye yönelik çalışmalar yürüttüklerini söyledi.
2005 yılından önce koruma kararı ile kurum bakımına alınan çocukların çeşitli gerekçeler ve mahkeme kararlarıyla kurumdan atıldığını ileri süren Avcil, Türkiye'de bu uygulamaya maruz kalan ve mağduriyeti giderilmeyen yüzlerce çocuk bulunduğunu savundu.
Yaklaşık 6 yıl önce hayata geçirilen "Aileye Dönüş Projesi" kapsamında ayni ve nakdi yardım uygulaması ile çocuğun ailesinin yanında yetişmesinin sağlanmasına yönelik çalışmanın önemli olduğuna dikkati çeken Avcil, "Bu uygulama kapsamında çocuklar kurumdan ayrılıyor ama hakları muhafaza ediliyor.
Çocuğun koruma kararı kaldırılmıyor. Çocuk 18 yaşına geldiğinde kurumda 18 yaşını tamamlayan çocuklar gibi işe yerleştirme hakkından faydalanıyor. 2005 yılından önceki dönemlerde ise sosyal hizmet uzmanlarının çeşitli gerekçeler ile hazırladığı bir rapor doğrultusunda çocuğun kurumla ilişkisi kesiliyor, hiç bir hakkından faydalanamıyordu. Bizim dernek olarak önceliğimiz bu sorunun çözülerek geriye dönük hak kaybının giderilmesi" şeklinde konuştu.
Avcil, bu kapsamda 3413 sayılı işe yerleştirme yasasındaki hak kayıplarını ve suiistimalleri önleyecek bir dizi değişikliği öngören çalışmalarını yetkili makamlara sunacaklarını anlatan Şahin Avcil, şöyle konuştu: "Sosyal hizmet kurumlarında kalan her yıl ortalama bin 500 çocuk istihdam hakkından faydalanıyor. İstismardan dolayı işe yerleşemeyenlerin sayısı ise yüzde 10 olduğu düşünülürse 3413 sayılı yasanın çıktığı yıldan itibaren ortalama 5 bin çocuk bu haktan faydalanamamıştır. Biz bu yasada yapılacak küçük bir değişiklik ile hak kayıplarının önlenebileceğini düşünüyoruz. 3413 sayılı yasanın meslek kazandırmaya ilişkin 6. maddesinde 'kurum korunmaya muhtaç çocuklara bir meslek sahibi olacağı çalışmaları yapmak veya yaptırmakla yükümlüdür' der. Bizim dönemimizde bu ibare vardı ama yürütülmüyordu. Şimdi var ve işliyor. Kurumda kalan bazı çocuklar 'devlet bizi nasıl olsa işe yerleştirecek' düşüncesi ile eğitimini aksatıyor. Biz bu suiistimallerin de önlenmesi için önerilerimize taslakta yer verdik. Türkiye'de koruma kararı kaldırılan yüzlerce kişinin faydalanamadığı bu yasanın yeniden düzenlenmesi için hazırladığımız taslağı TBMM'ye ve ilgili makamlara sunacağız."
-"BİR ÇOCUĞUN HAYATI BİR RAPORA BAĞLI OLMAMALI"-
Dernek Başkanı Avcil, kendisinin de yetiştirme yurdunda yetiştiğini ve yaşananlara tanık olduğunu belirterek, "Bir çocuğun hayatı bir rapora bağlı olmamalı. Mahkemelerin bu konuda iyi bir araştırma yapması gerekiyor" dedi.
"Bu mağduriyeti yaşayıp intihara sürüklenen çok sayıda gencin dramına şahit olduk. Bir arkadaşımızı aramızda para toplayarak 2 yıl önce Mersin'de uzak akrabalarının yanına gönderdik. Bu yaz ölüm haberini aldık. Bir arkadaşımız sokakta yaşadığı için rahatsızlanıp öldü. İki kişi girdiği bunalım sonucu yaşamına son verdi. Bunu gibi Türkiye'de hayatı kararan yüzlerce çocuk var" diyen Avcil, bu mağduriyetin giderilmesi için Türkiye'deki derneklerle işbirliği halinde mücadelelerini sürdürdüklerini kaydetti.
-İZLEME KURULLARI ÖNERİSİ-
Merkezi Ankara'da bulunan Yetiştirme Yurtları Gençlik Eğitim Kültür ve Dayanışma Derneği (YURTAYDER) Genel Başkanı Kudret Bulut da, benzer sıkıntıların Türkiye genelinde yaşandığını belirterek, sosyal hizmet kurumlarının yeniden yapılandırılması gerektiğini söyledi.
Yıllardır sosyal hizmet kurumları içerisinde "izleme kurullarının" kurulması gerektiğini yinelediklerini ifade eden Bulut, sağlıklı bir ailede anne ve baba nasıl çocuklarını ölünceye kadar takip ediyorsa devletin de kendilerine emanet edilen bu çocukları izlemesi ve takip etmesi gerektiğini belirtti.
Kurumda sorun çıkardığı için kurumdan atılan veya yerleştirildikleri işte istikrar ve uyum sağlayamadığı için işten atılan Türkiye genelinde yüzlerce çocuk bulunduğunu ileri süren Bulut, "6 bine yakın çocuk iş bekliyor. 3 bini de işe girmiş ve atılmış. Sadece İstanbul'da yetiştirme yurdundan çıkan 60 çocuğun madde bağımlısı olduğunu, sokakta kaldığını tespit ettik. Bu çocuklar doğuştan suçlu değil. Son zamanlarda 5395 sayılı yasa kapsamında suç unsuru nedeniyle rehabilitasyon gerektiren çocuklar da bu çocuklarla aynı ortamda yetiştiriliyor.
Sonra 'yetiştirme yurdunda olay oldu' deniliyor. Olay olmaz mı? Tüm bu sıkıntıların giderilmesi için kurumun yeniden yapılandırılması, rehabilite edilmesi gerekir. Diyarbakır'daki girişimi ve derneğin hazırladığı taslağı destekliyoruz" diye konuştu.
Diyarbakır Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü yetkilileri de geçmiş yıllarda kurumun yatılı okul mantığı ile doldurulduğunu, 2005 yılında çıkarılan Çocuk Koruma Kanunu ile bu durumun düzeltilmesine çalışıldığını belirttiler.
Artık ailenin ekonomik yoksunluğu nedeniyle çocukların koruma altına alınmadığını, aileye destek verilerek çocukların ailenin yanında yetişmesinin sağlandığını, sadece ihmal ve istismar halinde çocukları kurum bakımına aldıklarını ifade eden yetkililer, "Geriye dönük hiçbir yasal düzenleme olmaz, ancak bireysel olarak mahkemeye gider bireysel olarak lehine karar çıkarsa ancak öyle sonuç alınabilir. Onun dışında hiç bir çözüm yok" bilgisini verdi.