Rektörlüğün suçlamalarına öğretim üyesinden cevap

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 04 Mayıs 2011 09:55, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

İlk olarak 3 Mayıs 2011 tarihinde yayımladığımız bir haberde, yapılan bir suç duyurusunu "Rektör, öğretim üyesine ders görevi vermedi" başlığı ile haberleştirmiştik. Bu haber üzerine, Gümüşhane Üniversitesi rektörlüğü bir açıklama gönderdi. Bu açıklamayı bugün yayımladık. (Tıklayınız) Tekzipte, Savcılığa suç duyurusunda bulunan öğretim üyesi bazı yönlerden suçlanmaktadır. Bu nedenle, Rektörlüğün iddialarına ilişkin olarak, öğretim üyesinin memurlar.net'e gönderdiği yeni açıklamayı yayınlıyoruz.


REKTÖRLÜK TEKZİBİNE YÖNELİK İLK CEVAP VE DÜZELTME HAKKI

Son zamanlarda şahsım ile ilgili yalan yanlış karalamalar yapılmaktadır. Şimdiye dek suskunluğumu korudum. Ancak Gümüşhane Üniversitesi Rektörlüğünün memurlar.net sitesine bir tekzip göndermesi karşısında artık suskun kalamazdım.

Gümüşhane Üniversitesi Rektörü İhsan Günaydın'ın talimatıyla hazırlandığı belli olan şahsımı karalamaya dönük iftira ve iddialar, bizzat Trabzon İdare Mahkemesi'nin hakşinas Hâkimlerinin verdiği iki ayrı kararda tutarlı bulunmayarak kararlar lehime verilmiştir. Aynı zamanda bu kararlar ile ayrımcı, keyfi ve haksız verilen kınama ve aylıktan kesme disiplin cezaları da iptal edilmiştir. Kararların gerekçesinde ise bizzat "dekan tarafından cezalandırılma gerekirken rektör tarafından cezalandırıldığı anlaşılmaktadır" denilmektedir. Kısacası Gümüşhane Üniversitesindeki asıl problem kararla ortaya konmuştur. Zira Rektör atandığından beridir (yaklaşık 4 yıldır) eskiden arkadaşı olan bir şahıs dışında Dekanlıklara Profesör ataması yapmamıştır. Bütün diğer dekanlık görevlerini vekâleten kendisi yapmaktadır. Koca Üniversite'de fiili olarak yalnızca kendisi dâhil 2 Profesör yöneticilik yapmaktadır. Türkiye'de başka herhangi bir Üniversitede böyle bir örnek daha, bulunmamaktadır. Kendi altınaysa yüzü geçkin yardımcı doçent ve daha da fazla öğretim görevlisi almıştır ve almaktadır. Şahsım gibi haksızlıklara boyun eğmeyen, görevini titizlikle yapan, başarılı ve verimli yardımcı doçent ve diğer öğretim elemanları rektörlere verilen sınırsız yetkiler sayesinde ya soruşturma açılıp sindirilerek başka kuruma geçirtilmekte ya da haksızlık ve keyfiliklere boyun eğmeyen şahsıma yapılan gibi, işine son verilmektedir. Bense haksızlıklara karşı sinmemiş, ülke, vatan ve hukuk sevgimden dolayı tek başıma, hukuk bayrağını açmış ve hukuki mücadelemi yapar durumdayım.

Bu vesileyle şahsıma yöneltilen ve Bilgi Edinme Kanunundan yararlanarak rektöre sorduğum soruları kamuoyunun önünde ilk kez tekrarlayarak açıklamamı bitirmek istiyorum. Bu soruların ise bazılarına hala cevap verilmemiş bazılarınaysa yuvarlak, geçiştirici ve şahsıma iftira dolu, cevaplar verilmiştir.

1. Dönemimde fakültenin kuruluşunda göreve ilk başlayan iki kişiden biriyim. Benden sonra göreve başlayanların istisnasız hepsine ders verildiği halde neden ayrımcılık yapılarak şahsıma 3 dönem boyunca da bir tek ders dahi verilmemiştir? Bu süreçte iddiaların tam da aksine, görevimi yapmış ve tarafıma ders verilmesini istemişimdir. Hatta dilekçelerimde kendimi ihbar ederek, şahsıma ders verilmeyişini, kamu yararına aykırılık olarak değerlendirmişimdir. Bütün bu belgeler, Rektör İhsan Günaydın için yaptığım suç duyurusunda ekinde bulunmaktadır.

2. Yine rektörün asılsız iddiaları ile şahsımın suçlandığı; Çalışma düzenine uymamak ile ilgili mahkemece, resmi, objektif nitelikte hiçbir delil yoktur ve yapılan şahsıma apaçık iftiradır.

3. Tarafıma disiplin cezaları verildiğini bu yüzden ders vb görev verilmediğini iddia ediyorsunuz. Verilen her iki disiplin cezası ve yaptığınız işlemler bizzat Trabzon İdare Mahkemesi tarafından hukuka aykırı bulunarak, iptal edilmiştir. Memurlar net'te yayınlanan "savcılık suç duyurusu"na tekzip gönderilerek şahsımı haksız şekilde karalarken; yine aynı sitede birkaç gün öncesinden "önemli haberler" bölümünde yayınlanan; "Mahkeme doğrudan Rektör tarafından ceza verilmesini yetki yönünden iptal etti" haberi, neden "tekzip" edip yalanlanmamıştır? Herhalde ülkeye getirdiğiniz sıra dışı yönetim ilkleri yanına, bir mahkeme kararına tekzip göndererek yepyeni bir ilki daha eklemek istemediniz. Mezkûr Rektör, bir gazetede rektörlerin seçilmemesi ve atama ile görevlendirilmesini isteyecek kadar demokrattır. Peki bu nasıl bir anlayıştır ki aynı sitede iki ayrı haber yayınlanırken, birine tekzip gönderiliyor, ancak hemen yandaki linkte yayınlanan haberde, davanın kaybedildiği söylenmiyor. Üstelik mahkemece iptal edilen söz konusu dava görmezden gelinerek, hala üniversitenin haksız duruma düşmüş şahsıma cezası ile karalanıyorum!

4. Mezkûr iddialardan bir diğerindeyse; yeterli akademik liyakate sahip olmamak kararını nasıl, hangi mantıkla ve yine, bizzat rektör sıfatıyla verebilirsiniz? Alanında Türkiye'de ilk ve özgün doktora konusunu başarıyla vermiş birini yani beni, nasıl ve hangi sıfat ve hakla akademik liyakate uygun bulmazsınız? Kendinizi bütün bilim kurullarının üstünde mi görüyorsunuz? Bu durum haddinizi aşmak değil midir? Bu tutumun bilim dünyasında, başka bir örneği kalmış mıdır? Hukuken ispat ettiğim şahsıma açıkça hakaret, iftira ve küçümseme nitelikli bu tür beyanların hesabını, hukuka inanan bir insan olarak, hukuk önünde sormaya devam edeceğim. Kazandığım davalarla ilgili, maddi ve manevi haklarım saklı durmaktadır.

5. 2008/ Aralıkta göreve alınırken Doçentlerin verdiği raporda şahsım "sıra dışı ve özgün" bilim adamı olarak nitelenirken, ne olmuştur da 6 ay içinde, açık öğretim görevleri dâhil ders, yöneticilik vb. hiçbir görev verilmemiştir. Hakkımda uydurma tutanaklar düzenlenmiş, yetki aşımıyla ve tek merkezden cezalar tertip edilmiş, yeni lojmanlardan yer verilmemiş vb. birçok haksızlık yapılmıştır? Sürecin sonundaysa 2 senede sözleşmem iptal edilmiştir. Buna dayanak olan, yazdırılan raporlardaysa iki yılda Fakültenin bütün öğretim üyelerinin toplamından fazla yaptığım 6 yayın ve çalışmam yine ve ne hikmetse "bilimsel" bulunmamıştır. Hakem heyetleri ve yayıncılardan geçerek yayınlanmış çalışmalarım, nasıl yeniden hakemlere sorularak, bilimsel bulunmaz! Yoksa yapılan sıradan, rutin bir süre uzatımı konusu değil de, Doçentlik Jürisi kurulması mıdır? Ayrıca bu davranış benim dışımdaki diğer bilim adamlarına da hakarettir, farkında mısınız?

6. Yine suç duyurusunda belirttiğim ve belgesiyle delillendirdiğim Artvin'e konferans için çağrıldığım halde, bilinen Rektör'e karşı, şahsım kötülenerek gönderilmedim. Bunun gibi Sakarya Üniversitesi Sosyologlar Çalıştay'ına (uçak ücreti karşılandığı halde) gönderilmedim. Birçok rektöre hakkımda dedikodu yapıldı ve çamur atıldı. Bunun sonucunda üniversite, ülke kaynakları ve toplum zarar görmüştür. Kariyerim dedikodular ve iftiralarla engellenmiştir. Ortaya çıkan zararı hangi babayiğit karşılayacaktır.

7. Can alıcı bir başka husus ise; Fakültenin ilgili bölümünde diğerlerinden önce göreve başladığım halde; gerekli şartları taşımıyor isem neden ilk defasında göreve başlatıldım? İspatlanmadığı halde iddialar doğru kabul edilsin! Diyelim. Görevime son vermekle doğru yapıldığı iddia ediliyorsa o zaman sormazlar mı, neden hak etmediğim halde göreve başlatıldım? Bu durumda ya ilkinde ya da sonunda "görev kötüye kullanılmıştır". Neden şahsım göreve başlatılarak görev kötüye kullanılmıştır. Göreve başlatmak ise rektörün uhdesinde olan bir tasarruftur. Planlarım, hayatım, duygularım, mesaim, kısacası bütün insani ve bilimsel emeğim ve birikimim suiistimal edilmiştir. Bunun sorumlusu Devlet mekanizması mıdır? Elbette değildir. Bütün bunların sorumlusu İdare Mahkemesi Kararında ortaya çıktığı gibi, görev ve yetkisini keyfi, ayrımcı, eşitliksiz ve haksız şekilde kullanan Gümüşhane Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İhsan Günaydın'dır.

8. Son olarak BEK İle sorduğum üniversitenin yeni lojmanlarında, görevime son verildiği tarih itibarıyla, 6 ay boyunca şahsıma 1 daire tahsis edilmemiştir. Şahsıma ayrımcılıkla verilmeyen daireye karşılık, rektörün dört daire ve bir katı kendine tahsis etmesi hakkaniyet taşımamaktadır. Hala bununla ilgili soruma da, aylardır cevap verilmemiştir. Bütün yapılanlar akla ve vicdana karşı mağlup olmuştur. Hukuk ise hakşinas Hâkimler eliyle görev ve yetkileri doğru kullanmak suretiyle adalet dağıtmaya devam edecektir.

9. Kişiler Arası ABD başkanlığım, tek öğretim üyesi olduğum halde, hukuken doğal olarak, şahsıma verilmesi gerekirken, verilmemiştir. Çok ilginç bir uygulama ile zaten Dekan vekili olan Rektör, maliyeci olarak, bir de ABD Başkanlığımı almıştır. Öte yandan şahsımın sosyolog olarak sözü edilen ABD'na, bilimsel alan bakımından uygun olmadığımı iddia etmektedir. Bunu da sözleşme iptaline dayanak yapmaktadır. Yorumu kamuoyunun takdirine bırakıyorum.

Beyaz Kalpler gönüllüsü olarak, ilkemiz; haksızlık karşısında aslan kesilirken; hak karşısında ise kuzu olabilecek erdemi gösterebilmektir. Asıl haklı ve güçlü olan; gülümseyerek ruhunun derinliklerine fısıldayabilendir.

Şahsımla ilgili açıklığa kavuşmamış soruların ayrıntılı cevapları için basın mensuplarına, dilediklerinde ve istekleri halinde daha geniş açıklama yapabileceğimi belirtir, bütün kamuoyuna en samimi sevgi ve hürmetlerimi sunarım.

Yrd Doç Dr A. Muhsin YILMAZÇOBAN
Akademisyen/ Yazar

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber