Türk Eğitim Sen: Sorun KPSS sınavında değil atama kontenjanlarında
Türk Eğitim Sen Başkanı İsmail Koncuk, eğitim alanında yaşanan sorunlara ilişkin olarak Bakan Ömer Dinçer'e bir mektup yazdı. Memurlar.net olarak önemli gördüğümüz bu mektubu yayınlıyoruz....
Sayın Ömer Dinçer yeni Milli Eğitim Bakanımız olarak atandı.Görevinde başarılar diliyorum. Kendisine Türk Eğitim Sen olarak yaptığımız ziyarette sayın Bakan bizleri son derece yakın ve sıcak bir ilgiyle karşıladı. Bu sıcak ilgi için de ayrıca teşekkür ediyorum.
Milli Eğitim Bakanlığının zor bir görev olduğunu düşünenlerdenim. En önemli zorluk, eğitimle ilgisi olsun olmasın hemen hemen herkesin eğitim öğretimle ilgili konularda, bir uzman edasıyla ahkam kesmesidir. Hal böyle olunca, neyin doğru neyin yanlış olduğunu belirlemek de zorlaşmaktadır. İkinci büyük zorluk, eğitim öğretimle ilgili değerlendirme yapanların hep kendi menfaatleri yönünde bir değerlendirme içinde olmalarıdır. Bu sebepledir ki, yapılan yönetmelik değişiklikleri bir kısım insanın memnuniyetine, diğer bir kısım insanında itirazına yol açmaktadır.
Milli Eğitim Bakanlığının kütlesi ile, ayrılan bütçe arasında anlamlı bir bağ bugüne kadar oluşturulamamıştır. Yaşanan problemlerin büyüklüğü göz önüne alındığında, ayrılan bütçe hep cüce kalmış, atanan her bakan bu yetersiz bütçenin kıskaçları arasında sıkışmıştır. Çok iddialı gelen bakanların bir süre sonra işi akışına bıraktığı, yaşanan problemleri seyretmekten başka bir şeyin elinden gelmediği her kesin malumudur.
Sayın Ömer DİNÇER'in zaman içerisinde, yaşayacağı problemler karşısında bezginlik göstermemesini diliyorum. Yaşanan tüm problemlere karşılık Milli Eğitim Bakanlığında başarılı işler yapabilmek elbette mümkündür. Kıstlı bütçe imkanlarını en verimli şekilde kullanmak ve nerede nasıl kullanılacağına dair bir öncelikler planı yaparak hareket etmek, bugüne kadar çözülemeyen bir çok problemi çözecektir.
Milli Eğitim Bakanlığının yaşadığı problemleri çözmek öncelikle bir bakanlık meselesi olmaktan çıkarılmalı ve bir hükümet politikası ile üzerine gidilmelidir. Sayın Dinçer bu feraseti ortaya koyarak, milli eğitimin problemlerinin maliye kıskacından kurtarılmasını sağlamalıdır. Bu sebeple, Sayın Bakan problemleri büyüklüğü oranında bakanlar kuruluna taşımalı ve hükümetin kayıtsız şartsız desteğini arkasına almalıdır. Çünkü, yıllardır yaşadığımız tecrübeler, Milli Eğitim Bakanlığının pek çok konuda maliye bürokratlarının engellemesiyle karşılaştığını ve maliyenin koyduğu bloğun aşılamadığını bize göstermektedir.
Ömer Dinçer'in önündeki en büyük problemlerden birisi, sayıları günden güne artan ataması yapılmayan öğretmenlerin kronik problemidir. Sayın Bakan yeni ve değişmez bir öğretmen istihdam politikası geliştirmek zorundadır aksi takdirde bu problem sadece Milli Eğitim Bakanı ve Hükümeti değil, ülkeyi tehdit eden bir boyut kazanacaktır. Bugün itibariyle sayıları 300 binin üzerinde olan bu kitlenin sayısı, her geçen gün eğitim fakültelerinden mezun olanlarla artmaya devam etmektedir. Bu problem iki aşamada değerlendirilmelidir.
1-Mevcut mezunların atanması konusunda ortaya konulacak yeni tedbirler neler olmalıdır?
2-Önümüzdeki süreçte eğitim fakültelerinin yapısı, kontenjanları nasıl olmalıdır?
Bu soruların cevaplarını arayıp bulmak zorundayız.Problemi ötelemek, üstünü kapatmak artık mümkün değildir. Ayrıca, sayın Bakan şunu dikkate almalıdır, problem KPSS sınavında değildir, alan sınavı da yapsanız dertler bitmeyecek, bu sefer de hukuki sorunlar yaşanacaktır.Yapılması gereken cesaretli adımlar atarak kontenjanları artırmaktır.
Diğer önemli problem, yönetici atama konusudur. Bugüne kadar yapılanları bu ülkede bilmeyen kalmamıştır. Yönetici atama konusu Milli Eğitim Bakanlığını ve eğitim öğretimimizi doğrudan ilgilendiren bir durum arz etmektedir. Bu problem, üst düzey atamalardan şef atamalarına kadar bir düzen ve hakkaniyet anlayışı içinde ele alınmalıdır. Milli Eğitim Bakanı sayın Ömer DİNÇER yönetici atama konusuna özel bir önem atfetmek zorundadır. En önemli kriterin yandaşı korumak olarak algılandığı bir atama sürecinin, MEB'i problemlerle boğuşan bir bakanlık haline getirdiği herkesin malumudur. İşin ehli olmayan yöneticilerle MEB'in gidebileceği bir yer, ulaşabileceği bir hedef, artık, kalmamıştır. MEB yönetici atama konusunda duvara dayanmış durumdadır.
Sayın Ömer DİNÇER, bu sıkıntıların giderilmesi için, kimi incitirse incitsin, kimi üzerse üzsün en üst düzeyden başlamak şartıyla, en alt birimlere kadar kabul edilebilir bir yönetici atama ve görevde yükselme yönetmeliği oluşturabilmek zorundadır. Geçici görevlendirme hastalığından MEB'i kurtarmak, Ömer DİNÇER'in en önemli görevleri arasındadır. Sayın Dinçer bu konudaki samimiyetini, şu anda sayısı 1500'ü bulan şube müdürlüğü görevlendirmelerini iptal ederek göstermelidir. Bir yandan öğretmen yeterlilikleri ile ilgili kriterleri oluştururken, diğer yandan her önümüze geleni il, ilçe milli eğitim müdürü yapmak,şube müdürü olarak görevlendirmek Milli Eğitim Bakanlığına yakışır bir uygulama olamaz. Her atama sağlam kriterlere bağlanmalı, kimin nereye geleceğine milletvekilleri, siyasi parti il ve ilçe başkanları, sendikalar kapalı kapalı kapılar ardında karar vermemelidir.
Öğretmenler de dahil olmak üzere, Milli Eğitim Bakanlığı merkez ve taşra teşkilatında görev yapan şefler, hizmetli, memur ve diğer eğitim çalışanlarının maaşlarında yıllardır bir özel düzenleme olmadığı gibi, diğer bakanlıklarda aynı işi yapan muadillerinin gerisine düşmüştür. Sayın Ömer Dinçer, diğer eski bakanların yapamadığını yapmalı ve eğitim çalışanlarının maaşlarında mutlaka iyileştirme yapmalıdır. Çünkü sayın Bakan Türk milli eğitiminde bir başarı sağlayacaksa bunu mevcut personel ile sağlayacaktır. Mutlu olamayan, geleceğinden emin olmayan insanlarla başarıyı sağlamak mümkün değildir.
Hizmetli, memur gibi personelin görev tanımları hala bulunmamaktadır. Atama ve yer değişmelerinde bir yönetmelik bugüne kadar yayınlanmamıştır. Bu personelle ilgili bir norm kadro uygulaması da bulunmamaktadır. Okullarımız neredeyse personel yetersizliğinden inim inim inlemektedir. Temizlik işleri özel kişi veya firmalara ihale edilmekte, bu defa da karşılaşılan masrafları ödemek mümkün olmamaktadır.
Milli Eğitim Bakanlığında yıllardır düzeltilmeyen bir büyük problem de, ek ders esaslarında esaslı bir değişiklik yapılamamasıdır. MEB sendikalardan görüş de almış, ancak bu görüşler hala uygulamaya yansıtılmamıştır. Ek ders esasları adalet ve hakkaniyet ölçüleri dikkate alınarak yeni baştan ele alınmalıdır. Zorunlu hizmet bölgelerinde çalışan öğretmen ve eğitim çalışanlarına, bu bölgelerde çalışmayı özendirecek bir tazminat uygulaması başlatmadan, bu bölgelerden kaçışı önlemek imkansız görünmektedir.
Sayın Bakan, yukarda bir kısmını ifade ettiğimiz problemleri çözmeden, sadece yöneticilere rotasyon yaparak eğitim öğretimin yaşadığı sıkıntı ve kalite problemlerini halledebilmek mümkün değildir. Ana problemleri çözmeden yapılan bu uygulamalar dikkatleri başka yöne çekmekten başka bir işe yaramayacaktır.
Türk Eğitim Sen Sayın Ömer DİNÇER'in başarılı olmasını istemektedir. İnanıyoruz ki, Milli Eğitim Bakanlığının başarısı bir milletin geleceğini doğrudan ilgilendiren öneme sahiptir. Bu alanda yapılacak siyasi ve ideolojik değerlendirmeler hep beraber bataklığa saplanmaya namzet olmak demektir. Ancak, bu anlayışımız Milli Eğitim Bakanlığının yaptığı hataları görmezden gelmemiz, eleştirmememiz anlamına gelmez. Sayın Ömer DİNÇER'in saydığımız sorunları çözme iradesini göstermesi önemlidir ve bu iradeyi görmek bundan sonraki yaklaşımlarımızı belirleyecektir. Türk Eğitim Sen, Hüseyin Çelik ve Nimet Çubukçu dönemlerinde yaşanan hataların devam ettiğini görmesi durumunda, olayların üzerine aynı kararlılıkla gitmeye kararlıdır. Türk Eğitim Sen her türlü demokratik eylem ve etkinliği yapabilecek, eğitim öğretim hayatımızla ilgili konularda kamuoyu oluşturabilecek güç ve iradeye sahiptir.
İSMAİL KONCUK
GENEL BAŞKAN