Sağlık Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğünün çözemediği sorunlar

Sağlık Bakanlığı 16 bin kişilik sözleşmeli personel alımını geçtiğimiz haftalarda sonuçlandırdı. Ancak, atama takviminin bulunmaması, alan kontrolünün yapılmaması sebebiyle bir çok kadronun boş kalacak olması, branş sıralamalarının yayınlanmaması, tercih sayısının az olması, yerleşenlerin tekrar tercih yapmasının önüne geçilememesi, yerleşip de göreve başlamayanlara yaptırım uygulanmaması ve en önemlisi de sözleşmeli personel alımında ısrar edilmesi gibi konu başlıklarında hala bir çözüm üretilememektedir. Memurlar.net üyelerince hazırlanan ve çözüm bulunması istenen konuları 8 başlık altında yayımlıyoruz.

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 23 Ağustos 2011 15:56, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Sağlık Bakanlığı'nın personel alımlarındaki sorunları ve çözüm önerilerini belli başlı sekiz başlık altında toplamış bulunmaktayız. İsteğimiz her alımda sıkıntı yaratan bu sorunların dikkate alınarak çözüme kavuşturulmasıdır.

1 ? PERSONEL ALIM TAKVİMİNİN OLMAMASI

Birçok kurum personel alım takvimini resmi olarak açıklarken Sağlık Bakanlığı bu konuda başvuruların başlayacağı döneme kadar hiçbir açıklama yapmamaktadır. Sağlık Bakanlığı'ndan bir açıklama gelmeyince de asılsız duyumlar ortaya çıkmaktadır. Bu tarz spekülalif haberler adaylarda alım olacağı beklentisinin oluşmasına ve adayların umutları üzerinden beslenmelerine neden olmaktadır. Aksi bir durumun ortaya çıkaracağı ruhsal sıkıntıları engellemek için bakanlık resmi bir açıklama yaparak atama bekleyenleri bilgilendirmelidir. Çünkü adaylar, alacağı resmi haberlere göre hayatına yön vermeye çalışmaktadır. Bu nedenle dileğimiz bakanlığın bundan sonraki uygulamalarında her yılın başında "Personel Alım Takvimini" hazırlayıp yayınlaması ve adaylarını bu konuda bilgilendirmesidir.

(http://www.memurlar.net/haber/189515/ ve http://forum.memurlar.net/konu/1176272/ )

2 - ALAN KONTROLÜNÜN YAPILMAMASI

ÖSYM, personel alımlarında Lisans ve Önlisans bölümleri için alan kontrolü yaparken lise bölümleri için alan kontrolü yapmamaktadır. Bu konuda sorumluluğun kimde olduğu ile ilgili anasayfada haber yayınlandı. (http://www.memurlar.net/haber/203398/ ) Bunun sonucu olarak;

- Aday, yanlışlıkla farklı bölümden tercih yapabiliyor. (Tıbbi Sekreter mezunu birinin yanlışlıkla hemşire olarak tercih yapması ve yerleşmesi)

- Aday, kılavuzu okumadığı için yerleşeceğini düşünerek tercih yapabiliyor. (İmam hatip mezunu bir adayın hemşire olarak yerleşmesi)

- Aday, yerleşemeyeceğini bile bile (art niyet) tercih yapabiliyor. (Mobilya dekorasyon bölümü mezunu birinin hemşire olarak tercih yapması) ( http://www.memurlar.net/haber/203194/ )

Alan kontrolünün yapılmaması sonucu kadroların boş kalması; atanmayı bekleyen personelin hakkının gasp edilmesine sebebiyet vermektedir. Söz konusu bu sorunların çözülebilmesi için alan kontrolü uygulamasının gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bu sadece Sağlık Bakanlığı'nın alımlarında değil genel kadrolu alımlarda da yaşanan ciddi bir sıkıntıdır.

?Personel alımlarında bilindiği üzere, kadrolar; lise, önlisans ve lisans olmak üzere, 3 öğrenim düzeyinde ilan edilmektedir. Adaylar hangi düzeyden sınava girmiş ise bu düzeye yönelik olarak ilan edilen kadrolara başvurabilmektedir.

Önlisans ve lisans programları bir yükseköğrenim programıdır. Önlisans ve lisansta program eşdeğerliği, YÖK tarafından belirlenmektedir. YÖK yaptığı belirlemeyi Devlet Personel Başkanlığına iletmiş ve bu durum, Başkanlığın web sitesinde ilan edilmiştir. (http://www.dpb.gov.tr/kpssduyuru_04.html)

Lise düzeyindeki eşdeğerlik sorunu ise YÖK'ün görev alanına girmemektedir. MEB'in görev alanına girmektedir. MEB bu konuda daha önce bir çalışma yapmış ve bu çalışma resmi olarak 2009 yılında ilan edilmişti. (http://www.memurlar.net/haber/150865/ ) Ancak daha sonra bu çalışma güncellenmedi. Dolaysıyla, lise düzeyinde hangi programın hangi programa denk olduğu tespit sorununun MEB tarafından çözülmesi gerekmektedir.? (Memurlar.Net)

3 ? BRANŞ SIRALAMASININ YAYINLANMAMASI

Personel alımında yaşanan bir diğer sıkıntı ise branşlara göre puan sıralamasının yayınlanmamasıdır. Öğretmen alımlarında Milli Eğitim Bakanlığı bu sıralamaları yayınlamakta ve öğretmen adayları kendi bölümlerinde kaçıncı sırada olduğu bilmektedir. Bu sayede öğretmen adayı atanıp atanamayacağını az çok tahmin etmekte ve tercihlerini ona göre yapmaktadır. ÖSYM'nin lisans, önlisans, ortaöğretim düzeyinde sıralamaları yayınlaması yeterli değildir. Her öğretim düzeyinin içinde branşlara göre de sıralamaları yayınlaması ve adayın kendi bölümünde sırasını bilmesi gerekmektedir. Bu konudaki taleplere ÖSYM olumsuz cevap vermektedir.

Oysaki; Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu'nun 2004 yılındaki 2004/132 sayılı kararına göre, ÖSYM'nin 2004 yılından bu yana bir tedbir alıp branş sıralamalarını yayınlamaları gerekirdi. Ancak, bugüne kadar ÖSYM bunu yapmamış ve bu gerekliliği yerine getirmemiştir.

ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir bu akşam (18 Ağustos 2011) CNN Türk'te katıldığı Eğirisi Doğrusu programında, bu konuya ilişkin soruları da cevapladı. Başkan Ali Demir net bir tarih vermemekle birlikte, "Bize de çokça başvuru oluyor. Bu konuda bir çalışma başlattık, önümüzdeki günlerde açıklayacağız" dedi. Bu konunun da çözülmesi halinde, adaylar için önemli bir sorun daha çözülmüş olacaktır. (http://www.memurlar.net/haber/203280/)

4 ? TERCİH SAYISININ AZ OLMASI

Sağlık Bakanlığı personel alımlarında yaşanan diğer bir sıkıntı ise tercih sayısının yetersizliğidir. ÖSYM yapmış olduğu yerleştirmelerde adaylara 15 tercih seçeneği sunmakta ve alımları buna göre yapmaktadır. Ancak bu tercih sayısı yetersizdir ve sakıncaları vardır. Örneğin;

- Yerleştirmelerde birçok yer 1 ve 2 gibi az sayıda personel alımı yapmaktadır. Buna istinaden adaylar sadece 15 tercih ile sınırlandırılmıştır. Yüksek puanlı atama bekleyen bir aday tercih sayısının az olması yüzünden onunla aynı yeri yazacak yüksek puanlıların gerisinde kalacak ve yerleşemeyecektir. Kimsenin yazmadığı yeri yazan düşük puanlı aday ise yerleşmektedir.

- Yerleştirmelerde son tercih olarak devletin uygun gördüğü yerde çalışabilme seçeneğinin olmaması hem birçok adayın yerleşememesine hem de birçok pozisyonun boş kalmasına sebebiyet vermektedir.

Çözüm Milli Eğitim Bakanlığı'nın benimsemiş olduğu sistemdir. Yani tercih sayısının artırılarak adaylara 25 tercih hakkı verilmesi, 26. seçenek olarak da ''İlk 25 tercihime atanamadığım takdirde Sağlık Bakanlığının uygun gördüğü boş pozisyona atanmayı kabul ediyorum'' şeklinde yapmak yerinde bir hareket olacaktır. Bu sayede; yüksek puanlı adayın istediği yere yerleşmesi şansı artarak hak kaybı azalacak ve pozisyonlar boş kalmayacaktır. (http://forum.memurlar.net/konu/1240137/ )

5 ? ÇALIŞANLARIN TEKRAR TERCİH YAPMASI

Sağlık Bakanlığı personel alımlarında yaşanan başka bir problem ise çalışanların yeni alımlarda tekrar tercih yapmasıdır. Yapılan sözleşmeli alımlara hem Sağlık Bakanlığı'na bağlı kurumlarda hem de üniversitelerde çalışmakta olan 4B'lilerin tekrar başvurması yeni atama bekleyenlerin yolunu tıkamaktadır. Her ne kadar Sağlık Bakanlığı çalıştığı halde tekrar başvuru yapanlar yerleşse bile göreve başlayamayacaklardır dese de bunun bir yaptırımı olmadığı için çalışan personel yeniden başvuru yapmaktadır. Bunun sonucu olarak mevzuat gereğince atama yapılan kadroların bazılarının boş kalması durumu ortaya çıkarmaktadır.

Tekrar tercihlerden dolayı kadroların boş kalması tahmin edilebilecek basit bir ihtimal olmasına rağmen yetkililerin bu konuda gerekli düzenlemeyi yapmaması anlam verilemez bir durumdur. Zaten Sağlık Bakanlığı, yerleştirme işlemlerini yeterli bilgi birikimine sahip olmayan ve hiçbir alt yapısı bulunmayan ÖSYM'ye bırakmakla, kadroların boş kalmasını kabullenmiş durumdadır. Örneğin Milli Eğitim Bakanlığı, geliştirdiği sistem sayesinde 4B'lilerin tekrar 4B'li alımlar için başvuru yapmasını engelleyen sistem kullanmaktadır. Bu şekilde kadroların boş kalmasının da önüne geçmiştir. Oysaki Sağlık Bakanlığı da, geliştireceği basit bir yazılımla başvuranların çalışıp çalışmadığı veya yönetmelikte yer alan 3 istisna kapsamına girip girmediğini kontrol edilebilir. (3 İstisna: 1- Kısmi zamanlı veya proje süresi ile sınırlı çalışanlar, 2- unvan değişikliği yapanlar ve 3- yönetmelik kapsamına girmekle birlikte eş ve sağlık durumu tayini yapamayanlar)

Yine Milli Eğitim Bakanlığı'nda sözleşmeli personel aldığı dönemlerde uygulandığı gibi kadrolu çalışanların sözleşmeli alımlara başvurularının engellenmesi gerekmektedir.

Bu şartlar sağlandığı takdirde gerçek anlamda bir personel alımı mümkün olabilecektir. (http://www.memurlar.net/haber/189515/)

6 ? NİTELİKLİ PERSONEL YERİNE TAŞERON ELEMAN ALINMASI

Sağlık Bakanlığı personel alımlarında yaşanan diğer bir sıkıntı ise atamayla personel alımı yerine taşeron işçi çalıştırılması ve hastanedeki boş kadroların bu şekilde doldurulması durumudur. Bilindiği üzere, hastaneler temizlik, yazılım, yemekhane ile tamir ve bakım hizmetlerini taşeron firmalar üzerinden yapmaktadır. Bu ihalelerle istihdam edilen işçiler sadece temizlik, yemekhane ve güvenlik gibi ilgili alanlarda çalıştırılmaları gerekirken sanki hastane personeliymiş gibi tıbbi sekreter, laborant, hemşire gibi alanlarda görevlendirilmektedirler.

Taşeronlaşma adı altında yapılan bu uygulamalar, zamanla kamuda yandaşlara kaynak aktarmanın yeni bir yolu olmuştur. 2002 yılından sonra Sağlık Bakanlığı bünyesinde taşeron çalıştırma oranı 10 kat artarak adeta norm haline getirilmiştir. 2002 yılında taşeron çalıştırılanların toplam personel içindeki oranı % 4 düzeyinde iken, 2010 yılında % 25 düzeyine yaklaşmıştır. Bu şekilde yapılan geçici ve niteliksiz personel istihdamının faydalı olmayacağı ve atama bekleyen sağlıkçıların önünü kapattığı bilinen bir gerçektir. Bu nedenle hastanelerde taşeronlaşmaya son verilerek o bölümlerde gerçekten o işin eğitimini almış kişilerin çalıştırılması konusunda gerekli hassasiyetin gösterilmesi gerekmektedir.

7 ? YERLEŞİP DE GÖREVE BAŞLAMAYANLAR İÇİN YAPTIRIM OLMAMASI

Sağlık Bakanlığı personel alımlarında yaşanan başka bir sorun ise ÖSYM tarafından yapılan yerleştirme sonucu herhangi bir kadroya yerleştirilen adayın belirtilen süre içinde evraklarını teslim etmeyip göreve başlamaması sonucu herhangi bir yaptırım uygulanmaması nedeniyle sonraki alıma hiçbir şey olmamış gibi başvurmasıdır. Tercih sayısı 15 ile sınırlı olduğu halde bir adayın istemediği bir yeri tercih edip ortaya yerleşmesi ve yerleştiği yeri beğenmeyip göreve başlamaması hiç etik değildir. Aday, göreve başlamayacağı yeri yazmakla belki de o işe çok ihtiyaç duyan başka bir adayın yerleşmesini engellemiş olabilir. Söz konusu bu aday, sonradan yapılacak yeni bir personel alımına Sağlık Bakanlığı hiçbir yaptırım uygulamadığı için yine tercih yapmaktadır. Burada Sağlık Bakanlığı'nın yapması gereken yerleştirildiği halde göreve başlamayan aday için yaptırım uygulanması durumudur. Örneğin; Yerleştiği tarihten itibaren 1 yıl içinde yapılacak yeni alımlara başvurusu yasaklanabilir. Bu şekilde hak kayıpları da en aza indirilmiş olacaktır.

Özetle;

Mağduriyetin ve hak kaybının en az olduğu şeffaf bir personel alımı için:

- Bütün sözleşmeliler kadroya geçirilmeli ve bundan sonraki alımlar kadrolu yapılmalı,

- Her yılın Ocak ayında o yıla ait personel yerleştirme takvimi açıklanmalı,

- En önemlilerinden alan kontrolü yapılarak her adayın kendi bölümünden tercih yapması sağlanmalı,

- Bütün branşlar için bölüm puan sıralaması yayınlanmalı,

- Tercih sayısı artırılarak devletin uygun gördüğü yerde çalışabilme seçeneği eklenmeli,

- Çalışanların tekrar tercih yapması engellenmeli (Sözleşmeli çalışan kadroluya başvurabilmeli ancak sözleşmeli, sözleşmeli alıma; kadroluda hem sözleşmeli hem de kadrolu alıma başvuramamalı),

- Taşeron eleman olayına son verilerek nitelikli personel alımı yapılmalı,

- Yerleşip göreve başlamayan adaylar için 1 yıl alımlara başvuramama gibi bir yaptırım uygulanmalıdır.

8 ? SÖZLEŞMELİ PERSONEL ALIMINDA ISRAR EDİLMESİ

Sağlık Bakanlığı personel alımları ile ilgili yaşanan en ciddi sorun sözleşmeli personel alımında ısrar edilmesidir. ?Seçim öncesi 632 sayılı KHK ile kamu kesiminde çalışan binlerce sözleşmeli personel kadroya geçirildi. Ardından da Milli Eğitim Bakanlığı bundan sonra sözleşmeli personel almayacağını açıkladı. Ancak, Maliye Bakanlığı'nın yanlışta ısrarı nedeniyle hâlâ sözleşmeli personel alımı son sürat devam ediyor. Bunlardan birisi de Sağlık Bakanlığı'dır. Sözleşmeli personel politikası doğruysa niçin kadroya geçirildi? Eğer yanlışsa niçin yanlışta ısrar ediliyor? Eğer personel alımına ihtiyaç varsa bunun kesin kurallarını koyarsınız ve politikanızı ona göre belirlersiniz. Bu bağlamda kadrolu personel alımını kısıtlayan Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu'nun 22'nci maddesinin mutlaka gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyor, bu politikasızlığa bir son verilmesini mağdur olacak personel adına talep ediyoruz.? (http://www.memurlar.net/haber/203430/ )

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber