MEB ile İMKB arasında 'EFİKAP-7 Protokolü' imzalandı/ Video

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 28 Aralık 2011 12:14, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 18:59

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Türkiye'nin artık eğitimin fiziki altyapısına ilişkin eksikliklerini bir an önce tamamlayarak kalitenin arttırılmasına ve imkan eşitliğinin sağlanmasına yönelik çalışmalara odaklanmak zorunda olduğunu belirterek, ''Bugün büyük göç alan illerimizin dışında derslik ihtiyacımız neredeyse kalmadı denebilir. Hedefimizde büyük göç alan illerimizin derslik ihtiyacını ortadan kaldırmak ve okullar ile bölgeler arası eşitsizliği gidermek olacak'' dedi.

Dinçer, İstanbul Menkul Kıymetler Borsasının (İMKB) 1997 yılından beri Türkiye'nin çeşitli il ve ilçelerinde sürdürdüğü ''Ulusal Eğitime Fiziksel Katkı Projesi (EFİKAP)'' kapsamında Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ile İMKB arasında ''EFİKAP-7 Protokolü''nün imza töreninde yaptığı konuşmada, İMKB ile bakanlığı arasında uzun yıllara dayanan köklü ve kurumsallaşmış işbirliğini yeni bir protokolle güçlendirmekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Protokolle Van depreminde hasar gören İMKB okullarının onarımı başta olmak Türkiye genelinde ihtiyaç duyulan yeni okul binaları yapımına 140 milyon TL'lik kaynak geleceğini belirten Dinçer, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Türkiye, artık eğitimin fiziki altyapısına ilişkin eksikliklerini bir an önce tamamlayarak kalitenin arttırılmasına ve imkan eşitliğinin sağlanmasına yönelik çalışmalara odaklanmak zorunda. Yaklaşık 10 yıldır bir seferberlik ruhuyla sürdürülen eğitim yatırımlarına değerli hayırseverlerin değerli katkıları oldu. 2003 yılından bu yana eğitim ve öğretime kazandırdığımız 169 binden fazla dersliğin 32 binini hayırsever kişi ve kurumlarımız gerçekleştirdi. Bugün büyük göç alan illerimizin dışında derslik ihtiyacımız neredeyse kalmadı denebilir. Hedefimizde büyük göç alan illerimizin derslik ihtiyacını ortadan kaldırmak ve okullar ile bölgeler arası eşitsizliği gidermek olacak. Gerçekten ülkemizde 71 ilde neredeyse artık derslik ihtiyacı kalmadı desek mümkün. Bakanlık olarak derslik başına en fazla 30 öğrenci olmak üzere ve tekli eğitime geçeceğimiz bir hedefi bu illerde gerçekleştirmiş bulunuyoruz. Ancak İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Adana, Mersin, Şanlıurfa, Diyarbakır ve Gaziantep gibi illerimizde maalesef oldukça kötü şartlara sahibiz demek de mümkün.''

Dinçer, söz konusu illerin altyapı sorunlarının çözülmesi halinde Türkiye'de fırsat eşitliğine ilişkin problemlerin ortadan kalkmış olacağına işaret ederek, ''Aslında doğu ile batı arasında bir farklılık yok. Şimdi tam tersi bir durum oldu. Büyük şehirler ile diğerleri arasında ciddi bir eşitsizlik ortaya çıktı. Fırsat eşitliği temelinde nitelikli bir eğitim almak bu ülkenin bütün çocuklarının, bütün gençlerinin en temel haklarından biridir. Bu hakların hayata geçirilmesinin koşulların oluşturmak sadece devlete değil, toplumun her kesimine önemli sorumluluklar yüklemektedir'' şeklinde konuştu.

Ortak refaha, iyiye, mutluluğa ulaşmak için eğitimin her kademesinde hem niceliğin, hem de niteliğin hep birlikte en üst seviyeye çıkarılması gerektiğini vurgulayan Dinçer, bu anlamda İMKB'nin üstüne düşen sorumluluğu sürdüren kurumlardan biri olduğunu ifade etti.

Dinçer, 1997 yılında EFİKAP ile atılan ilk adımın sonuçları bakımından değerli ve anlamlı bir sosyal sorumluluk projesi olarak ortaya çıktığını anlatarak, ''Aradan geçen 14 yılda yapılan yeni protokollerle her geçen gün yatağını genişleten ve hiç kurumadan akan bu nehir, taşıdığı kaynakla ülkemizin dört bir yanında yeni okullar, yeni pansiyonlar, fakülte ve sosyal tesisler kurdu. Bugün Türkiye'nin her yerinde İMKB'nin adını taşıyan okullar bulunuyor'' diye konuştu.

Uygarlıkların birikimler üzerinde yükseldiğini, büyük sıçramaların da bu birikimler ve çabalar sonucunda gerçekleştiğini dile getiren Dinçer, ''Bu bakımdan İMKB'nin büyük bir aktör olarak büyük eğitim seferberliği içinde yer alıyor olması çocuklarımıza aydınlık bir gelecek kurma çabamızda bize güç ve moral vermektedir'' dedi.

-''Okul öncesi eğitimi zorunlu hale getirmek istiyoruz''-

Dinçer, bütçeden eğitime ayrılan payın ve eğitim hizmetlerine devlet tarafından tahsis edilen kaynakların katlanarak artmasına rağmen toplumun eğitime ilişkin taleplerinde de ciddi artışların olduğunu aktararak, şöyle devam etti:

''Her yıl bakanlığımızın bütçesi bir önceki yıla göre arttırılıyor ve bu diğer bakanlıkların bütçesine göre de yükseltiliyor. Bu yıl bütçemizde yüzde 14,5 ile hem bakanlıklar arasında en fazla kaynağı alan bakanlığımız oldu, hem de artış oranı en yüksek bakanlık olarak biz ortaya çıktık. Bütün bunlara rağmen okullaşma oranının sürekli yükseliyor olması, kız çocuklarımızın okullaşma oranlarıyla ilgili sorunlarımızda olumlu gelişmelerin ortaya çıkması derslik ihtiyacımızı giderek arttırıyor. Daha önceki yıllarda okullaşma oranlarının düşük olması nedeniyle bazen derslik ihtiyacının olmadığı pek çok yerde bile okullaşma oranlarımız arttıkça bu ihtiyacın da arttığını gördük.''

Daha önce okul öncesi eğitim ile ilgili herhangi bir çabanın olmadığını dile getiren Dinçer, ''2002 yılında Türkiye'de okul öncesi eğitimle ilgili okullaşma oranı yüzde 5 civarındaydı. Bugün 3-5 yaş grubunda tüm Türkiye'de okullaşma oranında yüzde 43'e çıktık, 5 yaş grubunda ise yüzde 67'deyiz ve 2013 eğitim yılı sonu itibariyle yüzde 100'e ulaşmak ve okul öncesi eğitimi zorunlu hale getirmek istiyoruz'' diye konuştu.

Dinçer, ilköğretimde artık okullaşma sorununu çözmüş göründüklerini belirterek, şunları kaydetti:

''Yüzde 99'a varan bir okullaşma oranı ile bütün çocuklarımıza ulaşma fırsatını yakaladık. Ortaöğretimde ise bugün yüzde 69'u aşmış görünüyoruz. 3-4 yıllık süre içinde yüzde 90'a çıkacağız. Aslında Türkiye'de pek çok ilde bu oran gerçekleşmiş görünüyor ama genelde ve özellikle göç alan illere baktığımızda ortalamanın düştüğünü söylemek mümkün. Bu talepleri, hem fırsat eşitliğini sağlayarak, hem de eğitimde kaliteyi yükselterek sağlamak üzere çıktığımız çıktığımız yolda çok uzak gibi gözüken hedeflere bugün çok daha yakınız. Eğitimden kaynaklanan sorunların çözümüne de her geçen gün biraz daha yaklaşmış bulunuyoruz. Türkiye'nin 21. yüzyıldaki başarısını eğitim alanındaki başarısı belirleyecektir.''

Sivil toplum kuruluşlarından hayırseverlere, özel sektörden sanatçılara herkesin bir eğitim gönüllüsü gibi davrandığını vurgulayan Dinçer, ''Bu öncü adımlar topluma bir şeyler yapma noktasında yeni ilhamlar veriyor'' dedi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber