Ak Partiden sağlıkla ilgili torba kanun teklifi

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 21 Haziran 2012 07:20, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

AK Parti Ankara Milletvekili Cevdet Erdöl, ''tıbbi zorunluluk bulunması halinde'' doğumun sezaryenle yaptırılması için yasa teklifi hazırladı.

TBMM Başkanlığı'na sunulan teklif, bazı kanunlarda değişiklik yapıyor.

Teklifle, gebe veya rahmindeki bebek için tıbbi zorunluluk bulunması halinde doğum, sezaryen ameliyatı ile yaptırılabilecek. Gerekli tedbirlerin alınmasına rağmen, doğumu takiben anne veya bebekte meydana gelebilecek istenmeyen sonuçlardan dolayı hekim sorumlu tutulamayacak.

Teklifle, tabip, diş tabibi ve eczacılardan sözleşmeli personel olarak görev yapanlar, ihtiyaç halinde bakanlığın ve bağlı kuruluşlarının merkez teşkilatında daire başkanı ve daha üst yönetici kadrolarında süreli olarak görevlendirilebilecek.

Kanun teklifinin tam metni

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile gerekçesi ekte sunulmuştur.

Saygılarımla arz ederim.

Prof.Dr. Cevdet ERDÖL
Ankara Milletvekili

BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA

KANUN TEKLİFİ

MADDE 1- 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 33 üncü maddesinin beşinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

"(5) Tabip, diş tabibi ve eczacılardan sözleşmeli personel olarak görev yapanlar, ihtiyaç hâlinde Bakanlığın ve bağlı kuruluşlarının merkez teşkilatında daire başkanı ve daha üst yönetici kadrolarında süreli olarak görevlendirilebilir ve bu husus sözleşmelerde belirtilir."

"(7) Sözleşmeli personelin disiplin amirlerinin tayini ile çalışma usul ve esasları Bakanlık tarafından belirlenir. Bunlardan idarî görevlerde bulunanlara memurların disiplin amirliği yetkisi verilebilir.

(8) Devlet hizmeti yükümlülüğünü yapmakta olan personel, atanmış olduğu sağlık kurumunda bu madde kapsamında sözleşmeli personel olarak çalıştırılabilir. Ancak il merkezindeki sağlık kurumlarına atanmış olan Devlet hizmeti yükümlüleri Birlik merkezinde de sözleşmeli personel olarak çalıştırılabilir. Bu personelin sözleşmeli olarak geçen süreleri Devlet hizmeti yükümlülüğünden sayılır."

MADDE 2- 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye 44 üncü maddeden gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir.

"Ürün Denetmenliği

MADDE 44/A- (1) Türkiye îlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunda ürün denetmen yardımcısı ve ürün denetmenleri istihdam edilir. Bunların mesleğe alınmaları, yarışma sınavları, yetiştirilmeleri, yeterlik sınavları, görev, yetki ve sorumlulukları, atama ve yer değiştirmeleri ile çalışma usul ve esasları, 44 üncü madde hükümleri çerçevesinde yönetmelikle düzenlenir."

MADDE 3- 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 54 üncü maddesinin birinci fıkrasına birinci cümleden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir.

"Bakanlık ve bağlı kuruluşları merkez ve taşra teşkilatı ile döner sermaye teşkilatı kadrolarında bulunan hukuk birimi amirleri, hukuk müşavirleri ve avukatlar ayrıca vekâletname ibraz etmeksizin ilgili personeli vekil sıfatı ile temsil eder."

MADDE 4- 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

"Sağlık uzmanlığına geçiş ve ürün denetmenliğine atanma

GEÇİCİ MADDE 13- (1)) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarında çalışmakta olan ve bu kuruluşlarda en az üç yıl hizmeti bulunan memurlardan, ilgili mevzuatındaki sağlık uzman yardımcılığına atanabilmek için gerekli eğitim şartını taşıyan ve belirlenen alanlarda yüksek lisans yapmış olanlar ile Daire Başkanlığı ve üstü görevleri en az bir yıl süre ile yapmış bulunanlar bir yıl içinde Bakanlıkça yapılacak mülakatla Bakanlık ve bağlı kuruluşlarının sağlık uzman yardımcısı kadrolarına atanabilir.

(2) Bu madde kapsamında atananlar bir yıl içinde istihdam edildikleri birimin amiri tarafından belirlenecek konuda hazırlayacakları bilimsel esaslara uygun, ele aldığı konuyu tarihi gelişimi içinde ve karşılaştırmalı olarak inceleyen ve kendi görüş ve tavsiyelerini içeren uzmanlık tezini, bağlı bulunduğu birim başkanlığına teslim etmek zorundadır. Tez, Bakanlıkta müsteşar yardımcısı, bağlı kuruluşlarda ise başkan yardımcısı başkanlığında tez konusu ile ilgili uzmanlardan teşkil edilecek beş kişilik tez jürisi tarafından incelenir. Tezi yeterli görülenler sağlık uzmanı kadrolarına atanır. Tezi yeterli görülmeyenlere, düzeltmesi ve eksiklikleri tamamlaması için altı aya kadar ek süre verilebilir. Bu süre içerisinde tezini hazırlamayanlar veya tezi yeterli görülmeyenler eski kadrolarına, boş kadro veya ihtiyaç bulunmaması halinde durumlarına uygun kadrolara atanır.

(3) Bu madde kapsamında sağlık uzmanlığına atanacakların sayısı, sağlık uzmanı kadro sayısının yüzde otuzunu geçemez.

(4) Sağlık Bakanlığınca, piyasa gözetimi ve denetimi yapmak üzere tıbbi cihaz alanında sertifikalandırılan en az lisans mezunu personelden, bu maddenin yayımı tarihinden itibaren 6 ay içinde talepte bulunanlar ürün denetmenliği kadrosuna atanabilir.

MADDE 5- 7/5/1987 tarihli ve 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununun ek 1 inci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Kamu kurum ve kuruluşlarının ve vakıflara ait olanlar da dâhil olmak üzere yükseköğretim kurumlarının kadro ve pozisyonlarında bulunmayan profesör ve doçentler, ihtiyaç duyulan alanlarda teorik ve uygulamalı eğitim ve öğretim ile araştırma faaliyetlerinde bulunmak ve bu faaliyetlerin gerektirdiği işleri yapmak üzere Sağlık Bakanlığının kararıyla eğitim ve araştırma hastanelerinde Maliye Bakanlığının vizesine bağlı olarak sözleşmeli eğitim görevlisi olarak çalıştırılabilir. Sözleşmeler, aylık çalışma süresi 80 saati geçmemek üzere bir yıla kadar yapılabilir. Sözleşmeli eğitim görevlilerine, yapacakları faaliyetin niteliğine göre yükseköğretim kurumlarında aynı unvandaki kadrolu öğretim üyeleri için 2914 sayılı Kanunun 11 inci maddesinin dördüncü fıkrası ile unvanlar itibarıyla belirlenen ek ders ücretinin 10 katına kadar saatlik sözleşme ücreti ödenebilir. Özellik arz eden faaliyetler için saatlik sözleşme ücreti, Maliye Bakanlığının uygun görüşü üzerine Sağlık Bakanlığının kararıyla bir katına kadar artırılabilir. Bu kapsamdaki sözleşmeli eğitim görevlilerine ödenecek sözleşme ücretinin yıllık toplam tutarı, ilgili eğitim ve araştırma hastanesinin bir önceki yıl gerçekleşen personel giderleri toplamının yüzde birini hiç bir şekilde geçemez, îlgili eğitim ve araştırma hastanesinin teklifi ve Sağlık Bakanlığının uygun görüşü üzerine Maliye Bakanlığınca bu oran bir katına kadar artırılabilir. Bu şekilde artırılan tutar döner sermaye bütçesinden ödenir. Bu kapsamda çalıştırılan sözleşmeli eğitim görevlilerine, bu madde uyarınca yapılacak ödeme dışında herhangi bir ad altında ödeme yapılamaz ve bu kişilere hiçbir idari görev verilemez. Bu madde uyarınca sözleşmeli eğitim görevlisi çalıştırılmasına ilişkin usul ve esaslar, bunlara yaptıkları görevlere bağlı olarak ödenecek saatlik sözleşme ücretlerinin tutarı ile diğer hususlar Maliye Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığınca müştereken belirlenir."

MADDE 6- 7/5/1987 tarihli ve 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununun ek 9 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"EK MADDE 9- Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarına ait kurum ve kuruluşlar ile üniversitelerin ilgili birimleri, karşılıklı olarak işbirliği çerçevesinde birlikte kullanılabilir. Ancak, adrese dayalı nüfus kayıt sistemi sonuçlarına göre toplam il nüfusu 850.000'e kadar olan illerde eğitim ve araştırma hizmetleri, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren

Sağlık Bakanlığı eğitim ve araştırma hastanesi veya üniversite sağlık uygulama ve araştırma merkezlerinden yalnızca biri tarafından verilebilir. Bu illerde Bakanlık ve bağlı kuruluşları ile üniversiteler, tıp lisans eğitimi ve/veya tıpta uzmanlık eğitimi için ortak kullanım ve işbirliği yapar.

Birlikte kullanılacak sağlık tesisleri için, Bakanlık ve Yükseköğretim Kurulu Başkanlığının uygun görüşü alınarak, il valisi ile üniversite rektörü arasında birlikte kullanım protokolü akdedilir.

Birlikte kullanımdaki sağlık tesislerinde tıpta uzmanlık ve lisans eğitimleri, Sağlık Bakanlığı uzmanlık öğrencilerinin eğitimi de dâhil olmak üzere, ilgili mevzuata göre tıp fakültesi dekanının yetki ve sorumluluğunda yürütülür. Birlikte kullanıma geçilen sağlık tesisleri, Bakanlığın tâbi olduğu mevzuat uyarınca işletilir ve tesis, üniversitenin görüşü alınarak Bakanlıkça atanan başhekim tarafından yönetilir.

Birlikte kullanımdaki sağlık tesislerinde fiilen görev yapan personele, üniversite personeli için 2547 sayılı Kanunun 58 inci maddesinde öngörülen ek ödeme matrahı ve tavan ek ödeme oranları, Bakanlık ve bağlı kuruluşları personeli için ise 209 sayılı Kanunun 5 inci maddesinde öngörülen ek ödeme matrahı ve tavan ek ödeme oranlan esas alınarak Bakanlığın tâbi olduğu ek ödeme mevzuatı doğrultusunda ek ödeme yapılır.

Birlikte kullanılan sağlık tesisinde görev yapan personelin disiplin ve tüm özlük işlemleri kadrosunun bulunduğu kurumun ilgili mevzuatına göre yürütülür?

Üniversite tarafından, birlikte kullanılan kurum ve kuruluşlarda görevli personelin profesör ve doçent kadrolarına atanabilmesi için Bakanlığa ve bağlı kuruluşlarına ait eğitim görevlisi kadroları da kullanılabilir.

Bakanlık ve üniversiteler, birlikte kullanım dışında döner sermayesi ve kurumlan ayrı ve bağımsız olmak suretiyle eğitim, sağlık hizmeti üretimi, araştırma ve kamu sağlığım geliştirme gibi alanlarda işbirliği yapabilirler. İşbirliği yapılacak hususlarda Bakanlık ve Yükseköğretim Kurulu Başkanlığının uygun görüşü alınarak, il valisi ve üniversite rektörü arasında protokol akdedilir.

Birlikte kullanım ve işbirliğine ilişkin usûl ve esaslar ile ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde döner sermaye gelirlerinden personele yapılacak ek ödemelere ilişkin diğer hususlar Maliye Bakanlığının görüşü alınarak Sağlık Bakanlığı ve Yüksek Öğretim Kurulu tarafından müştereken çıkanlacak yönetmelikle belirlenir."

MADDE 7- 25/2/1954 tarihli ve 6283 sayılı Hemşirelik Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

"GEÇİCİ MADDE 3- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibariyle, ebelik diplomasına sahip olduğu halde en az üç yıldan beri yataklı tedavi kurumlannda fiilen hemşirelik görevi yaptığını resmi belge ile belgelendiren ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içerisinde talepte bulunanlar hemşirelik yetkisiyle görevlerine devam eder."

MADDE 8- 7/11/1996 tarihli ve 4207 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlannın Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanunun 3 üncü maddesinin dördüncü fıkrasına "promosyon" ibaresinden sonra gelmek üzere "indirimli" ibaresi ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"(15) Tütün ürünleri üretici, ithalatçı ve dağıtıcı firmaları ile tütün ürünlerinin; isim, marka, amblem, logo veya bunlan doğrudan çağrıştıran diğer isim ve alametleri, tütün ürünleri sektörü dışındaki mal ve hizmet sektörü firmalarının veya ürünlerin ismi, markası, amblemi, logosu veya alameti olarak kullanılamaz. Aynca, tütün ürünleri sektörü dışındaki mal ve hizmet sektörü firmalan ve ürünlerinin; isim, marka, amblem veya logo ya da bunlan doğrudan çağrıştıran diğer isim ve alametleri de tütün ürünlerinde veya tütün sektöründeki üretici, ithalatçı ve dağıtıcı firmaların isim, marka veya diğer alâmetlerinde kullanılamaz."

MADDE 9- 4207 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının birinci cümlesi ile dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Türkiye'de üretilen veya ithal edilen tütün ürünleri paketleri ile tabanı hariç Nargile şişelerinin üzerine, en geniş iki yüzünden her birine, bu yüzlerin alanlarının yüzde altmış beşinden az olmamak üzere, özel çerçeve içinde tütün ürünlerinin zararlarını belirten resimli ve Türkçe yazılı uyanlar veya mesajlar konulur."

"(4) ithal edilen veya Türkiye'de üretilen tütün ürünlerinin paketlerinde ve etiketlerinde; bu ürünlerin özellikleri, sağlığa etkileri, tehlikeleri veya emisyonları ile ilgili yanıltıcı ve eksik bilgi verilemez; tüketimi özendiren, teşvik eden veya tüketiciyi yanıltan ya da ürünü cazip kılan metin, isim, marka, ibare, mecaz, resim, figür, işaret veya renkler ve renk kombinasyonları kullanılamaz.

MADDE 10- 4207 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin ikinci fıkrasındaki "işletme sorumluları" ibaresi "işletme sorumlularına" şeklinde değiştirilmiş ve "denetimi yapan yetkililer tarafından önce yazılı olarak uyarılır. Bu uyarı yazısı, ilgili işletme sorumlusuna tebliğ edilir. Bu uyarıya rağmen yükümlülüklerini yerine getirmeyenlere," ibaresi madde metninden çıkartılmış; üçüncü fıkrasına " beşinci" ibaresinden sonra gelmek üzere ", on beşinci" ibaresi eklenmiş ve birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"(1) 2 nci maddenin birinci ve dördüncü fıkralarında belirtilen alanlarda tütün ürünleri tüketenler ile 3 üncü maddenin ikinci fıkrasına aykırı hareket edenler, 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 39 uncu maddesi hükmüne göre cezalandırılır. 3 üncü maddenin on ikinci fıkrasına, kamu hizmet binalarının kapalı ve açık alanlarında aykırı davranan kişilere ilgili idari birim amirinin yetkili kıldığı kamu görevlileri tarafından; özel hukuk kişilerine ait ve herkesin girebileceği binaların kapalı ve açık alanları ile sokak veya kamuya ait sair alanlarda aykırı davranan kişilere ise belediye zabıta görevlilerince, elli Türk Lirası para cezası verilir. Meydana gelen çevre kirliliğinin ilgili kişi tarafından derhal giderilmesi halinde idari para cezasına karar verilmeyebilir.

MADDE 11- 4207 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

"GEÇİCİ MADDE 4- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihinden önce Türkiye'de üretilen veya ithal edilen tütün ürünleri, 6 ay içinde 4 üncü maddenin üçüncü fıkrasına uygun hale getirilir."

MADDE 12- 24.04.1930 tarih ve 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu'nun 153 üncü maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi yürürlükten kaldırılmış ve maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

"Gebe veya rahmindeki bebek için tıbbı zorunluluk bulunması halinde doğum, sezaryen ameliyatı ile yaptırılabilir.

Gerekli tedbirlerin alınmasına rağmen, doğumu takiben anne veya bebekte meydana gelebilecek istenmeyen sonuçlardan dolayı hekim sorumlu tutulamaz."

MADDE 13- 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 58 inci maddesinin (c) fıkrasının (1) numaralı bendine "yüzde 800'ünü," ibaresinden gelmek üzere "uzman tabiplere yüzde 600'ünü" ibaresi eklenmiştir.

MADDE 14- 11/4/1928 tarihli ve 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunun geçici 7 inci maddesinin birinci fıkrasında geçen "sağlık kuruluşlarında" ibaresi yürürlükten kaldırılmıştır.

MADDE 15- 11/4/1928 tarihli ve 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

"GEÇİCİ MADDE 10- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla; aşağıda sayılanlar, perfüzyonist yetkisiyle çalışabilir:

a) Kalp akciğer makinesini kullanarak beden dışı kan dolaşımı işlemini son beş yıl içinde en az toplam bir yıl süre ile yaptığını belgeleyen ve en az lise seviyesinde eğitimi bulunanlar,

b) Üniversitelerin perfuzyon teknikerliği bölümünden mezun olmuş olanlar ile mezun olduktan sonra halen öğrenim görmekte olanlar.

Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla; ağız ve diş teknikerliğine ilişkin iş ve işlemleri son beş yıl içinde en az toplam bir yıl süre ile yaptığını belgeleyen ve en az lise seviyesinde eğitimi bulunanlar, ağız ve diş sağlığı teknikeri yetkisiyle çalışabilir:

Birinci ve ikinci fıkra kapsamında çalışma yetkisi kazanabilmek için, usûl ve esasları Sağlık Bakanlığınca belirlenen eğitimleri almak ve açılacak sınavlarda başarılı olmak şarttır. Bu madde gereğince Sağlık Bakanlığınca yapılacak eğitimler ve sınavlar en geç 31/12/2012 tarihine kadar yapılır ve bu süre içerisinde ilgililer çalışmalarına devam edebilir."

MADDE 16- Bu Kanuna ekli I sayılı listede yer alan kadrolar ihdas edilerek 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki cetvellerde yer alan Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu bölümüne eklenmiştir.

MADDE 17- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 18- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

1 SAYILI LİSTE
KURUMU : TÜRKİYE İLAÇ VE TIBBI CİHAZ KURUMU
TEŞKİLATI : MERKEZ
İHDAS EDİLEN KADROLARIN
SINIFI UNVANI DERECESİ SERBEST KADRO ADEDİ TOPLAM
GIH URUN DENETMENİ 1 50 50
GIH URUN DENETMENİ 3 30 30
GIH URUN DENETMENİ 5 30 30
GIH URUN DENETMENİ 7 40 40
GIH URUN DENETMEN YARDIMCISI 9 100 100
         
         
         

GENEL GEREKÇE

Sağlık Bakanlığının yeniden yapılandırılması amacıyla 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname çıkarılmış ve bu KHK ile Bakanlık ve bağlı kuruluşları yeniden düzenlemiştir. Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin amacı ülke genelinde sağlık hizmetinin kalitesini artırmaktır. Bu çerçevede hizmetlerin daha verimli ve etkili bir şekilde yürütülebilmesinin sağlanması amaçlanmaktadır.

Günümüzde sigaranın zararlarını herkes bilmektedir. Dünya Sağlık Örgütünün istatistiklerine göre 3 yetişkinden birisi sigara kullanmaktadır ve bu durum, sigara içmenin dünya çapında bir problem olduğunu göstermektedir, istatistiği göre 1,2 milyar kişinin sigara kullanmaktadır. Dünya Sağlık Örgütünün yaptığı açıklamaya göre birçok ülkede akciğer kanserinin arttığı görülmektedir ve bu hastalık sigaranın sebep olduğu ölümcül sonuçlardan sadece birisidir. Sigara içen kişiler kendilerine zarar verdikleri gibi çevrelerinde bulunan kişilere de zarar vermektedirler. Pasif içici durumundaki kişiler sigara kullanmamakla birlikte en az sigara içen kişiler kadar zarar görmektedir. Sigara, vücuttaki tüm doku ve organlara sayılamayacak kadar çok zarar vermektedir. Öncelikle sigaranın en büyük zararını, kilo eksikliği ve zeka geriliği ile anne karnındaki bebek görmektedir. Sigara içenlerde akciğerlerin doğal savunma sistemi bozulmakta, bu durum da enfeksiyon kapma riskini artırmaktadır. Tütünün içinde bulunan karbonmonoksit, nikotin, katran gibi zararlı maddeler, akciğer kanseri başta olmak üzere solunum sistemi hastalıklarından bronşit ve amfizeme gibi hastalıklara neden olmakta, ayrıca kandaki oksijeni yok etmesiyle damarlarda kolesterol depolanmasına neden olmakta ve neticesinde de kalp krizi riski artmaktadır. Sigara kullanılması halinde yemek borusunda yara, midede ülser ve kanama ile kanser oluşumu artmakta, pankreas kanseri riski fazlalaşmaktadır. Sigara içen erkelerin içmeyenlere oranla daha fazla mesane kanserine yakalandıkları görülmektedir. Hülasa sağlığın düşmanı, insanın sinirini ve sinir sistemini bozan sigara, kanserin kardeşidir ve kokusuyla insanları rahatsız eden, ahlaki açıdan da kullanımı kabul edilemeyen zararlı bir maddedir. Neticede içilen her sigara kansere bir adım daha yaklaştırmaktadır. Bu nedenle tütün ürünlerine karşı alınacak önlemlerin güçlendirilmesi bir ihtiyaçtır.

Yukarıda belirtilen hususlar esas alınmak kaydıyla Teklif hazırlanmıştır.

MADDE GEREKÇELERİ

MADDE 1- Kamu hastaneleri birliklerinde sözleşmeli olarak çalıştırılacak personelin, ihtiyaç halinde sadece Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumunun ve Bakanlığın değil, diğer bağlı kuruluşların merkez teşkilatında da süreli olarak görevlendirilebilmesi amaçlanmaktadır.

Kamu hastaneleri birliklerinde sözleşmeli olarak çalıştırılacak personelin çalışma usul ve esaslarının Sağlık Bakanlığınca belirleneceği öngörülmektedir.

Ayrıca, özellikle tabip istihdamında güçlük çekilen yerlerde esas itibariyle Devlet hizmeti yükümlüsü tabipler çalıştırılabilmektedir. Dolayısıyla buralarda kamu hastane birliklerinin yöneticiliği pozisyonlarında sözleşmeli olarak çalıştırılabilecek tabip unvanlı personel bulunmasında güçlük veya imkânsızlıkla karşılaşılması kuvvetle muhtemeldir. Böyle bir durumla karşı karşıya kalınmaması için Devlet hizmeti yükümlüsü olan tabiplerin, kamu hastane birliklerinin sözleşmeli pozisyonlarında çalıştınlabilmesine imkân sağlanmakta ve sözleşmeli olarak çalışılan sürelerin Devlet hizmeti yükümlülüğünden sayılması öngörülmektedir.

MADDE 2- Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunca ürün denetim hizmetlerinin etkili bir şekilde yürütülebilmesi için, kariyer meslek olarak ürün denetmenliği getirilmektedir.

MADDE 3- Yürürlükteki maddede, Bakanlık ve bağlı kuruluşlarında; sağlık hizmeti sunumu sırasında veya bu görevlerden dolayı personele karşı işlenen suçlar sebebiyle ceza hukuku kapsamında yürütülmekte olan işlemler ve davalarda personelin talebi üzerine Bakanlık ve bağlı kuruluşlarınca hukukî yardım yapılacağı öngörülmüştür. Bu hukuki yardımın nasıl yapılacağı hususunda uygulamada oluşacak tereddütleri gidermek amacıyla bu yardımın, Bakanlık ve bağlı kuruluşları merkez ve taşra teşkilatı ile döner sermaye teşkilatı kadrolarında bulunan hukuk birimi amirleri, hukuk müşavirleri ve avukatlarca ayrıca vekâletname ibraz edilmeksizin ilgili personelin vekili sıfatıyla yapılacağı belirtilmektedir.

MADDE 4- Sağlık Bakanlığı teşkilatının yeniden yapılandırılması sürecinde oluşturulan kariyer mesleklere ilişkin geçiş hükümleri düzenlenmektedir. Bu düzenleme ile, kariyer meslek mensupları yetiştirilinceye kadar hizmetlerin yürütülebilmesi için ihtiyaç duyulan personel, günümüze kadar ilgili alanda yetişmiş ve tecrübe kazanmış birikimli çalışanlar arasından sağlanacaktır.

MADDE 5- Kamuda çalışan hekimler ile bir kısım diğer sağlık personeli ve kısmi statüde bulunan üniversite öğretim üyeleri mesleğini serbest olarak da icra edebilmekte ve özel sektörde çalışabilmekte iken, 30 Ocak 2010 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan 5947 Sayılı Üniversite Ve Sağlık Personelinin Tam Gün Çalışmasına Ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile bu uygulamaya son verilmiştir.

İhtiyaç duyması halinde Sağlık Bakanlığına bağlı eğitim ve araştırma hastanelerinde belirli usûl ve esaslarla çerçevesinde sözleşmeli öğretim görevlisi çalıştırması öngörülmektedir.

MADDE 6- Danıştay Onuncu Dairesince, 3359 sayılı Kanuna 21/01/2010 tarihli ve 5947 sayılı Kanunun 11 inci maddesi ile eklenen Ek 9 uncu maddenin iptali için Anayasaya Mahkemesine başvurulmuş ve Daire kararında, Kanunun Anayasaya aykırılığına gerekçe olarak; konu ile ilgili temel kuralların kanunla düzenlenmesi gerekirken, böyle yapılmayıp düzenlemenin bütünüyle Sağlık Bakanlığınca çıkarılacak Yönetmeliğe bırakılması ve ayrıca ortak kullanılan sağlık birimlerinin yönetiminin Sağlık Bakanlığınca atanan başhekime verilmesi gösterilmiştir. Bu çerçevede, Sağlık Bakanlığına bağlı sağlık tesisleri ve üniversitelere ait birimlerin birlikte kullanımı ve işbirliğine ilişkin temel esaslar düzenlenmektedir.

MADDE 7- Ebelik diplomasına sahip olmasına rağmen üç yıldan beri yataklı tedavi kurumlarında fiilen hemşirelik görevi yapanlara hemşirelik yetkisiyle görevlerine devam edebilme yetkisi verilmektedir.

MADDE 8- Birey ve toplum sağlığına çok zarar veren ve dünyanın en yetkili kurumlarınca "her türlü zararlı alışkanlıklar arasında en fazla ölüme ve hastalıklara sebep olan madde" olarak nitelenen sigaradan kişileri ve gelecek nesilleri korumak ve tütün ürünleri hakkında bilinçlendirmek; bireyleri bu ölümcül maddeyi kullanmayı özendirici, alışkanlık haline getirici reklam, tanıtım ve teşvik kampanyalarından koruyucu tedbirler almak devletin sorumluluklarından birisidir.

Günümüzde sigaranın zararlarını herkes bilmektedir. Dünya Sağlık Örgütünün istatistiklerine göre 3 yetişkinden birisi sigara kullanmaktadır ve bu durum, sigara içmenin dünya çapında bir problem olduğunu göstermektedir. İstatistiği göre 1,2 milyar kişinin sigara kullanmaktadır. Dünya Sağlık Örgütünün yaptığı açıklamaya göre birçok ülkede akciğer kanserinin arttığı görülmektedir ve bu hastalık sigaranın sebep olduğu ölümcül sonuçlardan sadece birisidir. Sigara içen kişiler kendilerine zarar verdikleri gibi çevrelerinde bulunan kişilere de zarar vermektedirler. Pasif içici durumundaki kişiler sigara kullanmamakla birlikte en az sigara içen kişiler kadar zarar görmektedir. Sigara, vücuttaki tüm doku ve organlara sayılamayacak kadar çok zarar vermektedir. Öncelikle sigaranın en büyük zararım, kilo eksikliği ve zeka geriliği ile anne karnındaki bebek görmektedir. Sigara içenlerde akciğerlerin doğal savunma sistemi bozulmakta, bu durum da enfeksiyon kapma riskini artırmaktadır. Tütünün içinde bulunan karbonmonoksit, nikotin, katran gibi zararlı maddeler, akciğer kanseri başta olmak üzere solunum sistemi hastalıklarından bronşit ve amfizeme gibi hastalıklara neden olmakta, ayrıca kandaki oksijeni yok etmesiyle damarlarda kolesterol depolanmasına neden olmakta ve neticesinde de kalp krizi riski artmaktadır. Sigara kullanılması halinde yemek borusunda yara, midede ülser ve kanama ile kanser oluşumu artmakta, pankreas kanseri riski fazlalaşmaktadır. Sigara içen erkelerin içmeyenlere oranla daha fazla mesane kanserine yakalandıkları görülmektedir. Hülasa sağlığın düşmanı, insanın sinirini ve sinir sistemini bozan sigara, kanserin kardeşidir ve kokusuyla insanları rahatsız eden, ahlaki açıdan da kullanımı kabul edilemeyen zararlı bir maddedir. Neticede içilen her sigara kansere bir adım daha yaklaştırmaktadır.

5727 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren sigarayla mücadelede farkmdalığı artırmak için çaba sarf edilmiştir. 2009 yılından bugüne kadar kamuya açık bütün yerlerde uygulanan sigara yasağının başarılı uygulanmasının ve bilinçlendirme faaliyetlerinin sonucu olarak Türkiye, 2010 yılının ilk çeyreğinde son beş yıldaki en düşük sigara tüketim seviyesini yakalamıştır.

Tütün sektöründeki firmaların isimleri, amblemleri veya tütün ürünlerinin marka ya da işaretleri veya bu ürünleri anımsatacak alametlerin mal sektöründe olduğu gibi hizmet sektöründe de kullanılamayacağı hüküm altına alınmakla birlikte mal ve hizmet sektöründeki firmaların isimleri, amblemleri veya tütün ürünlerinin marka veya işaretleri de tütün sektöründe kullanılmasını önlemek amacıyla yeni bir düzenlemeye gidilmiştir.

MADDE 9- Türkiye'de üretilen veya ithal edilen tütün ürünleri paketlerinin üzerine, özel çerçeve içinde tütün ürünlerinin zararlarını belirten resimli ve Türkçe yazılı uyarıların veya mesajların daha iyi anlaşılabilmesi ve görselliğin artırılarak görülebilmeyi kolaylaştırmak amacıyla her bir yüzeyin boyutu, yüzde atmış beşe çıkarılmıştır.

MADDE 10- Madde 3 üncü maddesine eklenen on beşinci fıkranın yaptırımsız kalmaması amacıyla Kanunun 5 inci madde cezai hüküm getirilmiştir.

5727 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 19/1/2008 tarihinden bu güne kadar vatandaşlarımız ve işletme sorumluları, 4702 sayılı Kanunun 2 inci maddesinin birinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkralarından kaynaklanan yükümlülüklerini basından ve uygulamalar nedeniyle öğrenmiş bulunmaktadırlar. Bu nedenle sorumluların yetkililer tarafından önceden yazılı olarak uyarılmasının pratikte bir anlamı kalmamıştır. Bu nedenle böyle bir düzenlemeye gidilmesi kanunun uygulanmasını daha efektif hale getirecektir.

Bununla birlikte, 5 inci maddenin birinci fıkrasında yeniden düzenlemeye gidilerek, tütün ürünlerinin mütemmim cüzleri olan izmarit, paket, ağızlık, kağıt ve benzeri atıklarıyla kamu binalarının kapalı ve açık alanları ile özel hukuk kişilerine ait ve herkesin girebileceği binaların açık ve kapalı alanlarının kirletilmesi halinde, ilgili idari birim amirin yetkili kıldığı kamu görevlileri ile belediye zabıta görevlilerince, sorumlulara elli Türk Lirası para cezası verileceği hüküm altına alınmıştır. Ancak meydana gelen çevre kirliliğinin ilgili kişi tarafından derhal giderilmesi halinde idari para cezasına karar verilmeyebilecektir.

MADDE 11- Tütün ürünleri paketlerinin üzerine, özel çerçeve içinde tütün ürünlerinin zararlarını belirten resimli ve Türkçe yazılı uyarıların veya mesaj ların boyutlarının değiştirilmiş olması sebebiyle altı aylık geçiş hükmüne yer verilmiştir.

MADDE 12- Tıbbi gelişmeler çerçevesinde çocuğun doğumunun ne şekilde yaptırılacağı, tıbbi endikasyon olmaksızın sadece anne ve hekim isteği ile sezaryen yapılmasının önlenmesi, doğumu yaptıran hekimlerin sorumluluğu amacıyla değişiklik teklifi yapılmaktadır.

Sezaryen, doğumun normal yollardan mümkün olmadığı, ya da anne ve/veya bebek için risk taşıdığı durumlarda yapılan bir ameliyattır. Tıbbi endikasyonlarla yapıldığında anne ve bebeğin hayatını kurtarmakla birlikte neticede büyük bir ameliyattır. Bütün cerrahi müdahaleler de olduğu gibi önemli riskler taşımaktadır. Tıbbi endikasyon olmaksızın sadece anne isteği ve benzeri nedenlerle yapılan sezaryen ameliyatlarında da sezaryenin risklerinin yamnda, cerrahi müdahale ve anestezinin riskleri de vardır. Gebenin ve çocuğun bu risklerden korunması gerekmektedir.

Sezaryen ameliyatında diğer cerrahi ya da medikal işlemlerde de görülebilen; enfeksiyon, damarlarda ve akciğerde kan pıhtısı oluşumu, kanama, alerjik reaksiyon,kalp krizi, akciğerlerde havalanma azlığı ve hatta ölüm gibi riskler vardır, bu risklerden bazıları oldukça enderdir. Nadiren anne ve bebek ölümleri de gözlenebilir.

Sezaryen daha önceden ameliyat geçirmiş kişilerde (myom çıkarılması, sezaryen ameliyatı, rahim anomalilerinin düzeltilmesi için yapılan ameliyatlar gibi), ya da mevcut bir hastalığı olanlarda (kalp hastalığı, şeker hastalığı, hipertansiyon, böbrek hastalığı, böbrek ya da karaciğer nakli geçirmiş olanlar, pıhtılaşma bozukluğu, damar hastalığı olanlar), gebelikte ortaya çıkan hipertansiyonlu hastalarda (preeklampsi, eklampsi), bebeğin eşinin anormal yerleştiği ya da rahim duvarına derin olarak yapıştığı olgularda (plesanta previa, plesanta akreata ve inkreata gibi) ya da bebeğin eşinin erken ayrılmasında (ablasyo plesanta) ve sigara içen hastalarda daha fazla risk taşımaktadır.

Madde ile, annenin ve bebeğin sağlığının korunması için; gebe veya rahmindeki bebek için tıbbı zorunluluk bulunması halinde doğumun sezaryen ameliyatı ile yaptırılabileceği ve gerekli tedbirlerin alınmasına rağmen, doğumu takiben anne veya bebekte meydana gelebilecek istenmeyen sonuçlardan dolayı hekimin sorumlu tutulamayacağı öngörülmektedir.

MADDE 13- Üniversitelerde ve araştırma uygulama merkezlerinde uzman tabip istihdamını sağlayabilmek için bunların ek ödeme oranlan Sağlık Bakanlığındaki muadillerine yakın bir seviyeye getirilmektedir.

MADDE 14- Psikolojinin sertifikalı tıbbi uygulamalarında Sağlık Bakanlığınca belirlenen sürelerde çalıştığını ve yeterli tecrübeyi kazandığını belgeleyen psikologlara yetki verilmesinde; eşitsizliğin ortadan kaldırılması ve mağduriyetlerin önlenmesi amacıyla çalışma yerine ilişkin sınırlama kaldırılmaktadır.

MADDE 15- 1219 sayılı Kanuna 6225 sayılı Kanunla eklenen geçici 7 nci maddede, perfuzyonist ve ağız ve diş sağlığı teknikeri olarak yetkilendirilecek kişilerden aranan iş tecrübesi bakımından Kanunun yürürlük tarihi itibarıyla "bir yıldır çalışıyor olma" şartı getirilmiştir. Ancak bu kişilerin, eğitim almak için Bakanlığa yapmış oldukları başvurularda; son bir yıldan önce bu mesleği yapanlar ile askerlik, doğum vs. sebeplerle çalışmaya ara vermek zorunda kalanlar, Kanunun öngördüğü "bir yıldır çalışıyor olma" şartını yerine getirememiş olmakta ve kapsam dışında kalmaktadırlar. Oysa ki bu iki alanda insan gücüne ihtiyaç bulunmakta ve ayrıca bu durum hem kişilerin mağduriyetine sebebiyet vermektedir. Diğer taraftan, bu düzenlemenin halen üniversitelerin Perfuzyon Teknikerliği Önlisans Programlarında eğitimlerini sürdürmekte olan öğrencileri ve bu programlardan mezun olanları kapsamıyor olması sosyal ve hukuki bir sorunu da beraberinde getirmektedir. Zira perfuzyonist olmak için bu eğitimi alan veya eğitime başlayan öğrencilerin bu kanuni düzenleme sonrasında meslek icra etme yetkisi kazanamamaları, idareye hâkim olan "güvenlik ve istikrar" ilkeleriyle bağdaşmamaktadır.

Yapılması öngörülen bu değişiklik ile belirtilen mağduriyetlerin giderilmesi ve bu alandaki insan gücü ihtiyacımn karşılanması öngörülmüş, bu değişikliklere paralel olarak eğitim için yeni başvurular olacağından eğitim ve sınav için aynı maddede öngörülen süre de uzatılmıştır.

MADDE 16- Ürün denetmenliği için ihtiyaç duyulan kadrolar ihdas edilerek 190 sayılı KHK'ya eklenmektedir.

MADDE 17- Yürürlük maddesidir.

MADDE 18- Yürütme maddesidir.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber