Ömer Dinçer yönetim ve organizasyon uzmanıymış

Biz yıllardır bu bakanlıktayız ve bu dönem kadar kaosun olduğu bir başka dönem hatırlamıyoruz. Bakanlıkta birileri bu işe el atsın. Masaya yumruğunu vursun ve desin ki yürümüyor kardeşim. Aksıyoruz, yönetemiyoruz, beceremiyoruz, bir olalım, birlik olalım gerekirse terk edelim de komik duruma düşmeyelim. Bir şeyler yapmakla değil doğru bir şeyler yapmakla övünelim desin...

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 25 Temmuz 2012 00:35, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

MEB Ne yapmaya Çalışıyor?

Her türlü tartışmadan uzak bir şekilde, İsteğe Bağlı Yer Değiştirmelerden bahisle konuyu ele alalım. Biz yıllardır bu bakanlıktayız ve bu dönem kadar kaosun olduğu bir başka dönem hatırlamıyoruz. Sayın Hüseyin ÇELİK'in miras bıraktığı otomatik pilotları da çok eleştirdik, hatalarını yüzlerine vurduk. Karşılığını da aldık ve haklı olduğumuz konuların büyük bir çoğunluğunda olumlu adımlar atıldı. (Kadrolaşma hariç) Onlar ortaya attıkları enkazı temizlemek için de mücadele ettiler. Daha önceki Genel Müdür Remzi KAYA kadar eleştirilen bir başka genel müdür hatırlamıyorum. Ondan sonra gelen Necmettin YALÇIN da nasibini çok aldı eleştiriden... Fakat bu insanlar, eleştirileri alabiliyor, düzeltme yoluna gidebiliyor, en azından izahatları vardı, doğru yada yanlış.

Geldiğimiz süreçte Sayın Bakan gelir gelmez tüm kadroları oynattı. İstediği gibi bir kadro kurdu. Yani istediği ile çalışma şansını sonuna kadar yakaladı. Bu tür kadrolar ne iş yapar? Bakana yardımcı olurlar. Sistemin düzgün yürüyüşünü sağlarlar.

Bunu yapacak insanların bu konularda uzman olmalarını beklemek de en doğal durum değil mi sizce?

Sayın Bakan göreve geldiğinde yönetim organizasyonu konusunda uzman olduğunu söyleyen çok olmuştu. Bu nedenle yapılan atamaları da alkışlayanlar olmuştu fakat süreç onları da geri adım atmaya itti.

Teşkilat yasası değişti ve Personel Genel Müdürlüğünün adı oldu İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü. Alt birimlerine de grup başkanlıkları geldi. Bunu görenler burası holding mi diye düşünmeye başladılar? Hani holdinglerde vardır ya ? Holding Tekstil Grup Başkanı, Turizm Grup başkanı? gibi. Buna da razı gelindi ve tamam özel sektör gibi taşlar yerine oturacaksa, sorunlar profesyonel olarak çözümlenecekse grup başkanlarına da razıyız denildi. Hatta ve hatta onlara, yakında CEO diyelim, diyenler dahi oldu.

Bunlar yapılırken bir şey göz ardı edildi. O da; buranın Milli Eğitim Bakanlığı, ülkenin personel açısından da, paydaş açısından da en büyük bakanlığı olduğu ve bu bakanlık yürümediğinde ülkenin yürümeyeceği gerçeği.

Bütün sorunlar 4+4+4'e bağlanmaya başlandı. Aslında hiç ilgisi yok.

Unutmayın ki; Holding batarsa kaybeden ülke olmaz ama MEB'de işler doğru gitmezse kaybeden ülke olur. Geleceğimiz olur.

Sayın Bakan kadrolarını oluştururken mutlaka düşünmüştür. Ölçmüş biçmiştir fakat bu kıyafetin bu bedene uymadığını henüz anlayamamıştır. MEB'de koltuk kapıp oturmakla işler yürümez. Koltuğun hakkını vereceksiniz. Orada milleti temsil edeceksiniz, millet adına iş yapacaksınız. Bugüne kadar neredeyse bir yıldır görev yapan genel müdürden tek bir açıklama dahi görmediğimiz gibi her şey Bakanın sırtına yüklenmiş durumda. İlköğretimi de, ortaöğretimi de, mesleki eğitimi de, personeli de açıklayan o. Konuşan o. Anlatan o. Anlattıklarında yanlış varsa bunları düzelten de yok.

Şimdi buraya nereden geldik. İl içi yer değiştirmeden. İl içi yer değiştirme gibi yıllardır uygulanan bir sistemdeki beceriksizlikten. Evet beceriksizlikten.

Ortaya bir enkaz atıldı kaldıran yok.

Örneğin bas bas bağırdığımız meşhur B4 maddesi. http://www.memurlar.net/haber/260748

Dedik ki yanlış yazıldı. Anlatılmak istenen bu değil. Sağır sultan duydu. Fakat Genel Müdür Sayın Hikmet ÇOLAK duymadı.

Demiyoruz ki biz doğruyuz, doğrusunu biliriz fakat yanlışımızı da yüzümüze vurun ve açıklayın. Doğruyu insanlara anlatın.

Bu maddeye göre halen yanlış atama yapılıyor. Bari bunu duyun. Bu atamaları yapan iller kılavuza baktıklarında haklılar. Bakanlığa soruyorlar, biz öyle demek istemedik diyorlar. Avukatlara dahi sorduk biz mi yanlış yorumluyoruz diye. Fakat haklıydık. Yine iller diyorlar ki o zaman doğru yazıyı yazın buna göre düzeltelim. Bunu da yazan yok. Açıklama yapan da yok.

Kılavuz yargıya taşındı. Eğitim İş ve Türk Eğitim Sen aynı gün davayı açtılar.

Talep edilen ne? Bakıyorum ikisine de hemen hemen aynı:

- 15 Eylül neden 30 Eylül olmadı.

- Tercih sayısı neden 5'e düşürüldü?

- Sıralar neden bir kez çalıştırılıyor?

- KPSS ile kadroya geçenlerin sorunları?

Gibi konular. Bunlar dava edildiğinde yönetmeliğe açıkça aykırı olduğundan kazanılacak konular olduğu halde Bakanlık seslere kulak vermedi. Bunları çözmek çok mu zordu?

Düşünüyoruz da birilerinin kaprisine, gereksiz gururuna mı kurban ediliyor Bakanlık diye. Yok canım diye cevap verip geçiyoruz. Sistem doğru yürümüyor diyoruz. Anlatamıyoruz. Anlayacaklar ama iş işten geçtikten sonra. Tarihin derinliklerinde esamaleri okunmadığı zaman. İş bilen yok. İşi bilenler de Beşevler Eğitimciler Sürgün Merkezinde.

Son toplantıda Bakanlığın beyni silindi dediğimizde Sayın Hikmet Orman ve Sayın Bekir Erdoğan'ı gösteren Sayın Hamza Aydoğdu ne kadar haklı olduğumuzu biliyordu, ama bir kez daha anlamıştır ümit ederiz. Onlar tecrübeli, doğru da her işi tepe yapmaz alttan yukarı pişirilir ve sonuç ortaya çıkar. Ekip yok, tecrübe yok, geçmişi bilen yok, geleceğe yön verecek zaten yok?

Tek bir beklentiye bel bağlamak kaldı o da mucizelere. O da hakkın, hukukun, doğruluğun olduğu yere uğrar ki ondan da ümidimiz yok?

Bakanlıkta birileri bu işe el atsın. Masaya yumruğunu vursun ve desin ki yürümüyor kardeşim. Aksıyoruz, yönetemiyoruz, beceremiyoruz, bir olalım, birlik olalım gerekirse terk edelim de komik duruma düşmeyelim. Bir şeyler yapmakla değil doğru bir şeyler yapmakla övünelim desin.

Yönetmelik var uyan yok. Değişiklik yapacağız deniyor, yapılanı onaylayan yok. Bu neden böyle deniyor, "yönetmelik öyle" cevabı geliyor. "Bu yönetmelikte yok" deniyor "onu biz öyle uygun gördük" deniyor. "Anadolu Lisesini kazanan onbinler ne olacak?" diye soruluyor cevap yok.

"İl içi başlamadan normları ayırın, sorun yaşanır" diyoruz, tıkanan kulağı açan yok. İl içi süreci başlıyor bazı okullar açılmıyor Anadolu diye, bazıları açılıyor Anadolu olduğu halde. Madem Anadolu olan olmayan ayrımı yaptınız il içinde normları ayırsaydınız da herkes yerini bilse doğru olmaz mıydı sorusunun cevabını bulabilecek yetenek yok.

İşin Türkçe'si şu ki; geçmişi bilmeden bugünü yönetemez, geleceği inşa edemezsiniz?

Bizim cevabını bulamadığımız soru ise ?MEB ne yapmaya çalışıyor? sorusu ki bunun cevabını bulmak için olağanüstü meziyetlerimiz yok.

Şimdi sizleri bu atama döneminde yaşanmakta olan birkaç sorunla baş başa bırakalım.

Lise öğretmenlerinin kafaları karma karışık. Örneklerle açıklayalım.

1- Öğretmen Anadolu Lisesi öğretmeni değil. Sistemin açılmış halini görelim.

Sistemden de gördüğümüz üzere Gaziosmanpaşa'da bulunan iki Anadolu İmam hatip Lisesini tercih edebiliyor fakat örneğin; Güngören Anadolu İmam Hatip Lisesini tercih edemiyor. Çünkü listesinde görülmüyor.

2- Okul Genel Lise iken bu yıl Anadolu Lisesi olmuştur. Bu okulda doğal olarak hem genel lise hem de Anadolu Lisesi öğrencisi olacaktır. MEB defalarca söylediğimiz gibi Anadolu ile Genel Lise normlarını ayırmadığından Genel Lise öğretmeni bu okulları tercih edememektedir. Örneğe başvurudan bakalım.

Listeye dikkat edersek Sarıyer Behçet Kemal Çağlar Lisesi bu yıl Anadolu'ya dönüştü ve 2012-2013'te onlarca şubede binden fazla genel lise öğrencisi bulunacağı halde genel lise öğretmeni atanamayacaktır.

3- Bu yıl Meslek Lisesine dönüşen kurumlardan Anadolu statüsünde olan Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesine dönüşen kurumlar da sistemde genel lise öğretmenlerine görülmemektedir.

4- Bazı Sağlık Meslek Liseleri görülürken bazıları gözükmemektedir. Örneğin Bakırköy'deki Sağlık Meslek görülmekte iken Bahçelievler'deki görülmemektedir. Bu okullarda meslek dersi öğretmenlerinden dahi Anadolu Statüsünde öğretmen olma şartına göre sistemin açıldığını dün ele almıştık. http://www.memurlar.net/haber/261864/

Meslek dersi öğretmenleri Anadolu Lisesi öğretmen seçme sınavına tabi olmadıkları halde sistem böyle çalışmaktadır.

5- Yönetmelikte açıkça;

"Madde 20:..(15) Görevli oldukları eğitim kurumu kapatılan, norm kadro uygulaması nedeniyle görevli oldukları eğitim kurumunda norm kadro fazlası olmaları ya da haklarında yapılan soruşturma sonucu görev yerleri istekleri dışında idari tasarrufla değiştirilen öğretmenlerin, bulundukları eğitim kurumunda çalışılması gereken sürenin hesabında daha önceki eğitim kurumlarında geçen süreleri birlikte değerlendirilir."

yazdığı halde norm fazlası olup yer değiştirmek zorunda kalanlara yer değiştirmede bu hak verilmemektedir. Çünkü sistemde böyle bir menü yoktur. MEBBİS'teki beyan durumlarını inceleyecek olursak.

Buradan da görüleceği üzere sistem bu kadar yanlış işletilmektedir.

Bu sistemle yer değiştirmeler yapılmaktadır.

Gerisini siz düşünün.

Saygılarımla?

Maksut BALMUK
Eğitim Yöneticisi

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber