Yer Değiştirme İşlemleri Aksıyor

Yer değiştirme işlemleri Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan "Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına Dair Yönetmelik" hükümlerine göre yürütülmektedir. Bu yönetmeliğin aksayan yönlerini tespit edip sorunları çözmekle yükümlü kuruluş Başbakanlığa bağlı Devlet Personel Başkanlığıdır. Ancak, hizmet bölgelerinin iller itibariyle düzenlenmesi, eş durumu naklinde kimin kime tabi olduğu ve memur olma zorunluluğu ile il müdürlüklerinin vekaleten gördürülmesinde çok önemli sıkıntılar yaşanmasına rağmen Devlet Personel Başkanlığınca hala yeni bir düzenleme yapılmamıştır. Konuya ilişkin özel dosya için başlığa tıklayın.

Haber Giriş : 29 Ağustos 2005 00:47, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

DEVLET MEMURLARININ YER DEĞİŞTİRME SURETİYLE ATANMALARINA DAİR (İLİŞKİN) YÖNETMELİKLE İLGİLİ OLARAK YAŞANAN SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına Dair (İlişkin) Yönetmelikle ilgili olarak bir çok sorun yaşanmasına rağmen bu sorunların çözümüne yönelik olarak herhangi bir adım atılmadığını üzülerek de olsa müşahade etmekteyiz. Bu sorunları aşağıda maddeler halinde sıralayacağız.

1- Yönetmelikte yer alan hizmet bölgeleri iller itibariyle düzenlenmiştir. Bu şekilde bir düzenlemenin en önemli sakıncası ilçe düzeyinde teşkilatlanan kurumlarda görülmektedir. Bu durumu bir örnekle açıklamak gerekirse 1 inci hizmet bölgesinde yer alan bir ilin öyle ilçeleri var ki 6 ncı hizmet bölgesinde yer alan bir ilden kat kat kötü şartlara sahiptir. Bu nedenle illerin ve ilçelerin gelişmişlik düzeyi dikkate alınarak yeniden bir sıralama yapılmalıdır.

2- Eş durumundan nakilde kim kime tabi belli değil: Yönetmelik'in 9'unccu maddesinde yer alan "Aynı kurumda çalışıp da her ikisi de yer değiştirmeye tabi olan eşlerden ast durumunda olanın görev yeri üst durumda olana bağlı olarak değiştirilir. Farklı kurumlarda çalışıp da her ikisi de yer değiştirmeye tabi olan eşlerden unvan, kadro ve görev bakımından daha aşağıda bulunanın görev yeri yukarıda bulunana bağlı olarak değiştirilir." hükmünün uygulamada bir çok çıkardığı bilinmektedir. Bu durumu örneklendirmek gerekirse; A kurumunda görev yapan bir veteriner hekimin kadro derecesi 5, öğretmen olan eşinin ise yine kadro derecesi 5 olsun. Bu durumda eşlerden hangisi diğerine tabi olarak yer değiştirme talebinde bulunacaktır? Bu örnekten de görüleceği üzere ast üst ilişkisi çok zayıf bir ifade olarak görülmektedir. Bu durumun mutlaka açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.

3- Eş durumundan nakilde hala memur zorunluluğu var: Yönetmeliğin Eş Durumunun Belgelendirilmesini düzenleyen 14'üncü maddesinde; "(B) özür grubuna dayanarak memurun yer değiştirme isteğinde bulunabilmesi için; eşinin Devlet Personel Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında 8.6.1984 tarih ve 217 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi bir kurumda memur statüsünde çalıştığını, görev yeri belgesi ve nüfus kağıdı örneği ile belgelendirmesi gerekir. Ayrıca, eşlerden birinin bağlı olduğu nüfus idaresinden alınacak evlilik durumunu kanıtlayan belgenin de eklenmesi gerekir." ifadesine yer verilmiştir. Her ne kadar 657 sayılı Kanunun 72 nci maddesinde de memur ifadesi kullanılsa da memur ifadesine takılı kalmanın bir çok sorunu beraberinde getridiği görülecektir. Özellikle bazı kurumlarda ssk ya veya Bağkura tabi olan eşlerde eş durumu özründen yararlandırılmaktadırlar. Örneğin MEB, yılladan beridir bünyesinde memur istihdam eden bazı kurumlar özelleştirme sürecinden sonra bünyesinde memur istihdamını sona erdirmişlerdir. Örneğin Ziraat Bankası... Şimdi, Ziraat Bankasında çalışan bir personelin durumu ne olacaktır? Madde hükmüne bakıldığı zaman yapılacak fazla bir şey olmadığı görülecektir. Aynı şekilde KİT lerde görev yapan sözleşmeli personelin durumu da aynı kategoridedir. O zaman şu soru akla gelmektedir; Anayasanın aile birliğinin muhafazasını öngören hükmü nerede kaldı. Çözüm olarak memurlar eşlerini çalıştırmasın kolaycılığına mı kaçacağız yoksa köklü bir çözümmü getireceğiz.

4- IV, V ve VI bölgeler için nüfus tespiti azdır: Memurun Yer Değiştirme Suretiyle Atanamayacağı Hizmet Yerlerini düzenleyen 15'inci maddesinde hangi memurların nerelere atanamayacağı belirlenmiş olup, bu durumun istisnası ise "a) Ekli 1 Sayılı Cetvelde IV, V ve VI ncı bölge kapsamında belirlenen il merkezleri ile bunlara bağlı ilçe merkezlerinden nüfusa 50.000'i aşan yerlere,
b) Diğer il veya ilçe merkezlerinden nüfusu 100.000`i aşan yerlere, yapılacak atamalarda yukarıdaki fıkra hükmü uygulanmaz. Kurumlar hizmet gereği ve özelliklerini dikkate alarak ikinci fıkrada belirtilen sınırın üzerinde bir rakam tesbit edebilirler."
hükmüdür. Bu hüküm dikkatli bir şekilde incelendiğinde IV, V ve VI bölgeler için nüfusun çok az tesbit edildiği görülecektir. Halbuki az gelişmiş bölgelerde nüfusun daha yüksek diğer bölgelerde ise daha düşük belirlenmesi gerekmektedir. Çünkü, az gelişmiş bölgelerde ikili diyaloglar daha yüksektir. Ancak, madde düzenlemesinde tam tersi yapılmıştır.

5- Askerlikte geçen süreler bölge hizmetinden sayılacak mı?Bölge Hizmetinden Sayılmayacak Süreleri düzenleyen 23'üncü maddede; "657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun değişik 108 nci maddesinin 1-4 üncü fıkraları uyarınca aylıksız izin almak suretiyle geçirilen süreler bölge hizmetinden sayılmaz." hükmüne yer verilmiştir.

657 sayılı Kanunun Aylıksız İzni düzenleyen 108'inci maddesinde; "Devlet memurunun bakmaya mecbur olduğu veya memur refakat etmediği takdirde hayatı tehlikeye girecek ana, baba, eş ve çocukları ile kardeşlerinden birinin ağır bir kaza geçirmesi veya önemli bir hastalığa tutulmuş olması hallerinde, bu hallerin raporla belgelendirilmesi şartıyla Devlet memurlarına, istekleri üzerine en çok altı aya kadar aylıksız izin verilebilir. Aynı şartlarla bu süre bir katına kadar uzatılabilir.
Devlet memurlarına on hizmet yılını tamamlamış olmaları ve istekleri halinde memuriyet süreleri boyunca ve bir defada kullanılmak üzere altı aya kadar aylıksız izin verilebilir. Ancak, Sıkıyönetim veya olağanüstü hal ilan edilen bölgelere veya kalkınmada öncelikli yörelere 72 nci madde gereğince belli bir süre görev yapmak üzere mecburi olarak sürekli görevle atananlar hakkında bu bölgelerdeki görev süreleri içinde bu fıkra hükmü uygulanmaz.
Doğum yapan memurlara istekleri halinde 104 üncü maddenin (A) bendinde belirtilen sürelerin bitiminden itibaren 12 aya kadar aylıksız izin verilir.
Yetiştirilmek üzere (bursla gidenler dahil) yurt dışına Devlet tarafından gönderilen öğrenci ve memurlarla, yurt içine ve yurt dışına sürekli görevle atanan memurların eşlerine memuriyetleri süresince her defasında bir yıldan az olmamak üzere en çok dört yıla kadar aylıksız izin verilebilir. Bunların dönüşlerinde, bu Kanunun 72 nci maddesi çerçevesinde görev yerlerine bağlı olmaksızın atamaları yapılır.
Aylıksız izin süresinin bitiminden önce mazeretini gerektiren sebebin kalkması halinde, memur derhal görevine dönmek zorundadır. Mazeret sebebinin kalkması halinde veya aylıksız izin süresinin bitiminde görevine dönmeyenler, memuriyetten çekilmiş sayılırlar.
Muvazzaf askerliğe ayrılan memurlar askerlik süresince görev yeri saklı kalarak aylıksız izinli sayılırlar. Bunlar hakkında 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu hükümleri ile bu Kanunun 83 üncü maddesi hükümleri saklıdır."
hükmü yer almaktadır.

Bu hüküm çerçevesinde, askerlikte geçen sürelerin bölge hizmetin sayılıp sayılmayacağı hususunda farklı uygulamalar bulunmaktadır.Madde metnine bakıldığı zaman askerlik 1-4 üncü fıkra dışında yer almaktadır. Ancak, bu hususun madde metninde yer alan değişiklikten mi kaynaklandığı yoksa başka bir şeyden mi kaynaklandığı hususunda tereddütler bulunmaktadır. Çünkü, özellikle öğretmenlerde askerlik süresi hizmetten sayılmaktadır.

Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin Hizmet Puanının Hesabında Dikkate Alınacak Hususları düzenleyen 37'nci maddesinde;"?..Ancak, Bu yönetmeliğin 33 üncü maddesinin (b) bendinde belirtilen süreler (muvazzaf askerlik hariç) değerlendirmeye alınmaz. Muvazzaf askerlik nedeniyle aylıksız izinli geçen süreler ile (a), (c), (d) ve (e) bentlerinde belirtilen süreler görevin geçirildiği il veya ilçenin dahil olduğu sınıfta, yurtdışında geçirilen süreler ise (A) ilçe sınıfına dahil hizmet alanlarında geçmiş sayılır." hükmü yer almaktadır. Bu hükümde de görüleceği üzere, askerlikle ilgili olarak bir belirsizlik bulunmaktadır.

6- İl müdürlükleri zorunlu olarak vekaleten gördürülüyor: Yönetmeliğin Ek 1'inci maddesinde; "190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 2 nci maddesinin (a) ve (c) bentleri kapsamında bulunan kamu kurum ve kuruluşları ile kamu iktisadi teşebbüslerinde 657 sayılı Kanuna tabi olarak istihdam edilen memurlardan,
a) Bölge Müdürü, Başmüdür, İl ve İlçe Müdürleri, Milli Eğitim Müdürü, Mal Müdürü, İl ve İlçe Müftüsü, Şube Müdürü ve diğer müdür unvanlarına,
b) Merkez Denetim Elemanlığında bulunanlardan/bulunmuş olanlardan atanacaklar hariç olmak üzere Defterdar ile Gelirler ve İşletme Bölge Müdürü unvanlarına,
c) Yukarıda sayılanlarla aynı düzeydeki unvanlara,
d) (a), (b) ve (c) bentlerinde belirtilen unvanların yardımcılıklarına,
atanacak olanların ilk görev yerleri, atanacakları kurum veya kuruluşun hizmet birimi olması halinde bu Yönetmeliğe ekli (1) sayılı cetvelde yer alan 5 ve 6 ncı hizmet bölgeleridir.
Bu hizmet bölgelerine atananlar görevleri süresince bu Yönetmeliğin 12 nci maddesinde yer alan hükümlerden yararlanamazlar.
Birinci fıkradaki kurum ve kuruluşların, diğer hizmet bölgelerindeki yukarıda belirtilen kadrolarına atanabilmek için ilgililerin sözü edilen görevlerde iki yılını tamamlamış olmaları gerekir. Ancak, diğer unvanlarda bu hizmet bölgelerinde en az dört yıl görev yapmış olanlarda bu şart aranmaz.
5 ve 6 ncı hizmet bölgelerine dahil illerde atamayı yapacak kurum veya kuruluşa ait yukarıda sayılan unvanlarda boş kadro bulunmadığı hallerde, daha sonra bu bölgelere atanmak üzere diğer illere atama yapılabilir."
hükmü yer almaktadır.

Bu hüküm nedeniyle bir çok kurumun il müdürlükleri vekaleten yürütülmektedir. Nasıl ki Merkez Denetim elemanlarının bilgi ve becerisinden istifade edebilmek için böyle bir düzenleme yapılmışsa en azından müşterek kararnameyle atananlar için de istisna konmalıdır. Aksi takdirde 5 ve 6 ncı bölge hizmeti olmadığı için nitelikli bir çok personelin asaleten il müdürü olarak veya Bölge Müdürü olarak atanması mümkün olmayacaktır. Diğer bir durum ise bazı hallerde Kararnameler Cumhurbaşkanınca imzalanmamaktadır. Bu durumda ise mevcutlar göreve vekaleten devam etmekte ancak, bu nedenle 5 ve 6 ncı bölge illerindeki kadrolar dolu olmadığı için bölge hizmeti olmayanların 5 ve 6 ncı bölge dışındaki illere atanmaları mümkün olamamaktadır. Bu durumun kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun olduğunu kimse iddia edemez.
Kaldı ki Yönetmeliğin geçici maddeleriyle Ek 1'inci maddesi delik deşik olmuştur. Örneğin Yönetmeliğin geçici 3'üncü maddesinde; Kültür ve Turizm Bakanlığınca il müdürlüğü kadrolarına yapılacak atama işlemlerinde 31/12/2003 tarihine kadar bu Yönetmeliğin Ek-1 inci maddesi hükümlerinin uygulanmayacağı belirtilmiştir. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür.

Sonuç olarak yukarıda anlatmaya çalıştığımız hususlarla ilgili olarak harekete geçilerek gerekli düzenlemelerin yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu konuyla ilgili gerekli düzenleme yapması gerekli kurumu açıklamamıza gerek varmı? Şayet bilinmiyorsa bu açıklamayı da yapabiliriz. İlgili kurumların sorunların bir adım ilerisinden gitmesinin gerekli olduğunu düşünüyoruz.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber