İstihbarattan 'örgüt ve çetelerin çengel attığı gençleri kurtarma' projesi...
Sabah/Muharrem SARIKAYA
Üniversiteler hafta başında açılmaya hazırlanırken, Emniyet İstihbarat Daire
Başkanlığı da bir projeyi uygulamak için kolları sıvamış.
Proje aslında yeni değil... Geçen yıl bazı illerdeki üniversiteler ve gençlerin
yoğun olarak gittiği mekanlarda pilot olarak uygulanmış.
Başarılı olduğu görülünce, bu yıl Türkiye çapına yaygınlaştırılması kararlaştırılmış.
Projenin özü şu:
"Yasadışı örgüt ve çetelerin çengel attığı gençleri kurtarmak..."
Uygulama, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı'nın alışılmış
davranış kalıbının dışında...
İstihbarat Daire Başkanlığı genelde şöyle bir çalışma tarzı izlerdi: Teknik
ve gözleme dayalı veriler, acil durumda hemen müdahale edilerek sonuçlandırılır..
İleriye dönük beklentiler de güvenlik birimlerine rapor edilirdi.
Önleme, diğer birimlerin de katılımıyla gerçekleştirilirdi.
Birlikte kurtaralım
Proje ile başlatılan ve geçen yıl bazı üniversitelerde uygulanan proje ise suçu
"sosyal girişimle önceden önlemeyi" hedefliyor.
Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun, sohbetimizde geçen
yıl pilot olarak uyguladıkları projeyle elde ettikleri sonuca ilişkin örnekler
verdi.
İsimler ve gerçekleştiği mekanlar bizde saklı kalması kaydıyla iki yaşanmış
örnek: İlki yakın geçmişten.. Terör örgütünün bir gence çengel attığı belirlenmiş.
Teknik dinleme sonucunda, örgütün bu genci canlı bomba yapmaya kadar götürecek
hedefleri olduğu tespit edilmiş.
Araştırma sonucunda, gencin geçmişte herhangi bir olaya karışmadığı tespit edilmiş.
Mütevazı bir yaşam sürdüren ailesinin de geçmişte yasadışı bir faaliyetine rastlanmamış.
İstihbarat elemanları bir gün ailenin kapısını çalmış.
Çocukları ile ilgili bütün veriler annebabanın önüne konulmuş ve şu teklifte
bulunulmuş:
"Gelin çocuğunuzu örgütün elinden birlikte kurtaralım. Yoksa sonu, Adalet
Bakanlığı'nda eylem yapmak isterken öldürülen canlı bomba Eyüp Beyaz gibi olacak..."
Aile devreye girmiş, çocuğuna sahip çıkmış.
Emniyet mensuplarının da desteği ile genç örgütün çengelinden kurtulmuş.
Üniversitedeki çalışma
Diğer örneği, batıda yer alan ildeki üniversiteden.
Diyarbakırlı bir genç, üniversiteyi başarıyla kazanmış.
Bir süre sonra, PKK elemanlarıyla temasa geçtiği belirlenmiş.
Geçmişiyle ilgili veriler incelendiğinde, gencin hem kendisinin, hem de ailesinin
PKK ile bir ilişkisinin olmadığı görülmüş.
Bu kez, gençle doğrudan görüşülmesi kararlaştırılmış.
Yaptığı temaslar, raporlarla önüne konulmuş ve neden böyle bir yola yöneldiği
sorulmuş.
Yanıtı şu olmuş: "Üniversiteye geldiğimde, kendilerine 'ülkücü' diyen grup
bizi dışladı. Kampusta dolaşırken çekirdek çitleyip, kabuğunu yüzümüze tükürdüler.
Yolda yürürken, 'kart, kurt ne haber lan?' deyip omuz atıp yere düşürdüler.
Kendimi korumak için örgütle temas kurdum. Güneydoğulu diğer arkadaşlarla da
birlikte olduk. Bizden korkmaya başladılar..." Bu kez üniversite yönetimi
ve gençleri taciz eden öğrencilerle konuşulmuş.
Üniversite rektörünün büyük desteği olmuş, gençlere sahip çıkmış.
Taciz edenlere şu uyarıda bulunulmuş:
"Siz PKK'ya karşı olduğunuzu söylüyorsunuz, ama gençleri bizzat PKK'nın
kucağına itiyorsunuz..."
Uyarı sonuç vermiş. Daha önce çatışan gençler birlikte konserlere gitmeye başlamışlar.
Başkan Sabri Uzun, benzer şekilde birçok kişiyi çetelerin ve terörün kucağından
kurtardıklarını bildirip ekledi:
"Yüzde yüz güvenlik, sıfır maliyet elde ettik, üstüne insan kazandık..."
"Eylem yapsın da yakalayalım" anlayışı, "insan kazanalım"
eylemine dönüşünce demek ki sonuç alınıyormuş.