Babacan, Orta Vadeli Programı açıkladı: Büyüme hedefleri geri çekildi/ Video

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 09 Ekim 2012 10:39, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, önümüzdeki dönemde özellikle gelişmiş ülke ekonomileri kaynaklı belirsizlik ve risklerin devam edeceğini belirterek, ''Zor bir dış konjonktüre rağmen Türkiye ekonomisi, olumlu bir performans göstermeye devam etmektedir. Kredibilitesi yüksek OVP'lerin kararlılıkla uygulanıyor olması, Türkiye'nin göstermiş olduğu bu performansa büyük katkı sağlamıştır'' dedi.


2013-2015 dönemini kapsayan Orta Vadeli Programa ulaşmak için tıklayınız.

2013-2015 dönemini kapsayan Orta Vadeli Mali Plan ve Eklerine ulaşmak için tıklayınız.

2013-2015 Dönemi Bütçe Hazırlama Rehberine ulaşmak için tıklayınız.


Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'le birlikte Başbakanlık Merkez Bina'da düzenlediği basın toplantısıyla 2013-2015 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Program'ı (OVP) açıkladı.

Babacan, burada yaptığı konuşmada, uzunca bir süredir üzerinde çalışılan OVP'nin dün akşam itibariyle tamamlandığını ve Bakanlar Kurulu Kararı ile bugün öğle saatlerinde Resmi Gazete'de yayımlanacağını söyledi.

Dünya ekonomisiyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Babacan, küresel krizin başlamasıyla birlikte, yaklaşık 5 yıl geçmesine rağmen dünya ekonomisinde henüz bir istikrar ortamının sağlanamadığını ifade etti.

Önümüzdeki dönemde, özellikle gelişmiş ülke ekonomileri kaynaklı belirsizlik ve risklerin devam etmekte olduğuna işaret eden Babacan, ''Zor bir dış konjonktüre rağmen Türkiye ekonomisi, olumlu bir performans göstermeye devam etmektedir. Kredibilitesi yüksek OVP'lerin kararlılıkla uygulanıyor olması, Türkiye'nin göstermiş olduğu bu performansa büyük katkı sağlamıştır'' dedi.

Babacan, küresel krizin dünya ekonomileri üzerindeki olumsuz etkilerinin, alınan önlemlere rağmen devam ettiğini ve ülke ekonomilerindeki yavaşlama eğiliminin sürdüğünü vurgulayarak, küresel ekonominin özellikle Avro Bölgesi'nde yaşanan sorunların, ticaret ve güven kanallarıyla diğer bölgelere yayılması sonucu tekrar zayıflamaya başladığını bildirdi.

Avro Bölgesi'nde yaşanan ekonomik ve siyasi gelişmelerin, küresel görünüm üzerinde belirleyici olmaya devam ettiğine dikkati çeken Babacan, şunları kaydetti:

''2009 yılında yaşanan daralma sonrasında 2010 yılında dünya ekonomisi toparlanma sürecine girmiş ve yüzde 5,1 oranında büyümüştür ancak 2011 yılında bu toparlanma süreci sürdürülememiştir. Avrupa Birliği'nde (AB) yaşanan mali çalkantılar ve bunun bankacılık kesimine olan yansımalarıyla ekonomi politikasına yönelik karar alma süreçlerinde yaşanan belirsizlikler, gelişmiş ülkelerde büyüme performansının beklenenden daha düşük seyretmesine neden olmuştur. Bu durum, gelişmekte olan ve yükselen ekonomilerin büyümelerine de olumsuz şekilde yansımaktadır. Bu gelişmelerle birlikte 2011 yılının Mart ayında, Japonya'da yaşanan felaketlerin, tedarik zincirine olumsuz yansımaları ve Orta Doğu ile Kuzey Afrika bölgelerinde yaşanan siyasi belirsizlikler, 2011 yılında dünya büyümesinin yüzde 3,8'e gerilemesine yol açmıştır.

Dünya ekonomisinde yaşanan bu gelişmeler sonucunda uluslararası kuruluşlar, büyüme tahminlerini aşağı doğru revize etmiştir. 2012 yılı dünya büyümesini, 2011 yılı Eylül ayında yüzde 4 olarak tahmin eden Uluslararası Para Fonu, 2012 yılı Ekim ayında ki bugün açıklana rakamdır bu... Bu tahmini yüzde 3,3 seviyesine indirmiştir. Yine 2013 yılı için büyüme beklentisi, geçen yılın bu zamanlarına göre 0,9 puan düşürülmüş ve 2013 dünya büyüme beklentisi de şu anda sadece yüzde 3,6'ya çekilmiştir.''

-''Avro Bölgesi'nin tümünde 2012 yılı için 0,4 puanlık bir daralma öngörülüyor''-

Babacan, Avro Bölgesi'ne bakılınca, özellikle Avrupa Birliği'nde krizle mücadele amacıyla önemli adımların atıldığını ancak ekonomilerin canlandırılması yönünde ve kamu dengelerinde kayda değer bir ilerlemenin sağlanamadığını söyledi.

Başbakan Yardımcısı Babacan, Avro Bölgesi liderlerinin, krizle mücadele etmek için kurumsal yapının güçlendirilmesi, bankacılık birliği yol haritasının oluşturulması, ortak denetim mekanizmasının kurulması, kurtarma fonlarına esneklik kazandırılması, Avrupa İstikrar Mekanizması'na bankaları doğrudan sermayelendirme yetkisinin verilmesi konularında önemli kararlar aldığını ancak bu kararların ayrıntıları ve nasıl uygulanacağına yönelik belirsizliklerin devam ettiğini ve bunun da küresel ekonomi açısından önemli bir risk oluşturduğunu ifade etti.

Bu gelişmelere paralel olarak Avrupa'da yüksek seyreden borç oranları ve zayıf bankacılık yapısının, Avro Bölgesi'ne yönelik büyüme tahminlerinin de aşağı yönlü revize edilmesine yol açtığını belirten Babacan, geçen yıl bu zamanlar, Avro Bölgesi yüzde 1,1 oranında büyür diye tahmin edilirken, bugün itibariyle Avro Bölgesi'nin tümünde 2012 yılı için 0,4 puanlık bir daralmanın öngörüldüğünü kaydetti.

Başbakan Yardımcısı, 2013'te ise Avro Bölgesi'nin yalnızca 0,2 oranında büyüyebileceğinin beklendiğini ifade etti.

-''Gelişmekte olan ülkelerde de büyüme tahminleri aşağı doğru revize edildi''-

Sadece gelişmiş ülkelerde değil, gelişmekte olan ülkelerde de büyüme tahminlerinin aşağı doğru revize edildiğini dile getiren Babacan, ''Gelişmekte olan ülkelerin ortalamasına bakacak olursak; geçen yıl, 2012'de yüzde 6,1'lik bir büyüme öngörülüyordu. Bugün içinde bulunduğumuz durum itibariyle sadece yüzde 5,3'lük bir büyüme öngörülüyor. Buna Çin, Hindistan gibi ülkeler de dahil. Gelecek sene için büyüme beklentileri de yüzde 6,5'ten yüzde 5,6'ya aşağı doğru yaklaşık 1 puan revize edilmiş durumda'' diye konuştu.

Dünya ticaretine de değinen Babacan, ticaretin 2009 yılındaki sert daralmadan sonra 2010 yılında hızlı bir toparlama yaşadığını ancak 2011, 2012, 2013 derken dünya ticaretinin artış hızının kriz öncesi dönemlere göre daha düşük seyrettiğini anlattı.

-''İşsizlik oranlarında da olumsuz bir tablo görünüyor''-

İşsizlik oranlarında da olumsuz bir tablonun göründüğüne dikkati çeken Babacan, Avro Bölgesi'nde işsizlik oranlarının artmaya devam ettiğini, 2013'e ilişkin en son tahminin, işsizlik oranının artmaya devam ederek yüzde 11,5'e ulaşacağı yönünde olduğunu kaydetti.

Babacan, ABD'deki işsizlik oranlarında ise 2011 ve 2012 yıllarında bir toparlanma görülse de bu toparlanmanın artık yavaşlamasının beklendiğini ifade etti.

-Kamu borç stoku, gelişmiş ekonomilerin en büyük problemlerinden biri''-

Kamu borç stokunun, gelişmiş ekonomilerin en büyük problemlerinden biri olduğunu vurgulayan Babacan, ABD'nin kamu borç stokunun milli gelire oranı 2007 yılında yüzde 67 iken, gelecek yıl yüzde 111'e çıkmasının beklendiğini ifade etti.

''Bu kadar kısa bir zamanda bu kadar yüksek bir artış, gerçekten dikkatle izlenmesi gereken bir durum'' diyen Babacan, Avro Bölgesi'nde kamu borcunun Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'ya oranının da alınmış veya alınacak bütün tedbirlere rağmen artmaya devam ettiğini söyledi.

-''Petrol fiyatlarının yaklaşık 110 dolar seviyesinde seyredeceğini varsaydık''-

Babacan, petrol fiyatlarının ise yüksek ve dalgalı seyrettiğine işaret ederek, ''Biz, OVP döneminde petrol fiyatlarının yaklaşık 110 dolar seviyesinde seyredeceğini varsaydık. Bu, aynı zamanda uluslararası kuruluşların beklentileriyle yakın ama daha çok da bizim petrol tedarik ettiğimiz ülkelerin arz durumunu ve bizim talep kompozisyonumuzu dikkate alan bir değerlendirme'' diye konuştu.

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, bu yıl sonunda ekonominin büyüme hızının yüzde 3,2 olarak gerçekleşmesini beklediklerini belirterek, 2013 yılındaki büyüme hızının yüzde 4, 2014 ve 2015 yıllarındaki büyüme hızlarının ise yüzde 5 seviyesine ulaşmasını hedeflediklerini bildirdi.

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'le birlikte Başbakanlık Merkez Bina'da düzenlediği basın toplantısında, 2013-2015 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Program'ı (OVP) açıkladı.

Türkiye ekonomisiyle ilgili değerlendirmede bulunan Babacan, Türkiye'nin 2011 yılında kaydettiği yüzde 8,5 oranındaki Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYH) büyümesiyle dünyadaki büyüme hızı en yüksek olan ülkeler arasında yerini aldığını belirtti. Söz konusu büyümenin özel tüketim ve sabit sermaye yatırımı kaynaklı olduğunu anlatan Babacan, yurt içi talepteki canlanmanın özellikle imalat sanayi, inşaat, ticaret ve ulaştırma sektörlerinde yüksek katma değer artışlarını beraberinde getirdiğini kaydetti.

Babacan, küresel ölçeklerdeki belirsizlikler ve cari işlemler açığındaki artış karşısında aldıkları önlemler sayesinde ekonomik faaliyetlerin özellikle yılın son çeyreğinden itibaren yavaşlama eğilimine girdiğini ifade ederek, söz konusu yavaşlamanın bu yılın ilk yarısında da devam ettiğini belirtti. Son 1 yılda net mal ve hizmet ihracatının büyümeye katkısının giderek artması sonucunda iç talebin, büyüme üzerindeki olumsuz etkisinin sınırlı kaldığını vurgulayan Babacan, bu yılın son çeyreğinde ise net mal ve hizmet ihracatının büyümeye katkısının azalmasını ve iç talebin ise nispi olarak toparlanmasını öngördüklerini söyledi.

Türkiye ekonomisinin bir dengeleme süreci yaşadığına işaret eden Babacan, bu dengelemenin dış talebin net ihracatın daha ön plana çıktığı ama iç tüketimin biraz daha geri planda kaldığı bir büyüme kompozisyonuna ulaşması şeklinde olduğunu ifade etti. Bunda dış konjonktürün de önemli etkisi bulunduğuna dikkati çeken Babacan, bu dönemde AB'ye olan ihracatta ciddi düşüşler olduğunu unutmamak gerektiğinin altını çizdi. Diğer bölgelerde sağlanan ihracat artışıyla dengeyi sağladıklarını belirten Babacan, net ihracatın büyümeye olumlu etkisinin şu ana kadar devam ettiğini vurguladı.

Babacan, işsizlik rakamlarının kriz öncesi seviyelerin de altına indiğini, şu anda ilk kez OECD ortalamaların altında yer aldığını söyledi.

-Yeni ekonomik hedefler-

Babacan, yeni OVP'nin temel amacının, küresel ekonomide devam eden sorunlara rağmen büyümeyi potansiyel seviyesine çıkarmak ve istihdamı artırmak, enflasyonla mücadeleye devam etmek, cari işlemler açığındaki düşüş eğilimini sürdürmek, yurt içi tasarrufları artırmak ve bunların sonucunda makroekonomik ve finansal istikrarı güçlendirmek olduğunu söyledi.

Bu yılın son çeyreğinde net mal ve hizmet ihracatının büyümeye katkısının azalması, iç talebin nispi olarak toparlanmasını öngördüklerini belirten Babacan, ''Bu kompozisyondaki değişiklik ve beklenen trendler sonucu 2012 yılının büyümesinin yüzde 3,2 civarında olacağını beklemekteyiz'' dedi.

AB ülkeleri başta olmak üzere dış pazarlardaki talep yetersizliği sebebiyle 2013 yılında GSYH'deki büyümenin yüzde 4 olmasını öngördüklerini belirten Babacan, 2014 ve 2015 yıllarında ise büyümenin yüzde 5 seviyesine ulaşmasını hedeflediklerini bildirdi.

-''İşsizlik düşmeye devam edecek''-

Program döneminde ekonomik büyümeyle beraber tarım dışı istihdamda 1 milyon 600 bin ilave istihdam oluşmasını beklediklerini dile getiren Babacan, şöyle devam etti:

''Yani 2013, 2014, 2015 yıllarında, büyümeyi yüzde 4, 5 ve 5 öngördüğümüz yıllarda, toplam tarım hariç 1 milyon 600 bin istihdam oluşmasını bekliyoruz. Toplam istihdam da yine benzer bir rakam olarak gerçekleşecek. Dönem sonunda iş gücüne katılma oranın yüzde 49,8, istihdam oranının yüzde 45,5 olmasını, işsizlik oranının ise yüzde 8,7'ye düşmesini bekliyoruz. Yani işsizlik oranında tedrici bir düşüş, istihdamda da nispeten güçlü bir artışı önümüzdeki 3 yılda göreceğimizi öngörmekteyiz.

Enflasyona bakacak olursak bu yıl sonunda TÜFE yıllık artış hızının yüzde 7,4 olmasını bekliyoruz. Tabii ki bu bir tahmin. Her ay yeni veri geldikçe bu tahminlerde aşağı ve yukarı yönde oynamalar yapılabiliyor. Bu yılı yüzde 7,4 olarak öngörüyoruz. Toplam talep koşullarının enflasyona düşüş yönünde yaptığı katkının program döneminde devam edeceği ve emtia fiyatlarındaki eğilimin aşağı yönlü olacağını öngörmekteyiz. Bu çerçevede baktığımızda gelecek yıl 2013 yılı için enflasyonun yüzde 5,3'e düşeceğini, 2014 ve 2015'te yüzde 5 ve 5 olan hedefimiz çerçevesinde gerçekleşeceğini tahmin etmekteyiz. Buradaki varsayımımız petrol fiyatlarının 110 dolar civarında seyretmesi.''

Babacan, 2011 yılında cari açığın yüzde 10 civarında gerçekleştiğini hatırlatarak, 2012 sonunda cari işlemler açığının yüzde 7,3'e düşeceğini tahmin ettiklerini bildirdi. Babacan, program dönemi boyunca da bu düşüş trendinin devam edeceğini öngördüklerini belirtti.

Alınan tedbirlere bağlı olarak yurt içi talepte olan azalma ve aynı zamanda net ihracattaki artışın da cari açığın düşüşüne önemli katkı sağladığına işaret eden Babacan, program döneminde yurt içi tasarrufların artırılmasının, ekonominin üretim yapısının ithalata olan yüksek bağımlılığını azaltmaya yönelik politikaların da devam etmesini hedeflediklerini söyledi. Babacan, program dönemi sonunda, 2015'te yüzde 6,5'lik bir cari açıkla dönemi tamamlamayı öngördüklerini kaydetti.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber