MİT'e kim kaset taşıdı?
FİKRİ Sağlar'ı tanırsınız. Bir dönem Kültür Bakanı, uzun yıllar Meclis'in en
hareketli ismiydi. Genellikle derin konulara dalardı.
İş adamı Korkmaz Yiğit ile Alaattin Çakıcı arasındaki teyp kasetini açıklayarak
Türkbank skandalını ortaya çıkaran ve Mesut Yılmaz Hükümeti'nin gensoruyla düşürülmesine
neden olan da oydu.
Geçen hafta, bir dönemin bu hızlı milletvekiliyle görüştük. Sağlar, o dönemde
kendisiyle röportaj yapan bir bayan gazetecinin, röportaj henüz yayınlanmadan
ses kasetini MİT'e götürdüğünü açıkladı.
Sağlar, skandalı şöyle anlattı: ?3 Kasım 1996'daki Susurluk skandalının ardından
TBMM'de bir Araştırma Komisyonu kuruldu, ben de üyesiydim. Birçok gazeteci benimle
röportaj talep ediyordu. Bir bayan gazeteciyle de röportaj yaptık. Haftalık
bir yayın organında çalışıyordu. Susurluk, polis, MİT, siyaset, çeteler gibi
her konuyu konuştuk, düşüncelerimi açıkladım. Ertesi gün bu gazetecinin, MİT
Müsteşarlığı'na gidip, benimle yaptığı röportajın kasetini teslim ettiğini duydum.
Röportaj henüz yayınlanmamıştı.?
Peki, sonra ne oldu? Sağlar, kasetin MİT'e götürüldüğünü duyunca hemen bayan
gazeteciyi aradığını söyledi ve aralarında geçen diyalogu şöyle aktardı: ?Bana
(Sizinle röportaj yaptığımı öğrenmişler, beni aradılar ve görüşmek istediler.
Ben de gittim, kaseti istediler) dedi.?
Bunun üzerine dönemin MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun'u arayan Sağlar, bu görüşmeye
ilişkin ise şu bilgileri verdi: ?Sayın Atasagun, görüşme isteğinin gazeteciden
geldiğini, kendilerinin böyle bir talebi olmadığını belirtti. Hatta (Sayın Sağlar,
siz legal bir kişisiniz. Milletvekilisiniz. Zaten yaptığınız açıklamalar, demeçler
her gün basında yer alıyor. Sizin röportajın kasetini, biz neden gazeteciden
isteyelim. Kendisinin bizimle görüşme talebi vardır ve bu teyitlidir) dedi.
Sayın Atasagun'un söylediklerinden ikna oldum. Bu gazeteci ile bir daha görüşmedim.?
?Peki bu bayan gazeteci kim, hâlâ basında çalışıyor mu?? diye sorduk. Sağlar,
?Evet, şimdi büyük bir gazetede çalışıyor? dedi ve isim vermekten kaçındı. Ancak
uzun sohbetin sonunda, elimizdeki parçaları alt alta, üst üste, yan yana koyarak
pazılı tamamladık.
Pazıldaki görüntü, açıkçası beni şaşırtmadı. Olayın tarafları açıklamadıkça
bu bilgiyi kendime saklıyorum. Ama isteyen fikir yürütebilir. Sizce MİT'e kaset
taşıyan bu bayan gazeteci kim?
Demirel, Taşar'ın baklavasını nasıl yedi?
YAVUZ Donat, çocukluğumdan bu yana her zaman saygı duyduğum, değerli bir yazardır.
Kısmetmiş. Milliyet ve Sabah'ta uzun yıllar birlikte çalışma imkânımız oldu.
İlerleyen yaşına rağmen hâlâ Hakkari'den Edirne'ye kadar Türkiye'nin dört bir
yanını dolaşarak, gençlere taş çıkaracak enerjiyle ?hayatın içinden? yazmaya
devam eder.
İddialı ve renkli yazılarıyla tanınan Yavuz Ağabey'in kahramanı olduğu bir
öyküyü, affına sığınarak yazmak istiyorum.
Yıl 1985. Süleyman Demirel'in yasaklı olduğu dönem. Mustafa Taşar da ANAP Genel
Sekreteri, Özal'dan sonra partinin en güçlü adamı.
Taşar, o dönemde Gaziantep'ten sipariş verdiği ve özenle süslediği bir tepsi
baklavayı Donat'a gönderiyor. Ambalajın üzerinde de Taşar'ın kartviziti var.
Donat, baklava tepsisini alır almaz üzerindeki Taşar'a ait kartviziti kendi
kartviziti ile değiştirip hemen Demirel'in evine gönderiyor. Donat, yasaklı
dostuna bir jest yapmak istiyor.
İki gün sonra, Demirel telefonda: ?Yavuzcuğum, çok teşekkür ederim. Baklava
çok nefisti. Nazmiye Hanım da çok beğendi. Ancak ben Mustafa Taşar'ı hiç tanımam.?
Demirel'in bu sözleri karşısında Donat, çok bozuluyor, renkten renge giriyor.
Meğer, Taşar, sadece baklava tepsisinin üzerine değil, içine de bir kartvizit
yerleştirmiş. Tabii, Donat, tepsiyi açmadığı için bu kartviziti fark edemiyor.
Acı haber, tez ulaşırmış. Olaydan, önce Taşar, ardından Özal haberdar oluyor.
Donat'ı arayan bu kez Özal: ?Süleyman Bey, Mustafa'nın (Taşar) baklavasını çok
beğenmiş mi?? Arkasından kahkahayı basıyor.
Demirel ise baklavanın tadını çıkarıyor.
Şamil TAYYAR /Tercüman