Rektörün zırhı vekilden kalın

Haber Giriş : 03 Kasım 2005 07:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Milletvekilleri hakkındaki suç dosyaları yasama dokunulmazlığı biter bitmez işleme konulurken, Yüksek Öğretim Kurulu'nun rektörlere sağladığı 'dokunulmazlık' kalkanı ölene kadar sürüyor

Yükseköğretim Kurulu'nun (YÖK) üniversite rektörlerine sağladığı 'dokunulmazlık' kalkanı milletvekillerinin 'dokunulmazlık' zırhından daha sağlam çıktı. Milletvekilleri hakkındaki suç dosyaları yasama dokunulmazlığı biter bitmez işleme konulurken, YÖK'ün rektörlere sağladığı 'dokunulmazlık' kalkanı ölene dek sürüyor. Sade vatandaşların işlediği suçlar yargı denetimine tabiyken üniversite rektörleri YÖK'ün izni olmadan yargılanamıyor. 2547 Sayılı Yükseköğretim Yasası'na göre rektörlerin, "görevleri dolayısıyla ya da görevleri sırasında işledikleri ileri sürülen suçlar" YÖK'ün onayı olmadan soruşturulamıyor.

Disiplin ve ceza işlerini düzenleyen 53.madde, "üniversite rektörleri, rektör yardımcıları ve üst kuruluş genel sekreterleri" ile ilgili suç dosyalarının önce YÖK'e gönderilmesini öngörüyor. Bu dosyalar üç YÖK üyesinden oluşan bir kurul tarafından ön soruşturmaya tabi tutuluyor. Kurulun hazırladığı raporu değerlendiren YÖK Genel Kurulu rektör hakkında 'lüzum-u muhakeme' ya da 'men-i muhakeme' kararı veriyor. Lüzum-u muhakeme kararı verildiğinde rektör hakkındaki iddialar yargıya yansıyor ve cumhuriyet savcısı ceza davası açabiliyor. YÖK'ün 'men-i muhakeme' kararı vermesi halinde ise rektör hakkındaki iddialar rafa kalkıyor, yani soruşturulamıyor ve dava konusu olamıyor. YÖK'ün bu kararı Danıştay'ın da onayından geçerse rektörler ile ilgili 'suç dosyaları' bir daha açılmamak üzere kapatılmış oluyor. Böylece suçlamalar düşüyor ve rektör aklanıyor.

YÖK yargı organı gibi çalışıyor!

Ön soruşturma sonucu YÖK'ün verdiği kararlar çoğunlukla rektörlerden yana olurken, 'men-i muhakeme' kararlarının sayıca fazlalığı dikkat çekiyor. YÖK'ün mahkeme yetkileriyle donatılmasının hukuka aykırı olduğunu savunan TBMM Ondokuz Mayıs Üniversitesi Araştırma Komisyonu Başkanı ve AK Parti Samsun Milletvekili Cemal Yılmaz Demir, YÖK'ü 'kast sistemi' oluşturmakla eleştirdi. Kamuoyundan milletvekili dokunulmazlıklarının tartışma konusu olduğunu hatırlatan Demir, "Milletvekili dokunulmazlığı yasama dönemi sonunda kalkıyor ve milletvekili hakkındaki suçlamalardan dolayı yargılanabiliyor. Ama YÖK 'men-i muhakeme' kararı verince dosya tamamen kapanıyor. YÖK'ün mahkeme yetkileriyle donatıl-ması hukuka aykırıdır" diye konuştu.

Toptan: Sadece çaycı ve odacılara dokunulabilir

TBMM Adalet Komisyonu Başkanı ve AK Parti Zonguldak Milletvekili Köksal Toptan, Türkiye'nin en önemli sorunlarından birisinin 'dokunulmazlıklar' olduğunu belirterek, "Kamuoyu salt milletvekili dokunulmazlığına odaklanıyor. Ama sorun sadece milletvekilleriyle ilgili değil. Türkiye'de odacılar ve çaycıların dışında herkesin dokunulmazlığı var" diye konuştu. YÖK'ün 'men-muhakeme' yetkisinin yasal olduğunu kaydeden Köksal Toptan, "Kanun çıkarıp, bazı kişileri kanun zırhı altına alabilirsiniz. Ama geldiğimiz çağda bunun hukuki olduğunu söylemek ve çağdaş demokrasi anlayışı ile bağdaştırmak mümkün değil" yorumunu yaptı.

Sami Türk: Düzenleme 12 Eylül'de kaldırılmıştı

Rektörlere ayrıcalık getiren sistemi savunan eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, devlet memurları için farklı bir kovuşturma yapılmasının gereklilik olduğunu kaydetti. Bu tür düzenlemelerin kamu görevlilerinin görevini güven içinde yapabilmesini sağladığını belirten Türk, "Görevlilerin güven içinde çalışabilmesi için bu düzenleme gerekli" dedi. Sözkonusu düzenlemenin 12 Eylül'den sonra kısa bir süre kaldırıldığını açıklayan Türk, "O zaman da öğretim üyeleri derse girmeden önce savcılığa uğramak zorunda kaldı. Çünkü birileri 'Komünizm propagandası yaptı' gibi ihbarlarda bulunuyordu. Bu nedenle aynı hükümler tekrar getirilmek zorunda kaldı ve YÖK Yasası'nın 53.maddesi konuldu" dedi.

yenişafak

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber