Diyarbakır Çocuk Yurdu'nda işkence iddiası
Elazığ Zülfü Ağar Meslek Yüksek Okulu Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Cengiz Yıldız,
"Yetiştirme yurtlarında çocuk muhbir var mı?" konusuna yeni bir boyut
getirdi. Yıldız, Diyarbakır'da, 7-17 yaş grubu yetiştirme yurdunda kalan 110
çocuk üzerinde yaptığı araştırma sonucunda, idarenin her dönem yurdu idare edebilmek
için 'muhbir' olarak nitelendirilen kişiler bulundurduğunu tespit ettiğini öne
sürdü.
Elazığ Zülfü Ağar Polis Meslek Yüksek Okulu Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Cengiz Yıldız, Diyarbakır Yetiştirme Yurdu'nda kalan gençlerin, yurttan memnuniyetlerine ilişkin bir anket çalışması yaptı. Yıldız, araştırmasında, "Çocuk yuvaları ve yetiştirme yurtlarında verilen hizmet, zaman içinde kurumsallaşmaya ve ideal ölçülere ulaşmasına rağmen, yurdun kışla havasında olması, aile ortamının aranmasına ve dolayısıyla memnuniyet düzeyinin düşük olmasına yol açmıştır" dedi. Yrd. Doç. Dr. Cengiz Yıldız, Diyarbakır'da 7-17 yaş grubu yetiştirme yurdunda kalan 110 çocuk üzerinde bir araştırma yaptığını söyleyerek, araştırmaya göre idarenin her dönem yetiştirme yurdunu idare edebilmesi için seçilmiş kişileri bulundurduğunu ileri sürdü.
Yıldız, "Bunun adına muhbir mi, casus mu veya ispiyoncu mu denilir, bunu
kamuoyuna bırakıyorum. Ancak, bunun önüne geçilmediği vakit daha çok tehlikeli
boyutlar ortaya çıkar. 2002 yılında çocuk yurt ve yuvalarında kalan 110 çocuk
üzerinde yapılan araştırmada, çocuklara yapılan baskı ve kötü muamelenin perde
arkasında idarecilerin kendi sistemlerine uyabilmesi için 'seçilmiş' veya 'muhbir'
denilen çocuklar vardır. 7-17 yaş gruplarının bulunduğu yetiştirme yurdu tıpkı
cezaevindeki koğuş uygulamasında olduğu gibi, seçilmiş kişilerin idareyle olan
ilişkilerinden dolayı diğerlerine karşı baskı ve şiddet uyguladığı bir nevi
ağalık sisteminin etkisini göstermektedir" şeklinde konuştu.
7-17 yaş arasındaki çocukların aynı koğuşta kalmasının sakıncalarını anlatan Yıldız, "Büyük yaştaki çocuğun küçük yaştaki çocuğa şiddet, baskı ve zorla bir şeyler yaptırmasının yanı sıra, cinsel tacize kadar varabilecek unsurlarla karşılaşıldığını" öne sürdü. Yıldız, araştırmada, 10 çocukla yüz yüze sadece odalarında görüştüğünü söyleyerek, "Koğuş sisteminin uygulanmasından ötürü, idare olmadığı zaman özellikle seçilmiş kişiler yurdu idare ediyor. Elbise alımına kadar seçme şansı bulunmayan yetiştirme yurtlarındaki çocuklar, sadece 'hizmetli' tabir edilen kişilerle samimiyet kuruyor" dedi.
"GECE YARILARINA KADAR İŞKENCE VE DAYAK SESLERİ DUYULUYOR"
Yrd. Doç. Dr. Yıldız, Diyarbakır Yetiştirme Yurdu yanındaki binalarda ikamet eden ailelerle görüştüklerini belirterek, "Anket dışında informel görüşmeler yaptık. Bizzat gözlemlerimiz oldu. O yetiştirme yurdu çevresinde kalan birkaç aileyle görüştük. Diyarbakır'da Batıkent denen bir mekan var. Orada birkaç kişiyle konuştuk ve bize, gece geç saatlere kadar birtakım bağırma sesleri, işkence yapıldığına dair birtakım sesler duyduklarını söylediler. Tabii bunu tespit edemediğimiz için biz sadece ifade etmekle yetiniyoruz. Bu bile aslında bu yönüyle böyle bir şeyin varlığını gösteriyor. Bunun olmaması için bu mekanların açık hale getirilerek bir şekilde kontrol edilmesi gerekir" diye konuştu. Yurtlarda yaptıkları çalışmalarda, çocukların bir kısmının intihar etmek istediğini belirlediklerini ileri süren Yrd. Doç. Dr. Cengiz Yıldız, bir kısmının da zekat vererek kendinden sonraki gençlere yardım etmek istediğini söyledi. Yıldız, "Yurtlarda 110 çocuğa bakan, belki onlarla irtibatta olan birkaç kişiyi tanıdık.
İnformel görüşme yaptığımız çocukların 5-6'sı intihar etmek istediğini dile
getirmişti. Yine, 'En çok hangi karakterde olmak istiyorsunuz?' diye sorduğumuzda,
'Sabırlı, sabırlı, sabırlı, çok sabrediyorum. Öyle bir karakterde olmak istiyorum'
şeklinde cevaplar verdiler. Çocuklar şunu söylüyor: 'Maddi imkansızlıklar olmazsa
burada kalmayız. Bir şekilde ev tutar arkadaşlarla birlikte kalırız.' Ama bir
yerde zorunluluktan dolayı burada kalıyorlardı. 'Hangi mesleği seçmek istiyorsunuz?'
diye sorduğumuzda, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'nda öğretmen olmak
veya eğitici olmak istediklerini söylediler. Nedenini sorduğumuzda ise, 'Ben
ideal bir öğretmen olmak istiyorum' şeklinde cevaplar aldık" ifadesini
kullandı.
Yrd. Doç. Dr. Cengiz Yıldız, "Ankette dini görevlerin yapılıp yapılmadığını
sorduk. En çok yapılmak istenen dini ibadet, zekat. Nedenini sorduğumuzda, 'Ben
çok sıkıntı çektim. Burada hep maddi imkansızlıklar içinde okudum, yetiştim.
Bu noktada zekat verip, ortada kalmış gençleri bir şekilde zor durumdan kurtarmak
istiyorum' şeklinde yanıtlarla karşılaştık" dedi.
Araştırma sonunda dikkat çekici noktalar arasında, "Yetiştirme yurtlarında
kalan çocukların yaş gruplarında getirilemeyen sınırlama nedeniyle ve yurtlardaki
birkaç seçilmiş kişinin idareyle işbirliğine girmesinden dolayı şiddet ve baskının
kaçınılmaz olduğu" ifadeleri yer alıyor.
İHA muhabirinin konuyla bilgi almak istediği Sosyal Hizmetler İl Müdürü Haydar İpek ise röportaj yapmak için genel müdürlükten izin alınması gerektiğini söyledi. İpek, ancak şifahi olarak bu araştırmanın 2002 yılında yapıldığını, fakat bugün gündeme getiril fetaki çocuğun küçük yaştaki çocuğa şiddet, bamesinin düşündürücü olduğunu ifade ederek, "Ancak, biz hocamızla görüştük, haber konusuyla ilgili hocamız hakkında hem idari hem de adli soruşturma açmayı düşünüyoruz" dedi.