İkinci 'derin devlet' açıklaması da Ecevit'ten...

Haber Giriş : 21 Kasım 2005 09:51, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Ecevit 'Türkiye'de derin devlet hep var'

Ecevit, ?Türkiye'de bir derin devlet olayı var. Yıllardan beri oluşan ama bugünkü hükümet döneminde artık ertelenemez hâle gelen bir olay. Bunun üzerinde mutlaka durmak gerekir. Ama bugünkü hükümet döneminde bu ne kadar olur, olabilir, bunu bilemiyorum'' dedi.

Ecevit: Türkiye'de bir derin devlet olayı var

· Eski Başbakan ve DSP'nin eski Genel Başkanı Bülent Ecevit, ?derin devlet? olayı için, ?Bunun üzerinde mutlaka durmak gerekir? dedi.

DSP'nin eski Genel Başkanı ve eski Başbakan Bülent Ecevit, Şemdinli'deki olayları değerlendirirken, ''Güneydoğu'daki olaylar maalesef çok ciddi boyutlara vardığını, bu olayları devletin de izleyemediğinin görüldüğünü? söyledi. Ecevit, ?Türkiye'de bir derin devlet olayı var. Yıllardan beri oluşan ama bugünkü hükümet döneminde artık ertelenemez hâle gelen bir olay. Bunun üzerinde mutlaka durmak gerekir. Ama bugünkü hükümet döneminde bu ne kadar olur, olabilir, bunu bilemiyorum'' dedi.

Ecevit'in önderliğini yaptığı Ulusal Uzmanlar Grubu'nun dün başlayan toplantısında Şemdinli'deki olaylar, Kıbrıs ve AB ile ilgili son gelişmeler ele alındı. Ulusal Uzmanlar Grubu'nun toplantısına ilişkin, Ecevit'in Oran Sitesi'ndeki kütüphane evinde gazetecilere açıklamalarda bulunuldu.

DSP HEYETİNİN ŞEMDİNLİ RAPORU

Toplantıda konuşan Ecevit, DSP heyetinin Şemdinli'deki olayları incelediğini ve bir rapor hazırladığını belirterek, ''Güneydoğu'daki olaylar maalesef çok ciddi boyutlara vardı. Bu olayları devletin de izleyemediği görülüyor'' dedi.

Daha sonra DSP PM üyesi Mustafa Vural, DSP Genel Başkan Yardımcısı Hasan Macit başkanlığındaki DSP heyetinin, Şemdinli olayları hakkında hazırladığı raporun özetini okudu. Raporda, Şemdinli'de olaylarla ilgili yapılan görüşmelere, tanık ifadelerine ve iddialarına yer verildi.

Bomba patlamasından sonra başlayan protesto eylemlerine ve bununla bağlantılı olaylara değinilen raporda, ''Kitabevindeki bombalı eylemin JİTEM adlı devlet örgütlenmesi tarafından planlanan ve gerçekleştirilen bir provokasyon olduğu sanısı ve kanısının eylemlerin başlıca nedeni olduğu'' vurgulandı. Raporda şunlar kaydedildi:

''Bir bölge milletvekilinin jandarma aracına yönelik eylemler sırasında orada olması, sürece nezaret etmesi, olayı değerlendirme, yorumlama biçimi, açıklamaları ve tüm bunların sıcak görüntüler olarak anında medyadan kamuoyuna yansıtılması, derin devlet-JİTEM operasyonu sanısının oluşmasında önemli etken olmuştur.

Öte yandan, olayların sürdüğü sıcak anlarda bir güvenlik görevlisinin, bir partinin genel başkanını arayarak yardım istemesi ve bu siyasî kişinin geçmişte güvenlik kurumları içindeki hukuk dışı yapılanmalar ve eylemlerle ilgili olarak adının neredeyse özdeşleştirilerek anılması da bombalama eyleminin devletin işi olduğu iddiacılarına önemli bir dayanak oluşturabilmektedir.

Tüm bu gelişmeler, görüşler ve değerlendirmeler, eylemin JİTEM adlı yapılanma tarafından yapıldığı iddiasını güçlendirmekte ve bu iddia doğrultusunda kamuoyunda yaygın bir kanı oluşmasına yol açmaktadır.

Bu olgu, protesto eylemlerinin giderek yaygınlaşmasında eylemcilere haklılık ve cesaret zemini oluşturulmasında önemli rol oynamaktadır. Öte yandan güvenlik güçleri üzerinde ise olumsuz etkiler yaratmaktadır.''

IRAK'TA YAŞANAN GELİŞMELERLE BAĞLANTILI

Raporun genel değerlendirme bölümünde ise ''Şemdinli'de başlayan ve yaygınlaşan olayların, Türkiye üzerinde oynanmaya çalışılan bölücülük oyununun bir parçası olduğu'' vurgulandı.

''Kanaatimizce Irak'ta yaşanılan gelişmelerle Türkiye'de yeniden tırmandırılan terör arasında doğru orantılı bir ilişki söz konusudur'' görüşü dile getirilen raporda, ''ABD'nin Irak'ı işgâlini izleyen süreçte terör örgütünün hareketlendiği, silahlı güçlerini, silah ve mühimmatlarını, lojistik unsurlarını, Türkiye sınırlarını aşarak ülkeye soktuğu ve konuşlandığı'' ifade edildi.

''Örgütün, önünde en büyük engel olarak gördüğü TSK ve diğer güvenlik güçlerini, iç ve dış desteklerle etkisiz kılmak için her yolu denediği'' belirtilen raporda, ''Türkiye'nin, sınır güvenliği zafiyetini derhal gidermek ve başta Irak sınırı olmak üzere sınırlarından her türlü kanunsuz geçişleri önlemek zorunda olduğu'' anlatıldı.

Raporda, ''Güvenlik güçlerinin her türlü faaliyetinin hukuk içinde yürütülmesi sağlanmalıdır. Varsa devlet içindeki hukuk dışı tüm yapılanmalar, tasfiye edilmelidir'' denildi.

Ulusal Uzmanlar Grubu üyesi Saadettin Tantan da Türkiye'de giderek büyüyen bir güvenlik sorunu bulunduğunu belirterek, hükümeti eleştirdi.

Güneydoğu ve Doğu Anadolu'daki olayların tesadüf olmadığını vurgulayan Tantan, ''orada devletin gücünün, PKK'nın gücüne teslim edildiğini'' söyledi. Tantan, ''Şemdinli'deki olaylar lokaldir, Mersin-Trabzon hattındaki olaylar ise planlıdır'' dedi.

BÜLENT ECEVİT'İN DEĞERLENDİRMESİ

Ecevit de bir soru üzerine, 57. Hükümet döneminde koalisyon ortaklarının aldığı etkili tedbirlerle bölücü terörün Türkiye'den kaldırıldığını söyledi. ''Bu, Türkiye için zor bir olay değildir'' diyen Ecevit, ''şimdi ise tam tersine bölücü örgüte kapıların tümüyle açıldığını'' ifade etti.

Ortada bir boşluk ve düzensizlik yaşandığını kaydeden Ecevit, ''Bugünkü hükümet maalesef bunun üstesinden gelebilecek durumda değildir'' dedi. Ecevit, şöyle devam etti:

''Ben özellikle son aylarda derin devlet kavramını bir kere daha gündeme getirmeye çalıştım ama maalesef kamuoyuna yansıtılmasını sağlayamadım.

Türkiye'de bir derin devlet olayı var. Yıllardan beri oluşan ama bugünkü hükümet döneminde artık ertelenemez hâle gelen bir olay. Bunun üzerinde mutlaka durmak gerekir. Ama bugünkü hükümet döneminde bu ne kadar olur, olabilir, bunu bilemiyorum.''

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü'nün tutuklanması ve üniversitenin tutuklu bulunan Genel Sekreter Yardımcısı'nın intiharına da değinen Ecevit, ''Yargı erkinde kaygı verici gelişmeler var'' diye konuştu.

RAUF DENKTAŞ'IN ÇAĞRISI

Öte yandan, toplantıda KKTC 1. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş da Kıbrıs sorununa değindi. ''Kıbrıs meselesi partiler üstü milli bir meseledir'' diyen Denktaş, Ek Protokol'ün TBMM'den geçmemesi için partilere çağrıda bulundu.

Kıbrıs konusunda Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in ortaya koyduğu milli formülü, hükümetin dikkate almasını umduğunu ifade eden Denktaş, ''Kıbrıs'ta dili, dini ayrı iki millet vardır. İki ayrı halkın varlığı inkar edilemez. İki ayrı halkın varlığı referandumla tayin edilmiştir'' dedi. ''Silah yoluyla yapılamayanın, AB yoluyla yapılmaya çalışıldığını'' vurgulayan Denktaş, ''Kıbrıs, AB için feda edilemez'' diye konuştu.

Bülent Ecevit de AB'li politikacıların aslında Türkiye'nin sorunlarını şimdiye kadar gereği gibi incelemediklerini, Kıbrıs'ı Rum adası gibi gördüklerini sözlerine ekledi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber