Aşkın'da psikolojik bozukluklar belirdi...

Haber Giriş : 26 Kasım 2005 17:04, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Psikolojik durum: Hastada ağlama, çarpıntı, vücutta yaygın titreme, mantıksız konuşmalar, dezorganize hareketler (parmak emme gibi), yoğun göğüs ağrısı gelişmiş. Tetkiklerde saptananlar: Kalp damarında tıkanıklık, kalp ritmi bozukluğu, aort anevrizması (damarda genişleme), ürik asit seviyesi ve kan şekeri yüksekliği, kan gazı bozukluğu

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi yoğun bakım ünitesinde tedavisi süren Rektör Prof. Dr. Yücel Aşkın'ın, tıbbi durumunun yanı sıra psikolojik durumu da bozuldu. Hastanenin Psikiyatri bölümünün verdiği ilk rapora göre; cezaevinde kaldığı koğuşta intihar şoku da yaşayan Aşkın'da "sürekli ağlama, mantıksız konuşma, sabit bakış ve parmak emme" gibi davranışlar gözlendi.
YYÜ Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın, tutuklu bulunduğu Van M Tipi Kapalı Cezaevi'nde aynı koğuşu paylaştığı YYÜ Genel Sekreter Yardımcısı Enver Arpalı'nın intihar etmesinin ardından, kalbindeki rahatsızlık nedeniyle 13 Kasım'da Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı.
Raporda, hastanenin acil polikliniğine getirilen Aşkın'ın sağlık durumunun; kardiyoloji, kalp damar cerrahisi, psikiyatri ve genel cerrahi anabilim dalları doktorları tarafından değerlendirildiği anlatıldı. Rapora göre, Aşkın'a, "akut stres bozukluğu ve yaygın anksiyete bozukluğu, sık ventriküler erken atım ve anterior derivasyonlarda yüklenme bulguları, pankreatit ayırı tanısı, aort anevrizması" tanı ve ön tanıları konuldu.

Durum çok ciddi
Aortta anevrizma (genişleme) oluşması nedeniyle anjiyo yapılan Aşkın'ın durumu hâlâ ciddiyetini koruyor. Raporlara göre, bazı gazetelerin yaptıkları yayının aksine Aşkın'ın çok ciddi sağlık sorunları bulunuyor.

Çok sayıda rahatsızlığı var

Rektör Aşkın'da, yoğun bakımdaki tanı ve tedavisi sonucu pek çok hastalık saptandı. Bazıları raporda şöyle:
"Elektrolit bozuklukları (hipopotasemi ve hipokalsemi), ürik asit düzeyi yüksekliği, hiperglisemi (kan şekeri düzeyi yüksekliği), kan gazı bozukluğu (yeterli oksijen sağlanamaması - metabolik alkaloz), kalp ritim bozukluğu, hipertansiyon, aort anevrizması ve sol ventrikül hipertrofisi, sol kalp çaplarında artık ve diyastolik disfonksiyon, EKG'de T dalgalarında düzleşme, dinamik ST değişikliği, T'ye yakın geçen sık ventriküler erken atımlar, düz grafilerde meditasyen genişlemesi saptandığı ve bunun üzerine ilgili klinikler tarafından rektörün konsülte edildiği..."

Anestezi (reanimasyon), göğüs hastalıkları, dahiliye, fizik tedavi ve rehabilitasyon, genel cerrahi, kardiyoloji, kalp damar cerrahisi ve psikiyatri birimleri tarafından konsültasyon raporları verilen Aşkın'ın 17 Kasım'da çekilen MR'ında da "aortta anevrizmatik genişleme, renal kortikal kist ve retroperitoneal yerleşimli kistik kitle saptandığına" işaret ediliyor.

Raporun altında Prof. Dr. Cevat Yakut, Doç. Dr. Niyazi Güler, Doç. Dr. Çetin Kotan ve Başhekim Doç. Dr. Hüseyin Avni Şahin'in imzaları bulunuyor.
'Durum bildirir rapor'da ise 23 Kasım'da anjiyografisi yapılan Aşkın'da koroner yavaş akım, sağ koroner arter PL (arka ve yan bölümü besleyen damar) dalında plak ve sol inen damarın orta bölümünde yüzde 65'lik darlık saptandığı belirtiliyor. Bu nedenle de Rektör Aşkın'ın tıkalı damarına 3.5 - 12 milimetre ölçeğinde stent konulmasının planlandığı da raporda yer alıyor.

Aşkın'a stentin önümüzdeki hafta içinde takılacağı bildirildi.

Sürekli ağlıyor

Milliyet, özellikle psikolojik durumunda önemli sorunlar gözlenen ve değişik tarihlerde konsültasyon yapılan Aşkın'ın raporlarına ulaştı. Hastanenin Psikiyatri bölümünün verdiği konsültasyon raporunda, Aşkın'ın psikolojik durumuyla ilgili çarpıcı ifadeler yer alıyor. 13 Kasım tarihli raporda şöyle deniliyor:
"Hastanın cezaevinde aynı odada kaldığı arkadaşı suisid (intihar) girişimiyle hayatına son vermiş. Hastada bunun üzerine sıkıntı, ağlama, çarpıntı, vücutta yaygın titreme, mantıksız konuşmalar, dezorganize hareketler (parmak emme gibi) gelişmiş. Hastada beraberinde sıkıştırıcı tarzda yoğun bir göğüs ağrısı gelişmiş. Bunun üzerine hasta acil servisimize getirilmiş."

Raporda, Aşkın'a yapılan muayene sonucunda "Akut stres bozukluğu ve yaygın anksiyete bozukluğunun düşünüldüğü" ifade edilerek, "Yattığı servisten rekonsültasyonu uygundur" denilerek şöyle devam ediliyor:

Genel görünüm, tutum: Görüşmeye karşı ilgisiz. Göz teması kurmuyor. Öz bakımı orta. Hasta sürekli ağlıyordu.
Bilinç, yönelim: Bilinç açık. Yönelim tam.
Dikkat: Spontan dikkat artmış. İstemli dikkat azalmış. Bellek muayenesi yapılamadı.
Algı: Aktif halüsinasyon yok. Konuşma volümü, miktarı ve hızı yavaşlamıştı.
Düşünce: Süreci tabii. İçeriğinde aktif hezeyan, fobi, obsesyon yok.
Duygu: Duygulanım disforik.
Davranış: PMA (psikomotor aktivite) artmış. Hasta bir miktar ajiteydi.
Zekâ: Tabii.
İçgörü: Var.
Yargılama: Tabii.
Soyut düşünce: Tabii.
Fizyolojik işlevler: Uyku, iştah azalmış.

'Çaresizlik depresyon yaratır'

İstanbul Tıp Fakültesi'nden Prof. Özkan, 'Raporlara göre gerilime bağlı reaksiyonlar gelişmiş. Nedeni çaresizlik hissi' dedi

"Olayı kişi olarak değil, raporda yer alan tablo olarak değerlendireceğini" belirten İstanbul Tıp Fakültesi Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sedat Özkan, "Kişinin yoğun bir psikolojik örselenme ve travma altında olduğunu düşündürüyor" dedi.
Travma sonrası stres bozukluğununun deprem sonrasında da çok sık görüldüğünü anlatan Özkan, şu değerlendirmeyi yaptı:

Ortaya çıkışı
"Rapordan anlaşıldığı gibi, psikosomatik bazı reaksiyonlar ortaya çıktığını, yani psikolojik gerginlik ve gerilime bağlı bazı fizyolojik yakınmaların ortaya çıktığını yani psikosomatik reaksiyonları düşündürüyor.

Bunlar tabii travma yaşayan kişinin bedensel ve ruhsal bütünlüğü üzerinde bir darbe oluşturan dış olaylar ve durumlar karşısında insanlarda gelişir.
Tedirgin olan, kaygı ve belirsizlik yaşayan, kontrol edemediği duygusunu yaşayan, şok altındaki insanda bazı psikolojik anlamda istemsiz davranışlar görülebilir. Özellikle bu travma etkisi kronikleşiyorsa, o zaman istemsiz davranış ve tepkiler ortaya çıkar. Bunun yanı sıra fiziksel ve düşünsel belirti ve bulgular da ortaya çıkar. Dış dünyayla ilişkiye dönük belirtiler ortaya çıkar ki, kişinin gelişim düzeyine, yaşına başına uymayan bazı reaksiyonlar görülebilir.

Diken üstü hali
Stres kuramına göre, kişi önce bir uyanıklık hali, ondan sonra bir alarm hali, sonra da tükenme haline gelir. Alarm, yani diken üstünde durma hali uzun süre devam ederse daha ciddi tıbbi ve psikolojik reaksiyonlar ortaya çıkma riski taşır. Üçüncü aşamada zaten depresyona doğru gider. Kronik stres ve travmanın devam etmesi, kişi özellikle çaresizlik, umutsuzluk, çözümsüzlük ve kontrol edememe şeklinde algılarsa, akabinde mücadeleci tutumdan vazgeçmeye doğru giderse, bir şekilde depresif bir psikolojiye girebilir.

'İntihara gidebilir'
Yaşanan stres kronikleştikçe bedensel işlevler üzerinde olumsuz etki gelişir. Kişinin mevcut bir tıbbi hastalığı varsa onun açığa çıkması, şiddetlenmesi, seyrinin olumsuzlaşmasını kolaylaştırır. Örneğin kalp hastalığı, hipertansiyonu varsa olumsuz etki eder, tedaviye cevabı aksatır. Mevcut hastalığı kötüleştirir.
Depresif bir durumdan sonra intihar gelişir, çaresizlik, tükenmişlik, umutsuzluk bütün girişimlere, çabaya rağmen durumu değiştirememe, bir sonuç elde edememe, mücadelesi sonuç vermiyorsa o zaman çözümsüzlük algısıyla bağlantılı umut yitimi gelişir."

Milliyet

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber