Yeni üniversiteler açılsın mı, açılmasın mı?

Haber Giriş : 03 Aralık 2005 16:01, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Hükümet ile YÖK'ün arasındaki gerginlik konularına bir yenisi daha eklendi. Türban ve ÖSS katsayılarından sonra şimdi bir de yeni üniversiteler konusunda kıyamet kopacak.
Hükümetin erken seçim bombası olarak gördüğü 15 artı 10 üniversiteye, YÖK hiç sıcak bakmıyor. Sadece 4'üne vize verdi. Bu da hükümetin hiç hoşuna gitmedi.
Mevcut yasalara göre, üniversiteler hükümetin önerisi ve TBMM kararıyla kuruluyor. Öğretime başlama iznini ise YÖK veriyor.
Görünen o ki YÖK istese de, istemese de AKP olası bir erken seçimi göz önünde bulundurarak 20 ile 25 arasında bir üniversitenin kuruluş kanununu TBMM'den geçirecek. Sonra tıpkı türban ve katsayılar konusunda olduğu gibi topu YÖK'e atacak.
Kamuoyuna da, "Bakın görüyorsunuz, bu YÖK her şeye karşı çıkıyor. Önce türban ve katsayılar, şimdi de üniversite" mesajı verecek. O da yetmeyecek, Başbakan Erdoğan, gördüğü her kamera ve mikrofona YÖK'ü şikâyet edip, "Bunlar eğitime de, bilime de, çağdaşlığa da karşı" diye sadece YÖK'ü değil, üniversiteleri de hedef tahtası haline getiren söylemlerde bulunacak.
Yeni üniversitelere karşı mıyım? Kesinlikle hayır. Altyapıları iyi kurulduğu takdirde istenildiği kadar açılabilir. Çünkü hem üniversite sayımız hem de yükseköğrenimdeki okullaşma oranlarımız AB ortalamalarının çok altında.
Yeni üniversitelere karşı çıkanlar, zaten şimdiki üniversitelere hoca, kaynak bulunamazken, mezunları işsiz gezerken, yenilerine ne gerek var diyerek, kestirip atıyorlar.
Oysa ODTÜ barakalarda, Hacettepe gecekondularda, Anadolu'daki üniversitelerin pek çoğu da bir rektör ve bir mühürle kurulmuştu. Ama şimdi çok önemli bir bölümü, dünya standartlarında. İyi ki de o zaman açılmışlar.
Dünle bugün arasındaki fark ise AKP'nin olaya yaklaşım tarzı. Daha önceki hükümetlerin hemen hemen hiçbirinin YÖK'le ya da üniversitelerle böylesine kavgası olmadı. Türbanlılara, "Biz iktidara geldiğimizde, rektörler size selam duracak" diyen Erbakan'ın başbakanlığı döneminde bile.
Üniversitelerin çok önemli bir bölümü Demirel dönemlerinde kuruldu ve o tam anlamıyla bir üniversite sevdalısıydı. Katkısı manevi de olsa, şu anda bile en üst düzeyde. Peki AKP üniversiteler için, kavganın ötesinde ne yaptı? Koskocaman bir hiç.
Eğer bu konuda bügüne kadar yaptıklarını referans olarak kabul edecek olursak, örneğin hazırladığı taslakları, araştırma fonlarına el koymasını, Van'da yaşananları, kadroların dondurulmasını... Tüm bunlar bir araya geldiğinde maalesef, yeni üniversitelere ve bu konudaki ısrarlara sıcak bakamıyoruz.
Bu samimi isteklerin arkasında, iddia edildiği gibi gizli gündem var mı? Kesinlikle hayır diyemiyoruz. Çünkü yeterince bilgilendirilmiyoruz...
Hükümet, bu konuda kamuoyu desteğini arkasına almak istiyorsa, her şeyden önce, mevcut üniversitelerle arasını düzeltmesi gerekiyor.
Çünkü, açılması düşünülen üniversitelerin hepsi, mevcut üniversitelerin bir parçası, eğer onların desteği olmazsa, TBMM'den istediği kadar kanun çıksın, hayata geçmeleri ve kısa sürede toparlanmaları mümkün değil.
Yani ben yaptım oldu mantığı, belki pek çok konuda yol kat edilmesine olanak sağlayabilir. Ama eğitimde özellikle de yeni üniversitelerin kurulması aşamasında ters teper. Yapanların elinde kalır. Daha da beteri, onarılması güç tatsızlıklar doğurur.
Özetin özeti: Mevcut üniversiteler gibi yeni açılacaklar da Türkiye'nin geleceği. Hiç olmazsa bu konuda ortak bir noktada buluşalım..

abbas güçlü/milliyet

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber