Aşkın davası yarın: Tahliye beklentisi

Haber Giriş : 13 Aralık 2005 07:30, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Rektör Aşkın, yarın hâkim karşısında. Dokuz sanıkla yargılanacak olan Aşkın hakkında 2131, iki yardımcısı ve bir dekan hakkında ise 1254'er yıl hapis cezası isteniyor

Soruşturma aşamasından tutuklama kararına kadar her aşaması çok tartışılan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın'la ilgili dava yarın başlıyor. Dava sanıklarından Enver Arpalı'nın cezaevinde intihar etmesine, Prof. Aşkın'ın yaşamsal tehlikeyle hastaneye kaldırılmasına yol açan ve 'siyasi linç' eleştirilerine neden olan davada Aşkın'la birlikte dokuz sanık daha hâkim önüne çıkacak. Hakkında 2 bin 131 yıla kadar hapis cezası istenen Aşkın'ın tahliye edilme beklentisinin öne çıktığı davanın süreci şöyle:

Gizlilik ihlal edildi
Baskınla gelen soruşturma: Davaya esas soruşturma 1998 yılında Van YYÜ'ye tıbbi cihaz alımıyla ilgili usulsüzlük yapıldığı iddiasıyla 5 Nisan 2005 tarihinde Van Başsavcılığı'nca başlatılmıştı.

Tartışılan savcı: Van Başsavcısı Kemal Kaçan'ın devam eden soruşturmayla ilgili basın toplantısı düzenleyerek Aşkın'ı açıkça suçlu ilan etmesi, eleştirileri artırmış, ardından başsavcı şikâyet edilmiş ve hakkında bakanlıkça soruşturma açılmıştı. Aşkın hakkındaki soruşturmanın ilk aşamasında görev yapan başsavcıvekili ise Kahramanmaraş'a başsavcı atanmıştı.

'Delillerin karartılma olasılığı': İlk olarak 11 Temmmuz 2005 tarihinde YYÜ Genel Sekreter Yardımcısı Enver Arpalı tutuklanmıştı. Ardından 14 Temmuz 2005 tarihinde Yücel Aşkın'ın üniversite kampüsündeki konutu ile odaları aranmıştı. Yurtdışında bulunan Yücel Aşkın, ülkeye döndükten sonra 14 Ekim 2005 tarihinde tutuklanarak Van M Tipi Cezaevi'ne konulmuştu. Aşkın'ın tutuklanma gerekçesinin 'delillerin karartılma olasılığı'nın gösterilmesi tepki çekmişti.

Savcılığa ikinci soruşturma
İşkence suçlaması: Aşkın'ın ifade sırasında 10 saati aşkın ayakta tutulması, YÖK ve baroların 'işkence' nitelemesine yol açmış, YÖK Rektörler Komitesi bildiri yayımlamış, ardından başsavcı ve soruşturma savcıları bakanlığa şikâyet edilmişti. Bakanlık, başsavcılıkla ilgili ikinci incelemesini bunun üzerine başlatmıştı.

Arpalı'nın intiharı
Öldüren dava: 11 Temmuz'da tutuklandıktan sonra Prof Aşkın ile aynı koğuşta kalan YYÜ Genel Sekreter Yardımcısı Enver Arpalı, intihar etmişti. Aşkın da bu intiharın ardından ciddi şekilde rahatsızlanmış, Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi'nde tedavi altına alınmıştı.

Örgüt kurdu ama üye değil: Birçok suçlama yönünden YÖK'ten soruşturma izni almadığı için de eleştirilen Van Başsavcılığı, Aşkın ve dokuz kişi hakkında dava açmıştı. İddianamede 'Aşkın suç örgütü kurdu, ama üye değil' tespiti, akademik kadroyu fişlemekle suçlanan Aşkın'ın kendisiyle ilgili fiş bilgisine de yer verilmesi gibi ciddi çelişkiler görülmüştü.

Rekor ceza: Van Başsavcılığı, iddianamesinde Aşkın hakkında 2 bin 131 yıl, yardımcıları Ayşe Yüksel ve Hasan Ceylan ile Ziraat Fakültesi Dekanı Fırat Cengiz hakkında da bin 254'er yıla kadar hapis cezası istemişti. İddianamede, esas olarak 'haksız ekonomik çıkar sağlamak amacıyla cebir ve tehdit unsurlarını da kullanarak suç örgütü kurmak', 'ihaleye fesat, ihalenin edimine fesat' 'evrakta sahtecilik' ve 'görevi kötüye kullanmak' suçlamaları da yöneltilmişti. İddianamede, Rektör Aşkın'a yönelik ikinci esas suçlama ise 'fişleme' olmuştu. Aşkın'ın 418 personel ve öğrenci hakkında kişisel bilgi topladığı savunulmuş, bu kişilerin isimleri tek tek sayılmıştı. Her fişlenen kişi için 'kişiler arasında, siyasi düşünce, din, mezhep benzeri sebeplerle ayrım yapmak- kişisel verileri hukuka aykırı olarak toplayarak özel hayatın gizliliğini ihlal etmek' suçundan ayrı ayrı 5'er yıla kadar hapis cezası istemişti. Böylece de ceza istemi rekor düzeye ulaşmıştı.

PKK balonu tutmadı: İddianamede Aşkın ve yardımcıları Prof. Dr. Ayşe Yüksel ile Prof. Dr. Hasan Ceylan hakkında PKK terör örgütüne yardım ve yataklık etmek suçundan da soruşturma yürütüldüğü de ortaya çıkmıştı. Ancak başsavcılık, bu soruşturmayla ilgili takipsizlik kararı verildiğini açıklamıştı. Savcılık, suçladığı dönemin YÖK yöneticileri hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.

418 şikâyetçiye davet
Tahliye beklentisi: Davanın görülmesine yarın Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlanacak. Aşkın'ın doktor kontrolünde katılacağını açıkladığı ilk duruşmada, sanıkların sorguları yapılacak. Aşkın'ın, aradan beş aya yakın sürenin geçmesi, ciddi sağlık sorununun sürmesi ve bir yargıcın da tahliye yönünde karşıoy kullandığı da dikkate alındığında, tahliye edilme olasılığı, önceki aşamalara kıyasla çok daha yüksek gösteriliyor.

Başsavcılığın 'fişlenerek mağdur edildiklerini' öne sürdüğü 418 kişinin de şikayetçi sıfatıyla davet edildiği ilk duruşmaya YÖK, partiler ve hukukçular da gözlemci olarak katılacak. Davayı YÖK adına Başkanvekili Prof. Dr. İsa Eşme başkanlığında, YÖK Denetleme Kurulu Başkanı Hüseyin Çevikbaş ve YÖK'ün avukatı Haydar Han izleyecek. CHP'den de bir heyet duruşmaya gelecek.

Tarihi eser davası: Tek günde bitirilememesi halinde, duruşma izleyen güne bırakılabilecek. Ancak duruşma gün içinde bitirilse de Aşkın, 15 Aralık Cuma günü başka dava nedeniyle yargıç karşısına çıkacak. Aşkın, evinde yapılan aramada çok sayıda tarihi eser ele geçirildiği gerekçesiyle '2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'na Muhalefet'le suçlanıyor. Asliye Ceza Mahkemesi'nde yargılanacak Aşkın hakkında bu davadan tutukluluk kararı bulunmuyor.

Sanıkların listesi
Davada Rektör Aşkın dışındaki sanıklar şunlar: YYÜ rektör yardımcıları Prof. Dr. Ayşe Yüksel, Prof. Dr. Hasan Ceylan, YYÜ Genel Sekreteri Prof. Dr. Işık Tepe, YYÜ Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fırat Cengiz, YYÜ Genel Sekreter Yardımcısı Salih Yurtkuran, YYÜ Yazıişleri Şube Müdürü Şükran Yurtkuran, Yazıişleri Bilgi İşletmeni Bülent Şahin, üniversitenin özel güvenlik şube müdürü Saffet Kara ile İspanyol Expansion firması Türkiye Temsilcisi Mehmet Ümit Ayral.

Yargıcın itirazı
Rektör Aşkın'ın tutuklanmasına yargıçlardan Ferhat Erbaş da tepki göstermişti. Tutuklamaya yapılan itiraz, Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nce 19 Ekim'de reddedilmişti. Yargıç Erbaş ise, şöyle demişti: "Suçun yasal unsurları oluşmamıştır, şüphelilerin haksız çıkar sağlamak için bir araya gelişleri konusunda dosyada ne iletişim tespit tutanağı ne sanık ne de tanık beyanı mevcuttur. Dosyada örgüt ilişkisinden değil, ancak iştirakten bahsedilebilir. Yasal yetkilerden kaynaklanan uygulamaların soyut iddia ile manevi cebir olarak değerlendirilmesi doğru olmaz. Cebir uygulandığına dair dosyada herhangi bir delil yoktur. Kaçma şüphesi yoktur, deliller toplanmıştır. Sağlığı ve tutuklulukta geçen süre dikkate alındığında tahliyesine karar vermek gerekir."

radikal

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber