MEB, her geçen gün sıkışıyor

Her geçen gün MEB’in aleyhine işliyor MEB ise yerinde sayıyor. Bir yönetmelik çıkarıldı (yönetici atama) ortalık ayağa kalktı. Şimdi de aynı mantaliteyle ve kadroyla öğretmenlerle ilgili yönetmelik düzenleniyor. Korkarız asıl kıyamet şimdi kopacak.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 22 Nisan 2013 09:35, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
MEB, her geçen gün sıkışıyor

Her geçen gün aleyhte işliyor çünkü;

Okul Dönüşümleri ve Öğretmenler:

Mayıs ayında öğretmenlerin yer değiştirme süreçleri başlayacak. Okulların dönüşümleri tamamlanmadan bu işi yapmak mümkün değil. Dönüşümler tamamlansın talimatı verildi fakat kamuoyu tepkisi bir bir geri adım attırıyor. Dönüşen okullar açıklandıkça veli tepkisi oluşuyor ve belirlemeler değiştiriliyor. Bir çok yerde keyfi dönüşümler yapıldı. Müdürünün kim olduğundan, hangi sendikaya bağlı olduğuna gibi eğitimle uzaktan yakından ilgisi olmayan kriterlerle okullar belirleniyor. Aynı mahallede arka arkaya 3 okulun aynı türe dönüştüğünü görmek mümkün. Özellikle büyükşehirlerde.

Bu noktada bakanlığın asıl niyeti bu yıl kademelendirme yapmadan maksimum dönüşümü yapıp gelecek yıla bırakmamak.

Dönüştürmezse (kademeli yaparsa) veli tepki vermiyor fakat bu kez de öğretmen sıkıntısı başlıyor. Örneğin dönüştüğü için gelecek yıl 3 tane 8.sınıfı kalacak bir ortaokulda normlar düşecek ve bazı öğretmenler norm fazlası olurken bazı alanlarda norm kadro dahi kalmayacaktır. Bu durumda okulda kalan öğrenciler mağdur olacaklardır.

Tümden dönüşümü yaptığında da bu kez öğretmen ve velinin tepkisi başlıyor. Özellikle veli benim çocuğum 7 yıl burada okudu 8.yılında neden gönderiyorsunuz diyor.

MEB bu noktada da köşeye sıkışmış durumda.

Bu noktada MEB, dönüşen okulun öğrencisi gitmişse öğretmenin de isteğini alıp gitmesine olanak sağlamalıdır. Bu öğretmelerin daha önceki okullardaki hizmetleri de yer değiştirmede değerlendirilmelidir. Yeni düzenlemelerde bu durumunda gözden kaçırılmaması gerekir. Eski düzenlemede var olduğu halde zaman zaman sorun yaşanan konular açıklığa kavuşturulmalıdır.

MEB daha doğrusu İl MEM'ler dönüşüm sonuçlarını açıklayamıyorlar çünkü gelen ve gelecek tepkilerden korkuyorlar. Bu işi yaz dönemine bırakmak böylece veliler tatilde iken bu işi çözmek niyeti var fakat bu da mümkün değil çünkü birinci sınıf kayıtları 01Haziran'da başlayacak.

Alan Değişikliği:

Öğretmen atamadaki bir başka sorun ise bakanın alan değiştirenlere başvuru hakkı verip isteyenleri yeniden eski branşlarına geçiş olanağı vereceğiz beyanı. Bu beyanın arkasında koşulsuz durmak çok da kolay değil. Buradan umut bekleyenlerin asıl dikkat etmeleri gereken üç konu vardır:

1- Değişikliğin daha önceki alana dönüş şeklinde olup olmayacağı,

2- Alan değişikliği için süre şartının koyulup koyulmayacağı. Örneğin bir yıl çalışmış olmak denilip denilmeyeceği.

3- Alan değişikliğinin ne zaman yapılacağı? Yer değiştirme ve ilk atamalardan önce mi sonra mı?

Burada MEB'in alan değişikliği için süreye olmasa da alan yönünden kısıtlamaya gideceği görülüyor. Örneğin Fizik Mezunu iken sınıf öğretmeni olarak atanıp yıllarca sınıf öğretmenliği yaptıktan sonra geçen yıl Fizik/Fen ve Teknoloji Alanına geçen öğretmene yeniden sınıf öğretmenliğine dönüş hakkı verilmeyecektir. Bu öğretmenlerin TTKB kararı gereği mezuniyetlerine bakılacaktır.

Buradaki sorun aşağı tükürsem sakal, yukarı tükürsem bıyık misalinden de derindir. Bu işin bir de ilk atama boyutu var. Atama bekleyen sınıf öğretmenleri alan değişikliği ile kadroları yeniden dolarsa kontenjan verilmeyecek kaygısı taşıyorlar.

Norm Kadro:

MEB'in köşeye sıkıştığı konular bunlarla da sınırlı değil. Norm kadro düzenlemelerinin de Haziran'da yapılmak zorunluluğu var. Burada da dönüşüm devrede. Çünkü dönüşümler tamamlanmadan norm kadro belirlemek anlamsız.

Liselerin Dönüşümü:

Liselerin de tamamı dönüşecek Genel Lise kalmayacak denildi (2010/30 nolu genelge) süre daraldı. Dosyalar bakanlığa kadar gitti bakanlıkta tık yok. Akademik yapacağız, yapmayacağız derken ortada bir şey yok. Ne bitmez çalışmalarmış bunlar.

Uzman Öğretmenlik:

Memurlar.Net editörü Ahmet KANDEMİR konuları detaylı olarak ele almıştı. Çok da güzel ve yerinde tespitlerle. Orada unutulanlardan bir tanesi de Uzman Öğretmenlik. MEB gerçekten utanılacak bir duruma dönen bu konuyu da çözmelidir. Uzman öğretmenliğin en önemli esprisi ödenen 100-120 TL arası ilave para. Ne uzman olan neyin uzmanı olduğunu biliyor ne de olmayan neden olamadığını. Bakanlık bu konuda açılan her davayı kaybediyor. Öğretmen şu anda yüksek lisansı tamamlayıp dava açtığında hukuki boşluk nedeniyle kazanıyor ve MEB hem uzmanlık hakkı veriyor hem de mahkeme masrafını. Yani çifte zarar. MEB işe kestirmeden bakarak 7 yılını dolduran tüm öğretmenlere uzman öğretmenlik için ödenen, 15 yılını dolduranlara da Başöğretmenlik için ödenen ek ödemeyi vermelidir. Yapılacak kanun değişikliğinde de bu işin adının Uzman yada Başöğretmen olmasına son vermelidir. Bir insanın bir konuda uzman olması için o konuya hakimiyetinin de ölçülmesi gerekir. Mevcut sisteme göre uzman olan öğretmenlere alanlarında tek bir soru ya da alan yeterliliği ile üretimine ilişkin tek bir kıstas değerlendirilmemiştir.

Doğuda çakılı kalan öğretmenler:

Mevzuatta da yer alması gereken bir başka husus ise yıllarca gelişmekte olan yerlerde çalışmakta olup, eş, öğrenim ya da dayılara dayalı sebeplerle yerlerini değiştirmeyen haklarına razı olup puanla atanmayı beklerken bir türlü memleketlerine atanamayanların sorunlarını azaltmak. Maksimum yer değişikliği için tedbir almak. Bu konuda defalarca ele aldığımız önerilerle hem o bölgeyi teşvik etmek hem de mağduriyetleri gidermek.

Uzun lafın kısası MEB'de zaman daralıyor merkez teşkilatı uyuyor. Taşra teşkilatı ise bir sağa bir sola savruluyor sahip çıkanı ya da yol göstereni olmadığı için. (üstten bir şey gelmiyor ki alt çalışabilsin.)

MEB'in Asıl Sorunu:

MEB'deki en önemli sorunun insanların (öğrenci, veli, öğretmen, hizmetli, bürokrat…) geleceğini görememeleri, plan yapamamaları ya da devlete güvenerek yaptıkları planlarda hüsrana uğramaları…

Bakan AVCI'dan tek beklenti gelenin gideni aratmaması ve kaybolan güven, samimiyet ortamının oluşturulması idi. Bu noktada sendikasından, öğretmenine, öğrencisinden velisine hiçbir eğitim paydaşı kendisinden uzak durmayacak, ezilme pahasına da olsa taşın altına elini sokacaktır. MEB'de akil insan aramaya da ihtiyaç yoktur çünkü MEB'in 800bin akil eğitimcisi vardır. Onlara inanç, onlara güven ve samimiyet her sorunu çözmeye yetecektir. Bu kadar yıpratılmış, incitilmiş ve karamsarlığa itilmiş bir ortamda bunu sağlamak marifet ister, yürek ister her şeyden önemlisi zaman ve sabır ister…

Saygılarımla…

Maksut BALMUK
Eğitim Yöneticisi

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber