Er Coşkun Kırandi'yi teslim alanlara dava
Tunceli Cumhuriyet Savcılığı PKK tarafından kaçırılan er Coşkun Kırandi'yi
serbest bırakılırken teslim alan heyete ve heyeti izleyen gazetecilere, "Yasa
dışı örgüt propagandası yaptıkları" iddiasıyla dava açtı.
Tunceli-Pülümür Karayolu Zeğve Mevkii'nde 11 Temmuz günü yol kesme eylemi düzenleyen
PKK'lılarca kaçırılan er Çoşkun Kırandi'yi 4 Ağustos günü Tunceli Merkeze bağlı
Güleç Köyü'nde teslim alan heyette yer alan kişiler ile askerin teslim alınmasını
izleyen gazeteciler hakkında Tunceli Cumhuriyet Savcılığı'nca açılan soruşturma
tamamlandı.
İHD Diyarbakır Şube Başkanı Selahattin Demirtaş ve Bölge Temsilcisi Mihdi Perinçek,
Sanatçı Ferhat Tunç, gazeteci Umur Hozatlı, Tunceli Belediyesi İl Encümeni Özgür
Söylemez ile haberi takip etmek için heyetle birlikte giden gazetecilerden Dicle
Haber Ajansı (DİHA) muhabirleri Abdülkadir Özbek ve Rüştü Demirkaya, Doğan Haber
Ajansı (DHA) muhabiri Ferit Demir ve Anadolu Ajansı (AA) muhabiri Haydar Toprakçı'ya
dava açıldı.
İddianamede söz konusu heyette yer alanlarla görevlerini yapan gazetecilerin
TCK'nın 220/8 ve 'üncü maddelerince "PKK/KONGRA-GEL örgütünün ve bu örgütün
amacının propagandasını yapmak"tan yargılanmalarını istendi.
Tunceli Cumhuriyet Savcılığı'nca hazırlanan iddianamede, er Kırandi'yi teslim
almaya giden heyet için "sözde insan hakları savunucuları" nitelemesi
kullanıldı.
İddianamede ayrıca, kaçırıldığı süre boyunca, er Kırandi'nin ailesinin "politik
hatta anarşik malzeme haline getirildiği" ifadesine de yer verildi.
PKK'lıların yanında 25 gün kalan ve teslim alındığı ilk anda CNN Türk'e açıklama
yapan er Kırandi için ise iddianamede, "Can endişesi ile adeta örgüte angaje
olan, kendisinden sağlıklı, aklı başında sözler söylemesi beklenemeyecek er
Coşkun Kırandi" denildi ve kendisine örgüt yanlısı sözler söyletildiği
iddia edildi.
İlk duruşma 3 Mart'ta Tunceli Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülecek.
PİŞMAN DEĞİLİM
Heyette yer aldığı için hakkında açılan davaya yaptığı açıklamayla tepki gösteren
sanatçı Ferhat Tunç, 2005 yılında düşüncesini ifade ettiği için yargılanan son,
2006 yılında da gerçekleştirdikleri insani bir görev nedeniyle hakkında dava
açılan ilk insan olduğunu kaydetti. Tunç, sistemin kendisi gibi düşünmeyen,
emir eri olmayı reddeden ve insan hakları mücadelesini bile "emirle"
gerçekleştirenlerin dışındaki insanlara yönelik tahammülsüzlüğünün sürdüğünü
belirterek, "Türkiye'nin içinde bulunduğu çatışma ortamının sona ermesi,
barış ve kardeşliğin hakim olmasına yönelik 'emir dışı' çaba gösteren, benim
de içerisinde bulunduğum insanlara yılın ilk günü dava açılması, bu tahammülsüzlüğün
önümüzdeki süreçte de sürdürüleceğinin göstergesidir" dedi.
Tunç, şunları kaydetti:
"Bizler, insan hakları mücadelesi içerisinde yıllardır bulunuyoruz ve
kimsenin bizi bu sıfatla tanımlamaya hakkı yoktur. Bizler, insan hakları mücadelesinde
herhangi bir resmi kurumdan icazet almadık ve almayız. Bu tanımlama, Türkiye'deki
insan hak anlayışının adli kurumlarda çağrıştırdığı anlam bakımından önemlidir
ve daha önce yargılanmama neden olan 'derin Yargı' tanımlamasının da doğruluğunu
teyit etmiştir." "Türk Silahlı Kuvvetleri'nin operasyon düzenleyerek
Er Kırandi'yi kurtaramayacağı aşikardı" diyen Tunç, "Hayatımızı da
riske atarak, bir barış eylemini gerçekleştirdik ve bundan dolayı da son derece
mutluyum. Hem Coşkun Kırandi'nin ailesini, hem de bu konuda beklenti içinde
olan, duyarlı Türkiye kamuoyunu sevindirdiğimize inanıyorum" diye konuştu.
hürriyet