Başbakan Erdoğan'ın 'Millete Hizmet Yolunda' konuşması/ Video

Bugün, Ortadoğu, Balkanlar ve Kuzey Afrika’daki her sorun, Osmanlı Devleti’nin çöküşüyle başlamış sorunlardır.Bütün bu coğrafyanın her sorunu, Türkiye’yi çok yakından ilgilendirir

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 31 Temmuz 2013 20:37, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

-"Bütün bu coğrafyadaki her sorun, Türkiye'nin katkılarıyla çözüme ulaşabilir. Bu coğrafya ne kadar istikrarlı, huzurlu ve güvenli olursa, inanın, Türkiye de o kadar istikrarlı, huzurlu ve güvenli olur. Türkiye ne kadar güçlü, ne kadar büyük olursa, bu coğrafya da o kadar güçlü, o kadar büyük olur"

-"Mısır'da önce milli iradeyi katledenler, şimdi de milleti katlediyor; kendi halklarını maalesef ölümle tehdit ediyor, öldürmekle dize getirmeye çalışıyorlar"

-"Bizler Gazze'ye karşı uygulanmakta olan ablukanın kaldırılmasını, insani yardımların arttırılmasını beklerken, maalesef, Gazze'ye uygulanan tecrit daha da sıkılaştırılıyor, Filistinli kardeşlerimizin etrafına örülen duvarlar daha da yükseliyor, yükseltiliyor"

-"Müslümanların bu mübarek günlerinde, kan akıtan, gözyaşı akıtan, zulmüne hiç ara vermeden devam eden, her türlü insani değeri, her türlü kutsal değeri ayaklarının altında çiğneyen tüm zalimleri, tüm katilleri bir kez daha Allah'a ve tarihin şaşmaz terazisine havale ediyoruz"

-"Türkiye'de, şiddet eylemleri yapan, hukuksuz eylemler yapan göstericileri dağıtmak amacıyla, polisimizin son derece meşru olarak, hukuka dayanarak kullandığı suyu, biber gazını, son derece haksız, orantısız, abartılı şekilde saatlerce yayınlayan uluslararası yazılı ve görsel medya, maalesef Mısır'da katledilen yüzlerce masum sivili görmedi, görmezden geldi"

-"Şunu bilmenizi isterim ki, bu ülkeyi, manşetler değil, belli sermaye çevreleri değil, belli karanlık çevreler değil, sadece ve sadece sizler yönetiyorsunuz. Manşetlerin, bildirilerin, yabancı parlamentoların, başka ülkelerin gazetelerinde yayınlanan mektupların değil; sizlerin ne dediğiniz, ne düşündüğünüz, ne karar verdiğiniz önemlidir"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Bugün, Ortadoğu, Balkanlar ve Kuzey Afrika'daki her sorunun, Osmanlı Devleti'nin çöküşüyle başladığına işaret ederek, "Bütün bu coğrafyanın her sorunu, Türkiye'yi çok yakından ilgilendirir" dedi.

Başbakan Erdoğan, televizyonlarda yayınlanan "Millete Hizmet Yolunda" konuşmasında, gündemdeki konularla ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Erdoğan, millet ve İslam dünyası olarak 11 yın sultanı ramazanı idrak etmenin coşkusunu, mutluluğunu yaşadıklarını ifade ederek, bu ayın getirdiği manevi iklim vesilesiyle, yardımlaşmayı, dayanışmayı, kardeşliği, birlik ve beraberliği çok daha derinden ve içten bir şekilde yeniden teneffüs ettiklerine vurgu yaptı.

Ramazan ayı boyunca yapılan tüm ibadetlerin, hayırların, hasenatın, iyiliklerin, verilen sadakaların, zekatların kabul olunması dileğinde bulunan Erdoğan, "Ben, bu vesileyle, buradan, ekranlar aracılığıyla, tüm milletimizin ve İslam aleminin ramazanı şerifini bir kez daha tebrik ediyor, bu mübarek günlerin İslam alemiyle birlikte tüm insanlığa hayırlı olmasını Rabbimden niyaz ediyorum" dedi.

Bu ramazan ayını, bölgede yaşanan acı hadiseler nedeniyle buruk şekilde yaşadıklarına da işaret eden Erdoğan, "Arakan'da Müslüman topluma karşı başlatılan mezalim devam ediyor, fakat dünya sessizliğini koruyor. Bizler Gazze'ye karşı uygulanmakta olan ablukanın kaldırılmasını, insani yardımların arttırılmasını beklerken, maalesef, Gazze'ye uygulanan tecrit daha da sıkılaştırılıyor, Filistinli kardeşlerimizin etrafına örülen duvarlar daha da yükseliyor, yükseltiliyor. Barışa, merhamete ve huzura daha çok ihtiyaç duyduğumuz, özlem duyduğumuz bir dönemde, komşumuz Irak'ta, kanlı manzaraların aralıksız sürdüğünü görüyoruz. Suriye'de, hemen yanı başımızda zalim diktatörün uyguladığı insanlık dışı şiddet ve zulüm günden güne daha da artıyor…" şeklinde konuştu.

Erdoğan, sadece Türkiye'ye sığınan Suriyeli sayısının 400 bini aşmış durumda olduğu ve ölü sayısının da 100 bine ulaştığı trajediye, uluslararası toplumun seyirci kalmaya devam ettiğine dikkati çekti.

Arap uyanışıyla birlikte, bölgedeki demokratikleşme, değişim ve dönüşüm için umut aşılayan Mısır'da da artık çağdışı kalması gereken bir askeri darbe yaşandığını anımsatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Seçimle gelmiş, halkın oylarıyla göreve getirilmiş bir yönetim, askeri bir darbeyle görevden uzaklaştırıldı. Mısır halkı, askeri darbeye karşı gerçekten dik bir duruş sergiledi ve sergilemeye devam ediyor. 70 yıl otokratik rejimle idare edilen Mısır'da yüzde 52 gibi bir oyla iş başına gelen Mursi'ye bir yıl tahammül edilemedi. Mısır halkı, hiçbir şiddet eylemine başvurmadan, tahriklere, tuzaklara aldanmadan, son derece vakur, son derece ağır başlı şekilde, bu müdahaleye karşı o yüzde 52'lik oyuna sahip çıkmanın tepkisini ortaya koydu. Ne yazık ki, Mısır'da önce milli iradeyi katledenler, şimdi de milleti katlediyor; kendi halklarını maalesef ölümle tehdit ediyor, öldürmekle dize getirmeye çalışıyorlar. Müslümanların bu mübarek günlerinde, kan akıtan, gözyaşı akıtan, zulmüne hiç ara vermeden devam eden, her türlü insani değeri, her türlü kutsal değeri ayaklarının altında çiğneyen tüm zalimleri, tüm katilleri bir kez daha Allah'a ve tarihin şaşmaz terazisine havale ediyoruz. Mısır'da ve bölgede yaşanmakta olan bu tehlikeli sürecin bir an önce son bulmasını, bölgemize huzur, barış ve kardeşliğin hakim olmasını yürekten arzu ediyor, bunun için dua ediyor, bunun için gayret gösteriyoruz."

-"İçlerine kapanan devletler, büyük devlet olamazlar"

"Türkiye olarak, millet olarak, demokrasiye yönelik müdahalelerin, ne kadar zararlı, ne kadar yıkıcı olduğunu yakın tarihimizde 4 kez tecrübe ettik" diyen Erdoğan, şöyle konuştu:

"Her bir müdahale, öncelikle millet olarak bizim tercihlerimizi, bizim oylarımızla işbaşına getirdiğimiz hükümetleri hedef aldı; yani bizim özgür tercihlerimizi, özgür iradelerimizi hedef aldı. Her bir müdahale, Türkiye ekonomisine çok ağır faturalar ödetti, ekonomimizi on yıllarca geriye götürdü. Her bir müdahale, gençlerimize ağır bedeller ödetti, gençlerimizin, çocuklarımızın istikbalini kararttı. Bizim, Mısır'da yapılan darbeye karşı dik duruşumuz, yaşadığımız acı tecrübelerin bir yansıması, kardeşçe, dostça tavsiye ve uyarılarımızın ifadesidir. Bunun dışında biz, Mısır'da yapılan darbeye, ilkesel olarak da karşı çıktık. Hangi ülkede olursa olsun, hangi partiye, hangi yönetime karşı olursa olsun, seçilmişlere yönelik her müdahaleye, biz ilkesel olarak karşı dururuz. Türkiye'nin gösterdiği bu ilkeli tavrı, ne yazık ki dünya gösterememiştir. Türkiye'nin sergilediği bu samimi tavrı, maalesef uluslararası örgütler sergileyememiştir.

Türkiye'de, şiddet eylemleri yapan, hukuksuz eylemler yapan göstericileri dağıtmak amacıyla, polisimizin son derece meşru olarak, hukuka dayanarak kullandığı suyu, biber gazını, son derece haksız, orantısız, abartılı şekilde saatlerce yayınlayan uluslararası yazılı ve görsel medya, maalesef Mısır'da katledilen yüzlerce masum sivili görmedi, görmezden geldi. Burada sizlere bir hususu açık açık ifade etmek istiyorum. Bize, 'Mısır'la neden bu kadar ilgileniyorsunuz' diyenler var. Bize, 'herkes susarken, siz neden konuşuyorsunuz' diye eleştiri getirenler var. Mısır'a, Suriye'ye, Filistin'e, Somali'ye, dünyanın mazlumlarına, haksızlığa uğrayanlara karşı sessiz kalmamızı, tepkisiz kalmamızı, sırtımızı dönmemizi isteyenler var. Türkiye, devletiyle, milletiyle, tarihiyle, bugünüyle ve geleceğiyle, çok ama çok büyük bir ülkedir. İçlerine kapanan devletler, büyük devlet olamazlar. Sınırlarının etrafına duvarlar ören devletler, büyük hedeflerin peşinden koşamazlar. Bölgelerine, komşularına, dünyaya sırtını dönen devletler, büyüyemezler, ekonomilerini büyütemezler. Büyük devlet olmak, büyük vizyon gerektirir. Büyük devlet olmak, ilkeli, kararlı, samimi, net ve cesur bir duruş gerektirir. Selçuklu, işte böyle bir vizyonla büyük devlet olmuştur. Osmanlı, işte böyle bir vizyonla ta Endülüs'e ulaşarak, ta Açe Sumatra'ya ulaşarak, Afrika'nın, Asya'nın içlerine kadar adaleti savunarak cihan devleti olmuştur."

-"Bütün bu coğrafyadaki her sorun, Türkiye'nin katkılarıyla çözüme ulaşabilir"-

"Dikkatinizi çekiyorum. Bugün, Ortadoğu, Balkanlar ve Kuzey Afrika'daki her sorun, Osmanlı Devleti'nin çöküşüyle başlamış sorunlardır. Bütün bu coğrafyanın her sorunu, Türkiye'yi çok yakından ilgilendirir" ifadesini kullanan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

"Bütün bu coğrafyadaki her sorun, Türkiye'nin katkılarıyla çözüme ulaşabilir. Bu coğrafya ne kadar istikrarlı, huzurlu ve güvenli olursa, inanın, Türkiye de o kadar istikrarlı, huzurlu ve güvenli olur. Türkiye ne kadar güçlü, ne kadar büyük olursa, bu coğrafya da o kadar güçlü, o kadar büyük olur. Biz, hiçbir ülkenin içişlerine karışmayız. Hiçbir ülkeye karşı hasmane tutum içinde değiliz. Ancak, hiç kimse de bizden, haksızlık karşısında, adaletsizlik karşısında, zulüm ve katliam karşısında susmamızı bekleyemez. Biz böyle bir ülke, böyle bir millet değiliz. Tarihimiz boyunca her zaman mazlumun, hakkın, adaletin yanında durduk ve öyle büyüdük; bugün de zalimin değil, mazlumun; yanlışın değil, Hakk'ın, eşitsizliğin değil, adaletin yanında duracak, o şekilde büyümeye devam edeceğiz."

-"76 milyon, her bir ferdiyle bizim için birdir"

Başbakan Erdoğan, uluslararası toplumun, bölgede cereyan eden hadiselere karşı duyarsız, tepkisiz, sessiz bir tavır içinde kalmayı tercih ettiğine dikkati çekerek, şöyle konuştu:

"Ama Türkiye, 'doğruya doğru' diyerek, 'eğriye eğri' diyerek, dünyanın her köşesinde, her vicdanda, her kalpte, kendisine müstesna bir yer ediniyor. Türkiye'nin bu kararlı ve ilkeli duruşu, inanın, çocuklarımıza, torunlarımıza bırakacağımız en büyük miras olacaktır. Türkiye, bu tavrıyla, bölgede düşman değil, dostlar kazanacak, geleceğe daha emin adımlarla ilerleyecektir. Gerek Türkiye içinde gerek Türkiye dışında, politikalarımıza yönelik, duruşumuza yönelik, özellikle de ekonomide elde ettiğimiz başarılarımıza yönelik, kimi zaman saldırılar, kimi zaman karalama kampanyaları yapıldığına da şahit oluyoruz. Türkiye, bu saldırılar, bu kampanyalar karşısında sarsılacak bir ülke değildir. Şunu bilmenizi isterim ki bu ülkeyi manşetler değil, belli sermaye çevreleri değil, belli karanlık çevreler değil, sadece ve sadece sizler yönetiyorsunuz. Manşetlerin, bildirilerin, yabancı parlamentoların, başka ülkelerin gazetelerinde yayınlanan mektupların değil; sizlerin ne dediğiniz, ne düşündüğünüz, ne karar verdiğiniz önemlidir. Sizlerin kararı, sizlerin hassasiyeti her şeyin üzerindedir.

Biz, 10,5 yıl önce hükümet görevini devralırken, “yeter, söz de karar da milletindir” demiştik. 10,5 yıl boyunca bu sözümüzün arkasında durduk. Tek karar mercii siz oldunuz. Her zaman sizin kararlarınıza uyduk, sizin istikametinizde yürüdük. Bundan sonra da sadece sizin kararınıza uyar, sadece sizin çizdiğiniz rotada yürürüz. Şundan hiç şüpheniz olmasın ki, hükümetimiz, sadece kendisine oy verenlerin değil, 76 milyonun tamamının hükümetidir. 76 milyon, her bir ferdiyle bizim için birdir, beraberdir; birlikte Türkiye'dir.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber