İşte deprem için en riskli ilimiz!

İstanbul Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Bölüm Başkanı ve Jeofizik Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Prof. Dr. Ali Osman Öncel ile Kentsel Dönüşüm ve olası depreme hazırlık noktasında bir söyleşi yaptık. Öncel, deprem için en riskli ilimizi de açıkladı.

Haber Giriş : 17 Ağustos 2013 13:42, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
İşte deprem için en riskli ilimiz!

HÜLYA ÖZKAN/haber10.com

İstanbul Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ali Osman Öncel, deprem için en riskli ilimizin İstanbul olduğunu açıkladı ve ekledi: “İstanbul bir deprem tehlikesi ile karşı karşıya olmaktan çok birçok depremin olacağı çok büyük risklere neden olacak bir konuma sahip.”

Bugün 17 Ağustos 1999 depreminin 14. Yıl dönümü. Binlerce insanımızı depremde kaybettiğimiz o kara gün. 17 Ağustos'un ilk saatlerinde bir acı yükseldi bu coğrafyada. İzmit'te, Adapazarı'nda, Gölcük'te, Yalova'da, İstanbul'da büyük Marmara depremi ile yıkıldık. On binlerce canımızı kaybettik. Bir doğa olayı afete dönüştü.

Gün geçmiyor ki görsel ve yazılı basında depremle ilgili bir haber, program olmasın. Her an bir deprem tehlikesi ile karşı karşıya olduğumuz sürekli uzmanlar tarafından dillendiriliyor. Özellikle İstanbul depremi herkesin gizli gündemi… Halkın kafası karışmış durumda. Acaba Marmara Depremi ne zaman olacak?

Marmara depreminden sonra yeni bir afete hazırlık için başlatılan çalışmalar yeterli mi? Türkiye 'de sağlıklı bir yapı denetim sistemi oluşturuldu mu? Kentsel Dönüşüm ne kadar halkın yararına olacak? Devlet ve toplum olarak afetlere ne kadar hazırız?

Kentsel Dönüşüm ve olası depreme hazırlık noktasında herkesin cevabını merak ettiği soruları Prof. Dr. Ali Osman Öncel'e sorduk.

İşte o söyleşi:

CAN VE MAL GÜVENCESİ

-Binalarımızı yıllardır deprem felaketleri yıkıldı. Bu kez çok sayıda binayı kentsel dönüşüm yıkacak. Bu dönüşüm ne kadar halkın yararına olacak?

Halkın depremde yıkılacak binalardan depremle yıkılmayacak güvenlikli binalara taşınmasıyla devlet tarafından, riskli alan veya yapılarda yaşayanların canları ve malları güvence altına alınmış olacak.

GEÇ AMA ÖNEMLİ BİR KARAR

-Marmara Depremi'nin ardından yeni bir afete hazırlık için başlatılan çalışmaları yeterli buluyor musunuz?

Marmara depreminin üzerinden 14 yıl geçti fakat bu sürenin üzerinden 13 yıl geçtikten sonra Kentsel Dönüşüm konusunda ancak bir karar alınabildi. Bu nedenle alınan karar gecikmiş olsa da önemli bir karar olarak değerlendirilebilir. Afete hazırlık çalışmaları konusunda büyük çalışmalar yapıldığı doğru ve birçok kurumda afet kurtarma timleri mevcut. İstanbul AFAD tarafından yaklaşık 500,000 ve Kandilli tarafından 1.000.000 kişinin afet eğitiminden geçtiği biliniyor. Afet eğitimi depremin sıfır saniyesinden itibaren kritik 24 saat içerisinde yapılması gerekenlerin toplamından oluşan bir eğitim ise verilen eğitim ancak depremin sonrasında ki 24 saate sıkıştırılmış bir eğitimdir. Bu nedenle, yıkımı azaltacak risk eğitimlerinin verilmesi yerine yıkılacak binalar veya yapılar için alınacak tedbirlerin verilmesinin stratejik olarak doğru bir çalışma olmadığını düşünüyorum.

KALICI TRANSFER KENTLER

-Kalıcı Konutlar mağdur ailelerin yarasını sarmaya yetiyor mu?

Kalıcı konutlar Van depreminden sonra yapıldı ve pek çok insan yapılana kadar sokaklarda mağduriyetler yaşadı. Kalıcı konutlar yerine Kalıcı Transfer Kentler yapılması daha doğru olur. Bir deprem olduğunda insanlar Kalıcı Transfer Kentlere taşınır ve deprem sonrası yaklaşık en az bir yıl süre ile kalıcı konutlara beklemekten kurtulabilir.

EKONOMİYE CANLILIK GETİRECEK

-Afet kapsamındaki konutları kapsayan, Türkiye'nin, hatta dünyanın en önemli imar hareketi olacak kentsel dönüşüm projesinin ekonomiye yansıması nasıl olacak?

Kentsel Dönüşüm ekonomiye canlılık getirecek ve ülkemizin dağında ve taşında ki binaların değeri artacak. Binalar güvenlik açısından eşitleneceği için yaşama hakkının bir deprem sonrasında eşitlenmesi sağlanacağı için sosyal bütünleşme daha sağlıklı olabilecek.

BİNALARIN ÇOĞU KAÇAK

-Ehliyetsiz ve çürük müteahhitler sıklıkla medyanın gündemine geliyor. Deprem riski altında yaşayan bir ülkede sektörün tam anlamıyla ıslah edilememesi yeni sorunları beraberinde getirir mi? Yoksa inşaat sektöründe ciddi bir dönüşüm sağlandı mı?

Hamurabi Yasalarından birisi yapılaşmayla ilgili ve bu yasaya göre mütahitin yaptığı binadan dolayı bina sahibi ölürse, binayı yapanda öldürülür deniyor. Yaklaşık 4000 sene (MÖ 1780) önce insan hayatı öncelenirken, hala ülkemizde bir depremden sonra yıkılan binaları yapanların ciddi anlamda ceza aldıklarını söylemek çok zor. İfade ettiğiniz gibi, yapılaşmayla ilgili olarak düzenlemeye gidilmeli, ve depremde yıkılmayan ülkelerde yapılaşma standardizasyonuna entegre olacak düzenlemeler ivedilikle yapılmalı. Ülkemizde yüksek yapılaşmalar yapılıyor fakat denetimi yapacak kontrol mühendisinin elinde resmi yüksek yapılaşma yönetmeliği yok ve denetimde standardizasyon sağlanamıyor. Ülkemizde binaların çoğu kaçak ve kimler tarafından nasıl yapıldığı bilinmiyor.

-Türkiye 'de sağlıklı bir yapı denetim sistemi oluşturuldu mu? Eksiklikler var mı?

Ülkemize Yapı Denetim Firmaları kuruldu ve çalışmalarını sürdürüyor. Eksiklikleri konusunda yapılmış bir inceleme ortada yok ve bu nedenle Yapı Denetim Firmalarının çalışmalarının mercek altına alınması iyi olur.

-'Yapıları mühendisler değil diploması denetliyor' şeklinde gündeme getirilen iddialara ne diyeceksiniz?

Bilindiği üzere son çıkan bir torba yasa ile TMMOB çatısı altında ki odaların denetim yetkileri ellerinden alındı ve bu yetki diplomasiye (bakanlığa) verildi. Bu açıdan bakıldığında ileri sürülen iddiaya katılmak mümkün... Mühendislik eğitimlerinde standardizasyon eğitimleri yetersiz ve bu nedenle küresel standartlar ışığında bir denetim yapacak bilgi seviyesini almadan mühendislik fakültelerinden mühendisler mezun oluyor. Mühendislik esaslı denetim şekilleri olmayınca doğal olarak diplomatik ilişkiler denetimi etkiliyor ve olumsuz şekillendiriyor.

İSTANBUL EN RİSKLİ ŞEHİR

-Her an bir deprem tehlikesi ile karşı karşıya olduğumuz sürekli uzmanlar tarafından dillendiriliyor. Özellikle İstanbul depremi herkesin gizli gündemi… Siz bu konu da neler söylemek istersiniz?

Ülkemizde deprem tehlikesi olarak şehirlerin arasında pek fark yok fakat risk ve olabilecek kayıplar açısından bakıldığında İstanbul en riskli şehir. İstanbul için bir tehlikeden bahsetmek riski küçültmek anlamına gelir, çünkü İstanbul'un güneyinden Marmara Denizi içerisinden geçen Kuzey Anadolu fay zonu en az iki kola ayrılıyor ve kırık sisteminin parçalı durumu riski büyütüyor. İstanbul bir deprem tehlikesi ile karşı karşıya olmaktan çok bir çok depremin olacağı çok büyük risklere neden olacak bir konuma sahip.

EĞİTİMLER YETERSİZ

-Peki devlet ve toplum olarak afetlere ne kadar hazırız?

Afetlere hazır olduğumuzu bir derece söylemek mümkün fakat risk eğitimi ve risk yönetimi konusunda eğitimler yetersiz olduğu için riski azaltıcı çalışmaların çoğalması mümkün olmuyor. Kentsel Dönüşüm bir risk azaltma çalışması olarak çok doğru fakat geç alınmış bir karardır. İnşallah büyük bir depremle dönüşümden önce başlayan dönüşümün tamamlanması gerçek olur.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber