Diyanet: Çalışmadan maaş devlettense helal
Milli Eğitim Bakanlığı'ndaki (MEB) bürokratları ilgilendiren 2011 yılında yayınlanan teşkilat yasası değişikliği sonrası bakanlıktaki yapısal değişiklikle birlikte merkeze alınan bürokratların her ay hesaplarına yatan maaşlar tartışma konusu olmuştu.
Beşevler'deki kampusta bulunan bürokratlardan 16'sı aldıkları maaş konusunda Diyanet'e birçok soru yöneltti. Soruların en dikkat çekici kısmı ise çalışmadan alınan maaşlar oldu. Bürokratların Diyanet'e gönderdiği sorularda hiçbir iş yapmadan aldıkları maaşın helal mi haram mı olduğu soruldu.
Tartışmalı maaşları değerlendiren fetva makamı olan Din İşleri Yüksek Kurulu ise şu cevabı verdi: "Devletin uygulaması sonucu kimi devlet işçi ve memurlarının çalışmadan maaş almaları halinde bu maaşları helaldir. Bu uygulamada işveren devlettir, uygulama mercii devlettir."
Habertürk olarak "ALO 190 Dini Danışma Hattı'na" özel sektördeki "kızak" görevi sorduk. Diyanet ise soruyu şöyle cevapladı: "Özel şirketlerde hiçbir iş yapmayana ücret ödenmemektedir. Ancak böyle bir durum söz konusu olduğunda hiçbir iş yapmadan maaş almak haramdır. Dolayısıyla o kişi ve haksız kazanç sağlamasına neden olan kişi bu durumda vebal sahibidir."
'Devlet politikası gereğiyse helaldir'
Diyanet İşleri eski Başkanı Süleyman ATEŞ:
MEMUR hile hurda yaparak kendini hasta gösteriyorsa ve çalışmıyorsa aldığı para haram olur. Ancak bu durum devlet politikası gereği yapılıyorsa ve sonuç olarak herhangi bir hizmet vermiyorsa onların kabahati yoktur. Devletin emriyle bu iş yapıldığı için maaşları helaldir. Devlet geleneği veya politikası gereği böyle bir durum söz konusu olduğunda haramiyet bulunmaz. Ancak hile olmadığı takdirde!
'Kendi iradesinde değil helaldir'
İlahiyatçı Prof. Dr. Saim YEPREM:
BU konuda fetva verebilecek makam Diyanet İşleri Başkanlığı'dır. Ancak durumu ele almak gerekirse bu hal veya durum kişinin iradesi ile ilgili bir sonuç değildir. Bu devletin politikası olarak görevden el çektirmedir. Yani insanın elinden işini alarak mağdur ediyorsunuz ancak yaşayabilmesi için de maaşını yatırıyorsunuz. İş yapmazsa aç mı bırakılacak? Bu tedbirine mukabil meşru bir durumdur. Kişinin kendi iradesi dahilinde olmadığı için helal durumuna düşüyor. İşverenin kararı neticesinde görevden alınma değil geri plana gönderilmedir."
'Kızağa çekilme suçu varsa haram olur'
İlahiyatçı Yazar Prof. Dr. Ali Rıza DEMİRCAN:
DİYANET İşleri Başkanlığı'nın aldığı karara ve yayınladığı fetvaya katılıyorum. Çünkü kızağa çekilen kişilerin kızağa çekilmek istemek gibi bir arzusu yoktur. Eğer kızağa çekilmelerine neden olacak suç türü işlemleri yapmışlar da bu nedenle geri plana atılmışlarsa o zaman durum değişir. Böyle bir durumda geri çekilmelerine sebep olmuşlarsa o zaman aldıkları para haram olur.
'İradeleri dışında, sorumlu değildirler'
CHP İstanbul Milletvekili İhsan ÖZKES:
BU durum Türkiye'nin gerçeğidir. İktidarlar kendi ekiplerini yerleştiriyorlar diğer insanları da hukuken veya memurluk nedeniyle görevden atamadıkları için görevde bulunduruluyorlar. Bu insanlar da vicdanen rahatsız oluyorlar. Bu kişiler bizzat çalışsalar iş verilse çalışırlar. Çalışmadıkları için rahatsız oluyorlar. Bunların aldıkları haramdır diyemeyiz çünkü kendi ellerinde olmayan bir durum söz konusu. Ancak bunu kötüye kullanıyor da istismar ediyorsa bu harama girer. Bunların bir manevi sorumluluğu olduğunu sanmıyorum. Kendi iradeleri dışında olması nedeniyle sorumlu değildirler.
'Caiz olmadığını söyleyemeyiz'
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk BEŞER:
Bu duruma çok çeşitli açılardan bakılabilir. Öncelikle Diyanet'in bakış açısı doğrudur. İş güvenliği kaydıyla yapılıyorsa, seni gerekçe yokken işten atmamak için yapıyorum diyorsa ve devlet bir iş yaparken personelinin oradaki çalışmasını rantabl görmüyorsa yatırılan maaş haram olmaz. Ayrıca çeşitli gerekçelerle personelini kenarda tutuyor. Dolayısıyla bunun caiz olmadığını söyleyemeyiz.
'Verilen görevi yapmazlarsa sorumludurlar'
Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet BAYRAKTUTAR:
KONUNUN hem siyasi hem de dini yönü var. İdari yönü ve hukuki yönüne bakılırsa daha aktif görevlerde bulunma ve aktivitesi olan insanlarla çalışma tercihi yapma hakkı kanunen vardır. Her idareci kendi düşüncesinde olan insanlarla çalışma hakkına sahiptir. Bu insanların görev değişikliği genelde müşavirlik kadrosunda oluyor. Kendilerine görev veriliyor da yapmazlarsa o zaman sorumlu olurlar. Devletin yapılanmasında bu olmuştur. Dini yönden rahat olmaları için kendilerini elinde olmayan irade ile başka bir kadroda. Şahsi olarak söylemem gerekirse devlet bana görev verdiyse veya bana burada otur diyorsa sorumlusu yöneticilerdir.
'Ücretini vermek gerekir'
Fatih Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hamdi DÖNDÜREN:
İslam Hukuku'na göre işçi işinin başında olduğu sürece boş kalsa bile ücretini vermek gerekir. Örneğin liselerde ve üniversitelerde ilk günlerde öğrenci derslere girmiyor, bu nedenle öğretim görevlileri derslere giremiyor. Öğretmen okuluna geliyor ama hiç ders yapmadığı halde ücretini almaya hak kazanıyor. İşçi veya memur iş yapmaya hazırken iş verilmiyorsa bu durum iş verenin sorumluluğundadır. O işi verip vermeme iş verenin kanaatine kalmıştır. İş veremiyorsa bile ücretini ödemek zorundadır.
'Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyorsun'
Prof. Dr. Bayraktar BAYRAKLI:
30 gün otur 30 günün sonunda maaşını al tarzında duruma devlet bir şey demiyorsa bir haramiyet yoktur. Ancak insanlar şunu bilmeli amel yaparken yapılan emek ve akıtılan ter alacağın parayı sana helal yapacaktır. Kütüphane müdürü kitap alır ve kitap verir aldığı paraya haram diyemezsin. Ama işini savsaklayan emek harcamayan kişiye parası haram olur. Bir şeyi helal ve haram kılanlardan biri emektir. Diğer ayraç ise kul hakkı yememektir. Eğer sen orada iş yapmadan maaşını alıyorsan, tüysüz yetimin ekmeğini yiyorsun demektir. Sen onu emek sarf etmeden yiyorsun. Burada da bir haramiyet var. Müesseseyi yönetenleri kandırma bakımından bir sakınca söz konusudur. Nisa suresinde Allah kandırmanın haram olduğunu ifade etmiştir. Rıza olmasına rağmen arada bir kandırma olayı olduğu için haramdır. Sen yöneticini ve müesseseyi kandırıyorsun. Ben üniversitede hocayım ama dersime girmiyorum ya da girsem de ders anlatmıyorum ve zamanımı boşa harcıyorum bu da haramdır."
'Allah bunun hesabını sorar demeliler'
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hayri ALTINTAŞ:
BU kişileri görevden el çektiren devlet politikasıdır buna katılıyoruz. Ancak bu kişilerin öncelikle Allah sonra ise bu millet bu işin hesabını sorar şeklinde bir sorgulama yapmaları gerekir. Bu kişiler müracaatta bulunup başka bir iş istesinler. Hiçbir iş yapmadan olmaz. Onların da boş oturarak durmamaları gerekir. Her ücret bir alın terine karşılıktır. Bu kişiler topluca müracaat edip başka bir isteyebilir ve bu konuda baskıcı olabilir. Bakanlıkların bu kişileri şüpheli durumdan kurtarmaları gerekir. Aksi takdirde bu durumun vebali maaşınızı alın oturun diyen yönetimlere aittir.
'Yetenekleri israf etmek anlamına geliyor'
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Ankara Milletvekili Özcan YENİÇERİ:
BİZİM inanç sistemimizde emaneti ehline veriniz diye bir hüküm vardır ve bu en önemli hükümlerden biridir. Bir kişi devletin memuru olduktan sonra o işinden başarı ve liyakatinin dışında başka bir kriterle değerlendirilemez. Bu durum da kişinin işin gereklerini bilmesi ve anlaması ile ilgilidir. Siyasi, dini ve etnik kaygılarla görevlerinden geri çekilmesi ve onların yerine yeteneksiz başkalarının getirilmesi hem haramdır hem günahtır hem de Allah'ın vermiş olduğu yetenekleri israf etmek anlamına gelmektedir. Bütün kurumların haricinde Diyanet İşleri Başkanlığı'nın hassas olması gerekirken, başarılı bir şekilde görevini yapan kişilerin geri planda tutulması hakkında olumlu fetva veriyor. Kabul edilebilir ve anlaşılabilir değildir. O bakımdan kaynaklarımızın yerinde ve uygun bir biçimde kullanılması gerekmektedir.