Bakan Koç, çevre korumayı turşu kurmaya benzetti: Turşu, nihayetinde yenmek içindir
Koy katliamıyla ağır eleştirilerin hedefi olan Bakan Atilla
Koç: Turşu bile yenmek içindir. Kullanmayarak çevreyi korumuş olmazsınız.
Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç'la gece geç saatte Turizm Bakanlığı'ndaki
makamında buluşuyoruz. Siz onu kamuoyunda uyuyan bakan olarak tanıyorsunuz. Ama
uyumak ne kelime! Koç, uzun bir mesai sonrasında Kültür Bakanlığı'ndaki
makamından Turizm Bakanlığı'na koşuyor, önce bir keyif purosu yakıyor, sonra iki
saat bizimle "Koyları yok etmiyorum!" kavgası yapıyor, ardından da
milletvekilleri, müsteşarı ve daire başkanlarıyla üst üste üç toplantı birden
yapıyor. Ama tabii zor bir bakanlıkta oturmak Türkiye'nin güzel koylarını
mahvetme hakkı vermiyor!
Tatlı tatlı tartışıyoruz. Bakan, medyanın "İstemezük!" demeye programlandığını,
koyları yok etmediğini söylüyor. Özetle bazı koyları yüzde 10 imara açarak kaçak
yapılaşmayı önlediğini, çevre ve turizm arasında bir denge kurduğunu söylüyor.
* Medya ilk günden beri üzerinize geliyor. Önce uykuydu şimdi de koylar... Nedir
bu şans?
- 1960'ta Türkiye 30 milyondu; gazeteler 3.5 milyon satıyordu. Nüfus iki katına
çıktı ama hâlâ 3.5 milyon gazete satılıyor. Ama üzerime gelmiş olsalar da
ayağımda kurşun izi yok.
* Neden?
- Çünkü insanlar beni seviyor. Belki de kurşun izleri vardı ve iyileşmiştir.
* Peki niye bu kadar üstünüze gelindi? Medya ilk günden beri "Bu adam şarap
festivali mi açacak" dedi ya da hep sizi uyurken görüntüledi.
- Ben de bilmiyorum. Yani aslında bazı şeylerin sebebini bilirsiniz ama hukuk
dilinde ispat edecek doneler yoktur. O yüzden susmak ve burada bildiğini
hissettirerek meseleyi kapatmayı çalışmak en iyisidir.
'BELEDİYELER ÇEVRECİ DEĞİL'
* Geçenlerde yakın dostlarınızdan biri -Fehmi Koru- sizi aramış ve "Bu koyları
neden imara açıyorsun? Devam ederseniz ben de gidip Göcek'te çevrecilerle
protesto yapacağım" demiş.
- Ben de git dedim (gülüyor). Ama bana Bodrum'dan 10 belediye başkanı da geldi
bugün. "Neden imarda yüzde 10 yoğunluk verdiniz? Daha fazla olmalı" diyorlar. 10
tane belediye başkanı hepsi de "Arkanızdayız" diyorlar.
* Ama belediye başkanları her zaman çevrecilik emsali değildir...
- Doğru, hatta çevreci değillerdir. Onlara karşı ben çevreyi savunmuyorum. Ama
bir zihniyeti çok yerinde kullanmak lazım. Koruma, turşu kurmak için bile olsa
nihayet turşu yenilmek içindir. Bir koruma anlayışı var ki hiç
kullanmayacaksınız. Hiç kullanmadığınız zaman da buraları korunmuyor. Millet
açgözlülükle buraları tahrip ediyor. Gerçi ben geçmişte korumacılık adına
yapılanlara da teşekkür ediyorum.
* Yani turşuculara teşekkür ama şimdi turşu yemenin zamanı diyorsunuz?..
- Evet... Turşu kuranlar ve turşu yiyenler; bu dengeyi bozarsanız turşu
bozulabilir.
'BU YAZLIKLARI BEN Mİ YAPTIM'
* Turşular turşusu, İspanya'nın güney sahilleri var. Bir beton yığını gibi,
korkunç yerler...
- Niye İspanya'ya gidiyorsunuz? Marmaris, Bodrum, Kuşadası var. Bu dedikleriniz
doğru. Şehircilikte imar tatbikatında bir liralık yapılan hatanın kompansyonu
bir trilyon liradır. Ama hiç kullanmamak da olmuyor. Hiç kullanmayalım deyince
bu sefer kanun dışı olanlar hâkim oluyor. Ve bir müddet sonra onları aflarla
meşrulaştırmak zorunda kalıyoruz. Oysa bu işin bir dengesi vardır. Ve ben bu
dengenin insanıyım.
* "Çevre-imar dengesini ben kurarım" diyorsunuz?..
- Ben yakalarım. Tabii bu açgözlülükle benim iyi niyetle çıkardığım yasaları
karşı taraf istismar edebilir. Ama Türkiye'de artık çevre bilinci yerleşmiş.
* Köyceğiz'de tekneyle giderken, beton üstüne beton tesisler gördüğünüzde içiniz
yanmayacak mı?
- Bu anlattıklarınızın hukuki gerçekliliği yok. Zaten gösterdiğin haberde de
cümle düşüklüğü var. Bu bir resim... Şunları (yazlıklar) ben mi yaptım? Aslı
Hanım lütfen cevap verin. Burayı yaparken Türkiye neredeymiş? Burada
yaşayanların çoğunluğunu entelektüel seviyesi çok yüksek insanlardır. Meseleyi
200 senelik macerasıyla izah etmek isterim. Geç kalmış kapitalizmdeki ülkeler
bir şeyleri hızla aşmak zorunda. Bu bazı olumsuzlukları da beraberinde
getiriyor.
sabah