'Denge Sözleşmesi İmzalayan Belediyecileri Sıkıntılı Günler Bekliyor' haberine tekzip

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 05 Mayıs 2006 12:30, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

SOSYAL DENGE SÖZLEŞMESİ YAPILMASINDA SAKINCA YOKTUR

Denge Sözleşmesi İmzalayan Belediyecileri Sıkıntılı Günler Bekliyor Başlığıyla yayınladığınız "Yerel yönetim hizmetleri" kolunda yer alan sendikaların belediye temsilcileri ile sosyal denge sözleşmesi imzalayarak, memurlara ek ödeme sağladığına ilişkin haberler sitemizde de yer almıştır.

Sitenizde yayınlanan ?Denge Sözleşmesi İmzalayan Belediyecileri Sıkıntılı Günler Bekliyor? başlıklı haber hukuki bakımdan gerçekleri yansıtmaktan uzaktır. Öncelikle belirtmeliyiz ki Sayıştay'ın ?sosyal denge sözleşmeleri? ya da ?toplu iş sözleşmeleri? adıyla ya da başka bir isimle belediyeyle sendikalar arasında yapılan sözleşmelerle ilgili bu kararı ve yaklaşımı yeni bir karar değildir.

Sayıştay on yılı aşkın bir süreden beri belediyelerin memur sendikalarıyla yaptıkları sözleşmeleri 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 146. maddesini gerekçe göstererek kabul etmiyordu. Bu durum 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu'ndan önce de böyleydi, kanun yürürlüğe girdiği tarihten sonra da böyle devam etmiştir.

İlginç olan diğer bir husus da 4688 sayılı Kanunun Geçici 4. maddesindeki ?Bu Kanunun yayımı tarihine kadar, memur temsilcileri ile toplu iş sözleşmeleri akdetmeleri nedeniyle kamu görevlileri haklarında idari, mali veya adlî takibat yapılamaz, başlatılanlar işlemden kaldırılır.? hükmüne rağmen Sayıştay bu döneme ilişkin sözleşmelerle ilgili dahi soruşturmasını sürdürmüş, kişi borcu, zimmet çıkarmıştır.

Sayıştay, yıllardır aynı metni belediye ve sendika kısmını değiştirerek karar vermektedir. Bu arada mevzuattaki gelişmeleri gündeme dahi almadan karar vermektedir. Dolayısıyla öncelikle Sayıştay'ın habere konu olan kararının yeni olmadığını, on yılı aşkındır verilen bir karar olduğunu belirtmek gerekmektedir.

Haberde Sayıştay'ın ?zimmet? çıkardığından bahisle sözleşme imzalayanların zimmetten ceza alacağı, sıkıntılı günler geçirecekler ifade edilmektedir. Oysa bilindiği gibi Sayıştay ceza kovuşturması yapan yargı kurumu değildir. Nitekim kamuoyunun bildiği gibi Yargıtay, memur sendikasıyla sözleşme yapan belediye başkanları hakkında açılan davada belediye başkanlarının beraatine hükmetmiştir. O zaman da Sayıştay'ın kanaati bu yöndeydi.

Diğer taraftan Danıştay 1. Dairesi 17.11.2005 tarihinde verdiği kararda son Anayasal gelişmeler ışığında ILO Sözleşmeleri çerçevesinde memur sendikasıyla sözleşme yapan belediye başkanı hakkında soruşturma izni vermemiştir.

Anayasamızın 160. maddesinde Danıştay ve Sayıştay arasındaki uyuşmazlıklarda Danıştay kararının esas alınacağı düzenlenmiştir. Bu Anayasamızın emredici hükmüdür. Anayasa maddesi böyleyken bu hükmün burada uygulanmayacağının söylenmesi de mümkün değildir. Çünkü Danıştay 1. Dairesi kararına muhalif olan üye de Sayıştay gibi düşünerek muhalif kalmıştır. Bu nedenle sözleşmenin konusu zaten mali bir konudur.

  Özetle belirtmek gerekirse;

Anayasada 7.5.2004 tarihinde yapılan değişiklik belediyelerin sözleşme yapmasına imkan getirmiştir.

07.05.2004 tarihinde kabul edilen (ve 22.05.2004 tarih ve 25469 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren) Anayasa değişikliğiyle Anayasamız'ın 90.maddesinin son fıkrası şu hali almıştır:

 

?Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.?

ILO'nun temel haklara ilişkin 87,98 ve 151 sayılı sözleşmeler de ülkemiz tarafından kabul edilmiştir. Çalışma hayatına ilişkin düzenlemeler getiren bu sözleşmelerde kamu görevlilerine toplu sözleşme, adil ücret talep etme hakları, sendikal örgütlenme hakları düzenlenmiştir.

Anayasa değişikliği öncesinde yargı kararlarında bu sözleşmelere atıfta bulunularak yapılan sosyal denge sözleşmelerinin hukuka uygun olduğu ancak iç hukukta yasal düzenleme yapılmadığı belirtilmekteydi. Oysa anayasadaki bu değişiklikle uluslar arası sözleşmelerle tüm dünyada uygulanan temel haklara  ilişkin sözleşmeler kanunla çelişse dahi bu sözleşmeler uygulanacaktır. Nitekim Danıştay 1. Dairesi de bu sebeple sözleşme imzalayan belediye başkanının yargılanmasına izin vermemiştir.

Sözleşmeyi imzalayan yetkililer hakkında şu ihtimaller sözkonusu olacaktır:

Soruşturma açılması istenebilir. Bu durumda Danıştay mevzuattaki değişiklikler nedeniyle verdiği son kararında sözleşme imzalayan belediye başkanı hakkında soruşturma izni vermemektedir.

Bir an için yargılamanın yapıldığını düşünelim. Bu durumda da Yargıtay kararlarında kamuoyunca bilinen Fatma Girik, Sefa Sirmen kararlarında başta olmak üzere tüm kararlarda belediye başkanlarının sözleşme yapmaları hukuka aykırı görülmemiştir. Kaldı ki bu kararlar yıllar önce verilmiş olup özellikle 4688 sayılı Kanundan sonra yargıya intikal etmiş dosya bilgimiz dahilinde değildir. Memur sendikasıyla sözleşme imzaladığı için ceza alan bir tek belediye başkanı yoktur.

Sayıştay'ın zimmet çıkarması ile ilgili karar ise Sayıştay'ın yıllardır tüm memur sendikaları ve tüm belediyeler için verdiği kararın aynısıdır. Sayıştay'ın kararı mahkeme kararı değildir.

Habere konu karar sanki yeni bir içtihatmış gibi verilerek, zor günlerin geldiğini öne sürmek, memurların yıllardır süren sendikal mücadelesine, ülkemizin imzaladığı uluslar arası sözleşmelere ve Anayasadaki son değişikliklere sırt çevirmek olacaktır. Oysa sosyal denge sözleşmelerinde engel olacak yeni bir içtihat yoktur. Sayıştay on yıl önce olduğu gibi bugün de mevzuatın ve gelişmelerin gerisinde kalmıştır. Ancak Danıştay ve yerel mahkeme kararları ve ILO kararları bunun aksinedir.

Temel insan haklarını, insan hak ve onuruna yaraşır bir çalışma hayatının teminini sağlamayı amaçlayan sosyal denge sözleşmesi açıklanan tüm bu nedenlerle anayasaya, uluslar arası sözleşmelere ve kanunlara uygundur.

Kaldı ki, Danıştay'ın kararı herkesi olduğu gibi Sayıştay'ı da bağlamaktadır. Sayıştay'da verilen bir kararla ilgili keyfiyet arz edemez.

 Dolayısıyla yapılan Sosyal Denge Sözleşmeleri Danıştay'ın da kabul ettiği üzere Kanuna uygundur. Bu konuyla ilgili alınan Sayıştay'ın zimmete aldığı işlemlerin tahsil edilemeyeceğine  yönelik mahkeme kararı bulunmaktadır.Sayıştay ne yazık ki, 1994 yılından bu yana aynı yerinde durmaktadır. Oysa yıl 2006'dır.

Bem-Bir-Sen, Yasalar içinde Belediye ve Özel İdare Çalışanlarının sosyal ve ekonomik şartlarının iyileştirilmesine yönelik zemin hazırlayan Denge Sözleşmelerde öncü ve aktif bir sendika olmasının gururuyla Denge Sözleşmelerine kanunlar çerçevesi dahilinde ve Danıştay kararları doğrultusunda, memurların hak ve hukuk mücadelesini verdiklerini söyleyip ardından memurun ekonomik ve sosyal standartlarının yükseltilmesi yolunda rakip sendikaların tüm muhalif tavır, engelleme ve çekememezliklere rağmen Bem-Bir-Sen, Sosyal Denge Sözleşmeleri'ni alnının akıyla istemeyenlerin inadına yapmaya devam edecektir.

Ülkemizin temel problemlerinden bir çoğu  bürokrasi ve  hukuk alanında yaşanan dayatma ve? dar elbise giydirme?  merakından kaynaklanmaktadır. Bu düzende,  sizden görünen ancak sizden olmayan kişilerin verdiği destekle devam etmektedir.

Söz konusu haberin yanlış olduğunu ve düzeltilmesini önemle rica eder.

Kamuoyunun bilgisine sunarız.

BEM-BİR-SEN GENEL MERKEZİ

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber