Gökçek: Seçilemezsem TV programı yaparım
Melih Gökçek’ten hiç duymadığınız itiraflar
KÜBRA PAR
Sevseniz de sevmeseniz de Melih Gökçek bir fenomen. Çekirdekten sağcı, polemikçi, iddialı... Son zamanlardaki politik çıkışları pek çok kişiye antipatik geliyor. Kendisi de kabul ediyor, "Sağda en sevilen ve en nefret edilen adam benim" diyor. Ama evine girip eşiyle konuşunca başka bir adam çıkıyor karşınıza. Nevin Gökçek'in gözünde o bir melek! Sonra öğreniyorum ki Nevin Hanım çok heyecanlandığından, Melih Bey'i televizyon programlarında seyretmiyormuş!
Yerel seçimlere 3 hafta kala Ankara'da yarış iyice kızışmışken bir sabah Gökçek'lerin evine misafir oldum. Dünden bugüne hayatıyla ilgili her şeyi sordum. Canlı yayındaymışız gibi bana sürekli sataştı. Söz verdim, hepsini yazıyorum! İşte karşınızda acısıyla tatlısıyla bir Melih Gökçek portresi...
Melih Gökçek'ten hiç duymadığınız itiraflar...
Aslen Şanlıurfa Halfetiliymişsiniz...
Annem Kosova, Prizrenli. Babam Urfa'nın Halfeti kazasından.
Araplık ya da Kürtlük var mı?
Hayır, kökenimiz Türk.
Babanız avukatmış. Nasıl bir adamdı?
Rahmetli gezmeyi dolaşmayı çok severdi, insan canlısıydı. Evde akrabaları toplayıp
yesin içsin isterdi.
Melih Gökçek'ten hiç duymadığınız itiraflar...
Çocuklarına karşı sert bir adam mıydı?
Bana karşı inanılmaz sertti. "Melih" diye bağırmasıyla şeklim şemalım
değişirdi!
Var mı unutamadığınız bir anı?
Lise 2'de babamdan yediğim son tokadı unutamam. Bir kış günüydü. Küçük olan
erkek kardeşim kız kardeşimi bağırtıyordu. Babam içeriden "Melih bağırtma
şunları" diye seslendi. Bunlar ciyak ciyak bağırmaya devam ediyor. Babam
girdi içeri, benim enseme bir tane patlattı! Acıdan değil hırsımdan ağlamaya
başladım. Annem geldi, "Ne vuruyorsun çocuğa, onun suçu yok" dedi.
Rahmetli bu sefer kahkahalarla gülmeye başladı. Ama ben hırsla ağlamaya devam
ettim! (Gülüyor...)
Kaç kardeşsiniz?
Üç kardeşiz. Benim küçüğüm kız, onun küçüğü erkek.
Babanızın ekonomik durumu iyi miydi? Nasıl bir evde büyüdünüz?
Avukattı. Allah'a hamdolsun, kötü gün görmedik. Her türlü ihtiyacımızı karşılayan
bir babaydı elhamdülillah.
Kardeşleriniz nerede? Ne yapıyorlar şimdi?
Kız kardeşim ev hanımı, İstanbul'da yaşıyor. Erkek kardeşim Ankara'da ama benim
kardeşim olduğunu kimse bilmez, çünkü ne gelir ne gider.
Hayır katiyen. Ailecek görüşürüz ama belediyeye gidip gelmez. Böyle bir karakteri vardır onun. Tamamen kendi halindedir.
Anneniz nasıl bir kadındı?
Rahmetli melek gibi bir insandı. Üzerime titrerdi. Belediye başkanı olmadan
hemen önce 1993'te kaybettik.
Gençliğiniz Gaziantep'te geçmiş.
Ankara Keçiören'de doğdum. 5 yaşına kadar buradaydık. Sonra babamın işi nedeniyle
Gaziantep'e gittik. Üniversite'ye kadar orada kaldık.
Ortaokulda çok çalışkan, lisedeyken daha normaldim.
Kavgacı mıydınız?
Çok aktif ve hareketliydim. Özellikle üniversitede doruğa çıktı. Siyasal Bilgiler
Fakültesi'nde cemiyetçilik yapardık. Sonra okulu bırakmak zorunda kaldım.
Mülkiye'yi neden bıraktınız?
O zamanlar sağ sol çatışması yüzünden ortam çok hararetliydi. Siyasal Bilgiler
Fakültesi'nin Hür Düşünce Kulübü'nün başkanıydım. Bunları Hasan Celal Güzel
kurmuştu. Üyeler arasında Mehmet Keçeciler, Abdülkadir Aksu, Atilla Koç, Mesut
Yılmaz, Murat Karayalçın gibi sonradan ünlü olan isimler vardı. Sol tandanslılar
bize tahammül edemezdi, mecburen okulu bırakmak zorunda kaldım.
Hayır, arkadaştık. Murat sağcıydı o zaman, sonradan solcu oldu. Sonradan döndü yani! (Gülüyor...)
O zaman da solculara karşı böyle mesafeli miydiniz?
Evet, her zaman mesafeliydim.
Tam olarak ne oldu da okulu bıraktınız? Öğrenci olaylarına mı karıştınız?
Okulda sağcılara sürekli sataşırlardı. O sataşma bir gün menfi bir olayla neticelenir
diye okulu bırakmak zorunda kaldım.
Siz bunun altında kalmazdınız ama, nasıl olmuş?
Sağol! (Gülüyor...)
Sonra niye gazetecilik okudunuz?
Gazeteciliğe de meraklıydım. O zamanlar Gazetecilik Yüksek Okulu vardı. Ben
yazıldığımda özel okuldu, sonra Gazi Üniversitesi'ne bağlandı. Gazi'den mezun
oldum. Parlamento muhabirliği yaptım. Bayrak Gazetesi'nin Ankara temsilcisiydim.
Fotoğrafçılık ve market işletmeciliği de yapmışsınız. O işlere nasıl bulaştınız?
Doğru, bak hepsini öğrenmişsin! Çocukluktan beri fotoğrafa meraklıydım. Gazetecilik
okurken öğrendiklerimle Zafer Çarşısı'nda bir fotoğrafçı dükkanı açtım. Askerden
döndükten sonra ticarete atıldım. Market açtım.
Süpermarket mi yoksa bakkal mı?
Hem süpermarketim vardı hem de yumurta toptancılığı yapardım. Bir minibüsüm
vardı. Beypazarı'na gider, arkasını yumurtayla doldurup satardım. Bir ara Ülker'in
ıskartaya çıkardığı kırık pisküvitleri (Söylediği gibi yazıyorum, ne de olsa
siyasi literatürümüzde yeri var!) alıp satardım.
Hayır, pazarda satardım. O dönemde pazarcılık da yaptım.
Hala fotoğraf çekiyor musunuz? Makineniz ne marka?
Dijital makine çıktı, yiğitlik bozuldu. Her türlü makine var bende... Gerçi
fotoğraf makinesine de gerek yok, telefonla çekiyorum artık.
Instagram hesabınız var mı?
Yok, hiç girmedim, Twitter yetiyor bana.
Torunlardan birine kendi adınızı, diğerine oğlunuzun adını vermişsiniz. Megaloman
mısınız?
Hayır, ben vermedim oğlum verdi. Hiç karışmadım.
"Benim adımı neden veriyorsun oğlum" demediniz mi?
Hayır, tam tersine... Bizde adettir. Ben de oğluma babamın adını verdim. Ama
ilginçtir, Ahmet kendi oğluna Ahmet adını verdi.
Onda bir megalomanlık var o zaman!
Olabilir, kendisine sormak lazım.
Öne çıkmayı, kendinizden söz ettirmeyi çok seviyorsunuz. İç huzurunuz yerinde
mi?
Yerinde. Allah'a hamdolsun hiçbir sıkıntım yok.
Son zamanlarda kendinizi suçlu hissettiren bir şey oldu mu?
Neden suçlu hissedeyim?
Bir zamanlar otobüsler konusunda kısmi özelleştirme yaptık. Onun verimini alamadık. Hem halka yaramadı hem de bu işi yapanlara yaramadı. O bir hataydı.
Ekşisözlük'te hakkınızda 776 sayfa yorum var. Kıyasladım, Topbaş hakkında 129,
Sarıgül hakkında 405 sayfa yazılmış. Açık ara öndesiniz. Hem antipatik hem de
dikkat çekici buldukları için yazıyorlar. Siz nasıl açıklıyorsunuz bu durumu?
İnsan için için hayranlık duyduğu kişiye karşı böyle tepkisini ortaya koyar.
Bu odur, başka bir şey değil. (Kahkahalar...)
Kendinizi çok seviyorsunuz galiba!
Her insanın kendi kendini sevdiği kadar...
Biraz fazla seviyorsunuz sanki!
Hayır, siz kendinizi ne kadar seviyorsanız ben de o kadar seviyorum.
Kendinize hiç laf söyletmiyorsunuz, her eleştiriye cevabınız var.
Medya mensupları hep rakiplerini dövmeye alışmış. Onlar dövecekler, itham edecekler,
ithama maruz kalan kişi alttan alacak. "Bir daha yapmayacağım, ne olur
benim hakkımda yazma" diyecek. Ben öyle bir karakter değilim. Bir şey söyleyince
cevabını alıyorlar. Cevabını alınca cevap veriyorlar, çünkü gazeteci olarak
hep üstte kalmaya alışmışlar. İkinci bir cevap daha alınca televizyonda halk
nezdinde mahçup duruma düşüyorlar. "Melih seni ne hale düşürdü" dediklerinde
bana karşı iyice kinleniyorlar. O kin düşmanlığa dönüşüyor...
'55 TELEVİZYONA ÇIKMASAM TÜRKİYE UKRAYNA OLMUŞTU'
Sizin de fazla polemikçi bir tarafınız yok mu ama? Gezi olayları oluyor, en
büyük polemiği siz çıkarıyorsunuz, başka bir olay oluyor yine ortalığı karıştırıyorsunuz...
Ama haklıydım! Melih Gökçek Gezi olaylarında 55 televizyona çıkmasa Türkiye
Ukrayna olmuştu.
Siz mi engellediniz yani?
Ben değil, Başbakan'ın kararlı tutumu engelledi. Ama halka olayların gerçek
yüzünü anlatan ben oldum.
Halkın büyük bir kesimini karşınıza aldınız. Bu sizi hiç rahatsız etmiyor mu?
Bana cephe alan özellikle Cumhuriyet Halk Partililer tencere tavayla sokağa
çıktılar. Sonra kendileri bıraktılar. Neden? Çünkü anlata anlata gerçeği gördüler!
Beni sevmeseler de olayın gerçek yüzünü gördüler. Önemli olan bu.
Siz ikna ettiniz yani öyle mi?
Ciddi katkım olduğunu düşünüyorum.
Pek çok kişi sizi antipatik buluyor. Neden sevmiyorlar? Kendinize bunu nasıl
açıklıyorsunuz?
Sağ tandanslı, milliyetçi, muhafazakar bir insanım. Bu manada Türkiye'de en
dik duran adamım. Karşıt fikirde olan insanlar dik duranları sevmezler. Bir
anket yapıp "Sağda en sevilmeyen kişi kim" diye sorsanız, ben çıkarım.
"Peki, en sevilen kim" diye sorsanız yine ben çıkarım. Emin Çölaşan'la
ilgili anket yapmıştım, solda hem en sevilen hem de en sevilmeyen adam çıkmıştı.
Benimki de öyle...
Solculardan neden bu kadar nefret ediyorsunuz?
Çünkü Türkiye'de değer verdiğim konulara onlar değer vermiyor.
Topyekün almıyorum, sağduyulu solcuları ayırıyorum. ODTÜ Bulvarı, pardon 1071 Malazgirt Bulvarı'nı açtık. Hala "Neden açtın" diyenler var. Bu adamların beni sevmesi mümkün mü?
Ama siz de fazla inatlaşmıyor musunuz?
İnatlaşmıyorum, hakkımı savunuyorum. Siz gazeteciler hep böylesiniz! "Biz
haklıyız, kabul edin" diyorsunuz. Bir kez de siz kabul edin. Hiç gazeteci
olarak hatanızı kabul ettiğiniz vaki mi?
Büyük bir hata yapmadım bugüne kadar.
Bak işte... Burayı da yaz ama! (Kahkahalar...)
ODTÜ'lülerle neden geçinemiyorsunuz?
Hayır, geçinememek gibi bir durum yok. Şu anda belediyede benimle çalışan en
önemli arkadaşlarım ODTÜ'lü.
Yeni nesille mi anlaşamıyorsunuz?
Hayır. ODTÜ'nün Talebe Derneği Başkanı pırıl pırıl bir çocuk.
Solcu mu sağcı mı?
Sağcı.
O yüzden iyi anlaşıyorsunuz!
Bak gördün mü, sen de ayırt ediyorsun! ODTÜ'deki 26 bin öğrencinin içinde 300
tane marjinal var.
Tabii saydım, biliyorum. Bu marjinal gruplar ODTÜ'yü temsil ettiklerini iddia ediyorlar ama etmiyorlar. Bizim tartışmamız marjinal çocuklarla, bir de bunlara kol kanat geren marjinal öğretim görevlileriyle...
Gezi olaylarının ardından ODTÜ yolunda ısrar edilerek, "ağaçlar kesiliyor"
tartışması başlatmak stratejik bir hata değil miydi?
Hayır, tam tersine. Devlet olayları marjinal grupların keyfine göre yapacaksa
devlet olmaktan çıkar.
Doğru olanı yapıyorum. Kızılay'ın altını üstüne getiren, yakan yıkan, toplumun ortak mallarını perişan eden insanın bu vatanı, bu milleti sevmesi söz konusu olamaz. Bunlar ülkenin ve kentin değerlerine düşman olan insanlar. Aldatılmış olabilirler ama düşman bir gençlik haline gelmişler. Buna karşı tavrınızı koyup doğruyu göstermeniz lazım. Siz Taksim'de elinizi kolunuzu sallayarak dışarı çıkabiliyor muydunuz?
Evet, çıkabiliyordum ama bu konuda sizinle polemiğe girmeyeceğim.
'SEÇİLEMEZSEM TV PROGRAMI YAPIP PARA KAZANIRIM'
Seçilemezseniz ne yapacaksınız?
Medya hayatına girer, senin gibi gazeteci olurum.
Hemen bir gazete satın alırsınız artık!
Yok satın almam, bir kanalda program yaparım. Bana fena para vermezler herhalde!
Emeklilik planınız var mı? Bir sahil kasabasına yerleşip hayattan çekilecek
insan tipi yok sizde...
Var, var... Beş yıl daha belediye başkanı olmak istiyorum nasipse. Üç yıl kuralından
dolayı sonra istesem de aday olamam.
Belki parti değiştirirsiniz.
Olur mu öyle şey canım!
Anavatan Partisi'ndeyken Mesut (Yılmaz) beni tamamen dışlamıştı. Kendisine karşı olan bütün olayların sorumlusu olarak beni görüyordu. "Bu partide Melih'e yer yok" dedi. Mecburen terk edip Refah Partisi'ne katıldım. Sonra o çizgide devam ettim.
Anavatan'dan Refah'a geçişiniz aile içinde nasıl karşılanmıştı?
İlk başta bizim hanım biraz tereddüt etti ama sonra benden çok Refahçı oldu.
Ahmet Hakan'la aranızdaki ilişki aşk mı nefret mi?
Ona sor!
Twitter'da hakkınızdaki övgüleri sürekli retweet ettiğiniz için takibi bırakanlar
oluyordu. Yeni stratejiler geliştirdiniz mi?
Her dönemde ayrı bir strateji izliyorum. Belli dönem belli şeylere takıyorsam
onun üstünde ısrarla duruyorum.
Birinden yardım alıyor musunuz?
Hayır.
25 yıldır belediye başkanısınız. Çok para biriktirdiniz mi?
Hayır, sadece normal yaptığımız birikimler. Onlar da biliniyor zaten.
Geçen hafta internete ses kaydınız düştü. CHP afişlerinin asılmasını engellediğinizi
kabul ettiniz.
Oradaki ses bana ait ama araları kesmişler.
Buna pek inanmıyor sanki kamuoyu.
İkna olmuyorlarsa AK Parti'nin oyları neden hiç düşmüyor? KONDA'nın yeni anketinde
oyumuz yüzde 49. Sadece öyle inanmak isteyenler inanıyor. Afişler siyasi içerikli
olduğu için avukatlar bunun sıkıntı yaratacağını söylemiş. Bana danıştılar.
Olay bundan ibaret.
CHP'yle hayatım boyunca uğraştım, inşallah gözlerimi kapatıncaya kadar da uğraşacağım! Bunu milli bir görev olarak görüyorum.
E-mail'e üç fotoğraf ekleyememeniz dalga konusu oldu.
Olabilir, bilmemek ayıp bir şey mi?
Teknolojiyle aranız kötü mü?
Sosyal medyayı en iyi kullanan belediye başkanı, unvanını benden başka alan
var mı?
Hayır, kullanmayı hiç düşünmedim. Telefonum beş yerden birden dinleniyor. Hesabını veremeyeceğim şeyi telefonda neden konuşayım. Başbakan'la oğlu arasında geçtiği iddia edilen telefon kaydının bir yerinde "Dinleniyoruz oğlum" diyen kişi öyle şeyler söyler mi söylemez mi? Şimdi ben size soruyorum.
Soru sorma hakkı bugün bende.
Televizyonda canlı yayında yakalasaydım duman etmiştim seni! (Gülüyor...)
'HER ZAMAN HER KONUYA GİREN BİR İNSANIM'
Yerel seçimlerden önce olaylar çıkacağını iddia ettiniz. Neye göre söylediniz
bunu?
Bana gelen duyumlar var. Bugüne kadar siyasi yorumlarımın yüzde 90'ı çıktı.
CHP'nin içinden bana haber gönderip "Melih şunu şöyle söylesin" diyenler
var.
Son soru. Hükümet cemaat çekişmesi konusunda neden hiç yorum yapmıyorsunuz?
Genel anlamda yorumlarımı yaptım. Yaşanan olayları tasvip etmediğimi söyledim
ama teferruata girmiyorum.
Şu an belediye seçimleri yarışındayım.
Seçimden sonra girecek misiniz bu konuya?
Her zaman her konuya giren bir insanım.
Nevin Gökçek her şeyden önce kocasına aşık bir kadın. Ona toz kondurmuyor. Ama ondan çok farklı... Melih Gökçek ne kadar güldürdüyse, o anlattıklarıyla o kadar ağlattı. Matematik öğretmenliğinden emekli olduktan sonra kendini hayır işlerine vakfetmiş. Kimliğini gizleyerek kapı kapı dolaşıp kentin çeperlerindeki yoksullara yardım ediyor. Öyle şeylerden bahsetti ki burada yazarak pazar neşenizi bozmak istemedim.
Nasıl tanışmıştınız?Bir yaz tatilinde Gaziantep'e akrabaların yanına tatile gitmiştim. Melih Bey'in akrabaları beni tavsiye etmiş. Geldi tanıştık... Evliliği hiç düşünmüyordum ama bana artısını eksisini anlattı. Bir güven duydum. Aileme anlatıp ikna ettim.
Açık görüşlü bir aileniz mi vardı?
Evet, babam çok aydın bir insandı. Her şeyimi ona anlatırdım. Üstüme titrerdi.
Çok nazlı büyümüştüm. İlk evlendiğimizde eşim su istese oturup ağlardım.
Hayır, çok yufka yüreklidir. Hayatta hiç yalan söylemez. Merhametlidir, düşmanını kolay affeder. Aşırı derecede mütevazıdır. Sabahtan akşama kadar aç gezer, bana bir lokma ekmek getirin demez.
Evde nasıldır?
Çok neşelidir.
Televizyonda çok polemikçi. Evdeki kavgalarda da üste çıkıyor mu?
1975'ten beri evliyiz, tek bir kez bile kavga etmişliğimiz yoktur.
Çok merhametlidir. 26 yıl matematik öğretmenliği yaptım. Yorgun olduğumda geceleri çocuklara o bakardı.
Ekranda gördüğümüz Gökçek'le sivil hayattaki Gökçek çok mu farklı?
Çok farklı. Ekranda öcü gibi gösteriyorlar. Kavgacı ve saldırgan diye anlatıyorlar.
Bir hafta yanında zaman geçirenler "Ne kadar farklıymış" diyor.
Çocuklarına çok düşkündür. Çok öper, çok sever.
Başörtülü olmayışınız sorun yarattı mı hiç?
Refah Partisi'ne ilk geçtiğinde tereddüt ettim. İlk başta gittiğim yerlerde
çantama başörtü koydum, acaba bir şey söylerler mi diye endişelendim. Toplumda
öcü olarak gösteriliyorlar ama tam tersiymiş. Bir kere daha öyle bir şeyle karşılaşmadım.