Pasaport Kanununda değişilik öngören düzenleme, kadro derecesi yerine unvana göre hususi pasaport verilmesi uygulamasını getirmektedir

Haber Giriş : 22 Ocak 2004 22:53, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Pasaport Kanununda değişilik öngören düzenleme, kadro derecesi yerine unvana göre hususi pasaport verilmesi uygulamasını getirmektedir

Aşağıdaki görüşler ismi bizde saklı bir ziyaretçimize aittir.

Şu anda TBMM İçişleri Komisyonunda bulunan ve Pasaport Kanununda bazı değişiklikleri içeren tasarı hakkında bazı bilgiler vermek istiyorum.

Anılan tasarı ile ?Avrupa Birliğinin, Pasaport ve diğer seyahat belgelerinin güvenlik özellikleriyle ilgili 23 Haziran 1981, 30 Haziran 1982, 14 Temmuz 1986 ve 10 Temmuz 1995 ve 17 Ekim 2000 tarihli ilke kararları doğrultusunda?, Avrupa Birliğine (AB) ve Uluslararası Normlara uygun, on yıl geçerli, güvenlik özellikleri artırılarak sahtecilik yapılması zor olan Pasaportların, Türk vatandaşlarına da verilmesi öngörülmektedir.

Ancak hazırlanan bu tasarıyla, pasaportların güvenlik özelliklerinin artırılması amacının dışına çıkılarak, hiç geregi olmadığı halde Hususi Pasaportların kapsamını daraltan bir madde eklenerek, ADİL BİR UYGULAMA OLAN ve kamu görevlilerinin çalıştığı süreyi esas alan, KADRO DERECESİNE GÖRE Hususi Pasaport verilmesinden vazgeçilerek, ÜNVANA GÖRE hususi pasaport verilmesi öngörülmüştür.

Bu tasarının tüm maddeleri, sanki Avrupa Birliğine uyum yasası şeklinde sunulmaktadır. Ancak gerçekler tamamiyle farklıdır.

Yürürlükteki Pasaport Kanununa göre Hususi Pasaportlar, ?Türkiye Büyük Millet Meclisi eski üyeleri, eski bakanların yanısıra BİRİNCİ, İKİNCİ VE ÜÇÜNCÜ DERECE KADROLARDA BULUNAN DEVLET MEMURLARI VE DİĞER KAMU GÖREVLİLERİNE verilmektedir.?

Ancak, Yeni Pasaport Kanunu Tasarısı ile sanki AB'ye bir uyum yasasıymış ve bir yenilikmiş gibi Hususi Pasaportun kapsamı daraltılarak, yalnızca belli bir zümreye verilmesi öngörülmektedir. Tasarıyla, ?TBMM eski üyeleri, eski bakanlar ile BİRİNCİ DERECE KADROYU İKTİSAP ETMİŞ, EN AZ DAİRE BAŞKANI VE EŞİTİ GÖREV UNVANINA SAHİP OLAN DEVLET MEMURLARINA, en az albay rütbesindeki subaylara, birinci derece kadrodaki hakim ve savcılara ve bunlardan emekli olanlara, yüksek vergi veren 300 civarında vatandaşımıza hususi pasaport verilecek şekilde yeniden düzenlenmek istenerek? hususi pasaport verilecek kesimin kapsamı daraltılmaktadır.

Tasarı ile yüksek vergi veren 300 vatandaşımıza yalnızca 1 yıl geçerli hususi pasaport hakkı veriliyor gibi gösterilerek, dikkatler farklı yönlere kaydırılmaktadır. BU DEVLETE VERGİ VEREN İNSANLARA BU HAKKIN TANINMASI ÇOK UYGUNDUR. ANCAK BU KANUN BİR VERMEKTE, 999 ALMAKTADIR.

Tasarının yasalaşması durumunda, akademik kariyere sahip öğretim görevlileri, öğretmenler (en fazla mağdur olacak kesim), savcılar, hakimler, subaylar, APK uzmanları, denetçiler, uzmanlar, hatta müfettişlerin dahi bulunduğu kamu görevlileri, birinci derecede olmadığı için veya 1 İCİ DERECEDE OLSALAR DAHİ daire başkanş eşiti görev unvanşna sahip bulunmadıkları için, HUSUSİ PASAPORT ALMA HAKLARI ORTADAN KALKACAKTIR.

Daire başkanı seviyesi kurumlara göre degişmektedir. Bu makamlara gelebilmek için bazı kurumlarda 10 yıl bazı kurumlarda da 25-30 yıl civarında görev yapılmaktadır. Örneğin, özveri ile her şeyini eğitime vermiş ve idari hiçbir görevi arzulamamış 40 yıllık 1 nci derecedeki bir öğretmen, üniversitede bir akademisyen, hususi pasaport alamazken, Milli Eğitim Bakanlığında 10 yıl çalışmış daire başkanı olan daha kıdemsiz bir öğretmen veya idari memur, hususi pasaport alabilecektir.

Ayrıca tasarı ile 1 nci derecede tüm hakim ve savcılara hususi pasaport öngörülmüş, diğer kurumlardaki 1 nci derecedeki kamu görevlileri kapsam dışı tutularak, HEM EŞİTLİK İLKESİNE AYKIRILIK HEM DE AYRIMCILIK yapılmıştır. Dolayısıyla bir kesimin zorlaması, teşviki ve desteğiyle hazırlanmış olan tasarının yasallaşması halinde, Anayasa Mahkemesi tarafından yasanın iptal edilmesi veya Danıştay tarafından kapsamının genişletilmesi sözkonusudur. Bu nedenle tasarı, her açıdan HUKUKİ SORUNLARA YOL AÇACAKTIR.

AB vatandaşları vize uygulanmasına bile gerek kalmadan, kimlik belgeleriyle ülkemize rahatça geliyorlarken, biz vatandaşlarımızın mevcut haklarında niçin kısıtlamaya gitmek istiyoruz. Bu tasarı ile, bugüne kadar hususi pasaport verilerek seyahat imkanı sağlanan bir çok vatandaşımızın elinden bu imkan alınarak, (3. derecedeki memurun yeşil pasaportu kötü amaçlı kullanabileceği savıyla kapsamdışı tutuluyor) diğer ülkelere kendi insanımıza güvenmediğimiz imajı verilerek, vize almak için dış temsilcilikler önünde kendi elimizle insanlarımızı bekleterek, ülkemizi küçük düşürmüş olmanın yanı sıra, geceleri gelerek vize almak için kuyruklarda bekleyen vatandaşlarımızın sayısını artırmış olacağız. Bu tasarıyı hazırlayan bürokratlar eğer samimi ise, Hususi Pasaportun kapsamını daraltmadan önce, AB ülkeleri dış temsilcilikleri önünde vatandaşlarımızın oluşturdukları kuyrukları kaldırmak için uğraşırlar.

Öte yandan, AB vatandaşları ülkemize kimlik belgeleri ile giriş yapabilmekte, pasaporta ve herhangi bir vizeye ihtiyaç duymamaktadırlar. AB ülkelerinde vatandaşlara umumi pasaport verilmekte, bunun yanı sıra görevli devlet memurlarına hizmet pasaportu, dışişleri mensuplarına da diplomatik pasaport verilmektedir. AB vatandaşları özel işlerinde hususi pasaport denilen bir pasaporta ihtiyaç duymamaktadır.

Ülkemizde ortalama 400.000 kişinin (çoğunlugu emekli ve kullanmıyor) hususi pasaportu bulunmaktadır. Bu insanlar hem görevli olarak, hem de farklı maksatlarla bu pasaportun verdiği ayrıcalıktan yararlanarak, yurt dışına vizesiz gidebilmektedirler. Ancak bu hak birkaç bin kişi ile sınırlandığında, hususi pasaport hakkı elinden alınan bu insanlar yurtdışı seyahatlerinde vize almak mecburiyetinde kalacaklardır.

BURDA EN ÖNEMLİ HUSUS İSE; Her yıl Hususi Pasaport sahibi en az 100-200 bin kişinin özel olarak yurt dışına çıktığı düşünülürse, devlete/millete her yıl 4-5 milyon Euroluk bir VİZE HARCI yükü getirecektir. BU MİLLET, HİÇBİR ZORUNLULUK OLMADIĞI HALDE, HER YIL 4-5 MİLYON EUROYU AB ÜLKELERİNE VERMEK ZORUNLULUĞU İLE KARŞI KARŞIYA BIRAKILACAKTIR.

AB ülkelerince şu anda hususi pasaportun kapsamının daraltılması ile ilgili zorlama yoktur. AB'den tarih almanın eşiğine geldiğimiz bu noktada da böyle bir zorlamanın olması da imkansızdır. (1996-1997 yıllarında yine birkısım bürokratlar aynı iddiada bulunmuş ve hususi pasaportun kapsamını birinci dereceye düşürmek için ugraşmış, hususi pasaporta bir hücum olmuş, ancak ne vize uygulanmış ne de bu emellerine muavaffak olabilmişler, bu durum basında da yer almıştı.)

Neticede, Uluslararası Normlara ve Avrupa Birliği standartlarına uyum olarak HAZIRLANAN BU TASARIDA, AB'YE GİRMEDEN HUSUSİ PASAPORTUN KAPSAMINI DARALTAN BİR MADDENİN EKLENMESİNE GEREK BULUNMAMAKTA VE NEDENİ ANLAŞILAMAMAKTADIR.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber