MEB'in tarzı doğru değil

MEB bir gecede tüm üst yönetimi görevden aldı

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 15 Mart 2014 15:22, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
MEB'in tarzı doğru değil

Son yılların en popüler makamı vekillik... Yıllarca binlerce okul müdürü vekildi. İlçe müdürleri, şube müdürleri vekildi. Derken olmayan kadroya vekalet edenler oldu.

Şimdi de MEB'deki herkes vekil...

Müsteşar, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı ve Strateji Geliştirme Başkanı hariç. Kanun tasarısı meclise ilk sunulduğunda sadece müsteşar kadrolu kalıyordu. Komisyonlarda bu düzeltildi sadece biri hariç derken üçü hariç oldu.

Devlette vekil olmak hem iyi hem de kötü. Vekil deyince akla gelen milletvekilliği olunca iyi fakat kamu kurumlarında vekalet görevi akla geliyorsa kötü. Çünkü vekil demek ayağı çukurda demek. Her an alınabilirim kaygısı ve acaba asaletim gelir mi diye yatıp kalkılır vekillikte.

Devlet işleyişi için de kötüdür vekillik çünkü; cesur adım atamayan bürokrat her zaman hata yapmaya açık, istediklerini uygulayamamaya, bilgisini, tecrübesini yansıtamamaya meyillidir.

Hani derler ya cüzdan ile vicdan arasına sıkışmak diye... Burada da vicdan ile koltuk arasında sıkışıyor çoğu zaman insan...

İşte bu yüzden yol alınamıyor kamuda ve özellikle de MEB'de.

Getirilen yeni sistemle bürokratlar asil olsalar bile aynı tereddütlerle yaşayacaklar... Cesur olanların bir kısmı bir süre sonra sistem dışına itilecekler, bir kısmı yine vicdan ile koltuk arasına sıkışacaklar. Vicdanına ailesini de, onurunu da, sendikasını da, siyasi görüşünü de, tecrübesini de, geçmişini de... alacak ve sorgulayacak kendini. Ne karar alırsa alsın eleştiri okunun ucunda olacak. Aşağı tükürse sakal yukarı tükürse bıyık misali.

MEB aklını başına almalı ve artık zaman kaybına son vermeli.

Kanunun yayımlandığı gün bazı makamların değiştiğini görüyoruz.

"Milli Eğitim Bakanlığı'nda 14 genel müdürden 3 değişti. 140 daire başkanından 23 değişti. 81 il milli eğitim müdürlüğünden 12'si merkeze çekildi."

Haberi geldi ilk etapta.

Burada söylenen şudur: bakın biz herkesi almadık sadece bu kadarını aldık. İyi de kalanların hepsinin kadrosunu aldınız. Maaş aynı koltuk ise şimdilik aynı yani koltukta eğri oturuyorlar artık. Çünkü hepsi vekil.

Artık zaman kaybedilmemeli çünkü her geçen gün ülkenin geleceğinden gidiyor. Yeri belli olmayan, geleceğini göremeyen öğretmen, müdür ya da genel müdürden verim alamazsınız.

Bugün biriken onlarca sorun varken yenileri eklendi yeni kanunla beraber.

Örneğin; 8 yılda Anayasa mahkemesi bir yıl süre verdiği halde Anayasa'ya aykırı bir şekilde çözümlenemeyen bir uzman öğretmenlik meselesi varken ortada biz icraat yapıyoruz diyenler yanılıyorlar.

Bürokratların büyük bir kısmı inanın sabah mesai başlamadan başlıyor işe mesai bitiyor halen yerinde. Evine, çoluğuna çocuğuna zaman ayırmayanından tutun da hiçbir sosyal hayatı olmayana kadar onlarca bürokrat...

Bu kadar çalışmaya rağmen sıfır artı sıfır elde var sıfır. Çünkü çok çalışmak değil amaçlı çalışmak ve üretilene saygı duyulması önemli. Günlerinizi harcadığınız bir çalışmayı kendisi istediği halde üst makamdaki bir bürokrat bir kalemde harcayabiliyor. Emeğe saygı olmayınca çalışma zevki de şevki de kalmıyor.

Çalışmaların büyük bir kısmı da kulaktan dolma, bilimsel gerçekten de gerekçeden de uzak, yapıya uymayan çalışmalar olunca uygulansa bile sonuç vermiyor.

Neden dikiş tutmuyor SBS sistemleri? Çünkü her getirilen sistem tartışılmadan, geleceği planlanmadan yapıldığı, kamuoyu inandırılamadığı, koltuklar sürekli değişip her gelen her seferinde kendini ispat için bir şeyleri bozduğu için.

Yani çok çalışmak, sabahlara kadar çalışmak önemli değil... Önemli olan sistemli çalışmak, bilerek çalışmak... Çalışmış olmak için çalışmak önemli olsa herkes sabahlara kadar bekler koltukta...

Biz ne zaman adam oluruz?

- Eğer bir gün kariyer sistemini oturtabilirsek, eğitime siyaseti karıştırmaktan uzak durabilirsek işte o zaman.

- Biz 3 yıllık öğretmeni yıllarını eğitime vermiş bir insanın başına amir yapmayan bir sistemi oturttuğumuz zaman...

- Biz kademeli yükselmeyi oluşturabildiğimiz,

- adamın ağırlığına göre koltuk değil koltuğun ağırlığına göre adamları seçebildiğimiz,

- insanların emeğine saygı duyduğumuz zaman adam oluruz.

Sadece 5 yıl öğretmenlik yapan bir öğretmeni yılların okul müdürüne Şube Müdürü yaparsanız olmaz, yaptığınız sınavda müdürlüğe dahi hak kazanamayanı ilçe müdürü il müdürü yaparsanız olmaz, hadi sen işe yaramıyorsun senin yaptığın 15-20 yıllık yöneticiliğin benim umurumda değil derseniz olmaz...

Bugün gelinen nokta budur. Aylarca hatta yıllarca kullanılan insanları önce İl müdürü, ilçe müdürü yaptılar şimdi de dön sınıfa deniliyor. Nasıl dönecek Allah aşkına? Dönse ne olacak? Gerçekten yararlı olacak mı? Eğitime katkısı olacak mı?

Siz bu işi kariyere dayalı yapsanız, şube müdürünü ilçe müdürü, ilçe müdürünü il müdürü, il müdürünü daire başkanı... genel müdür, yapsanız ve bu sistemi bir şekilde oturtsanız o zaman bir sorun yaşamayacaksınız. Ne yapıyor askeriye yıllardır. Genel Kurmay Başkanlığına kadar yükselme yollarını gösteriyor ve süreç ona göre işliyor. Buraya varamayanı da emekli ediyor... Bir teğmeni ordu komutanı yapmıyor. Tabii ki eğitimle askeriyeyi karşılaştırmıyorum fakat sistemli gidişin önemine, kariyere, liyakate önem vermeye vurgu yapmak istiyorum.

Evet var çürük elmalar... Öğretmenlikte de var, müdürlükte de başka makamlarda da... Bunun yolu bir sepet dolusu elmayı dökmek değildir ki... Bunun çözüm yolu gerekirse tüm elmaları tekrar gözden geçirip çürükleri ayıklamakta yatmaktadır. İşte siz sepeti iş bilmeyene teslim eder ve tam yetki verirseniz bu çok kırmızı, bu az kırmızı, bu çürük, bunda benek var, bunun sapı kısa, bunun sapı uzun diyerek bir sepet elmadan hiç bir şey bırakmayabilir. Bugünlerde olduğu gibi... Üstelik bugünlerde hiç hesap soran da yok elmaları tamamen çöpe atanlara...

Yazık değil mi o ağacı dikene, toplayana, satana, alana ve yemek istediği halde yiyemeyene... Bu, Yaradanın yasakladığı ve günah saydığı israf değil midir?

MEB aklını başına almalı ve bir an önce vekalet sevdasından vazgeçmeli... Bir an önce atamalarını yapmalıdır. Bu atamalardan sonra zaman kaybetmeden işe koyulmalıdır.

Bekleyen onlarca mevzuat var. Zaman daraldı. Mart çıktı çıkacak, Nisan, Mayıs , Haziran en yoğun dönem...

Üniversite sınavları, ortaöğretim sınavları, okul içi sınavlar derken bakanlık da sınav verecek... Örneğin mevzuata uygun ve zamanında yer değiştirmeler yapılabilecek mi? Bunun için gerçekten amaca uygun mevzuat bir an önce çıkarılabilecek mi?

Okul Yöneticilerinin görevine son veren anlayış onların yer değiştirmelerini nasıl yapacak? Ayıracağı yöneticilere okul bulabilecek mi? Tercih hakkı verebilecek mi? Bunu yaparken Haziran ayına nasıl yetiştirecek, gelecek ile kalacağı belirlerken kriter ne olacak? Sınav yapabilecek mi? Yönetmelikleri ne zaman çıkaracak?

Norm kadro muamması ne zaman bitecek? Aylar oldu taslak görüşe açılalı... İcraat yok, gelişme yok...

Bırakın taşıma suyla değirmen döndürmeyi de geleceğe yönelik sistemli bir çalışmayla, kırmadan dökmeden, görüş alarak (daha önemlisi görüşlere saygı duyarak,) emin adımlar atılmalıdır. Bu adımlar hukuka da, vicdana da uygun olmalı, hakka da haklıya da saygıyı hedef almalıdır...

Maksut BALMUK

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber