Ombudsman'dan 'polisin zor kullanma' yetkisi açıklaması

-"Polis, zor kullanma yetkisi kapsamında direnmeyi etkisiz kılmak amacıyla kullanacağı araç ve gereç ile kullanacağı zorun derecesini kendisi takdir etmektedir. Ancak, böylesi önemli bir kararın daha soğukkanlılıkla verilmesine fırsat verecek bir mekanizma oluşturulması oldukça önemlidir"

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 18 Nisan 2014 13:53, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Ombudsman'dan 'polisin zor kullanma' yetkisi açıklaması

Kamu Başdenetçisi M. Nihat Ömeroğlu, "Polis, zor kullanma yetkisi kapsamında direnmeyi etkisiz kılmak amacıyla kullanacağı araç ve gereç ile kullanacağı zorun derecesini kendisi takdir etmektedir. Ancak, böylesi önemli bir kararın daha soğukkanlılıkla verilmesine fırsat verecek bir mekanizma oluşturulması oldukça önemlidir" dedi.

Ömeroğlu, UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Hacettepe Üniversitesi İnsan Hakları Araştırma Merkezi ve Maltepe Üniversitesi UNESCO Felsefe Kürsüsü tarafından ortaklaşa düzenlenen "Karar ve Veriler Işığında Uluslararası İnsan Hakları Eğitimi Konferansı"na katıldı.

Ömeroğlu, burada yaptığı konuşmada kamu görevlilerinin insan hakları konusunda eğitiminin, bireyin temel ve hak ve özgürlüklerin geliştirilmesine odaklanması gerektiğini belirterek, temel hak ve özgürlükleri bilmeyen bir kamu görevlisinin bunlar hakkında bir fikir sahibi olamayacağı için uygulamayacağını ifade etti.

Denetimsizliğin, kamu görevlileri arasında uygulayan ve uygulamayanlar arasında bir adaletsizlik algısına yol açacağının altını çizen Ömeroğlu, "Örneğin; orantısız güç kullanma yasağına uyan ve uyamayanların denetlenmemesi, bir süre sonra kurala uyan kamu görevlisinde de uymama yönünde bir eğilim oluşturacaktır" diye konuştu.

Gezi Parkı odaklı olaylar ve 1 Mayıs gösterilerinde polisin orantısız güç kullanması iddiasıyla Kurumlarına gelen şikayetlere ilişkin incelemelerinin ardından bir tavsiye kararı verdiklerini anımsatan Ömeroğlu, kararda özellikle toplumsal olaylara müdahale araçlarını eğitim almış ve sertifikalandırılmış personelin kullanabilmesinin sağlanması gerektiğinin ifade edildiğini hatırlattı.

Gezi Parkı odaklı olaylara ilişkin tavsiye kararında da Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu'nda, polisin zor kullanma esnasında, hangi araç ve gereci kullanılması gerektiği konusunda açık bir yol göstermediğinin tespit edildiğini anlatan Ömeroğlu, "Olayın niteliğine ve mahiyetine göre kullanılacak araç ve gereci polisin takdirine bırakmıştır. Bu durumda polis, zor kullanma yetkisi kapsamında direnmeyi etkisiz kılmak amacıyla kullanacağı araç ve gereç ile kullanacağı zorun derecesini kendisi takdir etmektedir. Ancak, böylesi önemli bir kararın daha soğukkanlılıkla verilmesine fırsat verecek bir mekanizma oluşturulması oldukça önemlidir. Yetkinin kim tarafından, ne zaman, nasıl kullanılacağına dair verilecek pratik eğitimler kamu görevlisi için büyük değer taşımaktadır" ifadelerini kullandı.

Kamu idarelerinin özellikle de toplumsal çalkantıların yaşandığı dönemlerde, diğer kanallar yanı sıra sosyal medya ve internet üzerinden de topluma muhatap olma konusunda da eğitime tabi tutulmaları gerektiğini belirten Ömeroğlu, 1 Mayıs gösterilerine ilişkin kararlarında da eğitimlerden alınacak verimin artırılmasının denetim mekanizmasının etkinliğine bağlı olduğunu ortaya koyan tespitlerin yer aldığını söyledi.

Hatalı davranan kolluk görevlileri hakkında süratli, etkin bir inceleme ve soruşturma yapılmasının sağlanması gerektiğini belirten Ömeroğlu, izleme ve denetimdeki eksikliklerin toplumun genelinin huzurunu bozacak geniş çaplı rahatsızlıkların oluşmasına neden olduğunu söyledi.

'Kamu görevlilerinin insan hakları konusunda eğitimi' denildiğinde, herkesini aklına ilk olarak kolluk görevlilerinin geldiğini dile getiren Ömeroğlu, şunları kaydetti:

"Ancak, hem kamu görevlileri kolluk sektörüyle sınırlı değildir hem de insan hakları sadece işkence, orantısız güç kullanımının yasaklanması gibi konularla sınırlı değildir. Bireyin yaşam, eğitim, öğretim, mülkiyet, ifade ve düşünce özgürlükleri gibi haklardan, tüm kamu hizmetlerinden etkin bir şekilde faydalanabilmesi de bir insan hakkıdır. Bu etkin faydalanma ise eşitlik, tarafsızlık, dürüstlük, haklı beklentiye uygunluk, kararların açık, anlaşılır ve net olması, nezaket, gibi iyi yönetim ilkelerinin idarenin tüm organlarının, her kademesine yerleştirilmesiyle mümkündür. Her kamu görevlisinin, görevinin bireye hizmet olduğunun farkında olması, bu bilinçle hareket etmesi gerekmektedir. Dolayısıyla, yürütmenin güçlü olduğu ve bireyin karşısında kendini adeta güçsüz hissettiği idare kültürümüzde 'insan odaklı' bir anlayış getirilmesinde eğitimin oynayacağı rol büyüktür."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber