Kemal Gürüz: Sezer'in Cumhurbaşkanı seçilmemesi için elimden gelen çabayı gösterdim

Haber Giriş : 20 Haziran 2006 08:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) başkanlığı döneminde yasakçı uygulamalarıyla gündemden düşmeyen Kemal Gürüz, ilginç açıklamalarda bulundu.

Gürüz, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in cumhurbaşkanı olmaması için elinden geleni yaptığını itiraf etti. Sezer'in Anayasa Mahkemesi'nin kuruluş yıldönümünde başkan sıfatıyla yaptığı konuşmada ?Yasaklanmış dil olamaz' ve ?YÖK Kanunu fikir özgürlüğüne aykırı hükümler arasında yer alıyor.' yönündeki ifadelerini yadırgadığını belirten Gürüz, ?Eğer ben Meclis'te olsaydım cumhurbaşkanı olması için oy kullanmazdım. Olmaması için de uğraşırdım.? dedi.

Habertürk Televizyonu'nda önceki gece yayınlanan Basın Kulübü programına katılan Gürüz, ?Yani siz YÖK başkanıyken Sezer cumhurbaşkanı seçilmesin diye lobi mi yaptınız?' sorusunu ?Artık nasıl söylersiniz bilemem. Benim şahsi fikrimi sordunuz, söylüyorum. Olmaması için uğraştım.? cevabını verdi. Gürüz, gazeteci-yazar Faruk Mercan'ın ?Bu arada YÖK başkanının birtakım gizli görevlerini de öğrenmiş oluyoruz.? sözleri üzerine ise ?Gizli görev olsa burada söyler miyim? Size ben bunu açıkça söylüyorum. Özellikle söylüyorum, özellikle.? diye konuştu.

YÖK eski Başkanı, kendisini iki dönem göreve atayan eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e ise övgüler yağdırdı. Demirel'in yanında ikinci eğitim dönemini yaşadığını vurgulayan Gürüz, onunla her işe gidebileceğini söyledi. Gürüz, oyunu ise CHP'ye verdiğini kaydetti. Kemal Gürüz, kendisini ?su katılmamış bir Türk milliyetçisi' olarak tanımlarken, ?Müslüman mısınız?' sorusunu şöyle cevapladı: ?Türk'üm ve başka bir kimliğe de gerek duymuyorum.?

YÖK eski Başkanı, kendi döneminde üniversitelerde yapılan fişlemeleri ?teyakkuz' diye tanımlarken, başörtüsü ve imam hatip liselerine yönelik yasakçı uygulamaları ?çağdaş Türkiye'nin menfaatine' diyerek savundu. Gürüz, ?Yapılanlar militancaysa militanca, fırsatım olsa yine yaparım. İmam hatip liseleri iyi niyetlerle kurulmuş olabilir. Ama bugün geldiği noktaya bakmak lazım. Bakın çok basit bir şey söyleyeceğim. Bir sınıfa giriyorsunuz. Bir tarafta kızlar oturuyor, bir tarafta erkekler oturuyor. Kızlar tesettürlü. Böyle bir şey yok dünyada.? ifadelerini kullandı.

Kemal Gürüz'e dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman ile yediği yemek de soruldu. Bunda bir beis görmediğini dile getiren Gürüz, davetin Yalman Paşa'dan geldiğini söyledi. Olayın nasıl geliştiğini şöyle anlattı: ?Sayın Aytaç Yalman Paşa klasik müziğe çok meraklıydı. Tam da Osmanlı'da askerî müzikle ilgili büyük bir konser tertiplenmişti. Sayın cumhurbaşkanı, bütün kuvvet komutanları katıldı. Ona tekabül eden günlerde bir yerde karşılaştık. Dedi ki: ?Rektör arkadaşlarla filan bir yemek yesek de, şu konseri konuşsak herkes oraya katılsa.' İşte yemek bundan ibaret. Devletin iki kurumu bir araya geldik.?

Üniversiteler hükümetle mücadele etmeli

AK Parti'ye karşı olduğunu belirten Kemal Gürüz, bu yüzden üniversitelerin hükümetle mücadele etmesi gerektiğini hep savunduğunu itiraf etti. Bunun demokrasinin içinde yasal bir hak olduğunu ileri süren Gürüz, hükümetle YÖK reformu üzerine yaptıkları görüşmeleri de anlattı. İktidarın hazırladığı acil eylem planında "YÖK demokrasinin önünde engeldir." cümlesinin yer aldığına işaret eden Gürüz, dönemin Milli Eğitim Bakanı Erkan Mumcu'dan bu cümlelerin kaldırılmasını istediğini açıkladı. Gürüz, şöyle devam etti: "Acil eylem planından bu cümleyi çıkartın, nötr noktasından başlayalım. Mumcu da 'Tamam o cümleler çıktı, zaten o yazı size yazılmamıştı.' dedi. Eve geldim, akşam Abdüllatif Şener aradı. 'Hocam o lafları yok sayın. Zaten size yazılmış bir yazı değil.' dedi. Ben dedim ki, o zaman bu laflarınızı bir kâğıda yazın, altına da Abdüllatif Şener, diye imza atın, şu faks numarasına gönderin. Sizin sözünüz senettir dedim. "Ben onu yazamam." dedi. Ben de o zaman sonuçlarına katlanacaksınız dedim."

Fener Rum Patriği Bartholomeos'la Ruhban Okulu konusunda uzlaştık

YÖK eski Başkanı Kemal Gürüz, Fener Rum Patriği Bartholomeos'la Ankara'da yaptıkları gizli görüşmenin içeriğini de anlattı. Buluşmada Ruhban Okulu sorununu çözdüklerini savunan Gürüz, altı saatlik gizli görüşmede varılan uzlaşmayı şöyle aktardı: ?Süleyman Demirel cumhurbaşkanı iken bana talimat verdi; ?Bunu Türkiye Cumhuriyeti'ne, Türklüğe en uygun şekilde gidin, halledin.' diye. Ben Ankara'da Sayın Bartholomeos'la bir araya geldim. Ben tek başıma gittim. Onun yanında avukatları filan vardı. 6 saat, çok uzun süren bir toplantının sonunda, şu konuda bir görüş birliğine vardık: ?Bizim eğitim sistemimiz içinde olacaktır bu. Türkiye'nin bir kurumu olacaktır. İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mukayeseli dinler bölümünde Rum Ortodoks anabilim dalı açılabilir. Buraya sınavla öğrenci girer. Yurtdışında da sınavlar yapılır, yabancı öğrenci girer. Kılık kıyafet aynen bizdeki gibi olacaktır. Bütün zorunlu dersler, Türk tarihi, Türkçe hepsi okutulacaktır. Heybeliada'daki okulun kapısında da ?Türkiye Cumhuriyeti İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Mukayeseli Dinler Bölümü Rum Ortodoks Anabilim Dalı Uygulama Araştırma Merkezi' yazacaktır.?

Patrikhane'den yalanlama: Gürüz yanlış hatırlıyor, mutabakat yok Eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz'ün "Heybeliada Ruhban Okulu'nun yeniden açılması konusundaki şartlarda Bartholomeos'la anlaştık." sözleri Fener Rum Patrikhanesi tarafından yalanlandı. Patrikane'nin Hukuk Danışmanı Avukat Kezban Hatemi, "Böyle bir görüşme yapıldı; fakat Patrik, üniversiteye bağlı bir bölüm olarak açılmasının Ortodoks dini kurallarına ve akidelerine uygun olmadığını söyledi. Gürüz yanlış hatırlıyor böyle bir mutabakat yok." dedi. Bartholomeos ve Gürüz'ün konu ile ilgili görüşme yaptıklarını doğrulayan Hatemi, Bartholomeos'un üniversiteye bağlı bir kürsü olarak açılmasını kabul etmediğini; fakat görüşmelerin sürdürülmesini istediğini aktardı. Gürüz'ün bu cevap üzerine, "Ben sizinle devlet adına pazarlık yapmaya gelmedim." şeklinde cevap verdiğini açıklayan Avukat Kezban Hatemi, bu konuşmanın ardından o dönemde Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi dekanı olan Prof. Dr. Zekeriya Beyaz'ın Patrikhane'ye bir yazı göndererek üniversiteye bağlı bir bölüm olarak açılmasını teklif ettiğini anlattı. Avukat Hatemi, Patrikhane'nin yazıya cevap vermeye bile gerek duymadığını ifade etti.

zaman

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber