Koruma altında öldürülen kadınlar

Yasemin Varıcı, Ayşe Topçu, Dilber Keskin... Son iki yılda 429 kadın öldürüldü. Bazıları öldürüldüğünde devlet korumasındaydı. Al Jazeera Türk, öldürülen kadınların aileleriyle görüştü. Aileler, kanunların uygulanmamasına, cezalarda indirim yapılmasına isyan ediyor.

Haber Giriş : 21 Ağustos 2014 14:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Koruma altında öldürülen kadınlar

Yasemin Varıcı, 13 yıllık evliydi. İşsiz ve alkol bağımlısı eşinden iki kez boşanmaya çalıştı, araya aile büyükleri girip engel oldu. Üçüncü kez boşanma davası açtığında kararlıydı. Evini ayırdı, 11 yaşındaki oğlu ile başka bir evde kalıyor, geçim mücadelesi veriyordu. Eşi sürekli tehdit ediyordu. Koruma kararı da çıkartmıştı. Polisin "Biz eşinle konuştuk, seni rahatsız etmeyecek. Evine gir" demesinden birkaç saat sonra eşi tarafından bıçaklanarak öldürüldü.

Türkiye'de son iki yılda 429 kadın öldürüldü. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun verilerine göre, 2013'te öldürülen kadın sayısı 237. Öldürülen kadınlardan 25'i koruma talep etmişken 18'i koruma alabildi. 2014 yılının ilk yedi ayında ise 192 kadın öldürüldü. Kadınların öldürülme gerekçelerinin başında ayrılmak ya da boşanmak istemeleri, kıskançlık ve erkeğin istediğinin olmaması geliyor. Al Jazeera Türk, yakınları öldürülen dört aile ile bir araya geldi. Hukuk mücadelelerini sürdüren aileler; yaşadıklarını, uygulamadaki sorunları anlattı.

Onlardan biri eşi tarafından geçen Haziran ayında Eskişehir'de öldürülen 54 yaşındaki Yasemin Varıcı'nın ailesi. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun yürüyüşüne katılmak ve seslerini duyurmak için Eskişehir'den İstanbul'a geldiler. Ellerinde kardeşlerinin fotoğrafının olduğu döviz, gözleri yaşlı.

Uzaklaştırma kararına rağmen...

Varıcı, devlet koruması altındayken öldürülen kadınlardan. Eşinden boşanmak için dava açan Varıcı, altı aydır da oğluyla başka bir evde yaşıyordu. Kardeşlerinin deyimiyle 13 yıllık evliliğinde 13 kez gülmemişti. Sürekli bir işi olmayan eşine bakmaktan, şiddet görmekten yorulduğu için ayrılmak istiyordu. Boşanma davası açılır açılmaz koruma talep etti. Öldüğünde altı ay süreli koruma kararı vardı. Eşi hakkında uzaklaştırma kararı da çıkartmıştı. Buna rağmen öldürülmeden önceki akşam eşi içkili bir şekilde Varıcı'nın evinin önüne geldi. Varıcı polise haber verdi. İddialara göre polis "Biz onunla konuştuk. Söz verdi, bir daha gelmeyecek. Sen evine gir" dedi. Ancak Varıcı sabah işe gitmeden eşi tarafından 10 yerinden bıçaklanarak öldürüldü.

'Polis gözaltına alsa Yasemin yaşayacaktı'

Yasemin Varıcı öldürüldüğünden bu yana ailesi tek bir şey söylüyor: O gün polis kocasını gözaltına alsa Yasemin hala yaşıyor olacaktı.

Varıcı'nın kardeşi Sema Çuhadar, ablasının koruma altındayken öldürülmesine isyan ediyor:

"Daha ne yapmak gerekiyor? Kendi adaletimizi kendimiz mi sağlayacaktık? Katil o kadar rahat ki, nasılsa polislerin bir şey yapmayacağını da biliyor. Daha önce de kapıyı kırmış para cezası ile kurtulmuştu."

Çuhadar, kanunlar hayata geçmediği için kadın cinayetlerinin yaşandığını belirterek"Polis görevini yapmıyor. Bize 'Hangi birinizi koruyacağız?' diyen bile olmuştu. Erkekler bunun için bu kadar rahat eşini, sevgilisini, nişanlısını öldürüyor. Hem ablama hem de adaletsizliğe üzülüyoruz" diye konuşuyor. Varıcı'nın 11 yaşındaki oğlu ise tedavi görüyor.

'Pişmanım' dedi indirim aldı

Koruma altındayken öldürülen kadınlardan biri de Dilber Keskin. Mehmet Yılmaz ile evleneli daha bir ay olmuştu. Eşinin kendisini dövdüğünü, bıçak çektiğini ve parasını elinden aldığını söyleyen Keskin, evi terk edip sığınma evine yerleşti. Bu arada kocası tarafından tehdit ediliyordu. Bununla kalmayıp Dilara Keskin'in babasını da bıçakladı. Baba Keskin üç, Dilber Keskin atı ay koruma altına alındı. Dilber koruma süresi dolmadan, Mayıs 2012'de kocası tarafından sokak ortasında 11 yerinden bıçaklanarak öldürüldü. Savcı, katil zanlısı kocaya 'ağırlaştırılmış müebbet hapis' cezası istedi. Zanlı Yılmaz, "Takdir mahkemenin, pişmanım" dedi. Mahkeme, kasten eşini öldürmekten dolayı 'müebbet hapis cezası' verdi. Baba Keskin karara tepkili:

"Duruşmalarda beni tehdit etti. 'Boğazını keserim' diye hareket yaptı. Bu tutanaklara da geçti. Ancak buna rağmen ağırlaştırılmış müebbet cezası müebbette çevrildi. Kızımın hiçbir suçu yoktu. Koruma altındaydı ama korunamadı. İlk eşinden olan iki çocuğu vardı. Onlar da perişan. Eşim her gün ağlıyor."

'İyi hal indirimine aile itiraz etti, dava yeniden başladı'

Hatice Yılmaz da, Uşak'ta iki buçuk sene önce eşi Mustafa Karaca tarafından boğazı kesilerek öldürüldü. Ailesi, katil zanlısının ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alması için mücadele veriyor. Hatice Yılmaz, iki buçuk yıllık evliydi. Görücü usulü evlenmişlerdi. Öldürüldüğü gece kocası eve alkollü gelmiş ve tartışma yaşanmıştı. Yılmaz, akrabasının evine gitmek istedi. Kocası önce boğmaya çalıştı ardından boğazını kesti. Mustafa Karaca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla yargılanıyordu. Duruşmadaki iyi hali de göz önüne alınarak 'müebbet ' hapisle cezalandırıldı. Yılmaz'ın ailesi karara itiraz etti. Yargıtay kararı bozdu ve yeniden yargılanma başladı. Yargı süreci devam ediyor.

'Takım elbiseyle geldi, iyi hal indirimi aldı'

Baba Mehmet Yılmaz,

"

İyi hal indirimi istemiyoruz. Duruşmalara takım elbiseyle gelip, sessiz oturdu diye iyi hal indirimi olmaz. Kızımı öldürdü" diyor. Yılmaz, yaşadıkları sıkıntıları şöyle anlatıyor:

"Ailece psikolojik rahatsızlıklarımız devam ediyor. Eşim sürekli ilaç kullanıyor. Diğer kızımın okul hayatı da çok kötü etkilendi. Kızım geri gelmeyecek ama katilin hak ettiği cezayı almasını istiyoruz. İki sefer Ankara'ya, Meclise gittik, bu cinayetlerde tahrik indirimi, iyi hal indirimi uygulanmasını istemiyoruz."

Feramiz Boztepe de kardeşi Ayşe Topçu için adalet arıyor. Ayşe Topçu, geçen Mayıs ayında Sivas'ta kocası Kemalettin Topçu tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Öldürüldüğünde kanser tedavisi görüyordu.

Boztepe, kardeşinin 26 yıllık evliliği boyunca mutsuz olduğunu anlatıyor:

"Kocası tarafından aldatılıyordu. Şiddet de görüyordu. Davamın peşindeyim, en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorum."

Topçu'nun kocası da Temmuz ayında görülen davanın ilk duruşmasında iyi hal indirimi istedi.

4 yıl önce kurulan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, pek çok davayı takip ediyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Temsilcisi Gülsüm Kav, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun yenilendikten sonra cinayetlerin azalmasını beklediklerini ancak bunun gerçekleşmediğini söylüyor:

"Korunma kanunu çok yeterli. Ancak hayata geçmiyor. Sürekli 'personele eğitim verilmesi' klişesi ile karşılaşıyoruz. Eğitim şart ama bu siyasetle de değişecek bir şey. Personel eğitim alıyor ama onu yönetenlerden 'kahkaha atan kadının iffetsiz olduğunu' duyunca o eğitim ne işe yarayacak? Kadın cinayetleri davalarında yapılan indirimler insanlık ayıbı. Kadın cinayetleri töre saikiyle işlenen cinayetlerde olduğu gibi nitelikli halden."

'İndirim yanlış yorumlanıyor'

İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Hale Akgün'e göre indirimler ceza kanununa uygun yapılmıyor:

"Haksız tahrik indirimi, olaydan duyduğu azap nedeniyle kendini koruma güdüsüyle yapılınca verilebiliyor. 'Eşim başkasına kaçtı, ben de vurdum' diyene bu indirim yapılıyor. Uygulamada sorun var. İyi hali, pişmanlığı gözetilerek indirim yapılabilir. Hakimin takdir yetkisi var. Ancak bunu kişiye göre yorumlamak yanlış. Dış görünüşe göre bakınca 'ne efendi' diyorsunuz. Bunu yaparken toplumda infial uyandırmış olaylar düşünülerek dikkatli karar vermek lazım."

Umay Aktaş Salman/ Al Jazeera Türk

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber