CHP, torba kanun için AYM'ye başvurdu

CHP, "torba kanun" olarak nitelendirilen kanunun, 2'si internete ilişkin 4 maddesinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurdu

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 15 Eylül 2014 12:08, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
CHP, torba kanun için AYM'ye başvurdu

CHP, "torba kanun" olarak nitelendirilen kanunun, 2'si internete ilişkin 4 maddesinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurdu.

CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, başvuru dilekçesini Anayasa Mahkemesine verdikten sonra gazetecilere yaptığı açıklamada, Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı, Ahmet Davutoğlu'nun Başbakanlığından sonraki sürecin "yeni Türkiye" olarak adlandırıldığını ifade ederek, "torba yasanın", bu sürecin ilk yasası olduğunu belirtti.

"Yeni Türkiye'nin ilk yasasında Türkiye devleti bugüne kadar görmediği biçimde saldırıya uğramıştır" diyen Hamzaçebi, yasaya ilişkin başvurularıyla, "hukuk devletine saldırının yok edilmesini ve özgürlükler üzerindeki örtünün kaldırılmasını amaçladıklarını" söyledi.

Yasanın 11 maddesini Anayasaya aykırı değerlendirdiklerini, ancak bunlardan ivedi gördükleri 4'ü için bugün başvuruda bulunduklarını anlatan Hamzaçebi, "torba yasanın" başlangıçta, Soma'da hayatını kaybeden madencilerin acısından hareketle madencilerin sorunlarını çözmek amacıyla hazırlandığını, ancak sonradan sosyal içerikle, madencilerle ilgisi olmayan birçok düzenlemenin yasaya dahil edildiğini ifade etti.

Yasanın madenciler, vergi ve prim borçları, öğretmen atamaları gibi sosyal içerikli düzenlemelerini olumlu bulduklarını belirten Hamzaçebi, ancak hukuk devletine ve özgürlüklere saldırı olarak değerlendirdikleri maddeleri maddeleri kabul edemeyeceklerini vurguladı.

Türkiye'nin hukuk devleti olduğunu ve herkesin, yasal yollardan hakkını arayabileceğinin altını çizen Hamzaçebi, mahkeme kararlarının herkesi bağlayacağını, idarenin, "Ben mahkeme kararlarına uymayacağım" diyemeyeceğini belirtti.

Başvuruları kapsamındaki maddelerden birinin, "kamu yönetiminde daire başkanından bakan yardımcısına kadar olan personelin görevden alınması ve mahkemeye başvurması durumunda, mahkemenin yürütmeyi durdurma kararı vermesinin imkansız hale getirilmesine ilişkin olduğunu" bildiren Hamzaçebi, şöyle devam etti:

"Bu, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez olmaktadır. Sıkıyönetim dönemlerinde dahi böyle bir düzenlemeyi Türkiye görmedi. Yürütmeyi durdurma kararı vermesi imkansız hale getirilen mahkemenin, söz konusu kamu personelinin atanması, yer değiştirmesi, sürgün edilmesi işlemine karşı iptal kararı vermesi halinde, bu iptal kararının gereğinin yerine getirilmesi engellenmektedir. Torba yasadaki maddeye göre, iptal kararı, 2 yıllık süre içinde, daha önce o kamu görevlisinin bulunduğu kadroya atanması suretiyle değil, o kadronun özlük hakları neyse, o özlük haklarını sağlayacak bir başka kadroya atanması suretiyle gerçekleştirilecektir. Bütün yönetici durumundaki kamu personeli, bu kapsama girmektedir. Kolluk kuvvetleri, tüm polisler bu kapsama girmektedir. Hükümetin kamu yönetiminde yapmış olduğu hukuksuz uygulamalar bu maddeyle yasal güvenceye alınmaktadır. Mahkeme kararlarının uygulanması imkansız hale getirilmektedir."

Mahkeme kararlarını uygulamayan kamu personeli hakkında ceza soruşturması ve kovuşturması yapılmasının yasayla engellendiğini ifade eden Hamzaçebi, "Yani, kanun tanımayan personel, yasayla koruma altına alınmaktadır. Bu, tam bir pervasızlıktır. Yeni Türkiye'nin bu yasasında, kamu yönetiminde pervasızlık hakim kılınmaktadır, yasayla koruma altına alınmaktadır" değerlendirmesinde bulundu.

-Özelleştirmelere ilişkin madde

Hamzaçebi, yasadaki bir hükme göre, özelleştirme uygulamalarıyla ilgili mahkemelerce verilecek iptal kararlarının uygulanmayacağını ifade ederek, şunları kaydetti:

"Yasaya göre, özelleştirme kararını müteakip, devir teslim üzerinden 5 yıl geçtikten sonra daha önce verilen mahkeme kararları, yani iptal yönünde verilmiş mahkeme kararları uygulanmayacaktır. Sanki devir teslim işlemi üzerinden 5 yıl geçmiş, bundan sonra mahkeme bir karar verirse, bu uygulanmayacak şeklinde yanlış algı var. Hayır, öyle değil. Zamanında, diyelim ki 2005'te yargı bir özelleştirme ihalesinin iptaline karar vermiş, üzerinden 5 yıldan fazla bir zaman geçtiği için o uygulanmayacaktır. 2005'i örnek alırsak, 9 yıl geçmiş, idare mahkeme kararına uymamış. Şimdi bu yasal güvence altına alınmaktadır."

Hamzaçebi, 2012'de yapılan benzer düzenlemenin, başvuruları üzerine Anayasa Mahkemesince iptal edildiğini belirtti.

-İnternete ilişkin düzenlemeler

İnternet özgürlüğüne müdahale olarak değerlendirdikleri 2 maddeye ilişkin başvuruda bulunduklarını aktaran Hamzaçebi, bu maddeleri, Anayasa ve Türkiye'nin tarafı olduğu uluslararası sözleşmelere aykırı bulduklarını kaydetti.

Hamzaçebi, 5651 Sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun'un 8. maddesinin AİHM tarafından, evrensel hukuka, ifade ve düşünce özgürlüğüne aykırı bulunduğunu belirterek, şunları söyledi:

"Türkiye, bu konuda esasen sorunlu bir ülkedir. Gezi olaylarından sonra, 'Sosyal medya üzerinden yapılan organizasyonla beni sokaklarda, meydanlarda devirebilecekler' korkusuyla, bir düzenleme yapıldı ve internete idarenin müdahalesinin yolu açıldı. Şimdi bu yol devam ettirilmektedir. Trafik bilgileri, yani bir kişinin hangi internet sitesine girdiğine ilişkin bilgi daha önce, mevcut yasada, erişim sağlayıcılar birliği tarafından tutulacaktı ve ancak mahkeme kararıyla istenebilecekti. Şimdi TİB, bu bilgiyi, erişim sağlayıcılardan mahkeme kararı olmaksızın isteyebilecek. Kimin nereyi, hangi siteyi ziyaret ettiği TİB'in bilgisi içinde olacak, yani hükümetin bilgisi içinde olacak. Bu, doğrudan doğruya, düşünce, ifade ve haberleşme özgürlüğüne aykırıdır. Bunu kamu düzeni, milli güvenlik, bir suçun önlenmesiyle gerekçelendiremezsiniz."

Hamzaçebi, geçen haziranda, BM İnsan Hakları Konseyinin, internet özgürlüğüne ilişkin kararının hazırlayıcıları arasında Türkiye'nin de bulunduğunu anlatarak, "yeni Türkiye'de internet özgürlüğüne müdahalenin yolunun kurumsallaştırıldığını" söyledi.

Hamzaçebi, "Bunları özgürlüklere müdahale ve hukuk devletine saldırı olarak gördüğümüz için acil olarak Anayasa Mahkemesinin önüne getirme ihtiyacı duyduk. Anayasaya aykırı olduğunu değerlendirdiğimiz kalan 7 maddeyi uygun zamanda Anayasa Mahkemesine getireceğiz" dedi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber