Davutoğlu: İŞİD terör örgütüdür

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Posta Gazetesi Ankara Temsilcisi Hakan Çelik'e konuştu.

Kaynak : Posta
Haber Giriş : 18 Eylül 2014 10:15, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Davutoğlu: İŞİD terör örgütüdür

Uluslararası medyada sınırda IŞİD'e yeterli kontrol yapılmadığı ve Türkiye'de rahatça örgütlendikleri yönünde haberler çıkıyor. Bu konuda ne söyleyeceksiniz?

Bugün (dün) bir haber gösterdiler bana, Türkiye'de 'paralel' dediğimiz yayın organı eşzamanlı haber yapıyor, aynı resimle ABD'deki New York Times'ın da manşetinde. Sadece buna bakmak bile oynanan oyunu görmek açısından yeterli. Ve diyor ki (bakın algı operasyonuna); Başbakan olduğum gün (adımın zikredildiği gün daha doğrusu) bizim Cumhurbaşkanımızla (o zaman Başbakanımız) ile birlikte Hacı Bayram'da cuma namazı kıldık. Cuma namazından çıkarken çekilmiş bir resim. Bu paralel yayın, o resmi 1. sayfadan basıp 'Türkiye'de 1000 küsur IŞİD'li Türk var' diyor.

O kadar ilginç ki, aynı resimle New York Times manşçt basıyor vç diyor ki; , 'Davutoğlu ile Erdoğan İŞİD'in elemanlarının recruit edildiği (silah altına alınanlar) camide namaz kıldılar.' Ya el insaf ya, Hacı Bayram'ın kemikleri sızlar! Yani bu bile meselenin IŞİD değil, bir algı oluşturmak olduğunu ortaya koyuyor. Hemen gerekli her şeyin yapılması için talimat verdim büyükelçiliğe yani cevap ne gerekiyorsa... Bu basın özgürlüğü falan değil.

Basın özgürlüğü denen şey nedir? Basın ahlakı denen şey nedir? Şu öldürülen Amerikalı gazeteci var ya, sonra da İngiliz iki tane... Onları bize 1 sene önce söylediler. 2 senedir neredeyse bunlar İŞİD'in elinde. Biz bunu biliyorduk.
Ve bu gazeteci olayı... Gazeteciler bunun rehine olduğunu biliyorlar ama Amerikan yönetimi, (nasıl bir basın özgürlüğü anlayışı var ki basın etiğiyle birlikte) 'Bunlar hakkında yayın yapmayacaksınız' dedi ve hiç kimse hiçbir şey yazmadı. Eğer duyulmuş olsaydı bu insanlar kurtarılabilir miydi? Eğer haberler yapılsaydı, yazılsaydı?.. Hayır, aksini söylüyorum, doğru yaptılar. Haber olsaydı çok daha önce öldürülebilirlerdi. Kastettiğim şey şu; Amerikan yönetimi rehineleri riske etmemek için 'Bunu yayınlamayacaksınız' dedi ve bütün Amerikan basını buna uydu. Amerikan aileleri sustu. Ta ki öldürülene kadar...

Şimdi bizim 49 rehinemiz var, geçen TÜSİAD geldi IŞİD ile ilgili şeyler soruyor. Dedim, bu sizi niye bu kadar ilgilendiriyor? Peki, oradaki canlar ile ilgileniyor musunuz? O 49 insanı ben tanıyorum, Dışişleri Bakanı bendim. O, İŞlD ile ilgili gelen yayın yasağını soruyor. Şimdi bakın, aynı Amerikan yayın organları böyle yayın yaparak bizi IŞİD hakkında açıklama yapmaya zorluyor ve rehineleri tehlikeye atmamızı istiyor. Yani biz açıklama yaptığımızda bugün bana da sordular.

10 Ekim 2013 Bakanlar Kurulu kararı var 'İŞİD terör örgütüdür' diye.

Peki, biz basın yayın organlarına 'Dikkatli yayın yapın' dediğimiz halde basın yayın organları bu yayını yapınca, yayın yasağı getirdiğimizde biz basını yasaklamış oluyoruz da Amerika'da yayına müdahale edildiğinde olmuyor. New York Times bunları niye yapıyor? Today's Zaman niye yapıyor? Çıkacağız diyeceğiz ki şöyle şöyle Peki, bu insanlar öldürülürse bunun sorumlusu kim? Niye İngiliz gazeteleri Türk IŞİD'cilerden bahsediyor da, onlan öldüren İngiliz aksanıyla konuşan 'İngiliz'i niye konuşmuyor? Çünkü dikkat dağıtmak istiyorlar.

Şu anda kamuoyundan sakladıkları bir şey var mı onların?

Mesele bağcı dövmek, üzüm yemek değil. Mesele AK Parti iktidanna vurmak, vurmak için de rehineler yumuşak karın gibi görünüyor. IŞİD hakkında bir açıklamada bulunsa, rehinelerimiz zarar görse zaten ellerine kına yakacaklar tabiri caizse zarar göreceğiz diye. Yok, bunu demediğimiz zaman da bu New York Times, Today's Zaman'm düştüğü yere bizi düşürüyorlar:

"Türkiye İŞİD'i eleştirmiyor. Demek ki İŞİD'in arkasında Türkiye var" demeye getiriyorlar. Bu iğrenç bir oyun. Amerikan yönetimiyle IŞİD konusunda üç aşağı beş yukarı paralel düşünürüz. Amerikalılara 2 senedir biz bunlann olacağını anlatıyoruz. Ya Özgür Suriye
'no fly-zone' ilan edelim diyorum. Çünkü 'no fly zone' ilan edilmemesidir IŞİD'i güçlendiren. Neden biliyor musunuz? Suriye rejiminin uçakları Özgür Suriye Ordusu'nu tepeden vurdu. Rejim korktuğu için cephe savaşına girmedi. Rakka'da, Azzaz'da, Deyruz'da şu anda IŞİD'in hakim olduğu yerlerde. Muhalefet çekilmek zorunda kalınca karadan rejim girmediği için karadan İŞİD girdi. Dolayısıyla taktiksel olarak aralarında bir koalisyon oluştu ve muhalefet yakın zamana kadar IŞtD onlara saldırana kadar rejim tek bir mermi atmadı İŞİD'e. Biz bunu

Amerikalılara, herkese anlattık.

Böyle giderse Özgür Suriye Ordusu desteklenmezse rejimde tamamen mezhebi bir nitelik kazandığı için Sünnilerin hepsi IŞİD'e gidecek, radikalize olacak dedik. Ya safe haven' (tampon bölge) ve 'no fly zone' (uçuşa yasak bölge) olsun. O No fly Zone da muhalefet korunak altında kendi bulunduğu yeri savunabilsin.

Ya muhalefete ciddi silahlar verilsin ve savaşsınlar. Şimdi ne oldu? Özgür Suriye Ordusu zayıfladı. Peki, kim kazandı?

İŞİD kazandı...

Türkiye'nin El Kaide'nin Suriye kolu Nusra'yı desteklediği yalan mı?

Kesinlikle, kesinlikle yalan...

Bu yasak bölge ve oluşturulacak olan bölgedeki sizin fikirlerinizi ABD ve müttefikler destekliyorlar mı?

Irak eski Başbakanı Nuri el Maliki konusunda uyarılarımızı dinlememiş olmanın ve Özgür Suriye Ordusu'nu zayıflatmanın sonuçlarını gördüler. Bunun ikisinin de yani Suriye rejimi karşısında sessiz kalmanın ve Maliki'yi onaylamanın bedelleri. 22 milyon Sünni var Suriye- Irak hattında. Lübnan'ı da eklersek 25 milyona yakın. Irak'ta Maliki, Suriye'de Esad rejimi, Lübnan'da ise Hizbullah vardı. Sünniler bölgede çoğunlukta olmalarına rağmen yönetimde istediklerini alamıyorlar, sistemde etkili değiller, dışlanmış dürümdalar, orduları yok. Irak ordusu Şii, Suriye ordusu Nusayri, Lübnan'da ordudan daha etkili bir Hizbullah var. Sünniler siyasi anlamda dışlanmış durumda, askeri anlamda da onları koruyacak kimse yok.

Peki, neden biz tezlerimizi anlatamıyoruz?

Oryantalizm denen şey var hala. Batılılar bu bölgeye eski gözlükleriyle bakıyor. Diyorlar ki, burada Müslümanlar varsa demokrasi gibi bir oyun oynansın ama başına bir tane sopalı adam lazım. En sopalı kim, mesela Maliki. Türkiye'ye de böyle bakıyorlardı. Niye Kenan Evren'i istediler geçmişte? Bu adamlar ancak böyle birinden anlıyorlar diye.


Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber