Erdoğan: O banka batmış zaten

Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi'nde cumhurbaşkanı sıfatıyla ilk kez bir konuşma yapıyor. Erdoğan, isim vermeden Bank Asya ile ilgili ''Bir bankanın batırılması için çalışılmıyor. O banka batmış zaten. Taşıma suyla ayakta tutulmaya çalışılıyor'' dedi.

Haber Giriş : 18 Eylül 2014 12:45, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Erdoğan: O banka batmış zaten

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi'nde konuştu.

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:

Bu buluşma vesilesiyle TÜSİAD Başkanı Haluk Dinçer'e ve yönetim kurulunda görev alan arkadaşlara üstün başarılar temenni ediyorum.

Türkiye'de taş üstüne taş koyan üreten, ihracat yapan, istihdam oluşturan TÜSİAD işadamlarına şükranlarımı sunuyorum.

2003-2014 yılları arasında Başbakanlık yıllarımda en önemli gündem maddemiz ekonomiydi. 2001 yılında yaşanan krizi hatırlıyoruz. O büyük kriz büyük sıkışmanın sebebi oalrak ortay çıkmıştı. Yıllardır gelen istikrarsızlık kriz enerjisinin birikmesine yol açmış, o enerji açığa çıkarak Türkiye'yi alt üst etmişti. 28 Şubat müdahalesi halkın oylarıyla gelen iktidarı postmodern darbe yöntemleriyle görevinden uzaklaştırmıştı.

Seçimle gelen hükümet manşetlerle, açıklamalarla, çeşitli ayak oyunlarıyla görevinden uzaklaştırıldı. Seçilene seçildiği süre içinde saygı duymak, sandık zamanı geldiğinde kutlu halk iradesi sandıkta indirir. Bu bedeli ödedik, belirsizlik istikrarsızlık yatırımların önünü kesti.

28 Şubat sonrası süreç hiç kimseye birşey kazandırmadı. Bunun istisnası azınlık olabilir. 28 Şubat süreci çok küçük azınlığa kazandırmış olabilir. Ama bu süreçte sanayicisinden KOBİ'sine çok ciddi bir kayıp yaşadı.

Ne zaman Türkiye ileri gitse...

Türkiye'de öyle bir döngü inşa edilmiş ki ne zaman işler iyiye gitse o zaman darbe oluyor. O zamanlarda kaos, kriz ortaya çıkmış. Türkiye bunu defalarca yaşadı.

Dün idam yıldönümü olan merhum Menderes'in başındaki hükümet ekonomiyi büyütüyor refahın tüm halka yayılmasını sağlıyor. Ancak sonra manşetler atılıyor, ekonomik operasyonlar gerçekleştiriliyor ardından darbeyle devriliyor. 70'lerde aynı şekilde Türkiye ivme yakalayınca sokakalara anarşi geldi, ardından darbe geldi.

Merhum Özal'ın başlattığı reform süreci 28 Şubat'ta kesintiye uğradı. İçeride ve dışarıda birileri sadece biz kazanalım dediler. Yüksek faizle biz kazanalım dediler.

Görev aldığımız hükümetler bu kısır döngüyü kırmak için çalıştı. Herkes kazanacak dedik. Bizim en önemli hedefimiz Türkiye'nin adaletle birlikte kalkınması oldu. Terk edilmiş, unutulmuş, bölgeler vardı. 780 bin km karelik tamamının ihyası bizim hedefimiz oldu. Başbakanlık döneminde mezralara köylere ulaşan bir başbakandım. 30 büyükşehirle birlikte Türkiye'nin yüzde 75'ine ulaşacak olan Türkiye'de modernleşme daha geniş kitlelere ulaşacak.

Çiftçinin üzerinde çok büyük faiz yükü vardı. Esnafın faiz yükünü azalttık. Sanayiciyi ağır yüklerden kurtarırken işçileri de unutmadık. İşsiz yoksul kesimi de sosyal politikalarımızı da destekledik. Türkiye'de 6 teşvik bölgesi var. TÜSİAD Başkanı Dinçer ile de konuştum. Özellikle 6., 5. 4. bölgelerde yatırım yapmanızı bekliyoruz dedim. Bizim görevimiz ön açmaktır. Bu yol açılmıştır. Buralarda yeterki yatırım yapalım. Bu bölgelere yapılacak yatırımlar ciddi sıçramayı beraberinde getirecektir. Maliyet girdiler çok çok düşük olacaktır desteklerle birlikte oluşturduğumuz zemin sanayimizde farklı gelişmelere fırsat verecektir.

Türkiye ekonomisi 2003-2013 arasında yüzde 5 oranında büyüme kaydetti. Bu sene yüzde 3 gibi büyüme öngörülüyor.

Bugün İstanbul sermayesi kazanırken Anadolu'nun kaybettiği değil, herkesin kazandığı bir ülke var.

'BİR BANKAMIZIN YÖNETİM KURULU BAŞKANI...'

Mesela bir bankamızın yönetim kurulu başkanı bir ifade kullanıyor. Son derece karamsar bir tablo ortaya koyuyor. Neymiş elde edilen başarılara gölge düşmüş Türkiye'nin yurtdışındaki itibarı zedelenmiş. Bunu söyleyen bankada inceleme yaptırdım. Mevduatları 8 kat aktifleri 6 kat büyümüş. Yani artık yan gelip yatan bir başbakan yok cumhurbaşkanıyım şimdi yan gelip yatan cumhurbaşkanı da yok. Nerede yanlış var bunu incelettirmek zorundayız.

Gezi olayları ve 17-25 Aralık darbe girişimleri karşısında dik durduğumuz için bazıları çıkıyor rahatsızlıklarını ifade ediyor. Ağaç, park dediler günlerce sokakları ateşe verdiler. Bir tanesi hala anlamadınız mı o ağaç meselesi değil diyor. Sanıkların ifadesi çok ilginç telefonda konuşurken alkollüydüm kız arkadaşıma hava atıyordum diyor. Türkiye'deki Gezi olaylarının benzeri Mısır'da, Ukrayna'da yaşandı. Demokrasiyi katlettiler. Gezi olayları karşısında biz dik durmasaydık, çok farklı bir Türkiye'de yaşıyor olacaktık.

Bizi kıyasıya eleştirenleri ananas tespih meselesinde ağızlarını bıçak açmadı. Görevdeyim emniyette dönemin başbakanı diye tutanaklar tutuluyor bunlar yargıya sevk ediliyor. Bunların ses kayıtları var. Bunlara karşı sessiz kalınsaydı bu ülke ne hale gelirdi? Gizliden gizliye bunlara kol kanat germeye çalışanlar oldu. Türkiye'nin uluslararası itibarı zedelendi diyorlar. Amerikan ve Avrupa basınında 3 tane yalan haber çıktı diye bu ülkenin itibarı zedelenmez.

'GÜLER MİSİN AĞLAR MISIN?'

Kredi derecelendirme kuruluşlarının verdiği nota bak, bunların haline güler misin ağlar mısın? Hangi ölçüyü baz alarak bu tür bir notu veriyorlar? Standard and Poor's daha önce böyle bir çıkış yaptı ben onlara siyasi karar veriyorsunuz dedim. Aynısını yine bunlar yapıyor bu karar siyasidir. OECD'nin genel müdürü biz onlarla aynı kanaatte değiliz dedi.''

'O BANKA BATMIŞ ZATEN'

Dün bir açıklama duyuyorum çok enteresan ve örnek, o da manidar. İşte 2000'li yıllarda malum 26 bankanın battığını söylüyor beyfendi, şimdi diyor bir bankanın batırılması için çalışılıyor. Bir bankanın batırılması için çalışılmıyor. O banka şu anda batmış zaten. Fakat bu, taşıma suyla ayakta durmaya çalışıyor. O, 26 batık bankanın olduğu dönemden biz farklı bir finans dünyasını devraldık. Şu anda bankalarımızın geldiği nokta çok açık net ortada. Şimdi bu batan böyle bir finans kuruluşunu, biz de o dönemde olan yanlışları tekrarlayarak aynen devam mı ettirelim?

'YUMRUKLARI SIKMA DEĞİL TOKALAŞMA ZAMANI'

İnanıyorum ki Türkiye için beraber mücadele veriyoruz. 10 Ağustos akşamı ifade ettim. Eski kırgınlıkları muhafaza etmenin hiçbir faydası olmaz. Sadece hükümetin bu hassasiyeti taşıması yetmez. Bütün siyasi partiler ve STK'ların bu hassasiyeti taşımaları gerekir.

Zaman yumrukları sıkma değil tokalaşma zamanıdır. İnsan hak ve özgürlüklerin geliştirerek, yasaklamaları kısıtlamaları bırakarak kardeşlik hukuku içinde yaşama zamanıdır. Kurulan tuzakları fark edip yeni Türkiye vizyonunu paylaşalım. Aynı geleceği inşa edeceğiz. Bunu da hep birlikte başaracağız. TÜSİAD'ın yeni yönetim kurulu ve başkanıyla Yeni Türkiye vizyonuna hep birlikte katkı vereceğiz.''

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber