Savcı, eşiyle nasıl boşanma noktasına geldi

Bir Savcı, 2013 yılında yaşadıklarını anlatıyor

Kaynak : Star Gazetesi
Haber Giriş : 19 Eylül 2014 05:15, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Savcı, eşiyle nasıl boşanma noktasına geldi

Elif Çakır

Çarşamba gecesi Tarafsız Bölge programında bin beş yüzüncü kez 'cemaatçi olmadığını' açıklayan İbrahim Okur'a göre:

Yok, o kadar değilmiş! Paralel yapıya mensup hakimlerin ve savcıların sayısı öyle 4 bin-4 bin beş yüz civarında değil, 3 bin civarındaymış!

Cemaat mensubu insanlar konuşmalarından, tavırlarından, kaş göz mimiklerinden, efenim bir aradayken konuşmalarından falan anlaşılıyormuş zaten!

Aslında kendisi de rahatsızmış bu yapılanmadan!

Yine...

HSYK'nın kilit ismi İbrahim Okur diyor ki:

"İnsanlar bir cemaate ya da tarikata mensup olabilirler. Bunda hiç bir mahzur görmüyorum."

Ben de diyorum ki:

Bizim içinde bir mahzuru yok Sayın Okur. Zaten meselede bu değil.

İbrahim Okur diyor ki:

"Benim temel kriterim şu. Allah insanlara akıl ve aklıyla sorumlu tutmuş. Aklıyla değil de talimatla hareket ediyorsanız ben buna karşı çıkarım. Şimdiye kadar da aklımla hareket ettim karar verdim."

Ben de diyorum ki burada bir dur bakalım Sayın Okur...

Burada bir dur, hele!

Kurduğun çete düzenini anlat

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun başına geldikten sonra orada kurduğun 'çete düzenini' hangi akılla kurduğunu bir anlat bakalım.

Zekeriya Öz'leri, Fikret Seçen'leri, Adnan Çimen'leri, Muammer Akkaş'ları koruyan nasıl bir akılmış anlat bakalım bizlere!

HSYK 3. Daire'de sümenaltı edilen suç duyurularını anlat... Akıl almaz iddialarla 'sicilleri' bozulan hakimleri ve savcıları anlat, bizlere!

Kelle almakla nam salmış süper yetkili müfettişlerini anlat bizlere!

Şu sahte ve kurgulanmış mektupları anlat! Yargı mensupları 'yargıya güvenimiz kalmadı' diye feryat ediyorlar...

Çık ve de ki "Kimsenin sicilini haksız yere bozmadık. Aldığımız tüm kararlar hukukidir. Talimat almadık. Alın dosyalar burada, iddialar şunlar. Ben ve ekibim kimseye haksızlık yapmadık."

Günlerdir, hakimlerinin ve savcılarının 'darbuka çaldı, içki içti, gözlükçüden gözlük aldı, çevresi geniş' gibi akıl almaz iddialarla sicillerinin nasıl bozulduğunu yazıyorum.

Çık ve bir şeyler söyle!

Bak, bugün de sicili "hayat kadınlarının dosyalarını kapatıyor, onlarla iş yapıyor!" iddiasıyla bozulan Savcı Aydın Aktaş'ın hikayesini yazıyorum, belgeleriyle birlikte.

Paralel yapının yargı içindeki HSYK destekli kumpaslarının mağdurları hayatlarının nasıl akıl almaz iddialarla dolu ihbar mektuplarıyla karartıldığını anlatmaya devam ediyor. Buluştuğumuz İstanbul Anadolu Cumhuriyet Savcısı Aydın Aktaş, yargıdaki Organize İşler Çetesi'ni deşifre etti.

Yine imzasız ihbar mektubu

İstanbul Anadolu Cumhuriyet Savcısı Aydın Aktaş, günlerdir kaleme aldığım 'sicili bozulan' hakim ve savcıların hikayesi üzerine, bana kendi hikayesini anlatan bir e-posta gönderdi. "Mailde yazdıklarım yaşadıklarımın bir kısmı. Ben 2013'ten bu yana adalet.org isimli sitede yaşadıklarımı yazıyorum. Elimde belgeler mevcut. Ayın 24'ünde duruşmam var." notu üzerine kendisiyle irtibata geçtim ve dün kendisiyle buluştuk. Duyduklarım çok korkunç şeylerdi.

Eyy İbrahim Okur!

İster duyarsın ister duymazsın. İster bir üzerinde düşünür ve bir daha ekranlara çıkmaya ar edersin istersen de hiçbir şey olmamış gibi 'bu bizim son şansımız' diyerek mücadelene devam edersin!

***

Önce Cumhuriyet Savcısı Aydın Aktaş kim olduğuna bakalım.

20 yıllık mesleki geçmişi olan Aydın Aktaş tüm terfilerini 'Mümtaz Defteri'yle almış. Sırasıyla Konya-Karaman, Adana-Aladağ, Şırnak-Merkez, Muğla- Fethiye ve İstanbul-Kartal'da Cumhuriyet Savcısı olarak, 1 yılda tedbiren 'Yer Değiştirme Cezası'yla gönderildiği Küçükçekmece'de görev yapmış. Kendi ifadesiyle "2010 referandumuyla HSYK'nın yapısı değişene kadar hiçbir sorun" yaşamamış.

Şu an Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığında görev yapıyor.

Kartal Adliyesi nasıl dağıtılı

2011 yılında HSYK'nın işleme koyduğu 'imzasız suç duyurusu' ve 'Süper yetkili Müfettiş'in raporu 2012 yılında Kartal Adliyesi'ni deyim yerindeyse yerinden oynatmış ve adliye çil yavrusu gibi dağılmış, dağıtılmış!

"Yer Değiştirme Cezası" alan Başsavcı Y. U, Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı N. A ve yine Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı A. N. A kendilerine yapılanları hazmedemeyip erken emeklilerini istemek zorunda bırakılmışlar.

Önce ne olduğunu anlayamayıp, emekli ve tanımadığı bir vatandaşın ipe sapa gelmez bu iddiaları sonucunda karşı karşıya kaldığı haksızlığı anlatmak için soluğu bu dilekçeyi işleme koyan 'kurulda' yani HSYK 2. Daire'de alan Kartal Cumhuriyet Savcısı Aydın Aktaş, HSYK 2. Daire Başkanının kendisini dinlemesi neticesinde işin içinde başka bir şey olduğunu farketmiş!

"Ben sizin hikayenizi adalet.org isimli sitede de okumuştum kısmen. Baştan bir anlatır mısınız?" diye sordum o anlatmaya başladı.

Müthiş bir hayal gücü ve senaryo

Cumhuriyet Savcısı Aydın Aktaş'ın hikayesi:

"2011 yılında Yalova nüfusuna kayıtlı Gebze'de ikamet eden A. Yavuz isimli bir vatandaş HSYK 'ya şikayet dilekçesi veriyor. Daha doğrusu sonradan şunu öğrendim... A. Yavuz isimli vatandaş önce İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlar Müdürlüğüne bir ihbarda bulunup, Kartal Cumhuriyet Başsavcısının, iki Ağır Ceza Mahkemesi Başkanın ve benim çevremden, görüştüğümüz konuştuğumuz 40 kişi hakkında, hiç tanımadığımız ve görüşmediğimiz eski sabıkalı birkaç kişiyi de monte ederek çete kurduğunu iddia ediyor. Bunun üzerine Organize Suçlar ve İstihbarat Şube ile Fikret Seçen devreye giriyor 'çete' şüphesiyle 'dinleme' ve 'izleme' kararı çıkarttırıyorlar. Bizimle ilgili dinleme kararı aldırmaları çok kolay olmadığı için yakın çevremiz için çıkartılıyor bu karar. Bizim hiçbir şeyden haberimiz yok. Dosyaya 'çete' diye tabir edilen şahıslarda 'silah ve benzeri' suç unsurları bulunamadı diye 'yetkisizlik' kararı veriliyor ancak bir kere isimler var. Böyle bir suçlama var. Bu dosya HSYK 3. Daire'ye gönderilen diğer suç duyurusuyla buluşuyor ve işlem başlatıyor.

Bu A. Yavuz isimli vatandaş oldukça enteresan birisi. HSYK'ya gönderdiği suç duyurusu mektubundaki bilgilere göre en az adliyede çalışan birisi kadar hatta bizden daha fazla adliyeye hakim. Hepimizi yakından tanıyor. Kim gelmiş kim gitmiş. Ama bizler tanımıyoruz.

Diyor ki A. Yavuz "Kartal Adliyesi'nde görev yapan Cumhuriyet Başsavcısı Y. U, Ağır Ceza Mahkemesi Başkanları A. N. A ve A. N adeta suç örgütü gibi çalışan suç şebekesinin faaliyetleri artık korkunç düzeye ulaşmıştır."

Kaç yıldır görev yapıyoruz nasıl bir rüşvet çarkı içindeyiz A. Yavuz madde madde açıklıyor. İddialar akıl almaz. Adliye'ye erotik giyimli kadınlar geliyormuş ve kimlerin odasına giriyormuş HSYK bunları araştırmalıymış! Zaman zaman toplantı yapıyormuş, bu toplantılarda alacağımız rüşveti ve kapatılacak dosyaları görüşüyormuşuz! Kartal'da ne kadar mafya, çakal sürüsü varsa onlarla görüşüyormuşuz!

Hayat kadınlarıyla çalışıyormuşuz ve hayat kadınlarını pazarlıyormuşuz!

A. Yavuz isimli dürüst ihbarcı!

Peki, bunlar kimler? Asla cevabı yok. 'Duydum' diyor 'Adliyede bunlar konuşuluyor' diyor A. Yavuz. HSYK açıklığa kavuşturmalıymış. A. Yavuz'un iddiasına göre Kartal Adliyesi adliye olmaktan çıkmış! Adliyeyi erotik giyimli hayat kadınları basmış ve vatandaşlar bundan rahatsız oluyormuş! Bunların hepsi açıklığa kavuşturulması lazım diyor A. Yavuz!

Sizin aklınız alıyor mu? Normal bir insanın havsalı alır mı bu iddiaları?

Karımla boşanma noktasına geldik. Ne yapacağımı ve bu durumla nasıl baş edeceğimi bilemez hale geldim. HSYK 3. Daire imzasız bu mektubu işleme koyarak bir müfettiş görevlendiriyor. Müfettiş geliyor ve bu vatandaşı bulup ifadesini alıyor bu vatandaşın ifadesine göre kim olduklarını bilmediğim birilerini buluyor, onları da dinliyor ve raporu HSYK 2. Daire'ye gönderiyor. Sonuç. Kendimizi savunmamıza, tanıklarımızın dinlenmesine bile gerek duyulmadan infaz edildik. Küçükçekmece'ye sürüldüm.

Odama kimse gelmiyordu. Resmen tecrit durumda geçirdim bu süreci. İsnat edilen ahlaksızca iftiraları HSYK 2. Daire ciddiye alıp ceza verince, kime ne söyleseniz boş, kimi inandırabilirsiniz ki?

Eşim bile bana inanmaz hale geldi. Boşanma noktasına geldik. Tabii bütün bu suçlamaların ne olduğunu çok sonra öğrenebildim. Zira HSYK bilgi vermedi. Sonunda BİMER'e başvurdum ve neyle suçlandığımı öğrendim. Hemen hukuki süreci başlattım. Ve nasıl bir kumpasla karşı karşıya olduğumuzu adalet.org'da yazmaya başladım."

Günlerdir 'sicil' hikayeleri yazıyorum. Başta yazarken zorlandığımı söylemeliyim. Zira inandırıcılıktan uzak şeylerdi duyduklarım. Ancak benim duyduğumda inanmadığım bu iddialar yüzünden 1500 savcı ve hakimin sicili bozulmuş ve meslekten ihraçtan sonraki en ağır ceza olan 'Yer Değiştirme' ve 'Kınama Cezası' almışlardı.

İyi ki 17 ve 25 Aralık oldu

Aklıma takılan şu soruyu sordum Aydın Aktaş'a, "Peki, diyelim ki bu iddialar doğru bunun cezası gerçekte 'Yer Değiştirme' ve 'Kınama Cezası' mıdır?"

Aktaş "Olur mu? Eğer bu iddialar, suçlamalar doğru olsaydı meslekten ihraç edilirdik. Örgüt kurmaktan, fuhuş yapmaktan, fuhuş pazarlamaktan yargılanır tutuklanırdık. Sicili bozulan tüm arkadaşlarımız gibi ben de görevimin başındayım. Sicillerimizi bozarak terfi etmemizi engellediler. Eğer 17 ve 25 Aralık operasyonu olmasaydı ve paralel yapı ortaya çıkmasaydı. Bir beş yıl sonrasında yargıda paralel örgüt mensubu olmayan kimse kalmayacaktı. Allah'tan 17 Aralık oldu da bizlerin de yaşadığı zulüm ortaya çıktı. O bakımdan 17 Aralık biz yargı mensupları açısından hayırlara vesile oldu. Başka türlü bu zulüm devam edecekti. Ben ortaya çıktım ve yaşadıklarımı anlattım, yazdım. Çünkü kaybedecek bir şeyim yoktu. Arkadaşlarımı kaybetme noktasına gelmiştim. En acısı da itibarımı kaybetme noktasına gelmiştim"

Cumhuriyet Savcısı Aydın Aktaş'ın elinde yüzlerce sayfa belge dosya var. Verdiği hukuk mücadelesi bitmemiş. Aktaş 'Umutsuz olmayın. Zulümle abad olunmuyor işte. Bakın dört yıl devam ettirebildiler ve yaptıkları zulüm ortaya çıktı işte. Siz olsanız bizlere güvenir misiniz? Hangi vatandaş daha kendisini koruyamamış bir savcıya hakime güven duyabilir? Hakimini savcısını dahi çaresiz bırakan bir yargıdan hak ve adalet bekleyebilir misiniz? Yargıçlarını mağdur etmiş bir HSYK örneği dünyanın neresinde vardır?" diyor.

Var mısın İbrahim Okur

Aydın Aktaş'ın 24 Eylül sabahı saat 10'00'da İstanbul Anadolu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde duruşması var. İlk A. Yavuz isimli ihbarcı vatandaşla karşılaşacak ve celladının boy bos, kaş göz olarak görecek. Aktaş 'Tabii ki gelirse göreceğim. Kendisini çok merak ediyorum. Benim hakkımda bu kadar şey bilen, mesleki hayatımı infaz ettirmeye çalışan bu dürüst vatandaşla ilk kez mahkemede karşılaşacağız kısmetse' diyor. Ben o duruşmaya gidip izleyeceğim. A. Yavuz isimli ihbarcı vatandaşı eğer cesaret edip gelirse mahkeme karşısında dinleyeceğim.

Eyy HSYK 1. Daire Başkanı İbrahim Okur!

Bu çağrım sizedir. Sizi buradan programıma davet ediyorum. Bırakın 'cemaat mensubu' olup olmadığınıza verdiğiniz sahicilikten yoksun cevapları.

Bence bir mahzuru da yok, cemaatçi olmanızın. Yargıdaki güven dört yılda nasıl yüzde 60'lardan yüzde 25'lere düştü konuşalım.

Sicili bozulan hakimlerin ve savcıların hikayelerini HSYK 3. Daire ve HSYK 2. Daire'nin verdiği kararları konuşalım.

Sakin sakin. Tane tane konuşmak istiyorum. Ben gözünüzün içine bakarak soracağım siz de gözümün içine bakarak cevap verin bana.

Var mısınız?

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber