Binlerce bürokratı panikleten maddede neler var?

Kaynak : Yeni Şafak
Haber Giriş : 20 Eylül 2014 07:52, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Binlerce bürokratı panikleten maddede neler var?

17 ve 25 Aralık süreçlerinden sonra bürokraside ciddi bir tedirginlik oluşmaya başlamıştır. Özellikle 2577 sayılı Kanunda art arda yapılan ciddi değişiklikler bürokrasinin şevk ve direncini tamamen kırmıştır. Maalesef yaşın yanında kuru da yanmaya başlamıştır.

Bu bağlamda tepkisel olarak çıkarılan ve Torba Kanun olarak bilinen 6552 sayılı Kanunun 97'nci maddesi yürürlüğe girdi ve sıkıntılar da başladı. Bu madde ile 2577 sayılı Kanunun 28 inci maddesinde önemli değişiklikler yapılmış ve değişiklikten sonra madde metni şu hale gelmiştir.

Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez. Ancak, 23/4/1981 tarihli ve 2451 sayılı Bakanlıklar ve Bağlı Kuruluşlarda Atama Usulüne İlişkin Kanuna ekli (1) ve (2) sayılı cetvellerde gösterilen unvanları taşıyan görevler ile farklı atama usullerine tabi olsalar dahi daire başkanı ve üstü görevlere, sivil memurlar hariç kolluk teşkilatlarının kadrolarına; açıktan, naklen veya vekaleten yapılan atama ve bu görevlerden alınma, bu görevlerle ilgili yer değiştirme, görev ve unvan değişikliği işlemleri hakkında verilen mahkeme kararlarının gereği, ilgilinin kazanılmış hak aylık derecesine uygun başka bir kadroya atanması suretiyle iki yıl içinde yerine getirilir. Bu görevliler hakkındaki mezkur işlemlerin uygulanması, telafisi güç veya imkansız zararları doğuran hallerden sayılmaz.

Bu fıkranın üçüncü cümlesinde belirtilen işlemlerle ilgili mahkeme kararlarının yerine getirilmemesi ceza soruşturması ve kovuşturmasına konu edilemez; ancak disiplin hükümleri saklıdır. Mahkeme kararlarının süresi içinde kamu görevlilerince yerine getirilmemesi halinde tazminat davası ancak ilgili idare aleyhine açılabilir.

Yapılan düzenlemenin sıkıntılarını maddeler halinde izah edersek ortaya çıkan tablo daha iyi anlaşılacaktır.

1- Yapılan düzenlemeyle maddede daha önce yapılan sakıncalı düzenlemenin daha da ilerisine gidilerek zaten güçlü olan idare karşısında son derece zayıf durumda olan kamu görevlisinin yargı güvencesi tamamen ortadan kaldırılmaktadır. Kamu gücünü sonuna kadar kullanan amirleri bundan sonra hiçbir güç durduramaz. Kurunun yanında yaşın yanması kaçınılmazdır. Yargı kararının uygulanmasıyla uygulanmaması arasında çok fazla fark kalmamaktadır.

2- Yarınından emin olamayan bürokratın ciddi riskler alması veya itiraz etmesi tamamen imkansız hale gelmiştir. Yargısal güvencenin tamamen ortadan kalktığı bir ortamda ortalık maalesef yalaka tiplemelere kalacaktır. Her personelin her göreve talip olduğu, hiyerarşik kademelerin fırtına gibi geçildiği, kariyer ve liyakatin ayaklar altına alındığı bir ortamdan sağlıklı bir yapının çıkması hayaldir. Yapılan düzenleme, zaman içerisinde kaliteli yöneticileri tasfiye edecektir.

3- Bu değişiklikle Daire Başkanı ve üstü görevde bulunanlar topun ağzına alınmıştır. Dolayısıyla maddede geçenler dışında kalan Daire Başkanlarından daha aşağı unvanlı memurlar kapsam dışındadır. Bazı il müdürleri kapsama girmekte iken bazıları kapsam dışında kalmaktadır. Çünkü, her il müdürü 2451 sayılı Kanun kapsamında yer almamaktadır.

4- Maddede belirtilen kamu görevlileri hakkında tesis edilen işlemlerle ilgili olarak sadece iptal kararı verilebilecek olup, bu kişilerle ilgili görevden almalarla yürütmenin durdurulması kararları verilemeyecektir. Ayrıca, mahkeme kararlarının gereği hem iki yıl içinde hem de ilgilinin kazanılmış hak aylık derecesine uygun başka bir kadroya atanması suretiyle yerine getirilecektir. İdarelerin yukarıda belirtmiş olduğumuz işlemleri mutlak surette isabetli yaptığı gibi bir algı Ülke gerçeğiyle örtüşmemektedir. Binlerce keyfi işlemin yapıldığı bir ülkede idarelerin eline, kimi nasıl vuracağı belli olmayan bir silahı vermek ve bunu yargı denetimi dışına çıkarmak izahı kabil olmayan bir şeydir.

Madde metnine göre, idarelere mahkeme kararlarını hem iki yıl gibi uzun bir sürede yerine getirme hakkı veriliyor hem de kazanılmış hak aylık derecesi gibi muğlak ve anlamsız bir uygulama şekli öngörülüyor.

Kazanılmış hak aylık derecesinin muğlak olmasını somut bir örnekle açıklamak gerekirse; Daire Başkanı olarak ¼ üncü derecede görev yapan bir memur idare tarafından görevden alındıktan sonra dava açmış ve dava neticesinde de mahkeme iptal kararı vermiş olsun. Memurun uzun bir süre mağdur olmasının yanında idarenin hem mahkeme kararını iki yıl gibi uzun bir sürede uygulama hakkı olacak hem de Daire Başkanı kadrosu yerine kazanılmış hak aylık derecesi ¼ olan memur, şef veya uzman kadrosu gibi daha alt bir göreve atama hakkı olacaktır. Kazanılmış hak aylık derecesine yapılan atamada kadro derecesinin dahi korunmasına gerek yoktur. Böyle bir durumda idare mahkeme kararını hiç uygulamamış gibi olmaktadır. Bir de yıllarca başarılı bir şekilde idarecilik yapmış bir kişi görevden alındıktan sonra emrinde çalışanların emrine verilirse bu kişinin yaşayacağı psikolojik durumu siz düşünün.

Yazının devamı için TIKLAYIN

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber