Musul Başkonsolosu, esaret günlerini anlattı

Musul Başkonsolosu Öztürk Yılmaz: Başıma silah dayadılar ve...

Kaynak : Habertürk
Haber Giriş : 20 Eylül 2014 22:22, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Musul Başkonsolosu, esaret günlerini anlattı

Musul Başkonsolosu Öztürk Yılmaz, katıldığı bir televizyon programında rehin oldukları dönemde neler yaşadıklarını anlattı.

Rehin oldukları dönemde sürekli yer değiştirdiklerini söyleyen Yılmaz, "Hepimiz bir sınavdan geçtik" dedi.

Yılmaz, IŞİD'in infaz videolarını izlediklerini belirterek "Bunlar biz Korkuyu biz ilk gün yenmiştik. Baskın olduğu ilk gün üzerimde çok baskı oldu. Makam odamın önünde itişmeler oldu. Orada bazı çekimler yapmak istediler. Başıma siyah dayadılar. Bir arkadaşımız yarım yamalak Arapçasıyla yetişti. Çok şükür biz de öyle bir görüntü vermedik, bir açıklama olmadı" dedi.

Türkiye ile sürekli iletişim halinde olduklarını belirten Yılmaz, üzerinde bir telefon olduğunu ve sakladıklarını ifade etti.

Yılmaz şunları söyledi: "Haberleşmeyi baskının ilk anından itibaren yaptık. Ankara'ya bizim müthiş bir koordinasyonumuz vardı. Telefonun olduğu doğru, onu çok sakladık. Bir türlü ele geçirememeleri bu gruplarda takıntı oldu. Bu çok işimize yaradı."

Kurturulma sürecinde yaşadıklarını anlatan Yılmaz, "Türkiye sınırına geldiğimiz anda sayın Başbakanımıza haber vermek istedim ve aradım, Başbakanımız telefonu açar açmaz 'hoşgeldiniz Öztürk" ifadelerini kullandı.

Rehin olduğu dönemde 14 kilo kaybettiğini ifade eden Yılmaz, yiyecek gıda sıkıntısı çektiklerini söyledi.

"BUNLAR YÜZ DEFA KURAN'A EL BASARLAR, YÜZ DEFA..."

Yılmaz, katıldığı başka bir televizyon programında "Bunlar yüz defa Kuran'a el basarlar. Yüz defa yalan söylerler. Bunların hiçbir şeyi beli olmaz. Söyledikleri hiçbir şeye inanamazsınız. Hep yalandır. Sizi Türkiye'ye teslim ediyorum der. Döner başka bir yere gider bunu bilemezsiniz" dedi.

Türkiye ile olan telefon bağlantılarına ilişkin Yılmaz, "Bizim için bir nevi umut ışığıydı. Ülkeme haber vermem gerekiyordu. Sağ olsun bana yardımcı olan bir arkadaşım oldu. Biz onunla hep paslaşarak götürdük. Sürekli çıkışlarda, girişlerde nasıl yaparız, nasıl saklarız bunu. Çünkü sürekli bir taraftan denetim oluyor ve aranıyoruz. Yani en ufak bir bilginin sinyalin çıkmaması isteniyor. Günlük bazen 3-5 defa, bazen günde 1 defa mutlaka görüşme oluyor. Neredeyiz ne yapıyoruz, ne yiyoruz, ne içiyoruz. İrtibat benim kendi telefonum. Ama o telefonu saklama işini ben bir kişi ile yapıyorum. Bazen bölüyor sonra tekrar birleştiriyorduk. Zor bir şey" diye konuştu.

"65 GÜN GALİBA BİZ AYNI YEMEĞİ YEMİŞİZ 14 KİLO VERDİM"

14 kilo verdiğini belirten Yılmaz, "65 gün galiba biz aynı yemeği yemişiz. Öğle akşam aynı yemeği yedik. Sürekli aynı şeydi. Gıda beslenmemiz yetersizdi. Bütün arkadaşlarım kilo verdi. Ben de 14 kilo verdim. Spor yapmamamıza rağmen kilo veriyorduk" dedi.

"MORALİMİZİ BOZMAK İÇİN GÖRÜNTÜLERİ BİZLERE DE İZLETTİLER"

Yılmaz, "Ülke olarak gururu duymamız gereken somut bir örnek. Başka ülkelerin gazetecileri hunharca başları kesildi. Bazen televizyon izleme şansımız oldu bazen de aylarca izleyemedik. Video izletmeyi çok seviyorlardı. Moralimizi bozmak için görüntüleri bizlere de izlettiler. Amaçları morallerimizi bozmaktı" dedi.

"KÖTÜ FİZİKİ MUAMELELERİ OLMADI TEHDİTLERİ HER ZAMAN OLDU"

Yılmaz, "Onların bize kötü fiziki muameleleri olmadı. Ama tehditleri her zaman oldu. fiziki muameleyi bir yöntem olarak yapmıyorlar. Bunlar öldürüyor veya kesiyorlar. Bunların öyle fiziki muamele ile harcayacakları zamanları yok. Karasal bombalamaya alışkındım. Yol kenarına yerleştirilmiş olanlardı. İki defa bulunduğum alan da bombalandık. Çok yakın bir mesafede. Bazen de aracımız ya çok kısa bir mesafede ya da geçtikten sonra bombalandı. Bombaya alışmıştık ama, bu defa uçakla bombalandık birkaç defa. Çok yakın mesafeden. 2 terörist o bombalama esnasında isabet etti onlar öldü" diye konuştu.

"SERBEST KALACAĞIMIZI SINIRA GİDERKEN DE BİLMİYORDUK"

Yılmaz, "Serbest kalacağımızı sınıra giderken de bilmiyorduk. Onların söylediği hiçbir şeye inanamazdık ve inanmadık. Sınıra geldiğimizde sayın Başbakanıma haber vermek istedim ve aradım, Ben daha alo demeden ' Öztürk hoşgeldiniz' dedi. O kadar da Ankara bu sürecin içindeydi. Ben geldiğim zaman haber vermek istedim alo demeden "Öztürk hoşgeldiniz" dedi. O zaman anladım tamam bu bitmiştir. Bütün arkadaşlar o zaman büyük bir coşku yaşandı" ifadelerine yer verdi.

"BUNLAR YÜZ DEFA KURAN'A EL BASARLAR YÜZ DEFA YALAN SÖYLERLER"

Yılmaz, "Bunlar yüz defa Kuran'a el basarlar. Yüz defa yalan söylerler. Bunların hiçbir şeyi beli olmaz. Söyledikleri hiçbir şeye inanamazsınız. Hep yalandır. Sizi Türkiye'ye teslim ediyorum der. Döner başka bir yere gider bunu bilemezsiniz" açıklamasında bulundu.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber