Bağımlılıkla mücadele köyleri kuruluyor

Madde bağımlılığı olan kişileri hayata bağlamak için İstanbul'da; izolasyon, tedavi ve topluma kazandırma süreçlerini kapsayan özel köyler kurulacak. Hastanın yaşamı 3 yılda yenilenecek.

Kaynak : Star Gazetesi
Haber Giriş : 29 Eylül 2014 08:36, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Bağımlılıkla mücadele köyleri kuruluyor

GÜLDEN KILIÇ

İstanbul Uyuşturucuyla Mücadele Eylem Planı'nın en önemli ayağını oluşturuyor. İstanbul İl Sağlık Müdürü, Prof. Dr. Selami Albayrak, madde bağımlısı hastaların tedavisinin uzun soluklu olduğunu belirterek, Avrupa'da olduğu gibi Türkiye'de de bağımlı hastaların tedavileri için İstanbul'da özel köylerin kurulacağını söyledi.Bağımlı hastaların tedavisinin en az 3 yıllık bir sürece yayılması gerektiğini kaydeden Albayrak; izolasyon, tedavi ve topluma yeniden kazandırma süreçlerini kapsayan köylerin kuruluşu için hazırlıkların sürdüğünü anlattı. Bakanlıklar arasında çalışmaların sürdüğünü kaydeden Albayrak, "Mevcut tesislerimizin yeterli olduğunu söyleyemiyoruz. Kurulacak bu köylerle başta İstanbul olmak üzere madde bağımlılığıyla mücadele için tedavi alanı oluşturulacak ve uzun vadede kökten bir çözüm üretilecek. 3 yılın önemine vurgu yapıyorum. Hastanın en az bir yıl bağımlı olduğu maddeden alıkoyacak bir izolasyonun sağlamanız gerekiyor. Ardından ortaya çıkacak medikal durumları yönetebilmelisiniz. Aynı ortamda bir mesleği öğretebileceğiniz atölyeler, fabrikalar kurmalısınız. Son olarak yavaş yavaş topluma kazandırmak gerekiyor. Bakın, etti 3 yıl" diye konuştu.

Sağlık yükü İstanbul'un sırtında

Sağlık hizmetinin tüm Türkiye'ye dağıtılması gerektiğinin altını çizen Albayrak, Türkiye'nin sağlık yükünün yarısının İstanbul'un sırtlandığını söyledi. Albayrak, İstanbul'a yılda 3-4 milyon sağlık talep eden artı nüfusun olduğuna dikkat çekerek, "Anadolu'da sağlığına çözüm bulamayan veya yakını İstanbul'da yaşayan bir çok insan sağlık hizmetini İstanbul'da talep ediyor. Bu da İstanbul'a ayrı bir sağlık yükü getiriyor" dedi.

Sağlık turizminde ilk 10'da

Albayrak, Türkiye'nin eskiden sağlık turizmine hasta veren bir ülke konumundan çıkıp, sağlık turizminden hasta alan bir ülke haline geldiğini söylüyor. Türkiye'nin sağlık turizminde iddialı olduğunu kaydeden Albayrak, "İstanbul dünya sağlık turizminde ilk 10 içinde sayılan bir destinasyondur" dedi. Türkiye'nin Avrupa ile sağlığın her branşında yarışabildiğinin altını çizen Albayrak, sunulan ileri tanı ve tedavi yöntemlerinin Avrupa Birliği ortalamasının üstünde olduğunu kaydetti. Albayrak, her ameliyatın başarılı bir şekilde yapıldığının altını çizerek sözlerini şöyle sürdürdü: "Eskiden şu ifadeleri çok duyardınız: 'Ameliyat olmak için yurtdışına gittim.' Bugün en iyisi ülkemizde yapılıyor. Tersine yabancılar geliyorlar."

Ebola'ya karşı alarmdayız

Tüm dünya ülkeleri gibi Türkiye'nin de alarm durumunda olduğu ölümcül ebola virüsüne de değinen Prof. Dr. Selami Albayrak "Henüz Türkiye'de virüse rastlanmadı. Ebola ile dünyanın bir mücadele planı var. Başta bunun bulaştırılmaması için karantina faaliyetlerinin sağlanması gerekiyor. Acil sağlık hizmetleri ve hastanelerimiz alarm durumunda" diye ekledi.

OKULLAR MARKAJ ALTINDA

Albayrak, bonzai başta olmak üzere bağımlılık yapan maddelerin Sağlık Bakanlığı, Eğitim Bakanlığı ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın gündeminde ilk sırasında yer aldığını söyledi. Okulların markaj altına alındığını kaydeden Albayrak, "Bu işin tüccarlığını yapanlar çocuklarımıza yaklaştırılmayacak. Her ailenin çocuğuyla ilgili bu kaygıyı durması gerekiyor. Gençlerimiz uyanık olmalı. Bir defa bile olsa bu tuzağa düşmemeleri gerekiyor. Gençlere bir şey bağımlılık yapıyorsa ondan uzak durma bilincinin yerleştirilmesi gerekiyor" diye konuştu.

Doktorlar acilde çalışmaya korkuyor

Kaliteli sağlık hizmeti sunumunda fiziki mekanların yeterli olamadığını hatırlatan Albayrak, "İnsan kaynağı her şeyin ötesinde. Şu an kişi başına düşen doktor ve hemşire sayısı 53 OECD ülkesi arasında sondan ikinci kutudayız. Türkiye'deki bir hekim Avrupa'daki meslektaşının 3 katı daha fazla çalışıyor. Bu yüzden çalışanlarımızın kıymetini bilmemiz gerekiyor. Ayrıca hekimlere ve sağlık personeline karşı yapılan şiddetin kabul edilir bir yanı yok. Yetersiz olan insan kaynağını küstürmek. Hekim ve sağlık elemanları korktukları için, acil serviste çalışmak istemiyorlar" dedi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber