Zor veliyle başa çıkma yolları

Uzmanlara göre öğrenci başarısını arttırmada aile-okul işbirliği çok önemli. Ancak, fazla hassasiyet gösteren 'zor veli'lerle bu ilişkiyi sağlıklı bir şekilde yürütmek hem eğitimci, hem de yöneticiler için zor.

Kaynak : Hürriyet
Haber Giriş : 29 Eylül 2014 21:46, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Zor veliyle başa çıkma yolları

Okul-aile işbirliklerinde uyumun yanı sıra sorunlar da yaşanabiliyor. Bazen okul yöneticileri, bazen de annebabalar bu ilişkiden şikayet eder. Çoğunlukla sorun bazı velilerin, çocuklarıyla ilgili hassasiyetleri 'aşırı' boyuta ulaşmasıdır. Marmara Üniversitesi'nden Yrd. Doç. Dr. Oktay Aydın'a göre 'zor veli'lerle başa çıkma yolları şunlar:

- Velilerle ilişkilerin başlangıcını genellikle veli toplantıları oluşturur. Eğitimciler, bu toplantılara iyi hazırlanmalı ve veliye doyurucu bilgi aktarmalı, yapılacak çalışmalarla ilgili somut örnekler vermeliler. Ayrıca, okul-veli ilişkilerinin nasıl olması gerektiği ile ilgili çerçeve de bu toplantıda çizilerek beklentilerin açıkça dile getirilmesi gerekiyor.

- Veli ile iletişim süreci başladığı andan itibaren açık, dürüst ve samimi bir iletişim dili kullanılması şart. Unutulmamalı ki, velinin ortaya koyduğu davranışlar keyfi değil. Bir şekilde kendisini olumsuz etkileyen bir durumla karşı karşıyadır ve yardıma ihtiyacı vardır. Yönetici ve eğitimciye düşen de, bu ihtiyacı doğru anlamak.

- Velilerle ilişkilerde, mesafeli bir samimiyet olmalı. Bir başka ifadeyle, önce samimiyet sonra mesafe değil, önce mesafe sonra samimiyet ilkesiyle hareket edilmeli.

- Veli ile yapılacak görüşmelerde beden dilinin ne pasif ve ürkek, ne de abartılı ve tehdit edici mesajlar göndermemesi gerekiyor. Kendine güvenen ama baskın olmaya çalışmayan, pozitif jest-mimiklere sahip bir beden dili en ideali.

SÖZ HAKKI VERİLMELİ AMA HER SÖYLEDİĞİ ONAYLANMAMALI

- Velilerle yapılacak paylaşımlarda, sorun odaklı bir yaklaşım tercihedilmemeli. Çocukla ilgili sadecesorun çıktığında değil, olumlu şeyler gözlemlendiğinde de paylaşımlar yapılması lazım.

- Velinin içinde bulunduğu durumu ifade etmesine izin verilmeli ve söz keserek ya da karşı görüşler söyleyerek, engel olunmamalı.

- Velinin söylediklerine bağlı olarak, sorunun gerçekçilik düzeyinin belirlenmesi gerekiyor. Eğer veli, gerçekten haklı bir sorun dile getiriyorsa, bu konuda onun duygularını paylaşmak ve hak vermek en doğrusu olur. Daha sonraki aşamalarda da sorunun çözümü için okul olarak sorumluluk alınmalı ve çözüme yönelik gereken de yapılmalı. Ancak, velinin sorun olarak algıladığı durumda abartılı ya da gerçekçi olmayan yanlar varsa, iletişim sürecinde bu ayrım ortaya konulmalı.

- Velinin soruna ilişkin aktarımları dinlenirken, özellikle "ne hissettiği" doğru anlaşılmalı. Kızgınlık, kaygı, korku, üzüntü gibi duygulardan hangisinin ana duygu olduğu saptanırsa, gerçek sorunun ne olduğu ve bu soruna nasıl yaklaşılması gerektiğini saptamak da daha kolay olur. Velinin duygusu saptandıktan sonra, "... sizi kaygılandırdığının farkındayım", "... olması sizi rahatsız etti" gibi yansıtmalar yapılması, velinin anlaşıldığını hissetmesini oldukça kolaylaştırır.

- Velinin kendini ifade etmesine izin vermekle birlikte, her söylediğini onaylamamak gerekiyor. Elbette, veli anlaşıldığını ve kimi görüşlerinin onaylandığını görmek ve bilmek ister. Ancak, buradaki kritik nokta,

velinin her söylediğini onaylamanın yaratacağı risktir. Elbette ki, velinin söylediklerinde akla uygun ve gerçekçi noktalar gerçekten de onaylanmalı. Ancak, velinin tepkilerini kontrol altına almak düşüncesiyle her söylediği onaylanırsa, inandırıcılık kalmaz ve ilişkinin çizgisi korunamaz. Bu nedenle, eğer söylenenlerde gerçekçi olmayan noktalarla ilgili farklı bir bilgi ve düşünce varsa bunun da veliyle açıkça paylaşılması gerekir.

- İletişim sürecinde, zaman zaman esprinin gücünden yararlanmak gerekiyor. Yeri ve zamanlamasıiyi ayarlanmış espriler, iletişiminatmosferini olumlu yönde değiştirir.

- Görüşmenin son bölümlerinde, karşılıklı neler yapılacağı ile ilgili sorumluluk paylaşımı yapılmalı. Böylece, sürecin bundan sonraki bölümlerinin nasıl yönetileceği ile ilgili ortak bir anlayış geliştirilmiş olur.

ZOR VELİ'NİN SIK SÖYLEDİKLERİ

- Çocuğum yemeğini yedi mi? Kaç kaşık yedi?

- Benim çocuğuma hak ettiği not verilmedi.

- Daha çok küçük ve siz hiç ona ihtiyacı olan ilgi ve sevgiyi göstermiyorsunuz.

- Benim çocuğum solak ve siz solak çocukların eğitimi için hiçbir şey yapmıyorsunuz.

- Bir çocuğa hiç bu kadar ödev verilir mi? (Kimi veli de yeterince ödev verilmemesinden şikayet eder.)

- Benim çocuğum üstün yetenekli ve bu okulda üstün yetenekli çocuklara hiç değer verilmiyor.

- Hocam, siz benim çocuğuma sesinizi yükseltemezsiniz

ZOR VELİ DAVRANIŞARININ ÖZELLİKLERİ

- Okul-aile ilişkilerinde çözüm değil, sorun odaklıdırlar.

- Okula gösterdikleri tepkiler, kendilerine göre bir mantığa dayansa da aslında daha çok duygusaldır.

- Çoğu zaman kendi sorunlarına öylesine odaklanırlar ki, okulda başka insanların da olduğunu gözardı ederler.

- Çocukları ile ilgili konularda aşırıya kaçan hassasiyet gösterirler ve doğal kabul edilebilecek her detayı risk olarak görürler.

- Yaşadıklarını söyledikleri sorunun kaynağı olarak kendilerini değil, okulu görürler ve çoğu zaman çözümünde sorumluluk almak istemezler.

- Okulun kendilerine sunduğu çözümleri kabul etmeyip, tek ve en doğru çözümün kendi söyledikleri olduğunu düşünürler

VELİ REHBERİ 5 SORU 5 CEVAP

EV ÖDEVİ

Doğa Koleji Rehberlik Bölümü Başkanı Barış Sezgin ev ödevleri ile ilgili soruları cevapladı.

1) Ev ödevi neden önemli?

-Ev ödevleri çocukların öğrendiklerini hayata geçirmesini, okulda öğrendiği bilgiyi kullanmasını sağlar. Öğrencinin araştırdığı konuda verilere ulaşırken merakını uyandırmak gerekiyor. Bu nedenle ödevler planlama, sosyal ilişki, özgüven gibi kazanımlar sağlıyor.

2) Anne-baba çocuğunun ödevini yapmalı mı?

-Aile çocuğun performans ödevini yapmamalı. Yönlendirme veya bilgiye ulaşmasında yardım edebilirler. Örneğin, araştırması için doğru internet sitesini bulmalarını sağlayabilirler. Çocuğa soru sorarak merak duygusunun gelişmesini destekleyebilirler. Yalnızca anne babayı da ilgilendiren ödevler birlikte yapılabilir.

3) Ödevini yapmak istemeyen, bu konuda sorun yaşayan öğrenciye nasıl yaklaşmak gerekiyor?

-Öncelikle bunun nedeni araştırılmalı. Bilgi eksikliğinden kaynaklanan bir durum mu yoksa farklı bir gerekçe mi var, buna bakılmalı. Motivasyon eksikliği varsa mutlaka giderilmesi gerekiyor. Böyle bir sorunla karşılaşıldığında aile ödevi yapmasına destek vermek yerine, konuyu öğretmeni ile paylaşırsa daha doğru olur. Burada ödül de öğrencinin ilgisini arttırabilir ama bu durumda günlük hedefler konulması gerekiyor. Sıkıcı içeriğe sahip ödev eğlenceli hale getirilebilir. Örneğin, okumayı sevmeyen bir çocuğun, drama eğitimi ile ders çalışması sağlanabilir.

4) Neden ev ödevi öğrenci tarafından tek başına yapılmalı?

-Bu çocuğun odasında tek başına sorumlu olması anlamı taşıyor. Aileden de zaman zaman yardım alabilir. Ancak doğru olan kendi başına ödevini yalnız yapmasıdır.

5) Evde yaşanan sorunları öğretmenle paylaşmak gerekir mi?

-Evet. Ev ödevi konusunda sorun yaşayan çocukların durumu, veli tarafından öğretmeni ile paylaşılmalı. İleride karşılaşabilecek büyük sorunların önüne geçmek için bu önemli. Özellikle okulların rehberlik servisleriyle bu konu görüşülebilir. Ayrıca anne baba mükemmeliyetçi tutumlarından vazgeçmeli. Her şeyi başarıya odaklamamalılar. Proje şeklinde olan ödevlerin çocukların gelişimine daha fazla katkıda bulunduğunu da unutmamak gerekiyor. Öğrencinin kendisini ifade etmesi sağlanmalı. Haftada 2 gün ödev verilmemeli ve çok geç saatlere kalmadan sorumluklar yerine getirilmeli.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber