Erdoğan: Vahşice katledilenler çocuk değil mi?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2. Uluslarası Ombudsmanlık Sempozyumunda konuştu.

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 21 Ekim 2014 11:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Erdoğan: Vahşice katledilenler çocuk değil mi?

Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları:

11 bin 580 adet başvuru oldu Kamu Denetçiliği kurumumuza. Bu başvuruların incelenmiş ve neticelenmiş olmasından memnuniyet duyduğumu ifade etmek isterim. 2002 sonundan itibaren demokratikleşme adına tarihi adımlar atıldı. Kamu Denetçiliği Kurumu'nun kurulması bu adımlar arasında önemli yer tutuyor. AYM'ye bireysel başvuru hakkı da devrim niteliğinde bir anlam taşıyor.

Türk devletlerine baktığınızda Divanı Mezalim gibi kurumların olduğunu görürsünüz. Kimi zaman sultanlar camilere gidip namazın ardından vatandaşın dertlerini dinliyorlardı. Osmanlı'da kadılık, şeyhülislamlık gibi makamlar halkın sorunlarını dinliyorlardı. Devlet öncelikli yapı asla yok, insan öncelikli bir yapı söz konusu. O dönemde İstanbul Afrika'nın içlerine kadar hükmediyor, oradaki halkın huzur içinde yaşamasını bu anlayışla temin ediyordu.

Devlet ile birey arasındaki mesafe açıldıkça birey de devlet de zayıfladı. Devlet halkını vatandaşını, vatandaşının taleplerini tehdit olarak görüyorsa kendisini vatandaşının taleplerine korunaklı hale getiriyorsa o devlet zalim bir devlet dönüşür ve zayıflamaktan başka seçeneği kalmaz

"12 YILDA TÜM İDDİALARIN TERSİ GERÇEKLEŞTİ"

TC hem adil ve güçlü bir devlet hem de uzun soluklu bir devlet olacaksa tarihindeki bu zengin tecrübeleri kullanarak bunu sağlayabilir. Kıyafet, dil, kültür, etnik köken dayatması yoktur. Saraybosna'dan Kırım'a kadar geniş bir coğrafya içinde mezhepler, dinler özgürlük içinde varlıklarını idame ettirmişlerdir. Başörtüsü üzerindeki baskı ve yasaklamaları kaldırdığımızda bundan ülkenin zarar göreceği iddia ediliyordu.12 yıl içinde tüm iddiaların tam tersi gerçekleşti. Bireyin hak ve özgürlükleri genişledikçe devlet güçlendi. Kaldırılan her bir yasak hem bireyi hem de iddia edilenin tersine devleti, milleti, ülkeyi güçlendirdi. Hiçbir devletin yasaklarla, korkularla varabileceği bir hedef yoktur. Bireyi kendisi için tehdit olarak gören devletin adil olabilme imkanı yoktur.

"MÜKEMMEL SEVİYEDE OLDUĞUMUZU İDDİA ETMEDİK"

Tüm anlamsız aysak ve kısıtlamalardan kurtulmayı sarsılmaz bir hedef olarak muhafaza edecektir Türkiye. Birey için özgürlük ne kadar haksa güvenlik de o kadar haktır. Özgürlüğün olmadığı yerde güvenlik olmaz.Güvenliğin olmadığı yerde de özgürlük olmaz. Güvenlik öne çıkarsa özgürlük kısıtlanır. Özgürlük başkasının özgürlük alanını ihlal edecek şekilde sınırlanırsa o zaman da güvenlik sarsılır. En mükemmel seviyede olduğumuzu iddia etmedik. Böyle bir iddia içinde olursa bu bizi ciddi yanılgıya sevk eder. Türkiye bu kararlı reformlarını zor bir coğrafyada, yoğun terör saldırılarına ve içerideki değişime karşı yoğun bir dirence karşı yapan bir ülkedir. Özgürlüklerin genişlemesinden zarar gören terör örgütü ve onun uzantısı olan siyasi partiye karşı mücadele verdik.

"DÜNYANIN NERESİNDE BÖYLE BİR HAK VAR"

Bazı siyasi partiler taraftarlarını Kobani'ye karşı sokağa çağırdılar. Basın açıklaması yapmak, protesto yapmak elbette demokratik haktır ama ne oldu birkaç gün içinde 42 insan gösterilerde hayatını kaybetti. Binlerce işyeri yakıldı, yıkıldı. Kamu ve sivile ait bina ve araçlar yakıldı. Bingöl'de 2 polisimiz şehit edildi. Şimdi biz bunlara demokratik hak mı diyeceğiz. Bu vandallığa gösteri hakkı mı diyeceğiz. Dünyanın neresinde böyle bir hak var? Ben Batı'yı iyi bilen birisiyim. Bizi kıyasıya eleştiren o uluslararası medyaya soruyorum: Kendi ülkelerinde böyle bir vandallığa özgürlük diyebilirler mi?

"TWITTAR'DA BOMBA İHBARIN YAPANYARIN..."

Eylül'de BM Genel Kurulu'ndaydım. Özel bir toplantı yapıldı. Toplantıda IŞİD denilen bu terör örgütünün attığı adımların değerlendirmesi yapılırken interneti, Twitter'ı çok iyi kullandığı dile getirildi ve buna karşı bazı tedbirlerin alınması gerektiği gündeme geldi. Sosyal medyada bunu değerlendirirken bunu tek taraflı görmek yanlış. Bir katilin elinde bıçak var. Bir de doktorun elinde neşter var. Doktorun elindeki neşter hayat kurtarır, katilin elindeki bıçak öldürür. Bunu ayırmamız lazım. Neşter mi yoksa bıçaktan yana mıyız.

Twitter'da tehdit mesajı yayınlayanların, bomba ihbarı yapanların başka ülkelerde nasıl sınır dışı edildiğini görmemiz lazım. Ama Türkiye'de şu bakanın ev adresi şu, gidelim basalım deyince bu örgütlü bir karalama kampanyasına dönüşebiliyor

Türkiye'de bazı siyasiler, dışarda medya Türkiye'de basın özgürlüğü yok denilerek acımasızca eleştiriyorlar. Ama Gazze saldırıları karşısında işinden atılan gazeteciler hiç konu olmuyor.

Vahşice katledilenler çocuk değil mi

Bir katilin elinde bıçak var, bir de doktorun elinde neşter var. Doktorun elindeki neşter hayat kurtarır, katilin elindeki bıçak insan hayatına kasteder, öldürür. Bıçaktan mı neşterden mi yanayız. Twitter'den tehdit mesajları yapanların, bomba şakası yapanların nasıl sınırdışı edildiğini görüyoruz.

Gezi olayları sırasında ölen talihsiz çocuğun ölü bedeni üzerinden her türlü aşağılık saldırıya maruz kaldık. Okyanus ötesinden ölü çocuğun mezhebine vurgu yaparak timsah gözyaşları döküldü.

Diyarbakır'da gençler vahşice katledildi, 3. kattan aşağı attılar. Vahşice katledilenler insan değil mi, çocuk değil mi?

Yalan ifadelerle ekmek almaya gidiyor deniyor, alakası yok. Maalesef terör örgütünün maşası olmuştu.

Kobani'de şu anda kimse yok, 200 bin Kürt bizim ülkemizde. Konvansiyonel silahlar 300 bin kişi öldürüldü. Neticesi ölüm olan her şey suçtur. İster kimyasal silah, konvansiyonel silah kullansın. İnsan öldü mü, öldü.

Ne bu şımarıklığa, ne bu şiddete kim ne derse desin boyun eğmeyiz. Çifte standartla haksız bir şekilde karanlık operasyonlara boyun eğmez. Hem güvenliği temin edeceğiz, hem de demokratik standartları yukarıya taşıyacağız. Türkiye'nin 90'lı yıllara dönmesine müsaade etmeyeceğiz. Polisin verilen yetkileri aşmasına izin vermeyiz.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber