Yargının kestiği acıyan parmak sayısı çoğalıyor

Kaynak : Yeni Şafak
Haber Giriş : 27 Ekim 2014 08:16, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Yargının kestiği acıyan parmak sayısı çoğalıyor

Daha önce bu köşeden yargı kararlarının ciddi bir nitelik kaybına uğradığından bahsetmiştik. Ancak, Yüksek Yargı mensupları dışında konunun çok fazla anlaşılmadığı görülüyor. Binlerce insanın mağdur olması maalesef çok fazla ilgi uyandıramamıştır.

Malum, 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu'nda öyle bir değişiklik yapıldı ki, bu değişiklikle yargının kestiği acıyan parmak sayısı bir anda çoğaldı ve çoğalmaya da devam ediyor. Bu ifadeleri ezbere söylediğimiz zannedilmesin. Yüksek yargıda görev yapan tetkik hakimi veya üyelere konunun sorulması vahametin boyutunu ortaya koyacaktır. Maalesef yargı kararlarında sadece vicdanların esas alınması geride büyük bir enkaz bırakmıştır.

Yargı çoğu kez adaletin yerine kullanılmış ve adaletin kestiği parmağın acımayacağı iddia edilmiştir. Ancak yargı ile adalet her zaman örtüşmemektedir ve adil olmayan yargının kestiği parmak da acımaktadır. Yargı ile adalet arasındaki makas ne kadar açılırsa kesilen parmağın acısı da o kadar çok olmaktadır.

Bu çerçevede, yargı kuruluşları, her vatandaşın haksızlık karşısında sığınacağı nihai sığınaklardır. Verilen kararların isabeti ise adalete duyulan saygıyı pekiştirir ve haksızlığa uğrayanları rahatlatır. Aksi durumu ise açıklamaya dahi gerek yoktur.

Zaman zaman yanlış kararlar verilse de Yargıtay ve Danıştay'ın verdiği kararlar büyük oranda isabet kaydetmektedir. Çünkü, yüksek yargıda oluşan ihtisaslaşma ve buralarda verilen kararların kesinleşmesi kararların isabetini arttırmaktadır.

Ancak, yüksek yargının ilk derece mahkemelerinin ciddi hatalar nedeniyle iptal ettikleri kararları neticesinde oluşan mağduriyeti ise açıklamaya dahi gerek yoktur.

Acı bir örnek

Daha önce bu köşede, Ankara 3. İdare Mahkemesi tarafından verilen (06 Aralık 2013 tarihli ve E:2012/1069, K:2013/1816 sayılı karar) MEB'le ilgili bir karardan bahsetmiştik. Bu karara göre, bir öğretmenin KPSS'ye girmeden göreve başlatıldığı tespit edilmiş ve işlem iptal edilmişti. Ancak, kararla öyle vahim bir durum ortaya çıkmıştı ki bu karar bize, bağımsızlık isteyen yargının tarafsızlık ve adaletten ne kadar uzak olduğunu ve birilerinin hayatını nasıl kararttığını açıkça göstermişti.

Verilen karar o kadar garip bir içeriğe sahipti ki davacı Kamu Sen'in Başkanı İsmail Koncuk dahi karara itiraz etmişti. Koncuk yaptığı açıklamada 'KPSS'siz öğretmen alımı yapıldığı iddiasıyla dava açmadıklarını ve açılan davanın konusunun açıktan atama yani istifa sonrası atamaya ilişkin olduğunu belirtmişti. Yani dava konusuyla verilen karar arasında uzaktan yakından bir ilgili yoktu. (Konunun detaylarını merak edenler 'Bağımsız yargıya göre, MEB sınavsız öğretmen ataması yaptı' başlıklı yazımıza bakabilir). Bu, sadece basına yansıyan bir örnekti.

Davacının dahi itiraz ederek kabul etmediği Mahkeme kararı incelendiğinde bu kadar da olmaz denilecek bir içeriğe sahip olduğunu görüyoruz. İşin daha vahimi ise kararın temyizi dışında bu kararı veren hakimler hakkında hiçbir işlem yapılamamasıdır. İşte, tam sorumsuz ve tam bağımsız bir yargı örneği. Böyle bir işlemi yargı yerine yürütme yapmış olsaydı, o işi yapanların başına ne geleceğini hiç kimse tahmin dahi edemezdi.

Yargıtay ve Danıştay notları kalktığı için kararlar SOS veriyor

Yazının devamı için TIKLAYIN.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber