Erdoğan: Derdimiz konut değil

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı sarayı hakkında konuştu. Erdoğan "Derdimiz konut değil" dedi.

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 09 Kasım 2014 08:07, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Erdoğan: Derdimiz konut değil

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı sarayı hakkında konuştu. Erdoğan "Derdimiz konut değil" dedi.

Derdimizin ne olduğu ortada. Yeni mekan bir ihtiyaca binaen yapıldı. Artık, yabancı konukları sokakta karşılamak durumunda kalmayacağız. Türkiye'ye yaraşan, tüm ihtiyaçlara cevap veren bir bina yapıldı. Ben, 11 yıllık Başbakanlığım boyunca resmi konutta oturmadım. Keçiören'de bir apartman dairesinde oturdum. Ankara'da Abdullah Bey'in oturduğu konuta taşınmam, Cumhurbaşkanı seçildikten sonradır. Beştepe'deki projede konut da olacak.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkmenistan dönüşünde uçakta Cumhurbaşkanlığı Sarayı'yla ilgili soruları yanıtladı: "Bu bina ülkemiz için bir ihtiyaçtı. 2-3 bin kişilik kongre sarayı olacak. Büyük toplantılar yapacağız. Kurayla belirlenecek vatandaşlarımızla toplantılarda bir araya geleceğiz"

CUMHURBAŞKANI Tayyip Erdoğan'ın bir günlük Türkmenistan ziyareti, iki ülke arasındaki ekonomik ve diplomatik temasların yanı sıra Malatyalı bir ailenin kurtuluşuna da sahne oldu. Bir çocuğu dövdüğü iddiasıyla Türkmenistan makamları tarafından hapse mahküm edilen öğretmen Hacı Hamit Hamdi Polat, Erdoğan'ın ricasıyla serbest kaldı ve ailesiyle birlikte Cumhurbaşkanı'nın uçağıyla Türkiye'ye geldi. Erdoğan dönüş yolunda gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Tutuklu öğretmenin hikayesi nedir ?

Bu öğretmenimiz 6 yaşındaki bir çocuğu dövdüğü iddiasıyla hapse atılmıştı. Bu Türkmen bir çocuk. Ailesi, şikayetçi olmuş. Bundan dolayı da öğretmen içeriye alınmıştı. Öğretmenimiz Hacı Hamit Hamdi Polat "Ben böyle bir şeyi kesinlikle yapmadım" diyor. Kendisi sınıf öğretmeni. Arkadaşlar bize söyleyince -bayramda gene birilerini bıraktılar- af günleri varmış. Af günlerinde devlet başkanı bırakabiliyormuş. Birinde 5 kişi bırakmışlar, birinde 8 kişi. Türkmenistan Devlet Başkanı Berdimuhammedov'dan serbest bırakılması için ricada bulunduk. Kendisi de sağolsunlar bizleri kırmadı, af yetkisini kullandı, kararı hemen imzaladı. Öğretmenimiz, Aşkabat'a 600-700 km mesafede bir cezaevindeymiş. Serbest kaldı, havayoluyla aynı gün Aşkabat'a gelmesini sağladılar.

Aynı gün içerisinde mi salıverip getirdiler?

Evet aynı gün içerisinde. Güzel bir jest oldu. Şimdi Nabi Bey (Avcı) inşallah biraz izinden sonra öğretmenimizi göreve başlatır.

'ÖZAL'I DA ELEŞTİRMİŞLERDİ'

Cumhurbaşkanlığı Sarayı, dünya basınında manşet oldu. Beyaz Saray'la kıyaslamalar yapılmaya başlandı...

Bizim meselemiz, yeni Türkiye. Bir de tabii eski Türkiye meselesi var. Hatırlarsınız, eski Türkiye'de buna benzer konular çok işlenirdi. Daha önce de söyledim, rahmetli Özal, biliyorsunuz uçak aldığı zaman, Demirel'in ağır saldırılarına maruz kalmıştı. Ağır hakaretlerde bulunulmuştu. Tabii o zamanın cumhurbaşkanları, başbakanları dış ülkelere tarifeli uçaklarla gidebiliyordu. Yani ihtiyaçtan dolayı alınmıştı uçak. Tabii rahmetlinin ardından Demirel o göreve geldi. Çok ağır laflarla eleştirdiği uçakları kendisi de kullanmaya başladı. Aslında bu bir samimiyet testiydi. Biz göreve geldikten sonra, baktım ki bu uçakların biri Cumhurbaşkanlığı'nda biri de Başbakanlık'ta. Uçakların, ihtiyacı olanların kullanması esasıyla havuz yapılmasını önerdik. Kendileri buna yanaşmadı. Uçağın kendi makam uçağı olarak kalmasında ısrarcı davrandı. Ama bu sıkıntılı bir durumdu. Çünkü öyle anlar oluyordu ki, Dışişleri Bakanı'nın veya bakanlarımızın bir yere gitmeleri gerekiyor ama uçak bulunamıyordu

Bu ihtiyaç üzerine "Bir uçak daha alalım" dedik. Tam o sırada, Berlusconi'nin uçağının satışta olduğunu öğrendik. Berlusconi'nin uçağı o zaman 5 yaşında. O uçağı satın aldık. Türkiye'nin hamle üstüne hamle yaptığı bir dönemde, vaktin nakit olduğu apaçık ortadaydı. Öyle ülkeler var ki, iki saatlik bir görüşme için tarifeli uçakla gidip gelmeniz size iki-üç güne mal olabiliyordu. Halbuki yöneticilerin, bakanların zaman kaybetmeleri, ülke açısından ciddi bir kayıp. Yaklaşık 4 sene önce, bu ihtiyacı daha somut olarak hissetmeye başladık. Örneğin biz ABD gibi uzak ülkelere giderken bir veya iki yerde yakıt ikmali için durmak zorunda kalıyorduk. Bu durum yaklaşık 2 saat kayba yol açıyordu. Bunları değerlendirmeye başladık. Diğer ülkeler gibi bizler de mola vermeden uçabilmeliydik. Sonuçta da bu uçağı almaya karar verdik. Ancak talihsizlikler nedeniyle epey zaman kaybedildi.

Maliyeti ne kadar oldu uçağın? Ayrıca Cumhurbaşkanlığı Sarayı'na yönelik eleştirilere ne diyorsunuz?

Tüm donanımları dahil olmak üzere bize şu anki maliyeti 179 milyon dolar. Cumhurbaşkanlığı Sarayı'na ilişkin tartışmalar da uçak meselesinden farklı değil. Bu bina, ülkemiz için bir ihtiyaçtı. O nedenle yapıldı. Yabancı konukları karşılama törenlerini, caddeyi trafiğe kapatmak suretiyle sokakta yapmak durumunda kalıyorduk.

'11 YIL KEÇİÖREN'DE OTURDUM'

Cumhurbaşkanlığı Sarayı'na yönelik eleştirilerden biri de makamın Çankaya'dan başka bir mekana taşınmış olması. Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı olmasına o dönemde bazı kesimlerden itiraz gelmişti. Şimdi de sizin Cumhurbaşkanlığı makamını Çankaya'dan başka bir yere taşımanıza itirazlar var.

Bizim derdimizin ne olduğu ortada. Dediğim gibi yeni mekan bir ihtiyaca binaen yapıldı. Artık yabancı konukları sokakta karşılamak durumunda kalmayacağız. Hem kapalı alanda tören yapma şansımız olacak, hem de açık alanda. Türkiye'ye yaraşan, tüm ihtiyaçlara cevap veren bir bina yapıldı. Ben, 11 yıllık Başbakanlığım boyunca resmi konutta oturmamış bir insanım. Tabii medyanın bir kesimi işin bu yönünü pek görmek istemiyor. Keçiören'de bir apartman dairesinde oturdum. Ankara'da Abdullah Bey'in oturduğu konuta taşınmam, Cumhurbaşkanı seçildikten sonradır. Beştepe'deki projede konut da olacak.

Bitince oradaki konuta mı geçeceksiniz?

Bitince geçeceğiz tabii. Halen oturduğumuz yer esasen Dışişleri Konutu. Oraya Dışişleri Bakanı'mız taşınacak. Ahmet Bey, zaten resmi konuta taşınmış durumda. Beştepe'deki Cumhurbaşkanlığı Sarayı kapsamında, 2-3 bin kişilik bir kongre sarayı da olacak. Bu dışarıya da açık olacak. Orada büyük çaplı toplantılar yapma imkanımız olacak. Örneğin, muhtarlarla orada bir araya gelmeyi planlıyorum; kendilerini dönüşümlü olarak çağırma suretiyle bunu yapabilirim. Hakeza, tüm Türkiye'den kurayla belirlenecek vatandaşlarımızla da benzer bir toplantıyla bir araya gelmeyi düşünüyorum. Kongre merkezinin yanına cami de yapacağız. O bölgede ihtiyaç var çünkü. Tabii ki cami halka açık olacak.

'İYİ İŞ ÇIKARDILAR'

Maliyetle ilgili tartışmalara ne diyorsunuz?

Bizim amacımız, tıpkı ecdadımız gibi, ülkemize kalıcı bir eser bırakmak. Projeyle ilgili olarak ben nasıl bir şey istediğimizi söyledim. O da şuydu: Binanın dışında, Ankara'da da izlerini gördüğümüz Selçuklu mimarisi olmalı. İçeride Osmanlı'nın taban-tavan arasındaki mesafedeki o rahatlık olmalı. Donanım olarak da modern teknolojinin kullanıldığı akıllı bir bina olmalı. Sağolsun arkadaşlar, iyi bir iş çıkardılar. Malzeme noktasında da bütün hassasiyeti ortaya koydular. Kalitenin elbet bir bedeli de olur. Eğer burada bir suiistimal varsa, bunu inceleyecek merciler bellidir. Bu açıdan herhangi bir sıkıntımız yok. Maliyet konusunda 750-800 milyon dolar gibi rakamlardan bahsedenler var. Bu kesinlikle doğru değil. Maliyet 500 milyon dolar civarında.

Cumhurbaşkanlığı Sarayı'yla ilgili uluslararası medyanın hassasiyetini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Umursamıyorum. Bizim için herhangi bir kıymeti harbiyesi yok. Biz kendi işimize bakarız. Büyük devletsek, büyük düşünmek durumundayız. Onlar ne derse desin, biz yolumuza devam edeceğiz.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber